Etiket: yeşil

  • 612 milyon kWh elektrik yeşil enerjiye dönüştürüldü

    612 milyon kWh elektrik yeşil enerjiye dönüştürüldü

    TREPAŞ Genel Müdürü S. Burak Savaş, müşterilerinin tükettiği elektriğin “yenilenebilir enerji kaynaklarından” sağlandığını gösteren Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) alımına aracılık ettiklerini, bugüne kadar 612 milyon kWh’lik elektrik tüketiminin yeşil enerjiye dönüşümünü sağladıklarını belirterek, sürdürülebilir bir geleceğin inşası için katkıda bulunuyor olmaktan hem kendisinin hem de tüm çalışanlarının büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

    Trakya Bölgesi’nde hizmet verdiği 1 milyonu aşkın müşterisinin yanında, Türkiye genelinde büyük sanayi kuruluşları ve ticarethane gruplarında da oldukça önemli bir pazar payına sahip olan, birçok kamu kurumunun elektrik tedarikini sağlayan Trakya Elektrik Perakende Satış A.Ş. (TREPAŞ), müşterilerinin yeşil dönüşümüne de katkı sunuyor. Müşterilerinin RECs International tarafından geliştirilen elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belgeleyen uluslararası sertifikasyon sistemi olarak ifade edilen Uluslararası Yenilenebilir Enerjisi Sertifikası (I-REC) almasına aracılık eden şirket, bugüne kadar 612 milyon kWh’lik elektriğin yeşil enerjiden karşılanmasına katkı sağladı.

    “4 milyon mesken abonesinin ortalama 1 aylık elektrik tüketimine eşdeğer”
    Sürdürülebilir bir geleceğin inşası için çevre dostu elektrik tüketmek isteyen sanayi ve ticarethane müşterilerinin, I-REC almaları sürecinde aracılık görevi üstlendiklerini dile getiren TREPAŞ Genel Müdürü S.Burak Savaş, “Şirketimiz aracılığı ile sanayi ve ticarethane müşterilerimiz bugüne kadar 612 GWh’lik elektrik tüketimini yeşil enerjiden karşılar hale geldi, bu tüketim miktarı ortalama 4 milyon mesken abonesinin 1 aylık elektrik tüketimine eşdeğer.

    Özellikle tekstil, gıda, otomotiv, metalürji ve çimento sektörlerinden I-REC alma yönünde yoğun bir talep var. Çünkü I-REC alan firmalar, elektrik tüketimlerini yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladıklarını kanıtlıyor. Bu sertifikayla şirketler, yeşil enerjiye olan bağlılıklarını ve çevre dostu üretim süreçlerini uluslararası standartlara göre belgelemiş oluyor. İklim değişikliğinin dünyanın geleceğini etkilediği bir süreçte böylesine önemli bir alanda müşterilerimizin yanında yer almaktan, onlara bu hizmeti sunmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

    “Pek çok avantaj sağlıyor”
    Özellikle Avrupa Birliği (AB) ile ticaret yapanlar için yenilenebilir enerji sertifikalarının avantajlar sağladığını da kaydeden Savaş, sözlerine şöyle devam etti:
    “Avrupa Birliği’nin karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla yürürlüğe koyduğu Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) da I-REC sertifikasının önemini artırıyor. Bu mekanizma, AB sınırları dışında üretilen ve belirlenen karbon emisyon sınırını aşan ürünlere ek vergi uygulamasını getiriyor. I-REC bu süreçte sanayicilerimize destekleyici bir çözüm sunuyor ve karbon ayak izlerini ve çevresel etkilerini azaltmalarına yardımcı oluyor. I-REC sertifikaları satın alarak şirketler elektrik tüketimlerinden kaynaklanan karbon ayak izlerini azaltabilir ve bu sayede SKDM kapsamındaki karbon yükümlülüklerini daha kolay yerine getirebilirken enerji dönüşüm sürecine de katkı sağlıyor.”

  • Muğla’da yanan ormanları yeşillendirme çalışmaları başladı

    Muğla’da yanan ormanları yeşillendirme çalışmaları başladı

    Etüt çalışmaları Muğla Orman Bölge Müdür Yardımcısı Adnan Güller’in başkanlığında, Ağaçlandırma Şube Müdürü Olcay Karataş, Silvikültür Şube Müdürü Melahat Gedik, Etüt Proje Başmühendisi Hüseyin Altuntaş ve Yatağan Orman İşletme Müdürü Beril Öztürk’ün katılımıyla gerçekleştirildi. Çalışmalar, yanan alanların en kısa sürede yeniden ormanla kaplanması ve ekosistemin eski haline dönmesi için titizlikle sürdürülüyor. Bölge Müdürlüğü, yangının ardından yapılan bu çalışmalarla bölgenin doğal dengesini koruma ve gelecek nesillere yeşil bir çevre bırakma hedefine odaklanmış durumda.

