Etiket: Yazar

  • Ödüllü yazar Gürsel Korat edebiyatseverlerle buluştu

    Ödüllü yazar Gürsel Korat edebiyatseverlerle buluştu

    Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü tarafından 2007 yılından bu yana düzenlenen “Edebi Kazılar” söyleşisi, Türk edebiyatının değerli kalemlerini Nilüferli edebiyat tutkunlarıyla buluşturmaya devam ediyor.
    Anadolu’ya dair gözlemleriyle, bölgenin kozmopolit yapısını ve tarihini ustalıkla kaleme alan ödüllü yazar Gürsel Korat, Edebi Kazılar söyleşisinde Hakan Akdoğan moderatörlüğünde keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
    Öykü, senaryo, roman, inceleme ve oyun gibi farklı türlerde eserler veren, aynı zamanda eğitmen, gazeteci ve film yapımcısı olarak da tanınan çok yönlü sanatçı Gürsel Korat, Akkılıç Kütüphanesi’nde Nilüferli okurlarla bir araya geldi. Korat, 1915 Ermeni olaylarını kendine has üslubu ve bakış açısıyla kaleme aldığı Unutkan Ayna romanı üzerinden zamana, insanlığa ve edebiyata dair fikirlerini katılımcılarla paylaştı.

    Duyu organlarını harekete geçiren romanlar

    Duyu organlarını harekete geçiren, okuyucuya “oradaydım” dedirten romanlar yazmayı amaçladığını dile getiren ödüllü yazar Gürsel Korat, “Gördürme, hissettirme, tariz temelli yazmaya çalışıyorum. Duyularla kavranan bir romanı okuyucunun kucağına bırakmak istiyorum” dedi.
    Hikayelerini hızlı anlatmayı seven bir yazar olduğunu belirten Korat, “Zamanın akışını önemsiyorum. Anlatırken duvardaki saatin nasıl işlediğini düşünürüm. Anlatmaya başladığınızda zaman nasıl akıyor, bunu iyi bilmek gerekiyor. Mesela ‘Rüya Körü’nde 40 yılı 220 sayfaya sığdırırken, ‘Unutkan Ayna’da 10 günü 330 sayfada anlattım” diye konuştu.

    Gürsel Korat, karakterlerinin sadece şimdiki hallerini değil, geçmişlerini ve taşıdıkları zamanı da yansıtmaya çalıştığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Gördüğümüz insanlar şu andaki insanlar değiller. Aynı zamanda onların içinde bir zaman var; onların bir yere götürdükleri zaman. ‘Unutkan Ayna’da bunu bazı karakterler üzerinden işledim. Benim edebiyatımda sadece süreler değil, zamanın kendisi de var. Mekanın ve zamanın birbirine bağlılığı da ilgimi çekiyor. Aynı mekanda, farklı zamanlarda bulunuyoruz. 2016’da Akkılıç Kütüphanesi’ne gelmiştim, şimdi yine buradayım ama 2016’daki ben artık yok. Felsefi olarak durduğumuz nokta burası. Mesele yer, yani mekanın bulunması. Eğer bir mekan varsa kaçınılmaz olarak zaman da vardır. Yani zaman, mekana bağlıdır. Madem ki mekan var, zaman nerede? Sadece şimdide. Hep şimdiler yaşanırken, geçmişi şimdi ve gelecek diye bölmek ne kadar doğru?”

    Tarih sahnesinde daha önce kimsenin bahsetmediği sıradan insanların hikayelerini anlatmak istediğine vurgu yapan yazar Gürsel Korat, “Lisede tarih derslerinden, edebiyattan nefret ederdim. Ezbere dayalı eğitimden uzaklaştım. Yeni tarihi akımı bana farklı bir bakış açısı sundu. Tüm kitaplarımda bu bakış açısını yansıtmaya çalıştım” diyerek sözlerini tamamladı.
    Söyleşinin son bölümünde katılımcıların sorularını yanıtlayan Borat, okurların kitaplarını da imzaladı.

  • Yazar Eylem Tok ile oğluna kırmızı bülten kararı

    Yazar Eylem Tok ile oğluna kırmızı bülten kararı

    Eyüpsultan’da 1 Mart 2024’de yazar Eylem Tok’un 17 yaşındaki oğlu T.C.’nin karıştığı trafik kazası sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci’nin hayatını kaybetmesine ve anne oğulun ABD’ye kaçmasına ilişkin soruşturma sürüyor.

