Etiket: yenidoğan çetesi

  • Yenidoğan Çetesi adliye ressamının çizimine yansıdı

    Yenidoğan Çetesi adliye ressamının çizimine yansıdı

    İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

    Duruşma salonu adliye ressamı Cengiz Karslıoğlu’nun çizimine yansıdı. Öte yandan, Fırat Sarı’nın yüz ifadesi de çizimlerde yer buldu.

  • Yenidoğan Çetesi hakim karşısında

    Yenidoğan Çetesi hakim karşısında

    İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

    “Çirkin bir cümleydi”

    Duruşmada mahkeme başkanı, Hasan Basri Gök ve Mehtap Sayar arasında geçen, “Mehtap, 50 satürusyonlu çocuk mu olur, öldür” ifadelerine ilişkin, “Bebeklere bunu mu yapıyordunuz?” diye sordu. Hemşire olan sanık Hasan Basri Gök ise, “Bebek 45 gün yaşadı. Bebeği görmedim bilmiyorum. Çirkin bir cümleydi. Diğerlerine göre yaşama şansı yoktu bebeğin. Bebeğin nabzı belli bir seviyede tutuluyordu. Bu da sürekli kalbinin durmasına neden oluyordu. Ben bebeği görmek istedim ama kalbi durmuştu” dedi.

    “Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için entübe oluyordu”

    Savunmasına devam eden tutuklu sanık Gök, “Bebeğin sevk olmaması gerekiyordu ama sevk olduğu için öldü. Doğukan denetimde birileriyle konuştu ama kimlerle konuştu bilmiyorum. Birileriyle konuştuğunu ve hastanelere yönelik büyük gizli bir soruşturma olduğunu duyduğunu söyledi. Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için, entübe oluyordu. Entübe olunca da kendi hastanelerine sevki yapılıyordu. Bebeklere müdahale için normalde gece ve gündüz doktor olması gerekiyordu ancak doktor olmadığı zaman hemşireler bebeklere müdahale ederlerdi” ifadelerini kullandı.

  • Yenidoğan çetesi davasına yarın devam edilecek

    Yenidoğan çetesi davasına yarın devam edilecek

    İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan yenidoğan çetesine yönelik davada, 22’si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’nda görülen duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hakan Doğukan Taşçı, “27 yaşımdayım, 10 yıldır bu sektörde çalışıyorum. Hiçbir şekilde bir çocuğun zarar görmesini isteyecek şekilde hareket etmedim. Çok ufak miktarlarda komisyonlar alıyordum. Ben hiçbir örgüte üye değilim, bir örgüte yardım etme kastıyla hareket etmedim. Bu olayla ilgili gerekli yerlere şikayetlerimi de yaptım. Bir çocuk öldüğünde kendim bizzat şikayet ettim ama gereklilikler yerine getirilmedi. Bu durumdan şikayetçiyim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bebekleri iyileştirmek için uğraşmışken birçok suçtan tutuklanıyorum. Bu nasıl olabiliyor? Benim ismim bebek katiline çıkıyor, psikolojim bozuldu. Bu mahkeme salonundaki çoğu kişi bebekler ölsün istemez, bu durumdan kazanç sağlamaz” dedi.
    Hakan Doğukan Taşçı’nın ve avukatının savunmasının ardından mahkeme, duruşmanın ilk celsesinin ikinci oturumunun yarın devam etmesine karar verdi. Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek.

  • Yenidoğan Çetesi’nin yargılanmasına bugün başlanacak

    Yenidoğan Çetesi’nin yargılanmasına bugün başlanacak

    İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında bugün 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlanacak.

    İddianameden
    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı.

    Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına kârlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçekle bağdaşmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı.

    Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin “kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri” gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı.

    İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde “TPN tüketimini azaltın” şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

  • Savcı Yavuz Engin çete üyesi ile böyle fotoğraf çektirdi

    Savcı Yavuz Engin çete üyesi ile böyle fotoğraf çektirdi

    Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) 8 bin lira alabilmek için 12 bebeğin ölümüne neden olan yenidoğan çetesini başlattığı soruşturmayla tutuklatan Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.

