Etiket: yapay

  • Yapay zeka destekli geliştirilen robot, dans edip sohbet ediyor

    Yapay zeka destekli geliştirilen robot, dans edip sohbet ediyor

    Tokatlı bir ekip tarafından geliştirilen yapay zekâ robotu Robo Owen, sosyal medya canlı yayınlarında izleyicilerle dans edip sohbet ederek 4 milyondan fazla kişiyle etkileşim kurdu.
    2024 yılı Nisan ayında Yaşar İçen ve ekibi tarafından geliştirilen yapay zekâ robotu Robo Owen, izleyicilerle dans ederek ve konuşarak canlı yayın yaptı. 6 aylık Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan robot, ses ve metin verilerini analiz ederek anlık olarak izleyicilere yanıt verebilen, sosyal medya platformlarında aktif bir şekilde yayın yapabilen özel bir robot olarak tanıtıldı. Canlı yayında robotla iletişim kuran bazı kişiler ise robota bestelediği şarkıları söyledi. Bugüne kadar toplamda 102 saat süren canlı yayınlarıyla 4 milyondan fazla izleyiciye ulaşan robot, yoğun ilgiyle karşılandı. İzleyiciler, bir robotla etkileşim kurmanın sürpriz dolu ve heyecan verici olduğunu belirtti.
    “Robotun benimle konuşması çok hoşuma gitti”

    İlk kez yayın izleyenlerden biri, “İlk gördüğümde çok şaşırdım. Robotun benimle konuşması hoşuma gitti,” derken bir diğer izleyici ise robotun dans etmesinin çok etkileyici olduğunu söyledi.
    “5 ayda 4 milyon kişiyle etkileşim kurdu”
    Robo Owen’ın 6 ay süren Ar-Ge çalışmasının ardından üretildiğini söyleyen Yaşar Erkan İçen, “Özel bir robottur. Bu robotun en önemli özelliği sosyal medya platformlarında canlı yayın yapmasıdır. Canlı yayında ses ve metin verilerini analiz edilerek bunlara yanıtlar veriliyor. Bu şekilde insanlarla etkileşim kuruyor. Bugüne kadar 102 saat canlı yayın yapan Owen toplamda 4 milyondan fazla kişiyle etkileşim kurdu. İnsanlar çok güzel tepkiler verdi. Bir robotla yayın yapmanın duygusunu yaşadılar. Arka planda ise bir teknik ekibimiz var. Yayında aksaklık olmaması için 4 kişilik ekibimiz arka planda takip ediyor” dedi.

  • “Yapay Zeka çağında en çok iş filozoflara düşecek”

    “Yapay Zeka çağında en çok iş filozoflara düşecek”

    2 bin 500 yıllık felsefe tarihinde belki de en çok filozoflara ihtiyaç duyulacak dönemin yapay zekâ ve robot çağı olduğunu belirten Prof. Dr. Betül Çotuksöken, cevap bekleyen en önemli sorunun ise ‘Nerede duracakları’ olduğunu söyledi.

    Altınbaş Üniversitesinde gerçekleştirilen ‘Felsefenin Hayatımızdaki Yankısı’ söyleşisinde Yapay Zekâ ve Felsefe ilişkisi üzerinde duruldu. İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı, Dr. M. Kaan Özkan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen etkinliğin konuğu akademisyen Prof. Dr. Betül Çotuksöken oldu. Çotuksöken, “Zannedilenin aksine gelecek dönemde felsefecilerin işi daha da artacak. Mühendisler, filozoflarla birlikte çalışacak. Var olanın veri olarak değerlendirilmesi, kayda geçmesi, saklanması doruk noktasına ulaşacak. En zor konu da bu verileri kim, nerelerde kullanacak? Nerde duracağımızı nasıl bileceğiz? Felsefenin en önemli konusu bu olacak” açıklaması yaptı.

