Etiket: yarım asır

  • Yarım asırlık güğümün sırrı

    Yarım asırlık güğümün sırrı

    Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Talas’ın vazgeçilmezi haline gelen Antika Pazarı’nda tezgâh açan esnafı ziyaret etti. Esnaf ve vatandaşlarla sohbet havasında alışverişin gerçekleştiği pazar, bu kez duygu dolu anların adresi oldu. Babası güğüm ustası olan Nebiha Erhan isimli vatandaş, babasının yaptığı el emeği güğümü antika pazarında görünce duygularına hâkim olamadı. Durumu fark eden Başkan Yalçın, güğümü satın alarak Nebiha Erkan’a hediye etti. Aldığı hediye karşısında duygulanan Erkan, çok mutlu olduğunu ifade ederek Başkan Yalçın’a teşekkür etti. Babasının yıllarca sanayide güğüm yaptığını belirten Nebiha Erkan; “Babam yaptığı güğümlere ismini ve yıldız şeklinde amblemini kazırdı. Babam öleli 30 yıl oldu, burada ona ait güğümü görünce çok mutlu oldum, çok duygulandım. Başkanım da sağ olsun satın alarak bana hediye etti. Çok mutlu oldum, çok teşekkür ederim” dedi.

    Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın da; “Hanımefendi ile pazarda karşılaştık, babası tarafından yapılan güğümü görmüş, hikayesini anlattı. Hanımefendinin babası güğümleri yapar, üzerine ismini Hasan diye yazar yıldızını da basarmış. ‘Biz de yok bu güğümden, görünce babamı görmüş gibi oldum’ diyor. Ben de aldım hediye ettim” diye konuştu.

  • “Artık işlerin eski tadı yok”

    “Artık işlerin eski tadı yok”

    Doğa dostu ve sağlık açısından faydalı olduğu düşünülen yün yorganlar, artık eskisi kadar kullanılmıyor. Daha yaygın olarak tercih belirtilen bilinen naylon ve elyaf yorganların zararlı olduğu düşünülürken, tüm yorgan çeşitlerinden daha eski olduğu bilinen yün yorganlar ise genelde koyun tüylerinden elde edilmesi sebebiyle organik olarak kabul ediliyor. Doğma büyüme Sivrihisarlı olan ve yaklaşık 50 yıldır geleneksel yöntemlerle yorgan dokuyan Murat Sülükoğlu, yün yorganlara talep olmaması sebebiyle mesleği bırakmayı düşündüğünü ifade etti. Çırak yetişmemesi gerekçesiyle de mesleğin bitmeye başladığına dikkat çeken Sülükoğlu, sağlık ve sıhhat için yün yorgan kullanılmasının önemli olduğuna vurgu yaptı.

    “Mesleği yapacak insan yok, çırak yetişmiyor”

    Sivrihisar’da yarım asırdır yorgancılık yapan Murat Sülükoğlu, naylon ve elyaf yorganların yapıldığı malzeme sebebiyle sağlıksız olduğunu belirtti. Yün yorganın sağlık açısından daha faydalı olduğunu ancak buna rağmen tercih edilmediğini dile getiren Sülükoğlu, “Sağlık, sıhhat ve sıcaklığından dolayı yün yorgan eskiden daha tercih edilirdi. Şimdiki gençler naylon ve elyaf yorganları tercih ediyorlar. Zaten bu meslek artık bitmek üzere. İşi yapacak çırak falan da yok, en son demler biziz. Ama iş olmadığı için artık biz de bırakmayı düşünüyoruz. Şu an eğlence olsun mahiyetinde yapıyoruz. Elyaf yorgan insanı terletir. Petrol ve naylon gibi bir maddeden yapıldığı için pek sağlıklı değil. Yün her açıdan daha sağlıklıdır. Soğuk bir odada yün yorgana girip yattığınızda 2 dakika sonra sıcacık olursunuz. Şimdi durumun böyle olması bizi üzüyor. Mesleğe ilgi de, yapılan emeğe saygı da kalmadı, artık yorgancılığını yapacak insan da yok, çırak da yetişmiyor. Fazla da bir desteğimiz yok. Aşağı yukarı 10 senedir bu yorgan işi düştü. Bazı zamanlar tekrar canlanma oluyor ama öyle fazla bir faaliyet yok” dedi.

