Van Gölü’nde akıntıya kapılarak kaybolan Ahmet Hilmi Hanalp’ın (22) cansız bedeni, 9’uncu günde Çarpanak Adası’ndan Kampüs sahiline uzanan kesimin 500 metre açığında bulundu. Sahil Güvenlik Komutanlığı ve polis dalgıç ekipleri tarafından uzaktan kumandalı su altı aracı (ROV) cihazı ile tespit edilen Hanalp’ın cesedi, ekiplerin yoğun çalışması sonucu çıkartılarak sağlık ekiplerine teslim edildi.
Sahil güvenlik, polis, AFAD, itfaiye ve UMKE ekiplerinin 9 gün boyunca sürdürdüğü çalışmalar sonucunda bulunan Hanalp’ın cesedi, otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı.
Etiket: van gölü
-
Van Gölü’nde kaybolan gencin cesedi 9’uncu günde bulundu
-
Van Gölü’nün masmavi suları ziyaretçilerini ağırlıyor
Yaz aylarına girdiğimiz bugünlerde vatandaşlar okul tatili ile birlikte gelen bayram tatilinde kendilerini Van Gölü’nün masmavi sularına attı. Temiz kumsalları ile yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri haline gelen Van Gölü kıyıları ve masmavi suları havadan drone ile görüntülendi.
Hava sıcaklıklarının artması ile birlikte Bitlis’in Van Gölü’ne kıyısı olan Adilcevaz, Ahlat ve Tatvan ilçelerindeki sahillerde yoğunluk yaşandı. Özellikle Bitlis’ten daha sıcak olan güney illeri Siirt, Batman ve Diyarbakır başta olmak üzere çevre il ve ilçelerde sıcaklıklardan bunalanlar Van Gölü’ne akın ediyor.
Serinlemek için kendilerini Van Gölü’nün serin sularına attıklarını belirten vatandaşlardan Ahmet Araç, “Bitlis merkezde oturuyoruz, ailemizle bu sıcak günlerde Adilcevaz’a geldik. Suyun Akdeniz ve Ege sularından bir farkı yok. Bizlerin yanı sıra güneyde bulunan komşu illerimizden de Siirt, Batman ve Diyarbakır’dan da okul tatili ve bayram tatili ile birlikte oldukça yoğun bir ziyaret var” diye konuştu.
-
Van Gölü’nde dalış sezonu açıldı
Volkanik Nemrut Dağı’nın patlaması sonucu oluşan, 3 bin 713 kilometrekarelik alanıyla tıpkı bir deniz gibi uzanan uçsuz bucaksız suları, Van Gölü’nü dalış turizmi açısından elverişli hale getiriyor.
Van Gölü, derinliklerinde inci kefali balığı başta olmak üzere, daha sonra keşfedilen mikrobiyalitler ile Van gölü Küçük Mercan balığını barındırıyor. Yine daha sonra yapılan dalışlarda Rus batığı ve kale kalıntılarına rastlanan Van Gölü’nün sırlı derinlikleri, bu yıl da havaların ısınmasıyla birlikte amatör ve profesyonel dalgıçların ziyaretini bekliyor. Bu yıl da Sualtı Arama Kurtarma Eğitim Derneği (AKEM) üyeleri, suların ısınmasıyla birlikte sezonun ilk dalışını başarıyla gerçekleştirdi.
“Cazibe dalış merkezi haline gelebilir”
AKEM Başkanı Halil İbrahim Atacan, havaların ısınamamasından dolayı sezonu çok geç açtıklarını belirtti. Suların ısınmasının ardından ilk dalışlarını gerçekleştirdiklerini ifade eden Atacan, “Güzel ve başarılı dalışlarla sezonu geçirmeyi diliyoruz.
Van Gölü’nün konum açısından yüksek irtifaya sahip olduğunu biliyoruz. Bu yüzden de cazibe dalış merkezi haline gelebilir. Çünkü her dalgıcın da yüksek irtifada dalmak istediğini de biliyoruz. Su altı görüşümüz 5 ila 7 metre arasında değişmektedir. Su altı zenginliklerimiz ise mikrobiyalitler, Van gölü Küçük Mercan balığı ile Van balığımızdır. Bu şekilde 3 özel noktada buluşabiliyoruz” dedi.