    Kırmızı bülten kararı

    Soruşturma çerçevesinde 7 Mart tarihinde anne ile oğlu hakkında kırmızı bülten çıkarılması talep edilmişti. Buna ilişkin hazırlanan formlar düzenlenerek Adalet Bakanlığı’na gönderilmişti. Taleplerin değerlendirilmesinin ardından şüpheli Tok ile oğlu hakkında kırmızı bülten çıkarıldı.

    Olayın geçmişi

    Eyüpsultan’da 1 Mart 2024’de iddiaya göre yazar Eylem Tok’un 17 yaşındaki oğlu T.C., saat 23.50 sıralarında 34 EEG 06 plakalı araçla seyir halindeyken yol kenarında arıza nedeniyle park halinde bulunan 3 adet ATV tipi araca çarpmış, kaza sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Acı hayatını kaybederken orada bulunan diğer kişiler yaralanmıştı. Kazanın ardından polis ekiplerinden önce olay yerine gelen anne Eylem Tok, oğlu T.C.’yi olay yerinden kaçırmış, ekiplerce yapılan incelemeler sonucunda anne ile oğlunun ertesi gün saat 03.50 sıralarında İstanbul Havalimanı’ndan Mısır’a çıkış yaptıkları tespit edilmişti. Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde ise aynı gün şüpheli Eylem Tok hakkında ‘suçluyu kayırma’ suçundan, şüpheli T.C. hakkında ‘bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak’ suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılırken, kırmızı bülten çıkarılması da talep edilmişti. Soruşturma çerçevesinde daha sonra şüphelilerin ABD’ye kaçtıkları ortaya çıkmıştı ve iade talebinde bulunulduğu da öğrenilmişti. Ayrıca baba Bülent Cihantimur’a ‘yurt dışına çıkış yasağı’ ve ‘imza atma’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmıştı.

  • Kadınlar, yazar Fatma Burçak’la kitabını konuştu

    Kadınlar, yazar Fatma Burçak’la kitabını konuştu

    Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün düzenlediği Nilüfer’de Kadın Hayata Yakın Buluşmaları’nın 36’ncısı kırsaldaki kadınların yoğun katılımıyla Çatalağıl Kadın Dayanışma Derneği’nde gerçekleşti. Etkinliğin bu seferki konuğu yazar Fatma Burçak oldu.

    Buluşmaya, “Tahtaboşa Gelen Kuşlar” isimli kitabıyla katılan Fatma Burçak, önce 19 hikayenin yer aldığı kitabının ortaya çıkış hikayesini anlattı. Bir gün anneannesinin İstanbul’da geçen bir hikayesinde “Tahtaboş”tan bahsettiğini belirten Burçak, “Kelimenin anlamını bilemedim. ‘Tahtaboş nedir bilmiyor musun? Evlerin balkonu değil ama çamaşır asılan boşlukları var. Orası’ dedi. Kelimelerin benim için kulağa gelen fonetiği önemli. İngilizce’de de kulağıma güzel gelen kelimeler var. Anlamı hiç önemli değil. Tahtaboş da öyle bir kelime. Derken tahtaboşun içinde geçenler ilgimi çekmeye başladı. Tahtaboş ile ilgili olan eski evleri görmeye başladım. Daha sonra tahtaboş ile ilgili bir öykü çıktı. Sonunda kitabı yayınlamaya karar verdiğimde anneannemi anmak, İstanbul’un yok olan tahtaboşlarını onurlandırmak adına kitaba Tahtaboşa Gelen Kuşlar ismini verdim. İçinde yeni, eski öyküler var. Farklı zamanlarda yazılmış kadın öyküleri bulunuyor. Çeşitli kadınlık hallerini barındırıyor. Genç bir kızın, olgun bir kadının hikayesi var” dedi.