    “Bu süreçte tebrik ve desteklerini sunan herkese teşekkür ederim.” diyen Savcı Ergin, “İş yoğunluğundan henüz cevap veremediğim tüm tebrik mesajlarına cevaben; Türk devletinin bize verdiği vazifeyi yerine getirdik, yine aynı yolda devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

    ÇETE, ENGİN’İ MAKAMINDA ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ

    Yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmada ilk tutuklamalar 22 Nisan 2024 tarihinde yapıldı. 22 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu. Soruşturma sürerken, 2024 yılı ağustos ayında Avukat Aylin Arslanatar, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i aradı.

    Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Engin ile önce telefonla konuşan Arslanatar, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse savcıya yönelik suikast yapılacağı, ailesine zarar verilebileceği tehdidinde bulundu. Avukat Arslanatar ile birlikte Mustafa Kemal Zengin isimli şüpheli de tehditlerde bulundu.

    TEHDİTLERİ KAYIT ALTINA ALDI

    Savcının yakınlarına ve yaşadıkları yerlere ilişkin bilgilerin ne şekilde sızdırıldığına ilişkin araştırma yapılmış, savcının odasına kayıt cihazı yerleştirilmişti.

    1 Ekim günü, avukat Arslanatar ile irtibatı tespit edilen Zengin, eski müsteşar olduğunu ileri sürerek, savcıya telkin ve tehditlerde bulundu. Zengin’in savcıyı açık şekilde ölümle tehdit etmesi kayıt altına alınmıştı.

    Yapılan incelemede, savcının kişisel ve ailevi bilgilerinin tehdit edilmeden önceki bir tarihte 3 jandarma personeli tarafından sistemden sorgulandığından da şüphe edildi.

    TERS KELEPÇELİ GEÇİT YAPTIRDI

    Savcı Engin’in tehdit edilmesinin ardından düzenlenen operasyonda 11 kişi gözaltına alındı.

    Şüphelilerden 3 jandarma personeli işlemlerinin ardından serbest bırakılırken, aralarında 2 avukatın da bulunduğu 8 zanlı Büyükçekmece Adliyesine sevk edildi. Soruşturma kapsamında savcılıkta ifade işlemleri tamamlanan 8 şüpheliden 5’i tutuklama, 3’ü ise adli kontrol şartı talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
    Hakimlik, avukat Aylin Arslantatar, Mustafa Kemal Zengin, Baki Çelik, Yavuz Çelik ve Muhammed Emin Orhan’ın tutuklanmasına, avukat M.G., İ.K. ve T.A’nın ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar verdi.

    GÜNDEMDEKİ FOTOĞRAF

    Kendisini müsteşar olarak tanıtan Mustafa Kemal Zengin, savcının odasına gidip bu çetenin ne kadar tehlikeli olduğunu uzun uzun anlatmıştı. Sonra da “Benimle bir kare fotoğraf çektir, sayfanda yayınla. O zaman sana kimse dokunamaz” demişti. Savcı Yavuz Engin de onun bu talebini karşılıksız bırakmadı! Çete üyesi Zengin ters kelepçeyle adliyeye getirilirken kapıya çıkıp onunla birlikte aynı karede yer aldı.

  • Hastanede çalışan hemşire konuştu

    Hastanede çalışan hemşire konuştu

    Yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve bazı bebeklerin ölmesine neden olan ‘yenidoğan çetesi’ ilgili her geçen gün yeni detaylar ortaya çıkıyor. Soruşturmada adı geçen Bağcılar’daki TRG Hospitalist’te 2018 yılında yoğun bakım hemşiresi olarak çalışan Taner Karataş, sürece ilişkin konuştu.