  • İlklerin kütüphanesinden yeşil duyarlılık

    İlklerin kütüphanesinden yeşil duyarlılık

    Türkiye’nin ilk plastiksiz kütüphanesini Bursa’ya kazandıran Yıldırım Belediyesi, çevrenin korunması alanında da farkındalık oluşturuyor. Kamu Politikaları Stratejik Araştırmalar Merkezi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Küresel Çevre Fonu iş birliğiyle 2022 yılında Mümine Şeremet Uyumayan Kütüphanesi’nde hayata geçirilen ‘Plastiksiz Kütüphane’ projesi çerçevesinde, kütüphaneye yerleştirilen plastiksiz su ünitesi ve kütüphane üyelerine dağıtılan çelik termoslar ile 505 bin 848 plastik şişenin kullanımının önüne geçti.

    Öncülük ediyoruz

    Plastiğin iklim krizinin en büyük etkenlerinden birisi olmasının yanı sıra insan sağlığını da olumsuz etkilediğini hatırlatan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Plastik; üretim sürecinden bertaraf etmek için yapılan yakma işlemi ve tüketim aşamasına kadar ciddi miktarda karbon salınımı oluşturmasısebebiyle dünyamız için bir tehdit oluşturuyor. Dünya genelinde özellikle tek kullanımlık plastik ürünlerin kullanımını azaltmak için ciddi çalışmalar yapılıyor. Biz hem bu çalışmalara katkı sağlamak hem de çocuklarımız ve gençlerimizde farkındalık oluşturmak için başlattığımız ‘Plastiksiz Kütüphane’ projemiz ile yüzbinlerce plastik şişenin kullanımının önüne geçtik. Bir plastik şişenin doğada 400 yıl kaldığı göz önünde bulundurulduğunda projemizin değeri daha iyi anlaşılacaktır. İlklerin kütüphanesi Mümine Şeremet Kütüphanesi, yüzbinlerce gencimize ev sahipliği yapmakla birlikte, çevre bilinci konusunda da öncülük ediyor” dedi.

  • Faraşin Yaylası kartpostallık manzaralar oluşturdu

    Faraşin Yaylası kartpostallık manzaralar oluşturdu

    Beytüşşebap ilçesi Faraşin Yaylasının en yüksek kesimlerinden biri olan Çalyan Gölünün karlı dağ manzaralı yaylasında dron ile çekilen görüntüler kartpostallık manzaralar oluştu. Faraşin Yaylasında bulunan menderesler ve dağın en yüksek tepesinde bulunan Çalyan Gölü doğa severlerin uğrak noktası olmaya devam ediyor.

    Doğa sever ve gezgin Ayhan Babat’ın çektiği fotoğraflar kartpostallık görüntüler oluşturdu. Yaylanın turizme açılması gerektiğini belirten Babat, “Bugün ki rotamızda Faraşin Yaylası var. Faraşin Yaylasının en yüksek kesimlerinden biri olan Çalyan Gölündeyiz. Çalyan Gölünün en yüksek tepesi 3200 rakımda çiçeklerin açmasıyla birlikte çok muhteşem manzaralar çektik, Çalyan Gölünü çektik, menderesler çektik ve burası gerçekten muazzam bir yeşilliğe sahip.

    Doğa turumuz devam edecek ve buraların turizme kazandırılmasını istiyoruz. Doğunun gerçekten çok muazzam bir doğası var. Güneydoğu Anadolu’nun genelinin çok muazzam bir doğası var” dedi.

     

  • Yeşil balı görünce şaşkına döndü

    Yeşil balı görünce şaşkına döndü

    Aşağıdereköy Mahallesi mevkiinde yaklaşık 200 kovanıyla arıcılık yapan Ali Uyar, kovanlarına bakım yaptığı sırada yeşil balı görünce şoke oldu. Sarı ve kahverengi tonlarında bilinen balların aksine yeşil renkte olan bal, numune alınarak üniversiteye gönderildi. Yeşil balın insan sağlığı üzerine etkileri ve renginin yeşil olma sebebi üzerine çalışmalar başlatıldı. Yeşil balın orijinalliği yapılacak olan incelmenin ardından netlik kazanacak. Hususa ilişkin olarak yaptığı araştırmalar çerçevesinde aynı tür balın Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı Zekerya Köyü’nde keşfedildiği ve geçen sene kilosunun yaklaşık 20 bin liradan satıldığını belirten arıcı Ali Uyar, balın fenolik tatlarının yüksek değerlerde çıkması durumunda değerinde satışa çıkarabileceğini söyledi.

