Etiket: yaşam

  • Ferdi Tayfur Hayranı Genç Nostalji Estiriyor

    Ferdi Tayfur Hayranı Genç Nostalji Estiriyor

    ANTALYA’da yaşayan Talha Siraç Ünlü (17), Ferdi Tayfur hayranlığını hayatına taşıdı. Ünlü, dış görünüşüyle nostalji rüzgarı estiriyor.

    Antalya’da lise öğrencisi Talha Siraç Ünlü, çocukluğunda babasının sürekli Ferdi Tayfur şarkıları dinlemesiyle sanatçıya hayranlık besledi. Ünlü, büyüyünce saçlarına Ferdi Tayfur’un saç stilini yansıttı, mahalledeki terzisine Tayfur’un sahne kıyafetlerini diktirdi. Gündelik yaşamında bu kıyafetlerle ve saç modeliyle gezen Ünlü, görünümüyle dikkati çekiyor.

    ’11 YAŞINDAN BERİ HAYRANIM’

    Talha Siraç Ünlü, “11 yaşından beri Ferdi Tayfur hayranıyım. Babam hep dinlerdi, ben de araştırdım. Sonunda hayranı oldum. Çok seviyorum Ferdi Tayfur’u. Şöhreti olsun, karizması olsun, sesi olsun, arabesk dünyasında 1 numara benim için. Öyle bir sanatçıya hayranlık beslediğim için kendimle gurur duyuyorum” dedi.

    Gündelik yaşamında Tayfur’un giyim tarzını benimsediğini aktaran Ünlü, “İnsanlar bana güzel tepki veriyor. Beni gördüklerinde ‘Ne kadar iyi giyiniyorsun’, ‘Tarzın çok güzel’, ‘Eskileri yaşatıyorsun’ gibi ifadeler kullanıyorlar” diye konuştu.

    ‘BAYRAĞI BENDEN İLERİ TAŞIDI’

    Talha Siraç Ünlü’nün babası Adem Ünlü ise oğlunun kendisinden esinlendiğini söyledi. Adem Ünlü “Biz de 15-16 yaşlarımızda Ferdi Tayfur dinliyorduk. Benden ona geçmiş sanırım, ama bu bayrağı benden ileri taşıdı. Ben sadece dinlerdim, o kıyafetleriyle, tarzıyla, her şeyiyle Ferdi Tayfur oldu. Eski yılları yaşatıyor. 2024 yılında 1970’li yılları yaşatıyor. Yolda sokakta görenler beğeniyor, dönüşleri güzel oluyor” dedi.

  • “Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır”

    “Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır”

    Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Mertsoylu, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirterek, “Kansere bağlı ölümler arasında ikinci sırada yer almaktadır. Ancak erken tanı ile meme kanserinde tam iyileşme oranı oldukça yüksektir” dedi. Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Mertsoylu, Amerika Birleşik Devletleri ve birçok Avrupa ülkesinde meme kanseri vakalarının yüzde 65’ten fazlasının Evre 1 veya Evre 2’de tespit edildiğini; yalnızca yüzde 5’inin Evre 4 (metastatik) evrede teşhis edildiğini vurgulayarak, “Erken tanı, meme kanserinin başarıyla tedavi edilmesi ve hastaların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi açısından hayati önem taşır. Türkiye’de ise vakaların yüzde 20’si hala metastatik evrede tespit ediliyor. Bu gecikmenin önüne geçmek için düzenli tarama testlerinin önemi büyüktür” ifadelerini kullandı.
    “40 yaşından itibaren iki yılda bir mamografi önerilmektedir”

    Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye genelinde uyguladığı meme kanseri tarama programına göre, tüm kadınlara 40 yaşından itibaren iki yılda bir mamografi önerildiğini dile getiren Prof. Dr. Mertsoylu, “Özellikle aile geçmişinde meme kanseri bulunan ya da BRCA1 veya BRCA2 gibi genetik risk taşıyıcıları olan kadınlar için taramaya daha erken yaşlarda başlanması önemlidir. Bu yüksek risk grubundaki kadınlarda, mamografiyle birlikte meme MR gibi ek görüntüleme yöntemleri de kullanılarak sıkı bir takip yapılması önerilmektedir. Bu, yalnızca hastalığı önceden tespit etmekle kalmaz, aynı zamanda sağ kalımı ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır” diye konuştu.