Dalış tutkunlarını dalış eğitim okullarına davet eden Atacan, böylece Van Gölü’nün büyülü dünyasına adım atacaklarını kaydetti.
-
Van Gölü’nde su seviyesi yükseldi
Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. 2024 yılında ise her ay bir önceki aya göre daha fazla yağış aldı. Son olarak mayıs ayında ise yaklaşık 120 milimetrelik bir yağış gerçekleşti. Yağış rekoru sayılan bu oran, yer altı sularını önemli ölçüde etkilemiş oldu. Yağışlar yer altı sularıyla birlikte seviye kaybı yaşayan Van Gölü’nün ise kuraklık sorunundan kurtulmasını sağladı.
“Van Gölü Havzası’nda yağış rekoru kırıldı”
Muhabirlere konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü Havzası’nın son 5 yıldır yağış noktasında sorunlu bir dönem geçirdiğini belirtti. Havzanın 2024 yılında ise çok ciddi oranda yağış aldığını ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Aslında geçmişteki uzun yıllık yağış ortalamalarına baktığımızda, özellikle ekim ve kasım ayları ortalamaları 100 milimetreler civarında, aynı yüksek değerlerin mart ve nisan aylarında gerçekleştiğini görüyoruz. 30-35 yıllık toplam periyoda baktığımızda mart ve nisan aylarında da bu yağış değerleri 100 milimetreler civarındadır. Ancak son 15 yıldır havzada yağış noktasındaki gerileme oransal olarak daha az düşmesi bu yıl düşen yağışların çok daha etkili olmasını belki biraz ön plana çıkarmıştır. Diğer taraftan şu gerçek var; her ay bir öncekine oranla çok daha fazla yağışın kaydedildiği bir havzadayız. Son mayıs ayında da yaklaşık 120 milimetrelik bir yağış gerçekleşti. Tabii ki bu rekor bir yağıştır. Ancak unutmayalım, içinde yaşadığımız Doğu Anadolu Bölgesi, belli ölçüde Güneydoğu Anadolu Bölgesi de dahil olmak üzere bu sene çok ciddi bir yağış aldı” diye konuştu.
“Havzadaki suyu yönetmek zorundayız”
Dünyanın farklı bölgelerinde sıcaklıktaki artışın devam ettiğine dikkat çeken Alaeddinoğlu, “Dünya daha fazla ısınmaya devam ediyor. Burada bahar aylarında sıcaklık değerleri düşükken ve yağışlar ise maksimum oranlarla rekorlar kırarken, dünyanın farklı bölgelerinde sıcaklıklar 34-45 derecelere çıktı. İnsanların sıcaktan dolayı yaşayamayacağı ortamlar oluşmaya başladı. Evet, 2024 yıl havza açısından gerçekten pozitif bir anlam taşıyor, öncelikle Van Gölü’nde çok ciddi bir seviye iyileşmesi yaşandı ve bu seviye iyileşmesi önümüzdeki aylar boyunca da gerçekleşecek. Çünkü o toprağa sızan suyun önemli bir kısmı yer altında göle ulaşacak. Dolayısıyla göl beslenmeye devam edecektir. Ancak bu yağışı önümüzdeki yıllarda alabilir miyiz? Sorusunun cevabı yok. İklim değişikliği tam da böyle bir şeydir. Yani biz geleceği öngöremiyoruz. Gelecekte nasıl bir yağış kaydedileceğini bilemiyoruz. Havzanın ihtiyaç duyduğu suyu başta içme suyu, sonra kullanma suyu sonra da kırsalda tarımla uğraşan insanların sulama suyunu karşılayacak şekilde yönetmek durumundayız” şeklinde konuştu.
-
Karasu Çayı eski günlerine kavuştu
Van Gölü’nü besleyen 102 derenin arasında bulunan Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eskisi gibi akmaya başladı. Birçok yabani kuşa ev sahipliği yapan çay, inci kefali göçünde önemli bir yere sahip. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan küresel ısınma sonucu kuruyan Karasu Çayı’nın bu yıl bol yağış almasıyla eski günlerine dönmesi uzmanları sevindirdi.
