Etiket: yaşam

  • İzzet Yıldızhan’ın ağabeyi yaşamını yitirdi

    İzzet Yıldızhan’ın ağabeyi yaşamını yitirdi

    “BİZİ BABA GİBİ BÜYÜTMÜŞTÜ”

    Hesabından ağabeyinin fotoğrafını paylaşan İzzet Yıldızhan, “Baba gibi bizi büyüten kıymetli abim Mahmut Yıldızhan hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazemiz ikindi namazına müteakip Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na defnedilecektir” dedi. Ünlü ismin paylaşımına Behzat Uygur, Erol Köse ve Esra Özmen başta olmak üzere birçok takipçisinden taziye yorumu geldi.

    İzzet Yıldızhan’ın diğer ağabeyi Mehmet Yıldızhan ise 2017 yılında kansere yenik düşerek hayatını kaybetmişti.

  • Yeşil alan miktarı artıyor

    Yeşil alan miktarı artıyor

    Kentte kişi başına düşen yeşil alan miktarını artırmak amacıyla çalışmaların planlı bir şekilde gerçekleştirildiğini belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Hedefimiz kentimizde kişi başına düşen yeşil alan miktarını 20 metrekareye çıkarmak” dedi.

    Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı ekiplerinin yeşil alanlarda yaptığı çalışmalara katılarak fidan diken Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, Samsun’un ‘yeşil kent’ hedefine dikkat çekti. Dünyanın gündeminin iklim değişikliği ve çevre konusu olduğunu belirten Başkan Demir, “Çevreyle ilgili her konuda büyük hassasiyet gösteriyoruz.

    Bu noktada birçok önemli ve çevre dostu projeyi hayata geçiriyoruz. Bunların yanında Samsun’un Türkiye’de kişi başına düşen yeşil alan miktarında en fazla orana sahip kentlerden birisi olmasını istiyoruz. Bu konuda örnek olalım istiyoruz. Şuanda kentimizde kişi başına düşen yeşil alan miktarında 12 metrekareye ulaştık. Hedefimiz bunu 20 metrekareye çıkarmak” diye konuştu.

    Yeni yeşil alanlar kazandırdık
    Başkan Demir, hayata geçirdikleri projelerle kentte yeni çocuk oyun alanları, spor alanları, yürüyüş alanları, ailelerin nefes alacağı yeşil alanlar kazandırdıklarını söyleyerek, “Yeni parklarımızı yaparken özellikle insanlara, doğada bulunma hissi veren yeşil alanları oluşturuyoruz.

    Bunu da Samsun merkez ve bütün ilçelerinde tüm lokasyonlarda yapıyoruz. Turizm değeri olacak, insanlara soluk aldıracak, Samsun’a il dışından gelen insanların da gelip görmeyi, vakit geçirmeyi isteyeceği çok güzel projelerimiz var” şeklinde konuştu.

  • Aşırı sıcaklarda kalbimizi zinde tutmalıyız

    Aşırı sıcaklarda kalbimizi zinde tutmalıyız

    Beslenme uzmanı ve Phanes Beauty kurucu ortağı ve CEO’su Ertekin Aykaç, sıcak havalarda dikkat edilmesi gerekenler hakkında uyarılarda bulundu. Sıcak havalarda hem bedenin hem de ruhun zinde olunması gerektiğini söyleyen Ertekin Aykaç, “Bunun için de bedeni ve ruhu zorlamayacak bir hayat yaşanması zorunluluktur.

    İnsanımız yöresel ve kültürel olarak ağır yemekleri tercih ediyor. Yaz aylarında ağır yemeklerden kaçınılmalıdır. Yazın Akdeniz ve Ege yöresi ağırlıklı yemekler tercih edilmesi beden sağlığı açısından rahatlatıcıdır. Ispanak, brokoli gibi yeşil sebzeleri tercih etmek gerekmektedir.

    Potasyum, lif, folat, kalsiyum ve C vitamini zengin kalp dostu sebzelerdir. Kırmızı meyveler, avokado, yeşil çay, ceviz, keten tohumu ve bitter çikolata gibi ürünleri de beslenme alışkanlığına katmanın faydalarını yaz ayında farkına varacaksınız. Yaz ayının olmazsa olmazı balık tüketilmelidir. Kalbin zinde olması, aynı vakitte beynin doğru karar alması için sağlıklı beslenme şart. Yapılan yeni araştırmalar gösterdi ki sağlıklı bir kalp, aynı vakit de beynin doğru karar alması için hususi önem taşımaktadır” dedi.