    “Metastatik meme kanseri için de umut verici gelişmeler var”
    Mertsoylu, Trastuzumab’ın (meme kanseri ve mide kanserini tedavi etmek için kullanılan bir antikor) 1998 yılında kullanıma girmesiyle, özellikle HER2-pozitif meme kanseri olan hastalarda yaşam süresi ve kalitesinde kayda değer bir artış sağlandığını belirterek, “O günden bu yana birçok yeni hedefe yönelik tedavi geliştirilmiş, metastatik hastalıkta bile yaşam süresi ve kalitesi belirgin şekilde yükselmiştir. Bu tedaviler sayesinde, metastatik meme kanseri ile yaşayan birçok kadın uzun yıllar boyunca aktif bir yaşam sürebilmektedir” dedi.

    Unutmayın, tarama hayat kurtarır”
    Prof. Dr. Hüseyin Mertsoylu, “Meme kanserinin erken teşhisi için kendi kendine muayene yapmayı ihmal etmeyin ve Sağlık Bakanlığı’nın sunduğu düzenli tarama programlarına katılın. Özellikle aile öyküsü veya genetik yatkınlığı olan kadınlar, kendi sağlığını korumak için bu önemli adımları atmalıdır. Meme kanserinde erken tanı, hayat kurtarıcıdır. Bu farkındalık ayında kadınları bilgilendirerek, onların da sağlıklı bir yaşam sürmesine katkıda bulunun” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

  • Göçebe hayatların çadırda yaşam mücadelesi

    Göçebe hayatların çadırda yaşam mücadelesi

    Erzincan’da hayvancılığa uygun kentin farklı bölgelerindeki dağlarda kurdukları çadırlarda mevsimleri geçiren göçerler, pek çok imkândan mahrum bir yaşam sürüyor. Yüzlerce hayvanın her türlü bakımını yapan besiciler, doğayla iç içe geçen ömürlerini adeta sürülerine adıyor.
    Hem kendileri hem de hayvanları için çadırlar kuran göçerler, gün aydınlanmadan başladıkları zorlu mesaiyi gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdürüyor.
    Göçer kadınlardan Çiçek Bulunmaz, “Hayatımızdan pek memnun değiliz. Çünkü zor şartlarda yaşıyoruz. Dağlarda ömrümüz geçtiği için ilkel şartlardayız. Hayvanlarımızdan elde ettiğimiz sütle yağ, ayran, peynir vb. gıda ürünleri hazırlıyoruz. Bunları satarak geçimimizi sağlıyoruz” dedi.

  • Afyonkarahisar köylerine 110 milyon TL’lik yatırım

    Afyonkarahisar köylerine 110 milyon TL’lik yatırım

    Köylerin Altyapısının Desteklenmesi Projesi çerçevesinde yaklaşık 110 milyon TL tutarında yatırım yapılacak. Yatırım programı kapsamında Afyonkarahisar genelinde toplam 224 proje hayata geçirilecek. Projeler arasında köy yolları, içme suyu ve atık su tesisleri gibi temel alt yapı projeleri öne çıkıyor. Çalışmaların Merkez ilçe, Çobanlar, Hocalar, Sandıklı ve Sinanpaşa ilçelerinde ihale sürecinin başladığı diğer ilçelerde ise ihale çalışmalarının devam ettiği ise yetkililer tarafından belirtildi.

    KÖYDES projesi, köylerde yaşam kalitesini yükseltmeyi ve altyapı sorunlarını çözmeyi amaçlıyor. İçme suyu, kanalizasyon ve yol gibi temel ihtiyaçların karşılanmasıyla birlikte köy sakinlerinin yaşam standartlarının artırılması hedefleniyor.