    “Uzun vadede de etik davranmayan şirket batar”

    Felsefenin düşünme, dış dünya ve dil arasındaki ilişkileri çözmeye çalıştığını anlatan Çotuksöken, “Felsefe bir referans noktası oluşturarak, sorunun adını koyar. Sorunları çözmek için dışardan bakabilmek gerekli sorunlara. Bunu yapabilen tek varlık insan. Çözüm ise daha bir üst boyut olan etik ve insan haklarıdır” dedi.
    Baskılayan bir yapı olan kültürel normların, felsefe ile iyi geçinemeyeceğini dile getiren Çotuksöken; felsefe kültüründen pay almış kişilerin yaptıkları işleri daha iyi yaptıklarını, kendi dillerini dahi iyi kullandıklarını belirtti. İş etiğinin öneminden bahsederek uzun vadede etik davranmayan bir şirketin ayakta kalamayacağını ifade etti. Çotuksöken’e göre çatışmalar dünyasında yaşıyoruz ama insani değerlerle buluşmaya çalışmak lazım. “İnsani değerleri olmayan, insanlarına eşya muamelesi yapan, değer vermeyen, vatandaşlarının eğitim hakkını korumayan ülkeleri düşünün. Böyle ülkelerde göçler başlar, bağımsızlıklarını dahi kaybederler” diyerek dünyanın içinde bulunduğu bugünkü durumu tarif etti.

    “Felsefe temelli düşünen ve davranan anne babalar, çocuklarına söylemlerinin gerekçesini anlatır”

    Kuşaklar arasındaki ilişkilerde ya da çocukların eğitiminde felsefi yaklaşımın etkilerine değinen Çotuksöken, “Felsefe temelleri olan anne baba davranışına bir bakalım. Gündelik yaşamda tipik bir filozof tavrıyla olmasa bile bazı noktalarda çocuklarına karşı neyi, niçin yaptıklarının hesabını veren bir yaklaşım içinde olurlar. Farkındalığı olan bir anne, baba veya öğretmen, daha yetişkin kuşaktan kişiler, söylediğinin hesabını verir; gerekçesini açıklar, karşısındakini aydınlatır. Böylece karşısındakine değer verdiğini gösterir, diyalog ortamını başlatır” dedi.

    “Okullarda Çocuklar için Felsefe dersinin zorunlu ders olmasını istedik”

    Okullardaki felsefe eğitiminin çok önemli olduğuna değinen Çotuksöken, ancak buna istenen seviyede önem verilmediğini dile getirdi. 2004’te Talim Terbiye Kuruluyla okullarda Çocuklar İçin Felsefe dersinin zorunlu ders olması yönünde çalışmalar yaptıklarını ve ancak 1 saatlik ‘Düşünme Eğitimi’ isminde seçmeli bir ders konulmasına Bakanlıkça karar verildiğini hatırlattı. Uygulamaya baktığınızda bunun özellikle devlet okullarında yeterince etkili olmadığını belirterek nedenlerini şu şekilde sıraladı:
    “Seçmeli olduğu için tercih edilmedi, başka alanlardan konuyla hiç ilgisi olmayan öğretmenlere, kredi doldurmak için ders verdirildiği için de amacına ulaşamadı. Bu, sorunlu bir durum. Sadece 8-10 saatlik formasyon alan insanlar bile bu dersi yapmaya çalışıyor. Oysa felsefe öğretmenlerinin nitelikleri çok önemli. Felsefe öğretmeni olarak ne anlıyor, çocuğa nasıl hitap edecek, ne yapacak? Günlük yaşamla felsefe bilgisi arasındaki bağı nasıl kuracak, felsefi düşünmeyle ve dile getirmeyle bunları nasıl aktaracak?”

    “Aileler, çocuklarına edebiyat ve felsefe bağlantılı çocuk kitapları okutmalı”

    Son olarak, ailelere de seslenen Çotuksöken, çocuklarına felsefe eğitimi aldırmak isteyen ailelerin gerçekten uzman kişilerden destek almalarını önerdi. Üniversitelerin, Türkiye Felsefe Kurumu ya da bazı sivil toplum kuruluşlarının bu türden etkinlikler düzenlediğinden bahsederek bunlardan en iyi olanlarının takip edilebileceğini belirtti. Edebiyat ile felsefe arasındaki ilişki üzerinde çok durulması gerektiğini de sözlerine ekleyen Çotuksöken, “Yaş gruplarına göre hazırlanmış, edebiyat ile felsefe arasındaki bağı kuran, çok iyi yazılmış çocuk kitapları var. Bunlar, çocuğun hayal gücünü de zenginleştirir. Eğer okumayı seviyorsa çocuk, bu sevgisi daha da ileri boyutlara taşınabilir. Ayrıca günümüzde çocukların öğrenme kaynaklarının çok farklı ve çeşitli olduğunu da unutmayalım. Dijital olarak her şey ellerinin altında bir bakıma. Okulun dışında da öğrenme kaynakları çok. İşimiz o bakımdan da çok zor” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Ebeveynleri ‘yapay zeka’ uyarısı