    Daha sonra öykülerinden “Ah Zeliş”i kadınlarla birlikte okuyan Burçak, kitabı ve okuma üzerine sohbet etti. Okumanın insana önemli katkılarının olduğunu belirten Burçak, “Hayatımızı bize anlatabilecek; edebiyatın, kitapların içinde yer almak önemli. Kendimizi fark etmemizi sağlıyor” diye konuştu. Okuyarak kadının özgürleşeceğini de ifade eden Burçak, “Kadının ne istediğini bilmesi, kendi için bir şeyler yapması, günün en azından bir saatini kendine ayırması değerli. Kendinizi iyi hissetmek ve çocuklarınıza örnek olmak için bu çok önemli” dedi.

    Nilüfer’de bulunan Gölyazı ve Misi’deki Yazıevleri’ne daha önce geldiğini söyleyen Burçak, çocuk romanını da burada yazdığını dile getirdi. Nilüfer’de olmaktan mutlu olduğunu belirten Burçak, “Bursa, bana çok iyi geliyor. Daveti alınca çok mutlu oldum. Sizlerle karşılaşmak, sohbet edebilmek, farklı hikayeler dinleyebilmek çok kıymetli. Enerjiniz çok güzel geçti. Umarım benim enerjim de size geçmiştir. Çok teşekkür ederim” diye konuştu.

  • Kanadalı yazar İslam’la tanışmasını anlattı

    Kanadalı yazar İslam’la tanışmasını anlattı

    Müslümanlığı seçen Kanadalı işaret dili ve İngilizce öğretmeni Jenny Molendyk Divleli, “İşaret dilini öğrenmek için eğitim alırken farklı dinleri de araştırmaya başladım. Müslüman olan birkaç kişiyle tanıştım ve daha çok araştırdım. İslam’la alakalı bir konferansa katıldım ve 21-22 yaşlarında Müslüman oldum. Aradığım soruların cevaplarını İslam’da buldum ve bu bana iyi geldi” dedi.

    Divleli, güzel din bilgisi, iyi dil bilgisi, güzel ahlak ve çalışkanlık ile dünya üzerinde herkese İslam’ın anlatabileceğini belirterek, “Çocuklarımızın İslâm’ın güzelliğini ve bunun bir hediye olduğunu anlamalarını istiyorum. Her zaman doğru yolda kalmamız ve inancımızı asla kaybetmememiz için dua ediyorum. Beni motive eden de bu. Sadece herkesin İslam’ın güzelliğini görmesini istiyorum” dedi.

  • 73 yaşında hem okuyor hem de kitap yazıyor

    73 yaşında hem okuyor hem de kitap yazıyor

    Uzun yıllardır gazetecilikle ilgilenen, araştırmacı yazar olarak bilinen ve Bayburt tarihi üzerine araştırmaları ile tanınan Gider, 71 yaşında hayalini kurduğu Tarih Bölümünü kazanarak, gençlere örnek olmuştu. 24 yaşındaki oğlu Mürsel Yusuf Gider ile birlikte Tarih Bölümünde aynı sıraları paylaşan Gider, derslerine çok çalıştığını, notlarının da iyi olduğunu söyledi.
    Okumayı çok sevdiğini ve hayatı boyunca sayısızca kitap okuduğunu vurgulayan Gider, okuduğu bölümle alakalı ‘Tarih Yazımında Kısa Bir Yöntem’ isimli kitap yazdı. Üniversite 2’nci sınıf öğrencisi olan Gider, hayallerini bir bir gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını belirtti.

    “İnandığım bir konuyu gerçekleştirmek için 70 yaşından sonra üniversiteye başladım”

    Üniversite okuma hayalini 70 yaşından sonra gerçekleştirdiğini aktaran Gider, “70 yaşından sonra üniversite okumaya başladım, Tarih Bölümü 2’nci sınıf öğrencisiyim. En küçük oğlum Mürsel Yusuf’ta aynı bölümde benimle birlikte öğrenim görüyor. İnandığım bir konuyu gerçekleştirmek adına 70 yaşından sonra üniversiteye başlamış oldum. Bu konu şuydu; bir şeyler yazıyoruz, adımız araştırmacı yazara çıkmış ama akademik bir terbiye var mıdır diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım, daha sonra bu işe bismillah diyerek adım attım ve 70 yaşından sonra üniversite kazanarak bu bölüme girmiş oldum” dedi.