  • Çadırda yaşayan aile elektriğe kavuştu

    Çadırda yaşayan aile elektriğe kavuştu

    Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, tarım ve hayvancılığa verdiği destekleri sürdürüyor. Bu kapsamda ‘Güneş Topluyoruz Sizin İçin’ sloganıyla hayata geçirilen Güneş Paneli Desteği projesi, küçükbaş hayvancılıkla uğraşan konar-göçer ailelerin ve arıcılık yapan üreticilerin yaşamlarına katkı sunmaya devam ediyor.

    Yenişehir İlçesi Değirmençay Mahallesi’nde geçimlerini küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ile sağlayan ve çadırda yaşayan Asiye ve Ali Yağmurkaya çifti de proje sayesinde elektriğe kavuştu. Asiye Yağmurkaya’nın başvurusu üzerine çiftin yaşadığı çadıra güneş paneli desteği sağlandı. Elektrik olmadığı için çoğu işlerini gündüz yapmak zorunda kaldıklarını aktaran Yağmurkaya ailesinin fertleri, Büyükşehir Belediyesi sayesinde artık istedikleri zaman işlerini kolaylıkla halledebildiklerini anlattı.

    “Karanlık olduğu için yemeği akşam yapamıyorduk”

    Güneş paneli desteğine başvuru yapan Asiye Yağmurkaya, “Başvurumuzu yaptık ve panelimizi aldık. Paneli almadan önce hayatımız karanlıktı şimdi çadırımız aydınlandı. Şarjımızı doldurabiliyoruz ve sürekli ışığımız oluyor” dedi.
    Güneş paneli desteğinden önce çoğu işlerini gündüz yapmak zorunda olduklarını belirten Yağmurkaya, şöyle konuştu: “Karanlık olduğu için yemeği akşam yapamıyorduk. Mecburen gündüz yapmak zorundaydık. Şimdi akşam da olsa hayvanlarımızın işlerini hallettikten sonra yemeğimizi yapabiliyoruz. Çocuklarımız ışığın şavkında dersine çalışabiliyor, televizyonumuzu rahatlıkla izleyebiliyoruz, yemeğimizi rahat yiyebiliyoruz. Daha önce işlerimizi el lambalarıyla yapmak zorundaydık. Şimdi geç de olsa akşam ışığın şavkında her şeyimizi yapabiliyoruz. Karanlıktan kurtulduk, hayatımız aydınlandı.”

    Aldıkları destekten dolayı da Başkan Vahap Seçer’e teşekkürlerini ileten Yağmurkaya, kadınlara seslenerek, “Her kadın başarabilir, her kadın yapabilir, her kadın başvuruda bulunup, tarımsal desteğini alabilir. Hiçbir kadının başaramayacağı bir iş yok” diye konuştu.

    “Destek sayesinde çadırımız aydınlandı”

    Ali Yağmurkaya da güneş panelinin hem iş, hem günlük hayatta kendilerine büyük kolaylık sağladığını kaydetti. Yağmurkaya, “Eskiden akşam vakitlerinde karanlıktaydık, ışıldakla veya çapa motorunun aküsüyle idare ediyorduk. Şimdi çadırımız aydınlandı” dedi. Biri Açıköğretim lise son sınıfta, diğeri 7. sınıfta olan iki çocuğunun panel sayesinde aydınlık ortamda ders çalışabildiklerini ifade eden Yağmurkaya, bu tür projelerin devam etmesini istedi.

    “Akşamları ışığımızı yakıp dersimize çalışabiliyoruz”

    Lise son sınıfta eğitim gören Hasan Hüseyin Yağmurkaya ise “Akşamları ışığımızı yakıp dersimize çalışabiliyoruz. Önceden akşam vakitlerinde ışığımız yoktu, telefonları ve lambaları şarj etmek için köye götürüyorduk. Şimdi gündüz keçileri güdüyor, akşam eve gelip sıcak sıcak yemeğimizi yiyebiliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Bu yıl toplam 400 üreticiye güneş paneli desteğinde bulunduk”

    Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda ziraat mühendisi olarak görev yapan Zeynep Durmaz da, bu yıl toplam 400 üreticiye güneş paneli desteğinde bulunduklarını ifade etti. Bunların 150’sinin arıcılar, 250’sinin de küçükbaş hayvan yetiştiricileri olduğunu belirten Durmaz, geçen yıl da 360 üreticiye destek sağladıklarının altını çizerek, “2023 yılında 54 kadın üreticimiz, 2024 yılında da 52 kadın üreticimiz projeden faydalanmış oldu” dedi.