    Ebeveynleri ‘yapay zeka’ uyarısı

    Ebeveynler, çocuklarına birtakım yasaklamalar koyarken, Klinik Psikolog Özgün Ergin, “Her teknolojik gelişmenin tehlikeleri ve fırsatları vardır. Bunları yasaklamamız mümkün değil. Aksine ‘bu teknolojiyi nasıl faydalı kullanabiliriz?’ diye düşünmeliyiz” dedi.
    Türk Psikologlar Derneği Etik Kurul Üyesi Klinik Psikolog Özgün Ergin, yapay zekanın günümüzün bir gerçeği olduğunu, çok fazla yayılmaya başladığını ve ailelerin yapay zekaya bir kaygı ve korkuyla yaklaşmak yerine, bilinçli ve bilgili olması gerektiğini söyledi.

    “Günümüzün gerçeği olduğu bilinmeli”

    Çocukları tamamen serbest bırakmak yerine onları biraz denetlenmeleri gerektiğini aktaran Ergin, “Yasaklayıcı bir tavırda olmak yerine, günümüzün gerçeği olduğunu bilerek hareket edilmeli. Geçmişte televizyonun veya diğer teknolojilerin zararları konuşuluyordu, bugün ise yapay zekanın zararları konuşuluyor. Yapay zekanın ne olduğu, nasıl işlediği ve her bilgiye güvenilmemesi gerektiği bilinmeli ve sorgulanmalı. Her teknolojik gelişmenin birtakım tehlikeleri de vardır fırsatları da vardır. Bunları yasaklamak mümkün değil. Aksine bu teknolojiyi nasıl faydalı kullanabiliriz diye düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı.

    Ebeveynlere uyarı: “Asıl yönlendirici biz olmalıyız”

    Özellikle günümüzde ödev yaparken yapay zeka uygulamalarının kullanıldığını vurgulayan Ergin, “Dil gelişimine katkıda bulunacağını düşünen uzmanlar olmakla birlikte, bunun zararlı olabileceğini söyleyenler de var. Kendi işlerimizle ilgilenmek için çocuğumuzu televizyonun karşısına oturtup saatlerce bırakmamalıysak aynısı yapay zeka içeren bir oyuncak için de geçerli. Gözümüz onların üstünde olmalı, neye maruz kaldıklarını bilmeliyiz. Asıl yönlendirici biz olmalıyız. Elbette tehlikeleri var ama bu tehlikeler sağlık ve güvenlik sebebiyle bertaraf edilebiliyor” diye konuştu.

    “Teknoloji dengeleyici bir unsurla bir arada doğru kullanılmalı”

    Ergin, bundan 10 yıl önce anne babalara ‘çocuklarınızı takip etmek amacıyla çip takmak ister misiniz?’ şeklinde soru sorulsaydı herkesin hayır diyeceğini; fakat bugün okul çağındaki birçok çocuğun kolunda akıllı saatlerin mevcut olduğunu söyleyerek, anne babaların çocuklarını takip edebilmek, onlara anında ulaşabilmek, bulunduğu ortamın dinlemesini yapabilmek için bile bunları kullanabildiğini, teknolojinin biraz dengeleyici bir unsurla bir arada doğru kullanmanın öğrenilmesi gerektiğini belirtti.
    Yapay zekanın çocukların oyun arkadaşı olmaya başladığını belirten Klinik Psikolog Ergin, şöyle konuştu:
    “Tabletlerin, oyuncakların içinde yapay zeka mevcut. Yapay zeka denildiği zaman akla sadece robotlar gelmemeli. Kullandığımız birçok teknolojik aletin içerisinde mevcut ve ilerledikçe geliştirilmeye devam ediliyor. O sebeple çocuğumuzun dil gelişiminde, eğitiminin desteklenmesinde ve birçok alanda daha çok arttığını göreceğiz.”