    “Tarih konularında hep yabancı tarihçilerin fikirlerine başvurulmuş bu konu beni rahatsız etti”

    Akademik terbiyeyle kitap yazmak için işe koyulan Gider, bir konuya dikkat çekti. Tarih konularında ağırlıklı olarak yabancı tarihçilerin fikirlerine başvurulduğunu, kaynak olarak gösterildiğini iddia eden Gider, bu durumun kendisini rahatsız ettiğini belirterek, “Akademik bir terbiyeyle bir şeyler yazayım diye düşündüm ve özellikle aklıma tarih metodolojisi konusu takıldı. Tarih metodolojisinde dikkat ettim, genellikle yabancıların bilgilerine başvurulmuş, onların ortaya koyduklarını biz gerçek olarak almışız. Peki yabancılar bu işi doğru yapmamış mı diye soracaksınız, mutlaka yabancıların bu konularda haklı oldukları çalışmalar vardır ancak bazı yabancı tarihçilerin Türkler için, müslümanlar için iyi çok iyi şeyler düşünmediği herkesçe biliniyor, tabii doğrusunu yazan tarihçiler de yok değil. Genellikle batılı yazarların, tarihçiler dahil olmak üzere Türkler üzerindeki olumsuz düşünceleri herkes tarafından bilinmektedir. O nedenle yabancı yazarlardan alıntılar, bir süre sonra kafama takılmaya başladı. Müslüman Türk tarihçisi olarak nasıl bir yol izleyebiliriz diye düşündüm ve işe koyuldum. Birinci sınıfın sonlarına doğru ‘Tarih Yazımında Kısa Bir Yöntem’ adlı bir kitap kaleme aldım. Kırıntı ve kırpıntılar üzerine tarih yazılabilir mi düşüncesiyle böyle bir çalışmayı ortaya koydum ama bastırma imkanım olmadı. Osmanlıcam iyidir, tarihle ilgili diğer konularda bilgi sahibiyim, Allah nasip ederse ileride bazı çalışmaları da gerçekleştirmek istiyorum, inşallah bunu başarabilirim. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, üniversitemizde çok değerli tarihçi hocalarımız bulunuyor, onların akademik bilgilerinden de yararlanıyorum” ifadelerini kullandı.

  • Hayat,sınav ve edebiyat

    Hayat,sınav ve edebiyat

    Geçtiğimiz hafta Orhangazi Çok Programlı lisesinde öğrencilerle bir araya gelen Yazar yeni kitabı “Mezarlıktaki Müjde” nin kitapseverlerle buluşmasının ardından okul söyleşi ve dinletilerine de hız kesmeden devam ediyor.

    Bu hafta içerisinde Şarık Tara Anadolu Lisesi, İbrahim Önal Fen Lisesi ve Hasan Celal Güzel Mesleki Teknik Anadolu Lisesinde gençlerle bir araya gelen Temirağa Demir Sınavlarda başarı,etkili iletişim ve sosyal medya, doğru meslek seçimi, edebiyatın hayatımıza etkisi ve öz güven konu başlıklarıyla söyleşiyor.

    Ayrıca seçkin şairlerden şiirler yorumlayarak gençlerin ruh dünyasına dokunan yazar Demir “Gençler şüphesiz bizim geleceğimiz, onlarla bir arada olmak, hayata dair sohbet etmek, alacakları kararları bir kez daha gözden geçirmelerini sağlamak, edebiyatı sevdirmek, girecekleri sınavlara daha iyi hazırlanmalarını sağlamak, kendilerini iyi ifade edebilmeyi artırmak söyleşilerimizin başlıca konuları.

    Yeni kitap sonrasında yine bir araya gelmek beni de hayli mutlu etmektedir. Davet eden tüm okullara zaman el verdiği ölçüde katılmaya çalışıyorum.

    Yazmak,okumak gençlere iyi gelir.

    Yürekten başarılar diliyorum” dedi.

    Yazar Temirağa Demir her hafta Salı akşamı saat 21.00’de Line Tv ekranlarında “Buğu” isimli şiir ve müzik programı ile izleyicilerin karşısına çıkıyor.