    “Listede adı bulunan kişilerden emir aldım, hiç bir şey gizli yapılmıyor”

    İddialara konu olan kişileri tanıdığını ve kendileriyle beraber çalıştığını öne süren yoğun bakım hemşiresi Taner Karataş, “Ben 25 yaşındayım. Bağcılar’da bulunan Hospitalist Hastanesi’nde 2018 senesinde çalıştım. Kapanan diğer hastanelerde de dış nöbet gereği görev yapmışlığım oldu. Bahsi geçen bir çok kişiyi tanıyorum. Beraber çalıştık ve onlardan emir aldık. Ben hastaneden ayrıldığımda bu olayın farkındaydım ve bu nedenle işten ayrıldım. Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulundum. Ben ve 3 arkadaşım ikinci haftada fark ederek işten ayrıldık ve şikayette bulunduk” dedi.

    “Hemşire, hekim gibi davranarak hastayı teslim alıyor”

    Hasta sevk sürecine ilişkin konuşan Karataş, “112 acil sağlık servisi hastaneyi arıyor ve doktorla görüşüyor. Benim çalıştığım hastanede bu işleri sorumlu hemşire yapıyordu. Kendisini doktor gibi gösteriyor ama hemşireydi. Sorumlu hemşire kendisini doktor olarak tanıttıktan sonra hastayı teslim alıyor ve hasta yakınları da onu doktor olarak tanıyor. Aslında olay en baştan hastanın hastaneye gelişi itibariyle başlıyor. Hasta teslim alındıktan sonra çok iyi bir yoğun bakım değil ve tedavisi yarım oluyor. İyileşme süreci uzatılıyor, hasta iyileşse bile taburcu edilmiyor. Yoğun bakım enfeksiyonuna maruz bırakılıyor ve hasta sürecin sonunda yaşamını yitiriyor. Ben yenidoğan kısmında hiç çalışmadım ama orada da süreç aynı bu şekilde işliyor. Yoğun bakım hemşireleri vicdanlarını bir süre sonra törpülüyor. Önemli olan kim olmayı seçtiğiniz; katil mi olmak istiyorsunuz yoksa iyileştirici mi olmak istiyorsunuz. Biz yakalanacaklarını şüphesiz biliyorduk sonunda yakalandılar ve cezalarını çekiyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Sağlık Bakanlığı’ndan denetleyiciler o hastaneye gittiler aslında ama hastanenin denetimden önce haberi oldu “

    Konuşmasına devam eden yoğun bakım hemşiresi Taner Karataş, “Ben özel bir hastanede çalışmaya devam ettim ve oradan ayrıldım. Yeni mezun olan arkadaşlarımız da çalışmak istemiyorlar çünkü kendilerini yetiştirecek olan kişiler bu kişiler. İster veya istemeden bu çetenin üyesi oluyorsunuz. Bu yapılanları yoğun bakımda çalışan herkes biliyor. Temizlik görevlisi bilir, yardımcı personel bilir hatta bazen hasta yakınları bile anlıyor ama güvenmekten başka çareleri olmadıkları için ses çıkarmıyor. Benim şikayetimin ardından Sağlık Bakanlığı’ndan denetleyiciler o hastaneye gittiler aslında ama hastanenin denetimden önce haberi oldu ve her şeyi düzelttiler” dedi.

  • ”Tamamen çökertilmesi için çalışıyoruz”

    ”Tamamen çökertilmesi için çalışıyoruz”

    AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.

    AK Parti Konferans Salonu’ndaki toplantı saat 14.30’da başladı.

    Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı.

    FETÖ ELEBAŞININ ÖLÜMÜ

    Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’de vatansız olarak öldüğünü söyleyen Çelik, FETÖ ile mücadelenin bundan sonra da aynı güçle süreceğini söyledi. Çelik, “Dinimize, milletimize yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netanyahu gibi biriyle yazdırmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır.” ifadelerini kullandı.

    “ÇETENİN TAMAMEN ÇÖKERTİLMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

    AK Parti Sözcüsü Çelik, konuşmasında Türkiye’nin gündemine oturan yenidoğan çetesi skandalına da değindi. Sağlık, İçişleri ve Adalet bakanlıklarının konuyu tüm yönleriyle incelediğini söyleyen Çelik, çetenin tamamen çökertilmesi için güçlü bir çalışma yürütüldüğünü söyledi.