Konuyla ilgili açıklama yapan an YYÜ Su ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Ülkemizde özellikle 2020 yılından sonra yağışların azalmasına bağlı olarak çok ciddi kuraklık yaşadıklarını söyledi. Bu noktada Van Gölü havzasının kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, “Van Gölü havzası kapalı bir havza. Dışarıdan hiçbir su girdisi yok. Son 4 yıldır yaz mevsimlerine geldiğimiz zamana kadar su debilerinde ciddi bir oranda üşüş yaşanıyordu. Bazı akarsular Van Gölü’ne ulaşmakta zorluk çekiyordu. Şuanda Karasu Sulak alanındayız. Bu havzasın suyla doluluğunu yıllardır hiç görmemiştik. Son kar yağışı ve yağmurla beraber akarsuyun taşması neticesinde tekrar burası suyla buluştu. Özellikle Karasu Çayı’nın debisinin düşük olması nedeniyle hemen etrafında birçok tarla oluştu. Fakat akarsu tekrardan taştı buraları geri aldı. Bizler akarsulara yakın yerlerde ne yaparsak yapalım akarsu bir gün kendisine ait olan yeri geri alacak. Şu anda bunu bariz bir şekilde görüyoruz. Akarsu yatakları suyla dolduğu zaman güzel. Hem balıklar için hem de etrafımızdaki birçok canlı için. Umut ediyoruz ki bu sene geçen yıllara göre suyun bolluğu bereketi devam eder” dedi.
-
Van Gölü’nün su seviyesi yükseliyor
Dünyanın sodalı en büyük gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk 4 ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Son 30 yılın en bereketli yılını yaşayan havza, ihtiyaç duyduğu suya kavuşmuş oldu. Nisan ayıyla birlikte dağlardaki karın eriyerek akarsularla buluşması ve yağışların yağmur şeklinde düşmeye devam etmesi Van Gölü’nün su seviyesinin yükselmeye başlamasını sağladı.
“İhtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu”
Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü ‘nün 90’lı yıllarda düşen yağışlarla ciddi bir iyileşmeye gittiğini, 2000’li yıllarda da seviyenin yavaş yavaş düştüğünü ve son 5 yılda da önemli ölçüde alan kaybettiğini hatırlattı. Ancak 2024 yılı ile birlikte şubat ve nisan aylarında yağışların zirve yapmasının havzaya pozitif bir katkı sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Düşen yağışların önemli bir kısmı özellikle mart ayında kar şeklinde gerçekleşti. Nisanda ise bu yağışlar yağmur şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla havza 2024 yılı için ihtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu. Bu bize şunu gösteriyor; düşen yağışlar özellikle Van Gölü’nde bir iyileşmeye neden olacak. Bu iyileşme de Haziran ve Temmuz aylarına kadar da devam edecek” dedi.
“Havzada bir su yönetimine ihtiyaç var”
Bu yıl yağış miktarı açısından iyi olduğunu ancak bir sonraki yılların kurak geçme ihtimaline karşı havza için bir su yönetimine ihtiyaç olduğunun altını çizen Alaeddinoğlu, “Yani bu yağışlar bundan sonraki süreçte de devam edecek anlamına gelmiyor. Evet, bu yağışlar pozitif anlamda bir katkı sunabilir. Ancak geleceğe ilişkin iklim değişikliğinde herhangi bir değişiklik yok. Dünya her geçen yıl ve her geçen ay daha fazla ısınıyor. Havza bundan nasibini alacak. 2024-2025 yılı için öngörülerimiz pozitif anlamda havzanın lehine gerçekleşebilir. Ancak 2026-2028 yılları belki yaz ayları boyunca yaşanacak bir sıcaklıktaki artış ve şiddetli buharlaşma bu düşen yağışların belli ölçüde kaybolmasına neden olabilir. Dolayısıyla biz Van Gölü Havzası’ndaki bütün taraflar olarak havzanın suyunu yönetmek zorundayız” diye konuştu.