  • Bursa’da sağlıklı yaşam Festivali, Kortej yürüyüşüyle başladı

    Bursa’da sağlıklı yaşam Festivali, Kortej yürüyüşüyle başladı

    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlığın önemini vurgulamak ve sağlıklı yaşam bilincini koruyarak farkındalığa dönüştürmek amacıyla Bursa Sağlıklı Yaşam Festivali,  Cumhuriyet Caddesi’nde Sağlık Kortej yürüyüşü ile başladı.

    Festival 24 Haziran Cumartesi günü ( Yarın ) 12.00’da Hüdavendigar kent Parkı’nda devam edecek devam edecek.

  • Köy yaşam videoları gelir kapısı oldu

    Köy yaşam videoları gelir kapısı oldu

    Artvin’in Taşlıca köyünde çiftçilik yapan 38 yaşındaki sosyal medya fenomeni Özlem Özdemir, köyde yaptığı günlük işleri sosyal medya hesabında paylaşarak 5 yıl içinde 465 bin takipçiye ulaştı.

    Özdemir, erkeklerin dahi zorlandığı işleri yaparak ilgi çekiyor ve içerikleri sayesinde sosyal medyadan ciddi gelir elde ediyor. Özellikle 500 kiloluk ‘Ateş’ isimli boğasıyla çektiği videolar da büyük ilgi görüyor. Videolarını çeken annesi Nurten Özdemir ise Özlem’in en büyük destekçisi olmuştur.

    Özlem Özdemir, sosyal medyadaki başarısıyla ilk arabasını alarak hayalindeki köy evini yenilemek istiyor. Özdemir, Karadeniz kadınını en iyi şekilde temsil ettiğini ve zorlu çalışma şartlarında insanların ilgisini çektiğini ifade etti.

    Anne Nurten Özdemir ise yaptığı açıklamada “Kızımın videoları genelde ben çekiyorum. Hiçbir zaman karşı çıkmadım, destek oldum. Bazen teknoloji de zorlarsam da şimdi alıştım” diye konuştu.

  • Ay’da yaşam için büyük adım

    Ay’da yaşam için büyük adım

    NASA’nın Houston’daki Johnson Uzay Merkezi’nden bir ekip, karbotermal reaksiyon yaratmak için yüksek güçlü bir lazer kullanarak ilk kez vakumlu bir ortamda yapay Ay toprağından oksijeni başarıyla çıkardı.

    Karbotermal İndirgeme Gösterimi (Carbothermal Reduction Demonstration/CaRD) deneyi, solunum için oksijen üretmenin yanı sıra ulaşımda itici yakıt olarak da hayati önem taşıyabilir.

    NASA mühendisi Anastasia Ford, “Ekibimiz CaRD reaktörünün Ay yüzeyinde hayatta kalabileceğini ve başarılı bir şekilde oksijen çıkarabileceğini kanıtladı. Bu, diğer gezegenlerde sürdürülebilir insan üsleri inşa etmek üzere mimariyi geliştirme yönünde büyük bir adım.” dedi.

    Ay’da kalıcı bir insan varlığı oluşturmak, NASA’nın Artemis görevinin uzun vadeli hedeflerinden biri ve bu görev, ilk astronotların 2025 gibi erken bir tarihte Ay yüzeyine dönmesini sağlayacak.

    Bu son deneyin başarısı, artık oksijen toplama teknolojisinin hazırlık seviyesinin 6’ya ulaştığı, yani uzayda test edilmeye hazır olduğu anlamına geliyor.

  • Depremzede 54 günlük yaşam mücadelesini kazandı

    Depremzede 54 günlük yaşam mücadelesini kazandı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde Kahramanmaraş’ta enkaz altında kalan ve 6 saat sonra kurtarılan 42 yaşındaki Gülçem Adam, Gaziantep’teki Özel Hatem Hastanesinde tedavi altına alındı. 54 gündür yoğun bakımda tedavi gören Adam, Gaziantep Özel Yaşam Hastanesinde doktorların ve sağlık çalışanlarının alkışları arasında servise alındı.