  • Ekolojik yaşama can suyu

    Ekolojik yaşama can suyu

    Türkiye’nin ödüllü ilk ve tek geri dönüşüm projesi Çevreci Komşu Kart başta olmak üzere, çevre çalıştayları, çevre festivali, deniz dibi ve yamaç temizlikleriyle çevrecilik faaliyetleri konusunda dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Muratpaşa Belediyesi, şimdi de Antalya Orman Okulu ve Terapi Gelişim Enstitüsü işbirliğiyle Doğa Temelli Gelişim Atölyesi açıyor.
    Atölye eğitimleri ise Uzman Klinik Psikolog Selen Aktürk ve konusunda uzman ekip tarafından verilecek. 5-6 yaş grubuna verilecek atölye çalışması için Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, doğa bilincinin çocuklara erken yaşlarda kazandırılmasının, kaynakların bilinçsizce tüketildiği dünyanın geleceğini koruma anlamında ilk aşama olduğunu söyledi. Bilinçli nesiller yetiştirmenin önemini vurgulayan Başkan Uysal, daha önce belediyeye ait kreş bahçelerine kurdukları seralarda çocukların toprakla buluşmasını sağlayarak sebze yetiştiriciliği konusunda uygulamalı eğitim verdiklerini belirtti, çocukların ekolojik yaşamı yakından gözlemleme fırsatı bulduklarını aktardı.

    Miniklere atölye çalışmasıyla aşılanacak ekolojik yaşam bilinci için başlatılacak Doğa Temelli Gelişim Atölyesi’ne kayıtlar Turunç Masa üzerinden yapılmaya başlandı.

  • Yeni hatıralar biriktirmek için heyecanlanıyor

    Yeni hatıralar biriktirmek için heyecanlanıyor

    Kahramanmaraş merkezli depremler sonucunda Hatay’da binlerce konut yerle bir olmuştu. Deprem bölgesinde yeniden ihya olması için TOKİ tarafından afet konutlarının yapımına hızla başlanmıştı. Hatay’ın Payas ilçesinde 1 Mart 2023 yılında başlayan TOKİ konutlarının inşası 1 Kasım 2023 yılında tamamlanmıştı. Payas ilçesindeki TOKİ Konutların 1. Etap Kura çekimi Cumhurbaşkanı önderliğinde 3 Şubat tarihinde çekilmişti. Kura çekiminin ardında hak sahipleri, ön sözleşmeyi imzalamaya başladılar. Payas ilçesi Çağlalık Mahallesi’nde depreme yakalanan ve 57 yaşında olan Halil Can, 3 Şubat tarihinde gerçekleştirilen kura çekiminde ev sahipliği hakkını kazandı. Yeni evinde oturmak için sabırsızlanan afetzede Can, TOKİ Konutları için ön sözleşme belgelerini imzaladı. En kısa zamanda yeni evinde yaşayacak olan Can, yeni evinde yeni hatıralar biriktirmek için çok heyecanlanıyor.

    “O günler anlatabilecek de değil”

    6 Şubat depreminde felaketi yaşadıklarını ifade eden hak sahibi Halil Can, “Deprem olduğunda hemen yataktan fırladım ve 2.katta oturan torunlarımın yanına koştum. Oğlum, gelinim ve torunlarımla merdivenleri inerken ikinci bir deprem olduğunda sanki biz dünyada yok gibiydik ama o günler zaten anlatılmıyor da anlatabilecek de değil. Rabbim bu günlerimize de şükür. Şimdi iyi kötü oturuyoruz. İnşallah en kısa zamanda evimize kavuşacağız. Rabbim herkese nasip etsin. Rabbim devletimize zeval vermesin. Cumhurbaşkanımıza Allah uzun ömürler versin. Ondan başka büyük yok” dedi.

