Etiket: yargı

  • Çöp evde bulunan çocuğun teyzesi yargılanıyor

    Çöp evde bulunan çocuğun teyzesi yargılanıyor

    Bursa’da çöp evde bakımsız halde bulunan çocuğun teyzesinin yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.

    Bursa 10. Ağır Ceza Mahkemesinde gizlilik kararı nedeniyle basına kapalı gerçekleşen davanın duruşmasına, hakkında “kişiyi hürriyetten yoksun kılma”, “ihmali davranışla kasten adam öldürmeye teşebbüs” ve “çocuğa karşı eziyet suçlarından” 30 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açılan tutuklu sanık Kamuran Pınar A, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ve taraf avukatları katıldı.

    Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.

    Adliye önünde Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) adına açıklama yapan avukat Mine Rana Kahramanoğlu, dernek olarak çöp evde bulunan ve ağır ihmale uğrayan çocuğun duruşması nedeniyle adliyede bulunduklarını ifade etti.

    Duruşmanın kasım ayına ertelendiğini belirten Kahramanoğlu, “Tanıklar dinlenmemiş, bu nedenle ertelendi. Sanık avukatı tahliye talep etti ancak talebi reddedildi. Dosyanın her zaman takipçisiyiz.” diye konuştu.

  • Trump hakkındaki dolandırıcılık davası ikinci gününde

    Trump hakkındaki dolandırıcılık davası ikinci gününde

    ABD’de onlarca suçlamayla karşı karşıya kalan eski Başkan Donald Trump’ın sivil dolandırıcılık davası New York’ta devam ediyor. Davanın ikinci gününde de duruşmaya katılan Trump, duruşma öncesi adliyede yaptığı açıklamada, New York Başsavcısı Letitia James ve davanın Yargıcı Arthur Engoron’u hedef aldı.

    Trump, James hakkında “Rakamları sahte, o bir sahtekar ve bu davanın reddedilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Trump, Yargıç Engoron’a net servetiyle ilgili “son derece yanıltıcı bilgi” verildiğini iddia ederek, “Çok yozlaşmış ve beceriksiz bir Başsavcı Letitia James tarafından kendisine yanlış ve yanıltıcı bilgiler verildi” dedi.
    Trump duruşma öncesi sosyal medya hesabından, Başsavcı James’i “canavar” ve “dengesiz deli” olarak nitelendirmiş ve “Letitia ‘Peekaboo’ James” olarak adlandırmıştı.

    Savcılık 250 milyon dolar para cezası talep etti
    Başsavcı James tarafından Eylül 2022’de yapılan dava başvurusunda Trump, çocukları, Trump Organization ve bazı yöneticiler banka kredileri ve sigorta işlemlerinde daha iyi ticari şartlar elde etmek için mal varlıklarının değerini yüksek göstermek ve 10 yıl boyunca yanlış bilgilendirme yapmakla suçlanmıştı. Değerleri şişirilen varlıklar arasında Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago malikanesi, Manhattan Trump Tower’daki çatı katı dairesi ve çeşitli ofis binaları ile golf sahalarının bulunduğu iddianamede yer almıştı.
    Söz konusu davada savcılık, en az 250 milyon dolar para cezası, Trump ile oğulları Donald Jr. ve Eric Trump’ın New York’taki iş faaliyetlerinin yasaklanmasını, ayrıca Trump ve şirketine beş yıllık ticari gayrimenkul yasağı getirilmesini talep ediyor.

    Öte yandan, Donald Trump 2020 başkanlık seçimlerine müdahale etmekle 4 kez suçlanmıştı.

  • “Hayali konteyner” çetesi yargı önünde

    “Hayali konteyner” çetesi yargı önünde

    Kocaeli’de 2021 yılında meydana gelen olayda, 31 ilde 88 vatandaşın, sosyal medya ve internet siteleri üzerinden konteyner satma vaadiyle dolandırılmasına ilişkin yürütülen soruşturmaya ilişkin, “hayali konteyner” çetesine Kocaeli merkezli 9 ilde eş zamanlı operasyon düzenlenmiş, 40 şüpheli gözaltına alınmıştı. Çete üyelerinin alışveriş siteleri ve sosyal medya üzerinden satmaya çalıştıkları hayali konteynerler karşılığında vatandaşlardan “kapora” ve “nakliyat ücreti” adı altında para aldıkları ve bu paraları 3. şahıs vatandaşların banka hesaplarına gönderdikleri tespit edilmiş, vatandaşlardan para aldıktan sonra ise kayıplara karıştıkları bildirilmişti. Şüphelilerden Oğuzhan P., Ayhan Y., Ferat İ., Doğuş Buğra K. ve Murat B. tutuklanmış, diğerleri ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Bir süre tutuklu bulunan 5 şüpheli de, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