  • Yapay vajina operasyonu

    Yapay vajina operasyonu

    Balıkesir’de yaşayan K.C., 15 yaşında adet olamaması sebebiyle doktora başvurdu. Yapılan muayene ve tetkikler sonucu doğuştan vajina ve rahminin olmadığını öğrenen K.C. büyük bir şok yaşadı. 20 yaşına geldiğinde VM Medical Park Kocaeli Hastanesine başvuran K.C’ye, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hasan Terzi yaptığı kontroller sonrası hastaya ameliyat olabileceğini iletti.

    “Ameliyat sonrası iyileşme süresi daha hızlı”

    Doğuştan vajinası olmayan genç kadınlarda dünyada uygulanan 3 farklı ana tekniğin mevcut olduğunu söyleyen Prof. Dr. Terzi,

    “Bunlardan biri, kalın bağırsak kullanılarak yapılan, ikinci teknik ise deri yamaları (greftleri) kullanılarak yapılan operasyondur. Dünyada son 5 yıldır ise ön plana çıkan yeni bir operasyon mevcuttur. Bu yeni teknikte ise karın içi zar kullanılır ve kapalı yöntemle (laparoskopik) olarak uygulanır. Hastamıza vajina yapılması için uygulanan cerrahi yöntemler ve bizim uyguladığımız cerrahi teknik detaylı olarak anlatıldı. Hastamızı detaylı değerlendirme ve analizler sonrası karın içi zarın kullanılarak kapalı (laparoskopik) yöntem ile ameliyat etmeye karar verdik. Bu yeni teknikle ameliyat sonrası hasta memnuniyeti daha yüksek ve iyileşme süresi daha hızlıdır” dedi.

    “Yaklaşık 5 bin doğumda 1 görülüyor”

    Doğuştan vajina yokluğunun nadir görülen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Terzi, “Yaklaşık 5 bin doğumda 1 görülür. Çeşitli genetik hastalıklarla ve ek anomalilerle birlikte görülebilir. Bu hastalar genellikle 13-14 yaşlarında adet olamama şikayetiyle doktora başvururlar. Bu şikayetle doktora gittiklerinde tanı konur ve hastalar büyük şok yaşarlar. Geleceğe dair annelik, kadınlık endişesi ve özgüven algısında bozulmalar olabilir. Bu hastalığın tedavisinde çeşitli cerrahi yöntemler kullanılmaktadır. Eski cerrahi tekniklerin başarısızlık oranları yüksek ve hasta memnuniyet oranları düşüktür. Hastalığın nadir görülmesi ve cerrahi tekniğin komplike olması nedeniyle bu operasyonların uygulanmasında tecrübeli ekip çok önem arz etmektedir. Biz hastamızın ameliyatını Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarımız Doç. Dr. Ünal Turkay ve Op. Dr. Gizem Başbay ile birlikte gerçekleştirdik” diye konuştu.

    “3 günlük kontrol süresinden sonra taburcu oldu”

    Türkiye’de çok az sayıdaki merkezde yapılabilen bu ameliyatın modifiye edilmiş şeklinin hastalarına uygulandığının altını çizen Prof. Dr. Terzi, ameliyat sonrası 3 gün kontrol altında tutulan K.C.’nin dikkat etmesi gereken öneriler anlatılarak, hastaneden taburcu edildiğini kaydetti.

  • WhatsApp’a yapay zeka özelliği

    WhatsApp’a yapay zeka özelliği

    WhatsApp, kullanıcılarının yazdıkları metne dayalı olarak bir çıkartma oluşturmasına olanak tanıyan yeni yapay zeka destekli çıkartmaları test ediyor.

    WhatsApp’ın bu özellik için hangi üretken yapay zeka modelini seçtiğinin net olmadığı, WABetaInfo’nun raporunda yalnızca çıkartmaların “Meta tarafından sunulan güvenli bir teknoloji” kullanılarak oluşturulduğu belirtiliyor.