    “Devletimize herkes güvensin”

    Yeni yuvasında yaşamayı büyük bir heyecanla bekleyen hak sahibi Halil Can, “Odaları gezdik. Odaların içine girmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Dün TOKİ Konutları için ön sözleşmeyi de yaptık. Herkese ev verildi, verilmez diyenler utansın. Devletimize herkes güvensin, yapamazsın diyenler gelip görsünler. Cumhurbaşkanıma yapamazsın dediler. Gelip görsünler nasıl yapmış. Yeni evimiz çok sağlam. Cumhurbaşkanımızdan rabbim bin kere razı olsun” ifadelerini kullandı.

  • Metin Kök’ün ismi parkta yaşayacak

    Metin Kök’ün ismi parkta yaşayacak

    Antalya’nın 30 bine yaklaşan nüfusuyla en büyük mahallelerinden biri olan Meydankavağı’nın muhtarı Metin Kök, ağustos ayında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etmişti. Mahallenin sevilen muhtarının adı Muratpaşa Belediyesi’nin kasım ayı meclis toplantısında aldığı kararla mahallesinde yaşamaya devam edecek.

    Oy birliğiyle alınan kararla 1592 ve 1591 sokakları kesişiminde bulunan parka ‘Muhtar Metin Kök’ ismi verildi. Kararın ardından Kök’ün ailesi Belediye Başkanı Ümit Uysal ve siyasi partilerin grup sözcülerine teşekkür çiçeği takdim etti.

  • Sağlıklı yaşamın sırrı ‘Nar’

    Sağlıklı yaşamın sırrı ‘Nar’

    Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, şu sıralar tezgahlarda eksik olmayan nar ile ilgili bilinmeyenleri kaleme aldı. Anavatanı İran olmak üzere Güneydoğu Anadolu’yu da kapsayacak şekilde Ortadoğu, Kafkasya ve Hindistan’ın kuzeyinde görülen tropikal ve subtropikal iklimin meyvesi olan narın bilinen en eski meyvelerden biri olduğunu belirten Karabulut, narın yaklaşık 4 bin yıldır insanlık tarafından tanınan bir meyve olduğunu ifade etti.

    Hititlerden günümüze kadar Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinde kesintisiz olarak takip edilen bir meyve olan narın, kilimler üzerindeki motiflerden mimarî unsurlara ve kutsal metinlere kadar her alanda kendisini gösteren bir öğe olduğunu kaydeden bitkilerin Profesörü Aysun Bay Karabulut, “Antik mitolojilerden yaşayan halk efsanelerine dek uzanan geniş kronoloji hattı üzerinde ilgi çekici bir söylence kültürüne kaynaklık eden nar yüzlerce yıldan beri hayat, rüya tabirleri, sağlık, uzun ömür, doğurganlık, güç ve cesaret, bereket, bilgi, ahlak, ölümsüzlük ve maneviyatın sembolü olarak insan imgelemini beslemiştir” dedi.

    Anadolu’da nar ile ilgili onlarca hikaye anlatıldığını ve Kuran’ı Kerim’de de adının 3 kez geçtiğini ifade eden Karabulut, çekirdek, su ve kabuk olmak üzere üç kısımdan meydana gelen narın güçlü bir antioksidan kaynağı olduğunu dile getirdi.
    Karabulut, nardaki antioksidan aktivitesinin yüzde 92’lik bir kısmını içeriğinde bulunan ve sayıları elliye yakın olan fenolik bileşikler oluşturduğunu ve yapılan araştırmalar ile antioksidan miktarının diğer bütün meyve sularından daha fazla olduğunu gösterdiğini de ifade etti.