    “Oğluyla kendini bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz”

    Yaşanan bu zorlu sürecin ardından depremzede hastanın servise alınması ve oğlu ile buluşturacaklarından dolayı mutlu olduklarını belirten Başhekim Yrd. Uzm. Dr. Ahmet Şükrü Denker, “Servise çıkmasından dolayı çok mutluyuz. Gülcan Hanım bize depremin 10. saatinde geldi. Yaklaşık 5 saat enkaz altında kalmıştı ama çok ciddi yaralanmaları vardı. Tüm ekstremiteleri, karnı hepsi enkaz altında kalmıştı. Buna bağlı yaygın kas ezilmeleri ve arkasından gelişen ciddi bir böbrek yetmezliğiyle kabul ettik. Tabii travmanın şiddeti saatler geçtikçe arttı, böbrek yetmezliği derinleşti, sürekli renal replasman tedavisi uyguladık, solunum yetmezliği, solunum cihazı. Tüm bunların sonucunda çoklu organ yetmezliği tablosundan geri dönerek bugün servise çıkarmak bizi çok mutlu ediyor, çok sevindiriyor. Yaklaşık 50 günlük zorlu bir tedavi süreci, oğluyla bugün kendini bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.


    Gülçem Adam’a uygulanan tedavi hakkında bilgiler veren Denker, “Depremzedelerde özellikle büyük enkazların, molozların vücutta oluşturduğu travmaya bağlı olarak kas yıkımı gerçekleşiyor. Kas yıkımı olduktan sonra kas içindeki bir proteinimiz miyoglobin serbest dolaşıma geçiyor ve bu ciddi böbrek yetmezliğine sebep oluyor. Genelde takip ettiğimiz hastaların pek çoğunda böbrek yetmezliği tablosu vardı. Bir kısmı kendiliğinden belirli bir süre sonra düzeldi sıvı tedavisiyle fakat bir kısmında renal replasman tedavisi yani hemodiyalize benzer bir tedavi uygulamak zorunda kaldık. Tabii bu kadar yaygın travmalardan sonra genelde biz yoğun bakımcılar akciğer yetmezliği tablosu görürüz. Bir süre sonra hastamızda akciğer yetmezliği de gelişti. Uzunca bir süre solunum cihazıyla desteklemek ve oksijen tedavisi vermek durumunda kaldık. Kan değişiklikleri oldu ve kanamaya ciddi meyli oldu. Bunun için de dahiliye doktor arkadaşlarımızdan yardım alarak, kan sıvı replasmanları yaparak toparladık. Şükür ki bugün fizik tedavi programı kaldı. Fizik tedavi programından sonra da en kısa sürede günlük yaşamına normal bir şekilde dönmesini planlıyoruz. Şimdi de fizik tedavi için hastayı servise transfer ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “Depremde eşim ve küçük oğlumu kaybettim”

    54 günlük yoğun bakım sürecinde yaşam mücadelesinden vazgeçmeyen ve geçirdiği zorlu tedavi süreci boyunca sağlık çalışanlarının yoğun desteğini gördüğünü ifade eden depremzede Gülçem Adam, “O gün, o gece depremde eşim ve küçük oğlumu kaybettim. Ben ve büyük oğlum kurtulduk. Sonraki süreçte sağ olsunlar bütün sağlık çalışanı arkadaşlar, çok yordum onları, gerçekten çok yordum onun farkındayım, dayanamadığım anlar oldu. Gerçekten doktorlar olsun, sağlık çalışanı arkadaşlar olsun çok sabırlı davrandılar. Çünkü benim zaten hiç tahammülüm kalmamıştı hiçbir şeye. Ne hastalığa, ne tedaviye hiçbir şeye dayanacak halim yoktu. Ama gerçekten çok sabırlılardı. Her şeye çok olumlu baktılar, her şeye çok olumlu gittiler, hepsi yani bir tanesi değil. Yüz kere çağırdım, yüzünde de geldiler. Bir keresinde gelipte ne var ne istiyorsun diyen olmadı, yani hepsi de koşarak geldiler. Şu anda hastaneye ilk girdiğim halimle şimdiki halimi karşılaştırdığımda arada dağlar kadar fark var ve ben bunu tek başıma da başarmadım. Hiç öyle düşünmüyorum, hepsinin sayesinde oldu” ifadelerine yer verdi.