    “Bir yün yorgana tüm günümüzü veriyoruz ama vatandaş vereceği parayı çok görüyor”

    Yün yorganın yapımıyla ilgili bazı detaylara da değinen Sülükoğlu, bir yorgan dikmek için tüm gün uğraşıldığını söyledi. Vatandaşların ise tüm bu çabaya rağmen fiyatları fazla gördüğünü aktaran yorgancı Murat Sülükoğlu, “Yorganı ilk önce çatıyoruz, ondan sonra tarıyoruz. Ya da bayanlar elle dürüp buraya getiriyorlar. Öyle döşüyoruz, dikiyoruz. Dikme bir insanın aşağı yukarı bir gününü alıyor. Fiyat söylediğimiz zaman büyük para zannediyorlar. Yani 250-300 liraya yorgan dikiyorsun, onu çok görüyorlar. Yorganlarımızı koyun yününden yapıyoruz. Öyle tiftikten falan yorgan olmaz. Eskiden pamuktan yapılıyordu. Mesela sahil kenarlarında ve sıcak memleketlerde çoğu insan pamuk yorgan tercih ediyor çünkü serin tutuyor. Ama bizim buralarda daha çok kış olduğu için pamuk yorgan pek kullanılmıyor. Vatandaşlara yünde yatmalarını tavsiye ederim. Yatakları zaten naylon, sağlık bakımından iyi bir tercih değil. Ama yün daha sağlıklı, daha sıhhatlidir. İnsan cereyanını ve stresini alır” şeklinde konuştu.

  • Yarım asır sonra gelen ‘Vefa’ mektubu

    Yarım asır sonra gelen ‘Vefa’ mektubu

    Finlandiyalı Helena Holopainen ve Markku Tiirakari çifti, 22 Ocak 1974 tarihinde Adana’dan Erzurum’a geçmek isterken yolun yoğun kar yağışı nedeniyle kapalı olmasından ötürü 2 günlerini Tunceli’nin Pülümür ilçesinde geçirmek zorunda kaldı.

    Burada kaldıkları süre boyunca ilçe insanları tarafından misafir edilen çift, tam 49 yıl sonra o günleri anlatan bir mektup ile o dönem çektikleri fotoğrafların yer aldığı 2 albümü Pülümür Belediye Başkanı Müslüm Tosun’a gönderdi. İngilizce yazılan mektubu tercüme ettiren Başkan Tosun, onlarca yıl sonra gelen mektup ve albümün kendilerini çok mutlu ettiğini söyledi.

    ”Kendilerini tekrar Pülümür’de ağırlamak isteriz”

    İlginç bir mektup aldığını ve ilk etapta çok şaşırdığını belirten Belediye Başkanı Müslüm Tosun, ”Finlandiya’dan gelen bir mektup. Tanımadığımız bir şahıs tarafından Pülümür Belediyesine atfen adıma gönderilmişti. Açtığımda özenle hazırlanmış iki tane albüm gördüm. 22 Ocak 1974 tarihinde Adana’dan Erzurum’a geçmeye çalışan bir ailenin yolların kapalı olmasından kaynaklı Pülümür’de geçirdikleri iki günün hikayesi. İngilizce yazıyordu.

    Tercümesini yaptırdığımızda Erzurum’a geçerken burada hava şartlarından ötürü kalmak zorunda kalmışlar. Sonra burada bir eve misafir olmuşlar. Oradaki geçirdikleri hatıralarını yazıyorlar ve Pülümür’de o dönemde çekilmiş fotoğraflardan iki albüm yapılmış” dedi.

    Mektubun kendisini çok duygulandırdığını ifade eden Başkan Tosun, “Ben bir kez daha Pülümür halkının misafirperverliğini, insani ilişkilerinin ne kadar değerli ve güzel olduğu konusunda çok duygulandığımı ifade etmek istiyorum.

    Keza aynı şekilde Finlandiyalı dostlarımızın da bu görmüş oldukları ilgiye, alakaya karşı aradan onca yıl geçmesine rağmen o dönemdeki gençlik fotoğraflarını koyarak ve şimdiki hallerini gösteren fotoğrafların da yer aldığı albümde yer vermeleri ayrıca bu bölgede yaşadıklarıyla ilgili duydukları hassasiyettendir.

    Çok duygulandığımı ifade etmek istiyorum. İnsani ilişkiler böyle bir şey. Karşılık gördü mü mutlaka yıllar sonra hatırlanması bizi son derece memnun etti. Ben de mektubu aldıktan sonraki duygularımı ifade eden bir yazı yazmak istiyorum. Kendileriyle iletişim kurarak uygun olmaları halinde tekrar Pülümür’e davet etmek istiyorum” diye konuştu.