    Bir bardak nar suyunda mevcut olan antioksidan miktarının on bardak yeşil çay ya da portakal suyunda bulunanla aynı miktarda olduğunu da belirten Karabulut, “Muhteviyatında 124 çeşit farklı fitokimyasal olduğu bilimsel araştırmalar tarafından ortaya konmuş olan narda, ayrıca protein, karbonhidrat, kalsiyum, fosfor ve demir gibi maddeler ile B1, B2 ve C vitaminleri de bulunmaktadır. Yine meyvenin ağırlığının yarısını meydana getiren kabuk kısmında meyveye antimutajenik, antioksidan ve antibakteriyel özellikler veren maddeler vardır. Sağlıklı yaşamın sırrı ve uzun yaşam için gerekli olan omega 5 içererek kalp ve ruh sağlığı için önemli bir antioksidan olduğunu da not edelim.” ifadelerine yer verdi.

    Türkiye’de 15’ten fazla çeşidi bulunan narın sanayi, ticaret ve eczacılık açısından eşsiz bir meyve olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Karabulut, “Kabuğunun özel yapısından dolayı yapısını ve besin değerlerini 4-6 aya kadar koruyabilen nadir meyveler arasında olan nardan kök boya, nar şerbeti, nar ekşisi, pekmez, şurup, likör, merhem, şampuan, duş jeli, krem ve gıda katkı maddesi gibi birçok ürün yapılmakta. Ayrıca hediyelik eşya yapımından mimarlık ve süsleme sanatına kadar pek çok alanda kullanılmaktadır” dedi.

    Antik mitolojilerde ve halk hikayelerinde güzellik kaynağı olarak görülen narın içeriğindeki güçlü antioksidanlarla cildi koruduğunu ve canlılık verdiğini de kaydeden Prof. Dr. Karabulut, narın sağlıktaki faydalarını ise şöyle sıraladı:

    “Çekirdeğinin yağı ile de adeta bir tür gençlik iksiri rolü üstlenmektedir. Orta yaşlarda yaşlanmanın geciktirilmesinde önemli etkileri vardır. Nitekim nar çekirdeği yağından kırışıklık giderici, cilt yenileyici ve ölü hücreleri arındırıcı kozmetik ürünlerinin yapıldığını biliyoruz. Bu çerçevede narın köselemsi kabuğunun öğütülerek biraz da su katılmak suretiyle elde edilecek karışımın kirli cildi temizleyeceğini ve tene göz alıcı bir parlaklık kazandıracağını belirtelim. Yine nar çekirdeğinde bulunan bir yüksek antioksidan çoklu doymamış yağ asidi olan punikik asidin antikanserojen olmasının yanında nörokoruyucu etkiler ürettiğini de not edelim.”

    Kalbin ilacı

    2010 yılında Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ile tansiyonu düşürdüğü, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruma sağladığı ortaya konan nar, ayrıca damar sertliğini de önlemektedir. Yapılan bir başka araştırma, damar sertliği olan kişilerin düzenli nar tüketmeleri durumunda damar sertliklerinde yüzde 44 oranında bir azalma olduğunu ortaya koymuş, yine bir başka araştırma ise iki hafta boyunca günlük 50 ml nar suyu tüketen tansiyon hastalarının tansiyonlarının yüzde 5 oranında dikkat çekici bir düşüş gösterdiğini kanıtlamıştır. Özellikle Zaghwani olarak bilinen nar çeşidinin meme kanseri hücreleri üzerinde yüksek sitotoksik etki gösterdiği de aynı şekilde bilimsel bulgularla kanıtlanmıştır. Araştırmalar, narın meyve tanelerinin tümör karşıtı özelliklere sahip olduğunu göstermektedir.