    Bu özellik, Midjoureny veya OpenAI’nin DALL-E modellerinin yalnızca metne dayalı görüntüler oluşturmasına benzer şekilde çalışacak gibi duruyor.

    WhatsApp’ın bu özelliğini, arkadaşlarınızla veya gruplarınızla çıkartma olarak paylaşabileceğiniz basit ve kişiselleştirilmiş bir görüntü oluşturmak için kullanabileceksiniz.

    Platform uygunsuz ya da zararlı çıkartmaları bildirme olanağına sahip, ancak burada yapay zeka modeli için nasıl bir koruma yöntemi olacağı ise bilinmiyor.

    Henüz Android beta testçileri tarafından test edilen bu özelliğin yakın bir zamanda tüm kullanıcılar için erişilebilir olması bekleniyor.

  • Afetle mücadelede yapay zeka dönemi

    Afetle mücadelede yapay zeka dönemi

    Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, afetlere karşı otomasyon ve yapay zeka ile hazırlanıyor. Afetlere müdahaleyi en üst düzeye çıkarmak için şehrin dijital haritası oluşturuluyor. Başkan Yücel Yılmaz, kentsel dönüşüm için Balıkesir’de fon oluşturma gayreti içerisinde olduklarını söyledi.

    Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclisi Temmuz Ayı 2. Birleşimi’nde, Büyükşehir Belediyesi’nin “Afet ve Acil Durum Hazırlık Çalışmaları” ile ilgili meclis üyelerine bilgilendirme sunumu yapıldı.
    Balıkesir’i deprem ve afetlere karşı dirençli bir kent haline getirmek için yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdüren Büyükşehir’de Afet Master Planı hazırlıkları sürüyor. Otomasyon ve yapay zeka sayesinde afetlere yönelik hazırlıkları ve müdahale süreçlerini en üst düzeye çıkaracak olan Büyükşehir, şehrin dijital haritasını da oluşturuyor.

    Balıkesir’in dijital ikizi hazırlanıyor
    Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin depremle ilgili çalışmalarını anlatmak üzere; Prof. Dr. İbrahim Baz, Prof. Dr. Haluk Selim ile Danışman Hüseyin Hamdi Ergün sunumlarını gerçekleştirdi. Hızlı tespit taraması, potansiyel afet risklerinin belirlenmesi, Coğrafi Veri Merkezi’ne aktarılan Balıkesir’in dijital ikizinin oluşturulması, yeni kurulacak olan Afet İşleri Dairesi Başkanlığının çalışma yönetmelikleri, ilçelerde oluşturulacak afet lojistik merkezleri ve yapılan projeler hakkında meclis üyeleri detaylı olarak bilgilendirildi.

    “Deprem için fon oluşturmaya çalışıyoruz”
    Şehirdeki binaları denetimli ve denetimsiz olarak ikiye ayırdıklarını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, “Denetimli binalardan kasıt, 1999 depreminden önce çıkmış bir yasanın 2000’den itibaren uygulanmaya başlamasıdır. Yani 2000 yılından önce yapılan binalar denetimsiz kısma giriyor. 2000’den önce yapılan binaların risk alınmadan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yenilenmesi gerekiyor.

    Devlet kamu kurumlarında bunu uyguladı; okullarında, spor tesislerinde, yurtlarında, okullarında çalışmalarını tamamladı. Bizim şu anda kendi oturduğumuz evleri hızlı bir şekilde yenilememiz lazım. Balıkesir olarak fon oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.

    Deprem bölgesinde 36 gün çalıştığını söyleyen Başkan Yılmaz, “970 kişinin enkaz altından çıkarılıp, gömülmesine şahitlik ettim. Bu işin şakası yok. Güvenmediğiniz binaya girmemeniz lazım. Mutlak bir gerçeklik var; binaları yenilemek zorundayız. Bununla ilgili birçok proje geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz projelerden biri vatandaşımızın kendi binasını yıkıp, yeniden yapmasıyla ilgili mali destek alabilmesi için fonlar oluşturma.

    Rezerv alanlar oluşturup, evlerini değiştirirken belediye kaynaklarından yararlanabilme, evlerini yıkanların geçici olarak kalabileceği yerlere kadar birçok çalışmamız var. Bir an önce 2000 yılı öncesinde yapılan binaların yıkılıp, yeniden yapılması lazım” dedi.