    12 şüpheli hakkında dava açıldı

    Dolandırıcılık olayına ilişkin Oğuzhan P., Ayhan Y., Ferat İ., Doğuş Buğra K., Murat B., Osman S., Hakan G., Umut T., Yusuf T., Mithat Y., Celal B., Hakan Ü. olmak üzere toplam 12 şüpheli hakkında 49 kişiyi dolandırdıkları sebebiyle dava açıldı. Soruşturmaya dahil edilen diğer olayların bu şüpheliler ile irtibatı tespit edilemediğinden 28 kişinin evrakı tefrik edildi.

    İddianameden

    Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerden Hakan G.’nin, Ayhan Y. ile Oğuzhan P. ile birlikte dolandırıcılık yapmak için anlaştığı, Kocaeli, Yalova ve Sakarya’daki çeşitli ilçelerde vatandaşları dolandırdıkları ifade edildi. Karasu, Yalova ve Körfez’de Oğuzhan P.’nin Ferat İ. ile birlikte mağdurları yabancı şahıslar adına kayıtlı hatlar ile arayarak aldattığı ve dolandırıcılıktan elde edilen paraların, Oğuzhan P.’nin ve arkadaşı Umut T.’nın hesabına yatırıldığı kaydedildi.
    Osman S.’nin Oğuzhan P.’ye yer temin ettiğinin, Oğuzhan P.’nin telefon hattı temini için Osman S. ile iletişime geçtiğinin belirtildiği iddianamede, Oğuzhan P.’nin iş yerinde ve ikametinde yapılan aramada, suçta kullanılan bazı telefon ve SIM kartlarının tespit edildiği, şüphelilerden ele geçirilen dijital materyallerde ise Oğuzhan P., Hakan G. ve Ayhan Y. arasında dolandırıcılık olaylarına ait görüşme yapıldığının belirlendiği vurgulandı.

    Dolandırıcılık olayları tek dosyada birleştirildi

    Aynı zamanda iddianamede, şüphelilerden Doğuş Buğra K.’nın, Hakan G.’nin ve Umut T.’nin banka hesaplarının kullanıldığı 48 farklı dolandırıcılık vakasına ilişkin başlatılan soruşturma dosyasının, hayali konteyner soruşturmasıyla birleştirildiği ifade edildi.

    Dolandırıcılık için yer temin etmişler

    Oğuzhan P.’nin, 2020 yılının mayıs ayında Ayhan Y. ve Hakan G. ile birlikte internet üzerinden satılık ilan kurgusuyla dolandırıcılık suçunu sürekli işleme konusunda anlaştıklarının kaydedildiği iddianamede, bu çerçevede Hakan G.’nin, söz konusu suçta kullanılmak üzere yetkili olduğu şirketine, kendisine ve Umut T.’ye ait banka, ticari ve kimlik bilgilerini verdiği, suçun işlenmesi için ise Sakarya’nın Karasu ilçesinde yer temin ettikleri bilgisi yer aldı.
    Şüphelilerin bu anlaşmasına Ferat İ.’nin de dahil olduğu, sonrasında Karamürsel-Yalova arasında faaliyet gösterdikleri, ardından şüphelilerin Körfez’de Osman S.’nin ikametinde faaliyetlerine devam ettiklerinin belirtildiği iddianamede, bir süre sonra Oğuzhan P.’nin, Ferat’ın suç örgütündeki görevine son verdiğine dikkat çekildi. Şüphelilerin Körfez’deki dolandırıcılık faaliyetleri sırasında Murat B.’nin de onların lojistik ihtiyaçlarını karşıladığı ve suçtan elde edilen menfaatin transferlerinde yardım etmeye başladığı belirtildi.