    Geleneksel halk tıbbında ortadan ikiye kesildiğinde zarıyla birlikte kalp ve aort damarlarına benzediği ya da taneleri diş tanelerini andırdığı için kalp ve diş hastalıklarına iyi geldiğine inanılan narın bu özelliklerinin bilimsel verilerle desteklendiğini biliyoruz. Kalbi adeta bir ilaç gibi koruma altına alan ve kan şekeri ile kolesterolün istikrarlı bir yapıya kavuşmasında olumlu etkileri gözlenen bu Cennet meyvesi damarları açmakta ve insana ferahlık vermekte, ayrıca diş ve dişeti rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Özellikle ağızda iyice çiğnendikten sonra bir süre bekletilip o şekilde yutulması, sağlıklı bir ağız için son derece olumlu sonuçlar üretmektedir. Dişetlerini güçlendirerek ağız yaralarını iyileştiren nar, bütün bunlara ilave olarak yorgunluk, stres ve hararet gibi durumlara da iyi gelmekte, bağırsak kurtlarının düşürülmesine katkı sağlamaktadır. Suyu idrar arttırıcı, hazmı kolaylaştırıcı ve kuvvet verici olan, ayrıca prostat ve cilt kanserlerine karşı koruyucu kalkan vazifesi gören narın şiresi de sesi açmakta, meyveleri ciğerleri güçlendirmektedir. Kabuğunun sıcak suda demlenmesi yoluyla elde edilecek olan çayın ishali hemen kesmesi ya da eklem ağrılarını azaltması da narın insan sağlığına sunduğu faydalar arasındadır. Çekirdeği kalp krizi riskini azaltmakta, menopoz sıkıntılarına engel olmakta, doğum kontrol haplarının oluşturduğu yan etkilerini gidermekte ve yüksek tansiyonu düşürmektedir.

    Narın özellikle kabuk ve çekirdekleri tarafından sergilenen ve bağışıklık sistemini güçlendiren yüksek antioksidan aktivite, meyvenin kanser de dâhil olmak üzere oksidatif ve inflamatuar bozukluklara karşı güçlü bir koruyucu etki sergilemesini temin etmektedir. Özellikle meyvenin yenilmeyen kabul ve lamel kısımları yenilebilir kısmına oranla çok daha yüksek oranda fenolik madde ihtiva etmekte ve antioksidan aktivite üretmektedir. Nar ağacının sulu ekstraktlarının da yüksek miktarda fenolik bileşen, punikalajin ile galajik asit içerdiği ve bunlarla antioksidan aktivite arasında olumlu bir ilişkinin de gözlendiğini hatırlanacak olursa, meyvenin endüstriyel işlenme sürecinde ortaya çıkan atıkların da israf edilmeden kullanılması gerektiği söylenebilir. Nitekim nar suyu işleme atıklarının içerdiği biyoaktif bileşikler (özellikle de fenolik maddeler), ciddi bir nutrasötik (besleyici özelliklerine ilave olarak sağlık açısından da önemli katkılar üreten maddeler) ve sağaltıcı potansiyel taşımaktadır.

  • Manisalı sağlıkçının fotoğrafı ikinci seçildi

    Manisalı sağlıkçının fotoğrafı ikinci seçildi

    Kültür ve Turizm Bakanlığının 28 Ekim – 5 Kasım tarihleri arasında düzenlediği Efes Kültür Yolu Festivali kapsamında 28 Ekim Cumartesi günü Fotoğraf Organizasyonları Derneği (FOTON) tarafından gerçekleştirilen Fotomaraton İzmir etkinliğinin sonuçları belli oldu.

    Fotoğraf makinesi, akıllı cep telefonu ve tablet ile amatör ve profesyonel tüm fotoğraf severlerin ücretsiz katılım sağladığı etkinliğe 653 yarışmacı katıldı.

    İzmir sınırları içerisinde yapılan ve toplam 156 bin ödül dağıtılan yarışmanın dijital kategorisinde 3 dalda yarışıldı. “Yaşam”, “modern” ve “bayrak” temalarında yapılan yarışmada Merkezefendi Devlet Hastanesinde Sağlık Memuru olarak çalışan İsmail Aybey’in, kemeraltında çektiği fotoğraf “yaşam” kategorisinde ikinci seçildi. Dereceye giren fotoğrafların sergileneceği ve düzenlenecek ödül töreni ile ödül sahiplerine ödüllerinin takdim edileceği belirtildi.