    Enkazın altında bütün zorluklara rağmen umudunu kaybetmeyip oğlu için hayata tutunan Adam, “Enkazdan ilk çıktığımda büyük oğlum içerideydi, ayakları sıkışmıştı. Eşim zaten hemen yanımda ölmüştü, emindim onun öldüğünden. Küçük oğlumun öldüğünden de emindim. Son çıktığım anda büyük oğlum, ‘Anne Seymen bana bakıyor, ama buz gibi, konuşamıyor’ dedi. ‘Gözlerini kapattım, kapandı. Galiba Seymen ölmüş’ dedi. Ona da emindi. Bir büyük oğlum vardı, hastanede çok yalvardım ‘oğlumu kurtarın’ diye. Ben durmadan çığlık attım, bağırdım, yardım edin dedim hiç susmadım. Zaten buradaki doktorlarımızın söylediğine göre o çığlıklar, o hareketler beni daha kötü yapmış. Daha çok hasar görmeme sebep olmuş. Daha sakin kalmam gerekiyormuş ama o anda da sakin kalamazsınız ki. Hastaneye çok teşekkür ediyorum. Bütün personellere teşekkür ediyorum, hepsi benim nazımı çok çekti” diye konuştu.

  • ‘Hayatı kafana tak güvenli yaşamaya bak ‘ projesi

    ‘Hayatı kafana tak güvenli yaşamaya bak ‘ projesi

    Orhaniye İnci Narin İlköğretim öğrencileri, Marmaris Atatürk meydanında İlçe Jandarma Komutanlığı Trafik Jandarması ekipleri, İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği ekipleri ve öğretmenleri ile birlikte Eko Okullar projesi dahilinde planlanan ‘Hayatı kafana tak güvenli yaşamaya bak ‘ farkındalık çalışması yaptı.

    Öğrenciler motosiklet sürücülerini durdurup kasklarına kendi tasarladıkları etiketleri yapıştırıp, Jandarma ve Polis ekipleri ile birlikte güvenli sürüş ve kaskın önemini anlattı. Öğrencilerin kask ve koruyucu tertibat ile ilgili broşür dağıtmasının ardından etkinlik sona erdi.

  • Dinlenmek için geldiği köyünden kopamadı

    Dinlenmek için geldiği köyünden kopamadı

    İstanbul’da doğup büyüyen ve işletme fakültesini de bitirerek 10 yıl önce köyüne gezmeye gelen Kamer Aygün, Çayeli ilçesinde dedelerinden kalma atıl durumdaki evde konaklamaya başladı. 23 yaşına kadar hiç köy hayatı yaşamadığını belirten Aygün “10 yıldır buradayım ama ben sıfır olarak buraya geldim. Burada tek ninem vardı, bana bir şeyler öğretebilecek. Onun öğretilerine kulak vererek daha sonrasında ben deneyimleyerek, heyecanımı da diri tutarak, buradaki deneyim ve tecrübelerimi arttırdım ve artık buradaki yaşam benim için gayet kolay olmaya başladı” dedi.

    “Hisseden adam”

    Köye geldikten sonra duyularının daha iyi çalıştığını hissettiği için sosyal medyada kendisine ‘Hisseden Adam’ olarak tanındığını belirten Aygün, “Sosyal medya da ‘hisseden adam’ olarak tanınıyorum. Hatta bazıları hisseden bey, hisseden abi, hisseden kardeş diye bahsediyorlar. O da komiğime gidiyor. Aslında hisseden adamın temeli ben köyüme ilk geldiğimde bir his içime doğmuştu. Şehirde doğdum büyüdüm. Üniversiteyi bitirdikten sonra işim de hazırdı. İşime gidecektim ki köyüme bir istirahat etmeye gelmiştim. Biraz kafamı dağıtmaya ve kafamı dinlemeye ancak öyle bir hisler vakıf oldu ki daha iyi görebildiğimi, daha iyi duyabildiğimi, daha iyi koklayabildiğimi hissettim ve bunların peşinden gittim. O yüzden ‘Hisseden adam’ lakabım vardır” diye konuştu.