    Çelik, yenidoğan çetesine ilişkin tüm iddiaların ayrıntılı şekilde incelendiğini belirterek, “Vardığımız sonuçları kamuoyu ile paylaşacağız. Yenidoğan bebekleri öldüren bu çetenin diyaloglarında ortaya çıkan vahşet, çok nadir rastlanan bir vahşet örneği.” şeklinde konuştu.

    “Birçok alanda ‘acaba burada da böyle bir şey var mıdır’ gibi şüpheler gündeme gelmiştir. Bir yandan gerçekten bahsedilen pandemi ve diğer zamanlarda büyük bir fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı topyekün töhmet altında cümlelerden kaçınmak gerekir.” ifadelerini kullanan Çelik, şöyle devam etti:

    “En yüksek kararlılığı göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bu olayların tekerrür etmemesi için ortaya konulan tüm teklifleri değerlendirdiğimizi ifade etmek isterim.”

    ÖZEL’İN 29 EKİM RESEPSİYONU ÇAĞRISI

    AK Parti Sözcüsü Çelik’e, CHP lideri Özgür Özel’in “29 Ekim Respsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun.” çağrısı da soruldu.

    Çelik şu yanıtı verdi:

    “Sayın Özel, ‘29 Ekim Resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun’ derken, milletin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin yapılmasını Atatürk’ün mirasına aykırı olarak ifade ediyor. Devlet hayatımızda, devletin ihtiyaçlarına göre, devlet başkanlarının kullandığı farklı mekanlar olmuştur. Bu ihtiyaçlara göre şekillenmiştir. Gelişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, milletin evi olarak yapılmıştır. Sayın Özel’in kullandığı ifadeler son derece yanlış ifadelerdir. Bunu yapmamak gerekir. Cumhurbaşkanımız, Atatürk’ün hatırasını korumak bakımından bazı faaliyetlerini Çankaya Köşkü’nde sürdürmektedir.”

    Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

    “Örgüt mensuplarının yaptığı açıklamalarda, İslam’a ve insanlığa hizmet ettiğine dair ifadeler var. İslam’a, insanlığa ve milletimize ihanet etmiş bir haindi. Vatansız olarak bu dünyayı terk ettik. Dinimize, milletimize yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netanyahu gibi biriyle yazdırmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır.

    Geçmişe doğru değerlendirildiğinde 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan tablo, gerek daha sonra yürüttükleri faaliyetler bu teröristbaşının aslında ülkemizdeki milli egemenliği çalmak üzere ordumuza, milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronluğunu yaptığını göstermektedir.

    Teröristbaşı Gülen kurduğu ihanet şebekesiyle büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yapmıştı.

    Örgütün fiziki unsurlarıyla mücadele edeceğimiz kararlılıkla bir gevşeme söz konusu değildir. Bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğini farkındayız.

    BÜTÇE MECLİS’E GELİYOR

    23’üncü bütçemizi yarın Meclis’e sunmuş olacağız. Uzun yıllar boyunca bu bütçeyi yapma şeklindeki siyasi hikayemiz ve ortaya koyduğumuz siyasi başarı, 23’üncü bütçeyle taçlanmış olacak.

    İSRAİL’İN SALDIRILARI

    Filistin meselesi ve Gazze’de yaşananlar, Lübnan’da olan konular bugün de MKYK’mızın ana konusu… Dışişleri Bakanlığımızın sunumu vardı. Kapsamlı bir değerlendirme gerçekleştirildi. Netanyahu hükümetinin katliamlarına devam ettiği bir kere daha görüldü.

    Rakamlar, cinayetler, ortaya koydukları soykırım Nazilerin yaptıklarının çok ötesine geçmiş bir tablo ortaya çıkardı.

    YENİDOĞAN ÇETESİ SORUŞTURMASI

    Yenidoğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündemi ve gelişmeleri yakından çok ciddi bir şekilde takip ediyoruz. Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içerisinde bu çetenin tamamen çökertilmesi, varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar.

    Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerdeki kabulunde Adalet Bakanımız ve Sağlık Bakanımız kendilerine bilgi verdiler. Cumhurbaşkanımız sonuna kadar ve tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusunda tutumunu ortaya koydu. Yenidoğan çetesinin tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret göstereceğimizi ifade etmek istiyoruz.”

  • Yenidoğan çetesi mağduru olduğunu söyleyen annenin sözleri kan dondurdu

    Yenidoğan çetesi mağduru olduğunu söyleyen annenin sözleri kan dondurdu

    İstanbul’da yaşayan Neslihan Ünlü P. ve Serdar P. çifti, 2020 yılında doğum için Özel Reyap İstanbul Hastanesi’ne başvurdu. Sezaryen ameliyat olan Neslihan Ünlü P’nin 22 Haziran 2020 tarihinde erkek çocuğu dünyaya geldi. Sağlıklı olarak dünyaya gelen ve adını P. E. P. koydukları bebekleri, solunumu hızlı olduğu söylenerek yoğun bakıma alındı ve 2 gün sonra anne ile birlikte taburcu edileceği söylendi. Fakat belirtilen gün ise aileye solunum düzelmediği söylenip bir o kadar daha sürenin gerektiği ve yoğun bakımda kalmaya devam edileceği bildirildi. Son olarak 1 haftalık süreç geçesinin ardından kan tahlillerinde küçük bebeğin enfeksiyon düzeyi yüksek çıktı. Tekrar yoğun bakıma alınan bebek, 1 hafta daha yoğun bakımda kaldı, süre geçtikten sonra yapılan ultrason çekimlerinde aileye, bebeğin karaciğerinde pıhtı olduğu ve bunun için çocuk gastroenterolojisine gidilmesi gerektiği bildirildi.

    Başka hastaneden aldıkları yanıtla şoke oldular
    Bebeklerini alan aile iki farklı özel hastanede gastroenteroloji bölümüne gittiklerinde aldıkları yanıt ise kendilerini şoke etti. Çifte, işlemler için geç kalındığı, bebeğin tüm damalarında tıkanmalar yaşadığı ve bu durumun genetiksel olmadığı söylendi. Soluğu tekrar Reyap Hastanesi’nde alan çifte hastanedeki yetkililer özür diledi.
    Bu durum yüzünden hastaneyi şikayet edeceğini belirten aileye, hastane yönetimi tarafından iddiaya göre, ‘bu tür komplikasyonları kabul ettiğinize dair imza attınız, şikayetçi olabilirsiniz’ dendi. Aile, bebeklerini de alıp internet ve çeşitli mecralar üzerinden şikayet yazıları yazdı.

    “Fırat denen doktor ilaç vermedi”
    Şuanda 4 yaşında olan oğlunun kronik portal hipertansiyon hastalığı olduğunu söyleyen anne Neslihan Ünlü P, yenidoğan çetesinin 2023 yılından önce de bu caniliği yaptığını ileri sürdü. Diğer bebeklere uygulananların kendi çocuğuna da uygulandığını söyleyen anne, yaşadıklarını şöyle anlattı:
    “Doğum sırasında herhangi bir problem yoktu. Oğlumu verdiler, daha sonra götürdüler. Ben odaya çıktığımda çocuğumun bana getirileceğini düşünüyordum. Doktorlar, ‘solunumu hızlı ve yoğun bakıma alacağız. Çok önemli bir sıkıntısı yok, 1-2 gün duracak ve sizinle birlikte taburcu edeceğiz’ dedi. İki gün sonra benim taburcu işlemlerim gerçekleştirilirken, çocuğumu sorduğumda, solunumun düzelmediğini 2-3 gün daha hastanede kalması gerektiği söylendi. 2-3 gün sonra tekrar gittiğimiz de halen bekliyorduk. Muhatap olacağımız insan bulamıyorduk. Pandemi dönemiydi ve kapılar yüzümüze kapanıyordu. Süreç, ‘biz size haber vereceğiz’ şeklindeydi. 7. Günde telefon geldi ve oğlumu taburcu edeceklerini ancak son bir kan tahlili yapacaklarını söylediler. Tahlil sonuçlarında ise yüksek derecede enfeksiyon çıktı. Bu şekilde taburcu edemeyeceklerini, en az 7-8 gün hastanede kalacağını söylediler. Neden enfeksiyon kaptığını sorduğumuzda ise hastane enfeksiyonu kaptığını söylediler.”