  • Kaymakam ‘yazar’ olarak fuara katıldı

    Kaymakam ‘yazar’ olarak fuara katıldı

    Daha önce Sivrice ilçesinde görev yapan mülkiye müfettişi Kaymakam Yunus Emre Vural, Anadolu’nun ilçelerini dolaşırken yaşadığı, gördüğü ve duyduklarını yazıya aktardı. 2 yıl önce Cumhurbaşkanlığı tarafından ilan edilen “Yunus Emre ve Türkçe Yılı”nda ‘Gelevera Deresi’ adlı kitabını çıkartan Kaymakam Vural, Cumhuriyetin 100. yılında ise ‘Tek Kelimelik Hikayeler’ adlı kitabını çıkardı. Kaymakam Vural, Elazığ’da 4’üncüsü düzenlenen Kitap Fuarı’na katıldı. Fuarı ziyaret eden gençler ve kitapseverler, Vural’ın kaymakam olduğunu öğrenince büyük şaşkınlık yaşadı.

    “Önce şaşkınlık yaşıyorlar, sonra tebrik ediyorlar”

    Kitapları hakkında bilgi veren Kaymakam Vural, “2 yıl önce Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı vesilesi ile Cumhurbaşkanlığımızca Yunus Emre ve Türkçe Yılı ilan edilmişti. Biz de bu yıla bir hatıra bırakmak için ilk kitabımız olan ‘Gelevera Deresi’ isimli hikaye kitabımızı basmıştık. Olumlu görüşler ve tavsiyeler neticesinde şu an ‘Tek Kelimelik Hikayeler’ adlı ikinci hikaye kitabı çıkardım. Türkiye’nin, Anadolu’nun ilçelerini, beldelerini karış karış dolaşırken gezdiklerimi, gördüklerimi, işittiklerimi yazıya aktarmayı kendime bir vazife olarak görüyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılı vesilesiyle de yine bir hatıra bırakmak istedim. İlk kitabımı çıkardığım Elazığ’da bu kez de fuarda vatandaşlarımızla buluşma imkanı yakaladık. Cumhuriyetimizin 100. yılı bizlerde bu sene bir hatıra ve eser bırakmak, Türkçemize katkıda bulunmak amacıyla kalemimizi elimize aldık. Türk dili gerçekten dünyada müstesna dillerden bir tanesidir. Korunması, yaşatılması, geliştirilmesi gereken dillerden bir tanesidir. Yönetici olmamızdan dolayı vatandaşların bizden böyle bir beklentisi yok. Çok karşılaşılan durumlar da değil. Öncelik şaşkınlığa, daha sonra da yerini takdir ve tebriğe bırakıyor. Ben onların yüzündeki mutluluğu ve ilgiyi görünce daha çok mutlu oluyorum” dedi.

    ”Genelde yazar olarak gördüğümüz kişiler değil”

    Fuarı gezen üniversite öğrencisi Yusuf Uygur, ”Kitabı çok güzel, kısa ve çabuk bitirebilirim. Benim için de imzaladı. Hiç kaymakamın kitap yazdığını duymamıştım. Anılarını yazmış. Okuyup bir gecede bitireceğim. Genelde yazar olarak gördüğümüz kişiler değil. Daha çok ulaşamadığımız bireyler. Burada görmek, konuşmak, kitaplarını okumak güzel” diye konuştu.

    ”Şaşırdım, çünkü bu tür şeyler pek yok”

    Hakan Hilal adlı genç ise, ”Daha önce kaymakamımızı tanımıyordum. Geçerken stantta kitabını gördük. İnce ve güzel bir kitap. Okumak mantıklı geliyor. Kitap okumayı sevenlere tavsiye ederim. Toplumun önde gelen liderlerinin, örnek olacak insanların kitap yazması hoşuma gitti ve destekliyoruz. Şaşırdım, çünkü bu tür şeyler pek yok. Genelde herkes kendi alanında ilgileniyor. Herkes kendi mesleğini icra ediyor. Kaymakamımız bir kitap yapmış ve bunu yapan pek fazla insan yoktur. Tebrik ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Öğrenciler okudukları kitabın yazarıyla buluştu

    Öğrenciler okudukları kitabın yazarıyla buluştu

    Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün düzenlediği Çocuklara Kitap Söyleşileri, yeni dönemin ilk buluşmasını gerçekleştirdi. Nilüferli çocukları, sevdiği yazarlarla buluşturan etkinliğin konuğu, “Kardeş Mardeş Deme Bana” isimli kitabıyla Kaan Elbingil oldu. Uğur Mumcu Sahnesi ve Tahtalı Ortaokulu’nda iki oturum halinde gerçekleştirilen buluşmaya Şehit Murat Alkan İmam Hatip Ortaokulu, Vahide Aktuğ Ortaokulu, Eşref Ergin Ortaokulu, Ali Durmaz Ortaokulu ve Tahtalı Ortaokulu’ndan 350’yi aşkın öğrenci katıldı.