“Devam edecek yağışlar sel ve taşkınlara neden olabilir”
İleri dönemlerde yaşanması muhtemel sel ve taşkın konusunda da uyarıda bulunan Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Havzaya düşen yağışlar hakikaten son yıllarda kaydedilmiş son 30 yılın en yüksek değerleridir. Tabii diğer taraftan yüksek dağlık kesimlere düşen karların erimesiyle birlikte önümüzdeki günlerde muhtemel sağanak yağışların aslında başka türlü sonuçlar doğurması mümkün olabilir. Özellikle bu geçiş mevsiminde havaların ısınmasıyla birlikte atmosferin daha fazla su tutma kapasitesine sahip olduğunu düşünürsek, sellerin ve taşkınların ortaya çıkacağı bir tablo da ortaya koyabilir. Dolayısıyla sadece havzaya düşen yağışın içme, kullanma ve sulama suyu açısından düşünmemek lazım. Muhtemel yüksek düzeyde gerçekleşecek olan yağışların da bir şekilde yönetilmesi, yani o yağışların muhtemelen etkileyeceği alanların doğru tespit edilmesi ve önceden o alanların bilgilendirilmesi ya da gerekiyorsa birtakım adımların atılması gerekiyor. -
Van Gölü kahverengiye boyandı
Meteorolojinin yaptığı uyarının ardından Bitlis’in Ahlat ilçesinde karla karışık yağmur etkili oldu. Yağış sonrası sel suları dere yataklarından Van Gölü’ne döküldü.
İlçenin Ahlat-Tatvan yolu üzerindeki 10 kilometrelik hattan dökülen sel suları sonrası Van Gölü kahverengiye boyanırken ortaya çıkan görüntü ise havadan görüntülendi.Öte yandan, kara yolunu kullanan sürücüler ise sel suları ve masmavi Van Gölü suyunun oluşturduğu görüntü karşısında şaşırdı.
-
Van Gölü Havzası’na nefes oldu
Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk üç ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Özellikle mart ayında yaklaşık 90 milimetre civarında düşen yağış, son 30 yıl içerisinde en bereketli mart ayı oldu.
Muhabirlere konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü’nün kapalı bir havza olmasının getirdiği dezavantajlara rağmen, 2024 yılının yağışlar açısından oldukça bereketli geçtiğini belirtti. Son 5-6 yıldan bu yana görülmemiş düzeyde yağışın havzaya düştüğünü ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Özellikle Ocak ve Şubat aylarında artan yağış miktarının Mart ayında da devam etti. Mart ayında yaklaşık 90 milimetre civarında bir yağış düştü. Bu aslında son 30 yıl içerisinde belki de en yüksek mart ayı yağışlarını ifade ediyor. Benzer yağış miktarını 2000’li yıllarda görmüştük. Ancak tam olarak benzer sonuçların ortaya çıkması için yağışların bütün bir yıl düşmesi gerekir. Ayrıca bugün iklim değişikliğinden kaynaklı havzada yaşanan sıcaklıktaki artış ve buharlaşmanın şiddeti de buna izin vermez. Ancak şu bir gerçek, 2024 yılı içerisinde özellikle ocak, şubat ve martta da giderek temposunu arttıran yağışın şekli, şiddeti havzayı büyük ölçüde rahatlattı. Son birkaç yıldır havzanın ihtiyaç duyduğu yağış büyük ölçüde gerçekleşmiş oldu” diye konuştu.
“Kuruyan göller belli ölçüde sularla buluşacak”
Yağışların kırsal alanlardaki tarım ve hayvancılık faaliyetlerini olumlu yönde etkileyeceğini ve kentlerde içme suyu temininde de önemli bir rol oynayacağını vurgulayan Alaeddinoğlu, yağışların ekolojik denge açısından da önemli olduğunu söyledi. Alaeddinoğlu, “Düşen her yağış ekosistemdeki diğer canlıların ihtiyaç duyduğu suyu karşılayacak. Çünkü düşen her bir yağış, geçmiş yıllarda sıcaklık ve buharlaşmanın şiddetiyle kuruyan irili ufaklı göllere tekrar pozitif katkı sunacaktır. Kuruyan bu göller belli ölçüde sularla buluşacaktır” şeklinde konuştu.
“Göldeki geri çekilmeler büyük ölçüde azalacak”
İklim değişikliğinden kaynaklı sıcak bir dönemde olunduğunu dile getiren Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önümüzdeki haziran, temmuz, ağustos aylarında sıcaklık periyoduyla ilgili herhangi bir değişiklik yok. Sıcaklıklar artacak ve havzada o şiddetli buharlaşma tekrar yaşanacak. Ama bu düşen yağışlar buharlaşmanın şiddetini ya da o göldeki geri çekilmeleri büyük ölçüde azaltacak. Dolayısıyla geçmişte gördüğümüz uzun mesafeli geri çekilmeler belli ölçüde kısıtlanmış olacaktır.”