    Anne sütünü vermek istememişler
    Neslihan Ünü P. yoğun bakımdaki bebeği için süt götürdüğünde ise aldığı cevabın ise çok ilginç olduğunu belirtti. Anne, “Süt götürdüğümde de, yarısını alıyorlardı ve ‘neden bu kadar süt getiriyorsun’ diyorlardı ve kapıları yüzümüze kapatıyorlardı. Taburcu olacağı gün ultrason ve tomografiye girileceği, organlarındaki durumlarına bakılacağı söylendi. Bakıldığında karaciğerinde pıhtı göründü, nedenini ise genetik ya da göbeğe takılan katater kaynaklı olabileceği söylendi. 1 hafta sonra gelin dediler. Bu süreç içerisinde Fırat denilen adam bir doktoru aradı ve ‘ilaç vereyim mi?’ dedi. Karşıdaki sanırım ‘hayır’ dedi ve ilaç verilmedi. Biz artık şüphelenmeye başladık. 2 hafta sonra gittiğimizde de durum yine aynı olunca, çocuk gastroenteroloji bölümüne gidilmesi gerektiği söylenildi. O hastanede yoktu ve gittiğimiz diğer iki özel hastanenin bu bölümünde de çok geç kalınmış, ilk fark edildiğinde kan sulandırıcı verilmesi halinde bu boyuta gelinmeyeceği, tüm damarların tıkandığı söylendi. O iki özel hastanenin doktorları aralarında konsey oluşturup, bu durumun genetik olmadığını, doktorun göbeğe taktığı kataterden kaynaklı tıkanık olduğunu belirtiler. Biz o sinirle hastaneye gittik ve o Fırat denilen adam geldi. Özür dilediğini ve bazen yoğun bakımda yatan çocukların göbeğine taktıkları kataterin pıhtı attırabildiğini söyledi” diye konuştu.

    “Bebeklerin çığlıklarını unutamıyorum”
    Yoğun bakımda kapılar açılınca bebek çığlıklarını duyduğunu ifade eden Neslihan Ünlü P., “O kapıya (yoğun bakım servisi) gittiğimiz zaman ‘1 dakika daha görebilir miyiz? diyorduk ‘hayır’ diye tersliyorlardı ancak hemşireler ellerinde çay ve kahvelerle güle oynaya o kapılardan çıkıyorlardı. Kapılar açıldığında o çocukların çığlıklarını duysanız, ‘ne yapıyorlar bu çocuklara?’ derdiniz. Ne yapıyorlardı bilmiyorum ama o çocukların çığlıklarını hiç unutmuyorum. Kapılar açılıyordu ve bebeklerin çığlıklarını duyuyorduk” dedi.
    “3 kilo 300 gram oğlumu 1 kilo zayıflamış halde bize verdiler”
    Anne Neslihan Ünlü P. yaşadıklarını anlatmaya şu sözlerle devam etti: “Hastaneyi mahkemeye vermek istediğimde evraklarımı istedim. Epikrizde çocuğumun sarılık geçirdiğini, entübe olduğunu söylemediler, 3 kilo 300 gram verdiğim oğlumu 1 kilo zayıflamış halde bize verdiler. Mahkemeye vereceğimi söyledim, ‘her türlü komplikasyona karşı eşinizin attığı imza var, isterseniz verebilirsiniz’ dediler. O günün psikolojisi mi bilmiyorum ama bir şekilde boyun eğdik, bir şey yapamadık ve konu kapandı. Ben şikayet edebileceğim yerlere şikayet ettim. Şimdi benim çocuğum 4 yaşında ve kronik portal hipertansiyon hastalığı var. Tehlikeli bir hastalık, ömür boyu takip edilmesi gereken hastalık. Ben 2023 yılından daha önce olduğunu düşünüyorum. Bizim dönemimizde pandemi vardı ve böyle bir katliam yapılması için çok uygun bir zamanlamaydı. Benim çocuğumu ya öldüremediler ya da şans eseri benim oğlum hastalıklı olsa da hayatta. Ama bir şekilde bu hastane bu işi bir şekilde kılıfına uydurarak yıllardır yapmış.”