    İş bölümü yapmışlar

    İddianamede, örgüt arasında iş bölümü yapıldığı bilgisi de yer aldı. İş bölümünü Oğuzhan P.’nin yaptığının ifade edildiği iddianemede, bu iş bölümüne göre Oğuzhan P.’nin internet sitelerine ilan verilmesinden, suçta kullanılan cep telefonu ve SIM kartlarının temin edilmesinden, mağdurlar ile telefon görüşmesi yapılmasından, suçtan elde edilen gelirin paylaşılmasından ve organizasyondan sorumlu olduğu; Ferhat İ.’nin de mağdurlar ile telefon görüşmesi yapmaktan sorumlu olduğu, Ayhan Y.’nin banka hesabı ve telefon hattı temininden sorumlu olduğu, Hakan G.’nin vergi levhası, ticari kayıtlar, bankadan para çekilmesi ve paranın ilgililere dağıtımından sorumlu olduğu, Doğuş Buğra K.’nın ve Umut T.’nin ise banka hesap bilgilerini paylaşmaktan sorumlu olduğu vurgulandı. Aynı zamanda iddianamede, Osman S.’nin taşınmazlarını dolandırıcılık için tahsis edip, Murat B.’nin de suç örgütünün lojistik ihtiyaçlarını karşılayıp, suç gelirinin dağıtımını sağlayarak örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri dile getirildi.

    Muhtemel operasyonlar için önlem almışlar

    Ayhan Y., Hakan G., Ferat İ., Doğuş Buğra K. ve Umut T.’nin, Oğuzhan P.’nin direktifi ve planlaması doğrultusunda hareket ettiklerinin, gizli haberleşme yöntemleri geliştirdiklerinin, yabancı şahıs adına kayıtlı telefon hattı kullanılmalarının, belirli periyotlarda suç işlenen adres ve suçta kullandıkları telefon ile hatlarını değiştirdiklerinin ve muhtemel operasyonlara karşı önlem aldıklarının vurgulandığı iddianamede, Oğuzhan P. ile Ferat İ.’nin Darıca’da faaliyet gösteren benzer gruplarla irtibatlı olduğu ve banka hesap bilgilerini kullanarak, bu gruplarla ortak çalıştıkları kanaatine varıldığı bilgisine yer verildi.

    49 mağduru yaklaşık 197 bin TL dolandırıldı

    İddianamede, Doğuş Buğra K. ve Hakan G.’nin soruşturma başlamadan önce Asayiş Şube Müdürlüğü’ne müracaatta bulunarak, suç örgütü ile ilgili ayrıntılı bilgi verdikleri ve haklarında ‘etkin pişmanlık’ hükümlerinin uygulanmasını talep ettikleri de belirtildi. Öte yandan, şüphelilerin karıştığı dolandırıcılık olayları hakkında detaylı bilgilerin yer aldığı iddianamede, 12 zanlının 49 mağduru yaklaşık 197 bin TL dolandırıldığı ifade edildi.

    Sanıklar işlediği her bir suç için ayrı ayrı cezalandırıldı

    “Bilişim Sistemlerini Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık”, “Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme” suçlarından 12 sanığın yargılandığı davanın duruşması Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşmada sanık avukatları hazır bulundu.
    Avukatların savunmalarının ardından mahkeme başkanınca karar açıklandı. 39 olaya karışan Hakan G.’ye her işlediği suç için ayrı ayrı ceza verilirken toplam 121 yıl hapis cezası verildi. Hakan G.’nin 121 yıl hapis cezası 319 bin 60 TL’ye çevrildi. 10 suçtan yargılanan Oğuzhan P.’nin hakkında karar verilen 36 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası 77 bin 300 TL’ye çevrildi.
    24 olaya karışan Umut T.’nin aldığı 73 yıl 9 ay hapis cezası 131 bin 886 TL’ye, 4 olaya karışan Doğuş Buğra K.’nın 15 yıl hapis cezası 24 bin 720 TL’ye, 4 olaya karışan Ayhan Y.’nin 15 yıl hapsi 24 bin 720 TL’ye, bir olaya karışan Mithat Y.’nin 4 yıl 2 ay hapis cezası 14 bin 580 TL, bir olaya karışan Hakan Ü.’nün 5 yıl hapsi 15 bin TL’ye, bir olaya karışan Yusuf T.’nin ise 5 yıl hapsi 15 bin TL’ye çevrildi.