Alaeddinoğlu, gelecek dönemlerde su yönetimi konusunda uzun vadeli planlamaların yapılması gerektiğini ve bu yağışlara aldanmadan havzanın ihtiyaç duyduğu suyun temin edilmesi için adımlar atılması gerektiğini kaydetti. -
Van Gölü Ekspresi fotoğrafçıların ilgi odağı oldu
Türkiye’nin farklı illerinden Bitlis’e gelen fotoğrafçılar, karlı dağlarla bütünleşen trenin en iyi fotoğrafını çekmeye çalıştı. Fotoğrafçılara özellikle kış aylarında muhteşem görüntüler veren Van Gölü Ekspresi, yolculuk meraklısı her kesim tarafından tercih ediliyor. Seyahat ve gezi tutkunlarının yanı sıra üniversite öğrencilerinin de ilgi odağı olan ve Ankara-Tatvan arası sefer yapan Van Gölü Ekspresi, kış aylarında muhteşem manzaralar eşliğinde yolculuk imkanı sunuyor.
Yolculuk esnasında ortaya çıkan muhteşem görüntüler ile sıra dışı yolculuk seçeneklerinden biri olarak dikkati çeken Van Gölü Ekspresi’ni fotoğrafçılar görüntüledi. Hat üzerindeki uçsuz bucaksız ova ve arazilerin yanı sıra dere, akarsu ve tepelerinde karların olduğu yüksek dağların oluşturduğu manzarayı yolcularına seyrettiren Van Gölü Ekspresi, kış mevsiminde her yaştan insana unutulmaz bir yolculuk yaşatıyor.İstanbul’dan Van Gölü Ekspresi’ni fotoğraflamak için Bitlis’e gelen Suna Adak Bulut, “İstanbul’dan fotoğrafçılarla birlikte geldik. Özellikle Van Gölü Ekspresi’ni fotoğraflamak istedik. Van Gölü Ekspresi Kars’a giden Doğu Ekspresi gibi çok özel bir tren ama insanlar bunu çok fazla bilmiyor. Ankara’dan kalkıyor. Son durak olarak Tatvan’a geliyor. Çok keyifli bir tren. Bu trenin içinde olmaktansa bu sefer treni karlar içinde fotoğraflamayı tercih ettik, albümlerimizde olsun diye” dedi.
Fotoğraf sever Lale Çaktı ise daha önce trenle Tatvan’a 2 kez geldiğini ifade ederek “Bu sefer de dışarıdan çekmek istedik. Burası treni çekmek için en uygun nokta. Buradan treni çekmeye karar verdik. Bu güzergahı bence herkes kullanmalı” diye konuştu.Her zaman Van Gölü Ekspresi’ni karlar içinde çekmeye özendiğini belirten Emine Özel de, “İstanbul’dan geldik. Van Gölü Ekspresi trenini fotoğraflamak için bu noktada bekleyerek çok güzel fotoğraflar aldık. Daha önce arkadaşlarımın Kars’a giden Doğu Ekspresi fotoğrafları vardı. Çok hoşuma gidiyordu. Özeniyordum. Bugün burada o duyguyu yaşadım. Çok keyifli bir anı kaldı bizim için” şeklinde konuştu.
-
Martıların Van Gölü’ndeki hayat mücadelesi
Dünyada sadece Van Gölü’nde yaşayan ve her yıl 15 Nisan-15 Temmuz tarihleri arasında üremek amacıyla sürüler halinde gölü besleyen akarsulara akın eden binlerce inci kefalinin neslini korumak için av yasağı uygulanıyor. İnci kefali balığın tatlı sularda göçü sırasında Van Gölü üzerindeki adalarda ve sahil kıyılarında yaşayan martılar ise yakaladıkları balıklarla kendilerine ziyafet veriyor.
İnci kefalinin Van Gölü’ne göçü tamamlandıktan sonra dereler boşalınca martılar gölde balık avlayan balıkçıları takibe alıyor. Yaz mevsiminde doyasıya karınlarını doyuran martılar, kış mevsiminde ise balıkçıların attığı birkaç balığı yakalamak için burada da kıyasıya mücadele ediyor. Martıların av sırasında birbirlerine karşı bir balığı yemek için verdikleri mücadele ise ilginç görüntüler oluşturuyor.