    “Bütün parçalar yerine oturmaya başladı”
    Yenidoğan çetesini haberleri izleyince fark ettiğini ve Fırat adlı doktorun saç ekilmemiş halini görünce tanıdığını aktaran Neslihan Ünlü P., “Fırat denilen kişiyi saçları ekili halde ilk başta tanıyamadığını, ancak saç ekilmemiş halini görünce tanıdım. “Onu tanıdığım anda ‘benim çocuğumu da bu mahvetti’ dedim. Zaten hatasını kabul etmişti. Ben zaten kendimi zor toparlamışken, bu bebek katillerinin elinden benim oğlumun geçmiş olması beni en başa götürdü. Şuan uyuyamıyorum. Bütün parçalar yerine oturmaya başladı. O zaman ki dava etmeyişim cahillik miydi, evladımın acısı mıydı bilmiyorum ama şuan her şeyi en baştan yaşıyorum. Pazartesi günü avukat aracılığıyla suç duyurusunda bulunmayı düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.

  • “Yenidoğan çetesi” iddianamesinde adı geçen hastanelerdeki bebekler kamu hastanelerine sevk edildi

    “Yenidoğan çetesi” iddianamesinde adı geçen hastanelerdeki bebekler kamu hastanelerine sevk edildi

    İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan çete hakkında hazırlanan iddianamede yer alan hastaneler, ruhsatlarının iptal edilmesinin ardından kapatılıyor. İstanbul’da 9, Tekirdağ Çorlu’da bulunan 1 hastanede tedavi gören hastalar Sağlık Bakanlığı ekipleri tarafından kamu hastanelerine sevk ediliyor.

    Öte yandan Özel Avcılar Hospital Hastanesi ve Esenyurt’ta bulunan Özel Reyap Hastanesi’nde tedavi gören bebekler kamu hastanesine sevk edildi. Bebeklerin kuvöz içerisinde sevk edilme anı cep telefonu kamerası ile görüntülendi. Yaşlı bir hastanın sedye ile çıkarılma anı da cep telefonu kamerasına yansıdı.

  • Özel’den Yenidoğan Çetesi açıklaması

    Özel’den Yenidoğan Çetesi açıklaması

    CHP tarafından Ankara Hasanoğlan’da düzenlenen “Eğitim Zirvesi”ne CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, partinin eğitim politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, eğitim uzmanları, sendika ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Zirvede konuşan Yavaş, “Belediye başkanı olduktan sonra kendim de köy enstitüsü mezunu bir öğretmenin öğrencisi olarak atıl duran Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün bir an evvel restorasyonu için çalışmaya başladık. Hamam yapısı, ahşap atölyesi, yerleşkede bulunan, benzeri yapılar ile Hasanoğlan Yerleşkesi’nin bulunduğu alanın çevre düzenlemesini, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 2021 tarihinde istedik. Uygun bulundu. Sonra bunu kararla bize bunu bildirdiler. Daha sonra biz meclis kararı aldık bununla ilgili ve bir gün Elmadağ Belediye Başkanımızı ziyarete geldik. Buraları gezdik ve burayı bir an evvel restore edeceğimizi, bu anıları gelecek kuşaklara aktaracağımızı söyledik. Bu gazetede haber oldu. Bir gün sonra hemen bu haber çıktıktan sonra anında yazı geldi. Ve Milli Eğitim Bakanlığı dedi ki biz yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemine göre Milli Eğitime bağlı bütün her tarafın restorasyonu her şeyi bize aittir. Bu nedenle geri alıyoruz dediler ve bizden geri aldılar. Geri aldıkları tarih 2021. Şimdi 2024’deyiz. Daha çivi çakılmadı ve hiçbir işlem yapılmadı bugüne kadar. Hadi yapmıyor yapanlara engel olmayın. Ama biliyorsunuz bu yeni bir usul değil. En son okulların temizliğini, gönüllü olarak talep ettik. Çünkü o görüntüler içimizi sızlattı. Bize 450 okuldan talep geldi. 83 tanesi izin verdi. Geri kalanı iptal etti. Yani yeter ki siz yapmayın pis kalırsa pis kalsın mantığıyla bu şekilde iptal edildi. Malzeme isteyen binin üzerinde okul oldu. Bunların da 525 tanesini verdik. Geri kalanını da iptal etti. İnşallah tertemiz oluyordur” diye konuştu.