  • Anahtarı teslim etmeyen kiracı şimdi yandı

    Anahtarı teslim etmeyen kiracı şimdi yandı

    Son aylarda kiracı-ev sahibi kavgalarında büyük artış yaşandı. Hukukçular, ‘Anahtarı vermeden kiracılık bitmez’ prensibi çerçevesinde yüksek kira sebebiyle evi boşaltan kiracıların muhakkak suretle anahtarı mülk sahibine teslim ettiğini belgelendirmesi gerektiğini dile getiriyor. Hukukçular, kiracının taşınma işlemini tamamlasa dahi mülkün anahtarlarının ev sahibine teslim edilmedikçe kiracının mülk üzerindeki haklarını ve yükümlülüklerini sürdürdüğünü belirtiyor.

    Yıllardır oturduğu evi tahliye eden M.K., anahtarı mülk sahibine teslim ettiğini belgelendiremeyince hayatının şokunu yaşadı. Mahkemenin kapısını çalan mağdur kiracı, oturmamasına rağmen 11 aylık kira bedelinin tahsilini isteyen ev sahibinin hakkında başlattığı icra takibiyle sarsıldı. Kiracı takibe itiraz edince harekete geçen ev sahibi ise borçlu aleyhine ödenmeyen kira bedelleri için tahliye talepli takip başlattıklarını, borçlunun itirazının haksız olduğunu, kira bedellerinin ödenmediğini öne sürdü. Mağdur kiracı da kira sözleşmesine uygun bir bildirim ile tahliye edildiğini, işyerinin kullanıldığı döneme ait kira borcunun bulunmadığını, kira bedellerinin zamanında ve eksiksiz ödendiğini dile getirdi. Fesih ve tahliyeden sonraki 11 ay için kira borcunun bulunmadığını, davacı ev sahibinin talebinin reddi gerektiğini savunan kiracı, alacaklının takip konusu meblağın yüzde 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminata mahkum edilmesini istedi.

    Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı mağdur kiracı temyiz edince devreye giren Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, mahkeme kararını bozdu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme ilk kararında direndi. Davalı kiracı bu kararı da temyiz edince devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kurul, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda, yasadaki “Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi hâlinde kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü kiracıya aittir. Kiracı bu iddiasını İİK’nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle kanıtlamak zorundadır. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır” hükmü hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi:
    “O halde anahtarın teslim edildiği borçlu tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu‘nun 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanamadığından alacaklı tarafından bildirilen tarihin tahliye tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Kiralananın tahliye edildiğinin ve anahtarın da kiralayana teslim edildiğinin borçlu tarafından İİK’nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanması zorunludur. Anahtarın teslim edildiği borçlu tarafından İİK’nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanamadığından alacaklı tarafından bildirilen tarihin tahliye tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Hâl böyle olunca direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.”

  • Gaipten sesler duyduğunu iddia etti

    Gaipten sesler duyduğunu iddia etti

    Kocaeli’nin İzmit ilçesinde 52 yaşındaki adamı sokak ortasında defalarca bıçaklayarak öldüren sanığın yargılanmasına devam edildi. Savunmasında öldürdüğü kişiyi tanımadığını söyleyen sanık, “Gaipten sesler duydum, kendimde değildim. Kendimi bir oyunun içerisinde hissediyordum” dedi.

    Olay, 17 Mayıs 2022’de Mehmet Ali Paşa Mahallesi Dalgıç Sokak’ta meydana geldi. Turhan Kuzu (52), Turgut Ş. tarafından sokak ortasında bıçaklandı. Kuzu ağır yaralandı, Turgut Ş. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Turhan Kuzu, olaydan yaklaşık 3 ay sonra tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

    Gaipten sesler duydum
    Sanık Turgut Ş.’nin Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanık Turgut Ş. ve taraf avukatları katıldı. Savunması için söz hakkı verilen Turgut Ş., “Maktulü tanımıyordum, herhangi bir husumetim de bulunmuyordu. “Gaipten sesler duydum, kendimde değildim. Kendimi bir oyunun içerisinde hissediyordum. Ne yaşadığımı bilmiyordum. Yaptığım şeyden dolayı pişmanım, böyle olmasını istemedim” dedi.