    “Elimden geldiği kadar dışarıdan ihtiyacımı karşılamam”

    İhtiyacı olan şeyleri doğadan karşılamaya çalıştığını belirten Aygün, “Zamanımın çoğunu çay tarımı işgal ettiği için ondan kazandığım gelirle ihtiyaçlarımı şehre gidip zaman zaman haftalık ya da aylık olarak ihtiyaçlarımı gideririm ama aslında amacım şu elimden geldiği kadar dışarıdan ihtiyacımı karşılamam. Elimden geldiğince ihtiyacımı köyümden karşılarım. Mesela bir ekmek mayalayacaksam, ekmeğin mayasını kendim üretmeye çalışıyorum ya da bir yoğurt mayalayacaksam o mayayı da kendim yapmaya çalışıyorum. İpe ihtiyacım varsa da dışarıdaki bitkilerden nasıl ip yapabileceğimi öğrendim” şeklinde konuştu.

    Deneyim ve tecrübe kazandıkça yaşadığın ortamda daha sakin kalabileceğini ifade eden Aygün, “Ben şu anda yaşadığım hayatta en çok önem verdiğim şey, elinde olanı doğru bir şekilde kullanmak ve onu ziyan etmemek. Bolca deneyime sahip olmak çünkü deneyim biraz da olsa insanda güven sahibi kılıyor. Ne kadar çok deneyime ve tecrübeye sahipsen yaşadığın ortamda gayet sakin kalabiliyor ve doğru kararlar alabiliyor. Bu da yaşamı güzelleştiren bir unsur” ifadelerini kullandı.

  • Uzun yaşamanın basit sırrı

    Uzun yaşamanın basit sırrı

    Yeni bir araştırmada uzun yaşamanın basit bir yolu ortaya kondu. Buna göre kaliteli bir uyku, insan ömrüne fazladan birkaç yıl ekleyebilir.

    Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim insanlarının da aralarında yer aldığı araştırma ekibi, düzenli olarak kaliteli gece uykusu çeken erkeklerin diğerlerine kıyasla neredeyse 5 yıl daha uzun yaşayabildiğini saptadı. Kadınlarda ise bu sayı 2 yıl olarak belirlendi.

    Ekip, daha iyi uyku alışkanlıkları olan gençlerin erken ölme ihtimalinin de daha düşük olduğunu tespit etti.

    Independent’in haberine göre, araştırmada, tek başına uyku miktarının yeterli olmadığı, önemli olanın uyku kalitesi olduğu vurgulandı.

    Araştırmacılar kaliteli uykuyu şu faktörlere dayandırdı:

    • Gecede 7 ila 8 saatlik ideal uyku süresini tamamlamak
    • Haftada en fazla iki kez uykuya dalmakta zorluk çekmek
    • Haftada en fazla iki defa uykunun bölünerek kaçması
    • Herhangi bir uyku ilacı kullanmamak
    • Haftada en az 5 gün uyandıktan sonra dinlenmiş hissetmek

    Araştırmada, 2013 ve 2018 arasında ABD’deki Ulusal Sağlık Görüşmesi Anketi adlı geniş çaplı bir çalışmaya katılan yurttaşların verileri incelendi.

    Bu veriler, yüzde 54’ü kadın ve ortalama yaşı 50 olan 172 bin kişiyi içeriyordu ve bu kişilerin genel sağlık durumlarıyla uyku alışkanlıklarına dair bilgiler veriyordu.

    Katılımcılar ortalama 4,3 yıl takip edilmişti ve bu süre zarfında 8 bin 681 kişi kayatını kaybetmişti.

    Bu ölümlerin yüzde 30’u kardiyovasküler hastalıklara, yüzde 24’ü kansere ve yüzde 46’sı da diğer nedenlere bağlıydı.

    Bulgular, tüm bu nedenlere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 8’inin kötü uyku düzeniyle ilişkili olduğunu ortaya koydu.

    Harvard Üniversitesi’nden klinik araştırmacı Dr. Frank Qian, “Bence bu bulgular, sadece belli bir süre boyunca uyumanın yeterli olmadığını vurguluyor” dedi ve ekledi:

    “Gerçekten dinlendirici bir uyku çekmeniz, uykuya dalma ve uykuda kalmayla ilgili az sorun yaşamanız gerekiyor.”