    Mansur Yavaş’ın ardından konuşmasını gerçekleştiren CHP Lideri Özel, “Bir mesele ne kadar ticarileşirse, eğitimde kurumla veli arasına ya da öğrenciler arasına, öğretmenle öğrenci arasına paranın olduğu bir şeyler girerse orası yozlaşıyor, bozuluyor ve savruluyor. Elbette çok sayıda özel eğitim kurumu var, belki de Türkiye’de eğitimin özelleşmesi kolay kolay geri dönülemeyecek bir noktaya geldi ama buna bir yerde dur demek lazım. Maliyeti ne olursa olsun bunu artısını, eksisini hesaplayıp, artık bu özelleştirmeyi, özelleşmeyi, paralı eğitimi, parası olanla olmayan arasında hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlayan sistemi komple değiştirmek gerekiyor. Hemen olmayacak ama şundan emin olun, bizim iktidarımızda geldiğimiz günden sonra eğitim asla bir gün öncesine göre daha ticari olmayacak. Her gün ticari eğitimden adım adım kamusal, eşit, kaliteli ve ayrımsız bir eğitim politikasına ve öğretim düzeyine dönmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’de hiçbir şeyin güvende olmadığını belirten Özel, “Memlekette çocuk okutuyorsun, güvende değil. Üniversiteye gidiyor, güvende değil. Evleniyor, güvende değil. Boşanıyor, güvende değil. Takip ediliyor, polise başvuruluyor, savcıya gidiyor, güvende değil. Maalesef yeni doğuyor, güvende değil. Hatta ve hatta insanlar ‘Bu şartlarda çocuk mu doğrulur’ diyor gençler, çocuk sahibi olmuyor. Gidiyor kedi sahipleniyor, o bile güvende değil. Memlekette güvende olan hiçbir şey yok. Sadece özel okul sahibinin sermayesi güvende, özel hastane sahibinin yatı, Mercedes’i güvende. Ama maalesef çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız” diye konuştu.

    Konuşmasının sonunda “Yenidoğan çetesi” ile ilgili değerlendirmede bulunan Özel, “Mayıs 2023’te ilk şikayet gidiyor. Mayıs 2023’ten Ekim 2024’e kadar geçen sürede hiçbir şey yok, soruşturmayı yapan savcıyı tehdit edecek kadar bütün bilgilere ulaşmış çete. Dün başından tutulup arabaya sokuluncaya kadar aramızda dolaşıyor caniler katiller. El kadar bebeği hastane hastane gezdiriyor. Bu iş yapılırken iki eski Sağlık Bakanı’nın hastanesi işin tam göbeğinde. “5 Temmuz gecesi nasıl FETÖ’nün bütün hastaneleri, bütün okulları, bütün dershaneleri, bütün binaları bir gecede kamulaştı, kardeşim OHAL ilan etmeye gerek yok, bu halde buradayız. Getirin, Meclis eliyle o hastanelerin hepsini bir gecede kamulaştıralım. Özel hastaneymiş, bu işe karışan o özel hastanelerin tamamının bugün ruhsatları askıya alınmalı. Her yere kayyum atıyorsun ya, o hastanelere devlet eliyle direkt kayyum atanmalı, yasal düzenleme salı günü Meclis’ten oy birliğiyle geçirilmelidir, hodri meydan” dedi.