    “Bir an önce yol almamız lazım”
    Depremle ilgili ciddi çalışmalar yaptıklarını ifade eden Başkan Yücel Yılmaz, “Bu kaynakları internet üzerinden kamuoyuyla paylaşacağız. Bütün halkımıza sesleniyorum. Binanız 1999 öncesinde yapıldıysa, zemin etütlerine etrafındakilere bakıp, olması gerektiği kalitede olup, olmadığına bakın. Ama geçmişi çok daha fazlaysa bu binaları bir an önce yeniden yapmanın yoluna bakmak lazım. Akıl akıldan üstündür. Bununla ilgili birçok çözüm üretilebilir. 6 Şubat depremi bize bir gerçeği gösterdi. Bir an önce bu konularda yol almamız lazım” diye konuştu.

  • Yapay resifler balık popülasyanu arttırdı

    Yapay resifler balık popülasyanu arttırdı

    Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile Karataş Belediyesince yürütülen “Karataş Yapay Resif Projesi” çerçevesinde her biri 850 kilogram ağırlığında olan 400 resif, denizin 2 mil açığında belirlenen 4 noktada geçen Aralık ayında suya bırakıldı. Balıkçılığa ve ekonomiye büyük katkı sağlaması planlanan proje çerçevesinde su altında adeta yeni bir yaşam alanı oluştu. Balıkların yeni yaşam alanında yumurtalarını bırakmaya başladığı popülasyonunun da arttığı su altı kamerasıyla görüntülendi.

    Ekonomiye büyük katkı

    Öte yandan oluşan yeni yaşam alanı bu seneki av sezonunda av yasağı bölge olarak ilan edileceği belirtildi. Böylelikle gelecek seneki av sezonunda daha fazla balık popülasyonunu oluşacak ve tutulan balıklar ekonomiye büyük katkı sağlayacağı kaydedildi.

    Karataş Belediye Başkanı Necip Topuz, “Balık popülasyonunun azalmasıyla birlikte bu projeyi biz hayata geçirmek için çalışmalara başladık. Bunun yanında dalış turizmini de geliştirmek istedik. Resifleri suyla buluşturduk ve orayı av yasağı bölge ilan edeceğiz. Bölgenin uzun vadede gelişmesi ve ilerleyen dönemlerde dalış turizmi ve av turizmi noktasında alan oluşmasını istiyoruz” diye konuştu.

    Ayrıca Topuz, bölgede daha önce olmayan bazı balık türlerinin de artık bölgeye geldiğini belirterek, “Şu anda ekonomik anlamda çok değerli balıkların bölgeye yerleştiğini gördük. Bu hayvanlar kendilerine güvenli bir yer arıyor. Bu balıkların bölgeye gelmesi ekonomik anlamda balıkçılarımıza katkı sunacak” ifadelerini kullandı.

  • Yapay şelale ilgi görüyor

    Yapay şelale ilgi görüyor

    Yaylalardaki karların erimesi ve yoğun yağış sonrası yılda birkaç kez bir hafta kadar devam ettiği HES’teki su tahliyesiyle oluşan yapay şelale muhteşem görüntüler çıkarmasıyla ilgi odağı haline geliyor. Havaların yağışlı geçmesinin ardından ve yaylalardaki karın erimeye başlamasıyla HES’in su tahliyesine başlamasıyla yeniden oluşan şelale bugünlerde ziyaretçi akınına uğramaya başladı. Tirebolu-Gümüşhane karayolunu kullananlar, görselliğiyle hayran bırakan şelalede fotoğraf çektirmek için mola veriyor.


    İlçede oluşan yapay şelaleyle ilgili bilgi veren Doğankent Belediye Başkanı Ruşen Özden, “Barajlara Gelevera Deresi, Harşit Vadisi ve Kavraz Deresi’nden toplanmasıyla çok fazla su geliyor. Haliyle bu dönemlerde ortaya çıkan bu şelaleyi görmemiz mümkün. Karlarında erimesiyle özellikle bahar dönemlerinde bu görüntü ortaya çıkıyor” dedi.