    Albümde o dönem ilçeye ait çok sayıda fotoğrafın da yer aldığını kaydeden Tosun, “O günün gözüyle Pülümür’ü görmek bize ayrı bir heyecan verdi” şeklinde konuştu.

    Mektup, Finlandiyalı aileyi misafir eden Yüce’yi çok duygulandırdı

    O dönem Pülümür’de sıtma savaşta çalıştığını ve aileyi misafir ettiklerini söyleyen Mehmet Ali Yüce, “O zaman yollar kapandı. Burada kaldılar. Biz kendilerini ağırladık. 33 yaşındaydım o zamanlar. Finlandiya’dan gelen mektuba çok sevindim” dedi.

    Helena Holopainen ve Markku Tiirakari çifti, mektubun sonuç bölümünde yüreklerinin deprem nedeniyle sarsılan Türk halkıyla beraber olduğu ifadesini de kullandı.

  • Yarım asırdır traktörlere hayat veriyor

    Yarım asırdır traktörlere hayat veriyor

    Unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarının ustaları ile mesleklerinde yarım asrı devirmiş kişilerin hayatları İznik Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Biriminin“Yaşayan İznik Hazineleri” projesi çerçevesinde belgeselleştirilmeye devam ediyor. Bu çerçevede yarım asırdır İznik’te traktör ustalığı yaparak geçimini sağlayan Mehmet Eren icra ettiği mesleğini 70’li yıllardan bu yana aynı heyecanla devam ettiriyor.

    1958 yılında Karasu da dünyaya gelen Mehmet Eren İlkokulu burada okuduktan sonra babasının isteğiyle 1975 yılında ailecek İznik’e taşınırlar. 1977’de İznik’te üç kardeş olarak traktör bakım, tamir servisini kurarlar. Yarım asra yakındır yaptığı çalışmalarla tarım sektörüne ve çiftçilere hizmet eden Eren hala işini aşkla devam ettiriyor.


    “BAĞ BAHÇE TİPİ TRAKTÖRÜN ÇIKMASINA VESİLE OLDUK”

    Esnaflıkta geçirdiği yarım asrı o günleri yaşarcasına anlatan Mehmet Eren (65) konuşmasında “Çiftçilerimize çok emeğimiz oldu. Fabrikaların ürettiği traktörler ilk başlarda İznik’te bağ ve bahçelere uymadı. Bizlerde buna bir formül geliştirdik ve uygulamaya başladık. Bu formülü biz uyguladıkça fabrika bunu fark etti. Bizlere mühendisler gönderdiler, çalışmalarımızı incelediler. Bizler fabrikaya giderek bunları anlattık. Bağ ve bahçe tipi traktörlerin çıkmasına vesile olduk. Gençlerimize tavsiyem büyüklerinin öneri ve söylediklerini dikkate alsınlar. Bir işi ehline danışsınlar. On düşünüp bir karar versinler. Ellerinde muhakkak bir zanaatları olsun. Ne iş yaparlarsa yapsınlar yedekte bir zanaat olsun. İşleri gider ama o zanaat her zaman elinde kalır” diye konuştu. Eren konuşmasında ayrıca İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta’ya ve ekibine bu çalışmalar ile gelecek kuşaklara aktarılan tecrübeler ve meslekler dolayısıyla teşekkür etti.

  • Yarım asırlık bina yıkılmadı

    Yarım asırlık bina yıkılmadı

    Pazarcık ve Elbistan depremleri Kahramanmaraş ve Hatay başta olmak üzere 11 ilde büyük yıkıma neden oldu.

    Kahramanmaraş şehir merkezinde yüzlerce bina yıkılırken, İsmet Paşa Mahallesi’nde 1972 yılında yapılan 5 katlı Gürler Apartmanı ise depremden etkilenmedi. Büyük depremlere dayanan bina, sarsıntıları hafif hasarla atlattı.

    Yarım asır önce yapılan bina girişinde 1972 yılı yazılı levha bulunurken, deprem sonrası binanın bazı sakinlerinin taşındığı, bazılarının da dairelerinde oturmaya devam ettiği öğrenildi. Binada oturan yabancı uyruklu bir vatandaş, “Elhamdülillah bina iyi” dedi.