    Rapor bekleniyor
    Mahkeme heyeti, sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair istenilen raporun beklenilmesine ve tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

  • Kaan Urgancıoğlu’ndan sürpriz evlilik

    Kaan Urgancıoğlu’ndan sürpriz evlilik

    Ünlü oyuncu Kaan Urgancıoğlu ile Burcu Denizer evlendi. Urgancıoğlu, evlilik haberini “Sürpriz” notuyla paylaştı.

    Çift, ailelerinin ve yakın dostlarının katıldığı sade bir nikahla dünyaevine girdi. İşte çiftin nikahından kareler.

     

  • Kılıçdaroğlu’na yargı şoku

    Kılıçdaroğlu’na yargı şoku

    Kılıçdaroğlu’nun 18 farklı dosyadan yargılanması bekleniyor

    Bunlar arasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “terör örgütü propagandası yapmak”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “kamu görevlisine hakaret” ve “iftira” suçlarından 18 dosyası bulunuyor.

    Dosyaların gönderildiği genel, terör ve memur suçlarını soruşturma bürolarındaki savcılar, soruşturma kapsamında yasama dokunulmazlığı olmayan eski milletvekillerinin ifadesine başvuracak.

    Bu kapsamda adliyeye davet edilmesi beklenen Kılıçdaroğlu’nun ifadesi, dosyasının bulunduğu soruşturma bürosunun başsavcıvekili tarafından alınacak.

    Sonraki aşamada ise yeterli delil elde edilmesi halinde Kılıçdaroğlu hakkında dava açılacak.

  • “Çirkin olduğumu düşünüp aynaya bakamıyordum”

    “Çirkin olduğumu düşünüp aynaya bakamıyordum”

    Kaan Yıldırım birlikteliğiyle konuşulan ünlü oyuncu Pınar Deniz, “İbrahim Selim ile Bu Gece” adlı programda bilinmeyenlerini paylaştı. Başarılı performansının yanı sıra doğal güzelliğiyle de adından söz ettiren Deniz, lise yıllarında kendini güzel bulmadığını söyledi.

    Oyuncu, ”Lisedeyken çok çirkin olduğumu düşünüp aynaya bakamıyordum. Büyük ihtimalle başka psikolojik sorunlar yaşıyordum. Sınav zamanıydı, o kaygı oraya dönüşmüş olabilir. Ara ara bu duygu geliyor. Bazen çok çirkin olduğumu, güzel olmadığımı düşünüyorum ama çok da takılmıyorum” dedi.

    Oyuncu, ”Lisedeyken çok çirkin olduğumu düşünüp aynaya bakamıyordum. Büyük ihtimalle başka psikolojik sorunlar yaşıyordum. Sınav zamanıydı, o kaygı oraya dönüşmüş olabilir. Ara ara bu duygu geliyor. Bazen çok çirkin olduğumu, güzel olmadığımı düşünüyorum ama çok da takılmıyorum” dedi.

  • Patronların ‘arabulucu’ oyunu yargıdan döndü

    Patronların ‘arabulucu’ oyunu yargıdan döndü

    Son dönemde yaygınlaşan arabuluculuk sistemiyle yıllar sürecek davaların önüne geçiliyor. İşverenlerin bir kısmı, bireysel veya toplu işten çıkarmaları arabulucu yoluyla yapmayı tercih ediyor. Art niyetli bazı işverenler ise çoğu zaman işçinin arabulucuyu dahi görmeden imzaladığı anlaşma tutanakları veya doğrudan işyerinde gerçekleştirilen arabuluculuk toplantıları ise sürece gölge düşürüyor. İşçilere, fesih sebebiyle, yalnızca bir kısım alacakları ödenirken, anlaşma tutanakları sonunda tüm işçilik alacaklarına yer verilerek ‘diğer tazminat ve işçilik alacakları bakımından işe iade davası da dahil olmak üzere hak talebinde bulunamayacağı yönünde anlaşmışlardır’ ifadelerine yer veriliyor. Arabuluculuk sürecini başlatmak isteyen uyanık patronlara kötü haber Bölge Adliye Mahkemesi’nden geldi.