    Nilüfer Belediye Başkan Vekili Remzi Çınar’ın da takip ettiği söyleşi, soru-cevap şeklinde gerçekleşti. Keyifli geçen söyleşide Elbingil, İstanbul’un eski dokusuna dokunan, neşesi ve tasasıyla sevgi dolu bir aileyi anlattığı kitabı üzerine konuştu. Söyleşiye, “Kardeş Mardeş Deme Bana” kitabını okuyarak gelen öğrenciler, Yazar Elbingil’e kitap ve yazarlık üzerine merak ettiği soruları sorabilmek için adeta yarıştı.

    İlk romanı olan “Kardeş Mardeş Deme Bana”yı yazarken zaman zaman zorlandığını ancak çok keyif aldığını belirten yazar Kaan Elbingil, “Romanın konusu, tamamen hayal ürünü. Ancak yazarlar, hayal ürünü de yazsalar, karakterlere ya da hikâyenin bir yerine muhakkak kendi hayatlarından alıntılar koyar” diye konuştu.

    Kitapta yer alan karakterlere yönelik gelen soruları da samimiyetle yanıtlayan Kaan Elbingil, yazarlık serüvenini de öğrencilerle paylaştı.
    Söyleşinin sonunda Nilüfer Belediye Başkan Vekili Remzi Çınar, keyifli söyleşi için Kaan Elbingil’e teşekkür etti. Söyleşinin ardından Elbingil, “Kardeş Mardeş Deme Bana” kitabını etkinliğe katılan çocuklar için imzaladı.

  • Kadın yazar, eski eşinin canına kıydı

    Kadın yazar, eski eşinin canına kıydı

    Olay, Beşiktaş Akat Mahallesi’nde saat 00.45 sıralarında meydana geldi.

    Yazar Funda D. (47) ile eski eşi Mustafa Çapar (49) arasında bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışma sırasında Funda D., 22 yıl evli kaldığı ve yaklaşık 2 yıl önce boşandığı Mustafa Çapar’ı boğazından bıçakla yaraladı. Yaralı adam olay yerinde hayatını kaybetti.

    İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, Funda D.’yi olayda kullandığı bıçakla yakalayarak gözaltına alındı. Funda D., “kasten öldürme” suçundan sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • 103 yaşında hayatını kaybetti

    103 yaşında hayatını kaybetti

    Bandırma’da her kesimden insanın sevgisini kazanan ve ilerleyen yaşına rağmen roman ve yazılarıyla üretmeye devam eden Pakize Başaran’ın ölüm haberi yakınlarını ve sevenlerini yasa boğdu. Başaran, Salı günü Haydar Çavuş Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Bandırma’da son yolculuğuna uğurlanacak.

    Pakize Başaran kimdir

    Pakize Başaran, Yugoslavya göçmeni müzisyen Ömer Musiç ve Naile Aykut Musiç’in üç kızının ortancası olarak 1923 yılında Bandırma’da dünyaya geldi. 1941’de İstanbul İkinci Noterliğinde noter memurluğuna başladı. 14 Mayıs 1954 itibarıyla da İstanbul İkinci Noter Yeminli Vekili ve Yeminli Başkatibi olarak uzun yıllar görev yaptı. Noterlikte çalışırken tanıştığı gazeteci Tarık Mümtaz Göztepe’nin teşviki ile yazın hayatına başladı. İlk öyküsü “Hacı Nine”, 31 Ocak 1948’de Yeni Sabah Gazetesi’nde; ilk romanı “Benim Doktorum”, 1951’de yayınlandı. Radyoda piyesleri yayınlandı. Zeki Müren ile röportaj yapan ilk kadındır. 17 yaşında Fikri Başaran ile evlenen Pakize Başaran’ın bu evliliğinden yönetmen Tunç Başaran ve oyuncu Meriç Başaran dünyaya geldi. Yazar 2008’den beri Bandırma’da yaşamını sürdürmekteydi.