    Aynı işyerinde çalışırken kapı önüne konulan işçiler, patronun ayarladığı arabuluculuk ofisine götürüldü. Tüm işçiler, ofisin bulunduğu binanın farklı katlarında arabulucu tutanağına imza attı. İşe iade davası açamayan bazı işçiler, durumu yargıya taşıdı. Mahkeme, işçilerin itirazını reddetti.

    Karar istinafa götürülünce devreye giren Bölge Adliye Mahkemesi (BAM), emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda şu ifadelere yer verildi:
    “Müşahhas uyuşmazlıkta davacının ihtiyari arabulucuya usulüne uygun bir başvurusunun olmadığı, yapıldığı belirtilen görüşmelerde, bir çok işçiye aynı şekilde sırayla davalı işverenin bulunduğu plazada aynı blokta farlı bir katta belgelerin imzalatıldığı ortadadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesine aykırı bir şekilde ibra etkisi kazandırılmaya çalışıldığı, tazminat ve alacaklarla ilgili olarak delil oluşturma ve dava açma yasağı oluşturma yönünde çaba içine girildiği anlaşılmaktadır. Bütün bu işlemlerin usulüne uygun bir arabuluculuk başvurusunun ve görüşmesinin yapılmadığı gibi mevzuat hükümleri çerçevesinde arabuluculuk anlaşma belgesinin düzenlenmediği sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle, dava tarihi itibariyle taraflar arasında 6325 sayılı kanun hükümleri dikkate alındığında yapılan işlemler geçerli ihtiylari arabuluculuk faaliyeti olarak nitelendirilemez. Mevzuat hükümleri çerçevesinde usulüne uygun, geçerli bir tutanak düzenlenmediği ortadadır. Dava tarihi itibari ile zorunlu arabuluculuk şartının yürürlüğe girdiği de dikkate alınarak davaya konu iş sözleşmesinin feshinin geçersizliği ve işe iade talebi yönünden işin esasına girilerek sonuca gidilmesi gerekirken hukuken geçerli bir anlaşmanın varlığı kabul edilerek ‘arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılan konularda dava açılamayacağı’ yönündeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin dosya çerçevesine uygun olmadığı anlaşılmıştır.”

  • Samimiyetsiz patron ve işçiye kötü haber

    Samimiyetsiz patron ve işçiye kötü haber

    İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilmedi.
    Haksız yere kovulduğunu öne süren işçi, İş Mahekmesi’nin yolunu tuttu. Davacı, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı işveren işçcinin samimiyetsiz olduğunu, işe başlamakta naz ettiğini öne sürdü. Mahkeme, işçinin işe iadesine karar verdi.

    Hükmü, davalı işveren istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, kararı onadı. İşe iade kararına rağmen işe başlatılmayan davacı işçi, işveren aleyhine icra takibi başlattı. İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin tahsili için icra takibi başlatıldı. Davalı patron takibe itiraz ederek durdurdu. Mahkeme’nin kapısını çalan davacı, İcra Müdürlüğü’nün icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve yüzde 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etti.
    Davalı şirket davanın reddini talep etti. Mahkeme; işverenin işçiyi işe davetinin fesih tarihindeki işyeri ve görevine uygun olmadığı, bu suretle işçinin usulünce işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshinin netleştiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verdi. Davalı şirket avukatı kararı istinafa götürdü.

    Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. İşe iade davalarında hem patronların hem de işçilerin samimi olması gerektiğinin vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: “İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlanmamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve şartlar oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, hizmet alım sözleşmeleri, işyeri tescil belgeleri temin edilerek araştırılmalı ve sonucuna göre davalı şirketin işe davetinde ciddi ve samimi olup olmadığı belirlenmelidir. Davacının eski coğrafi işyerinde işe davet edilmemesinin zaruri olarak yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu araştırmalardan sonra davacı ve davalının işe iade konusunda samimi olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sonucuna göre, feshe bağlı hakların miktarı ile işe başlatmama tazminatına hak kazanıp kazanmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine oy birliği ile karar verilmiştir.”