    “Herhangi bir yem veya katkı maddesi olduğunu düşünmüyorum”

    Yeşil renkteki balı incelenmesi için üniversiteye gönderdiğini aktaran Ali Uyar, “10 yıldır sabit olarak buradayım. Bu bölge ıhlamur balı ve akasya balı açısından üretim yaptığımız bir bölge. Aslında biz de faaliyet olarak burada sabit olarak arı üstü üretiyoruz. Arı üstünün yanında da ıhlamur balı ve akasya balı üretimlerini gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık iki hafta önce bir kovanımızda yeşil renkte bir sıvı gördüm. Ondan sonra diğer gözlemlerimde de diğer kovanlara baktığımda da herhangi bir emare yok bu üründen getirmiyordu. Bu ürünü aldım üniversiteye tahlile gönderdim. Sonuçlarını bekliyoruz. Ben daha çok havaların sıcaklığından geceleri çiğ yağdığında oluşan bir fruktozun olduğunu düşünüyoruz herhangi bir yem veya katkı maddesi olduğunu düşünmüyorum çünkü diğer kovanlarda getirirdi. Öyle bir şey olmadığı için şu anki benim fikrim bir bal türü olduğunu düşünüyoruz” dedi.

    “Kovanın tamamı bu balla dolu”

    Balın yeşil renkte olmasındaki ihtimalleri değerlendiren Uyar, “Gördükten sonra kovanda araştırma yaptım. Baktım, Artvin Ardanuç ilçesinde bu tarz bir bal üretilmiş. Ama rengi biraz daha opak bizimkisi çok cırt renkte. Aslında normalde arılarda bir yem katkı maddesi var mavi renkte gıda boyası gibi kış döneminde beslendiğinde herhangi bir şekilde bala katkı olmasın geçmesin diye gıda boyasını yeşillendiriyorlar ama bu ona benzemiyor. Ona da benzese diğer kovanlar da getirirdi. Ben şimdi diğer kovanları da kontrol ettim. Burada yaklaşık 200 tane kovan var. Diğer kovanlardaki yaptığım kontrollerde herhangi böyle bir sıvı yok. Böyle renkte bir ürün de yok. Bu arı bunu sürekli getirmeye de devam ediyor. 2-3 hafta takip ediyorum. Bir yere bir şey dökülse, şekerli bir madde olsa bunun bitmesi lazım. Belli bir süre getirir. Kovanın tamamı bu balla dolu. Biz bu merakımızı gidermek için üniversiteye gönderdik. Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak” diye konuştu.

    “20-30 bin lira edecek kadar değerli midir tartışılır”

    Balın orijinalliği teyit edildikten sonra değerlerine göre fiyat biçilebileceğini aktaran Uyar, “Yeni Zelanda’da da üretimi yapılmış çok yüksek sıcaklıklarda ortaya çıkan bir balmış. Ağaçların yüksek sıcaklıkta nemle beraber kustuğu bir pigmentmiş bu. Bakalım biz de göreceğiz 20 bin lira, 30 bin lira onlara tabii ki değerle alakalı bir şey demiyorum ama merakımı yenelim. İçerik olarak güzel bir şey gelirse polen analizi yapılacak, hangi kaynaktan alındığı tespit edilecek. Ondan sonra fenoliklerine baktırırız değeri çok yüksekse biz de ona göre bir fiyat beliririz. Artık 20-30-50 bakacağız. Bu tarz şeyler işte biraz da aslında reklam ve pazarlamayla ilgili. Çiçek çeşitliği ne kadar fazlaysa aslında içerik o kadar zengindir. Bu yeşil bal değerli midir? Tamam evet fenolikler bakıldığında belki çok değerli içerikleri vardır anti bakteriyel özelliktedir şifalı diyebiliriz ama 20-30 bin lira edecek kadar değerli midir o tartışılır” şeklinde konuştu.

    “20-30 bin liraya satayım gibi bir derdim yok”

    Yeşil balın diğer ballardan farklı olmadığını aktaran Uyar, “Doğada böyle bir şey olup olmadığıyla alakalı ilgimi çektiği için üniversiteye gönderdim. Ben bunu böyle alayım, sunayım kilosu 20-30 bin liraya satayım gibi bir derdim yok. Ama dediğim gibi değerli bir içeriğe sahipse ben de değerini satmaya çalışırım tabii ki. Normal bal yediğimizde nasıl hissederiz? Gerçekten böyle şifalı bir şey yiyormuşuz gibi ya da işte doğanın bir kokusunu alırız, kestanenin veya ıhlamurun kokusunu alırız. Ya da işte bir keskinlik oluyor, boğaz yakar ya da aroması bize çocukluğumuzu hatırlar. Bu yeşil balı yediğinizde çocukluğunuza gidiyorsunuz, bir şekerleme tadı var gibi ama sonra o da boğazı biraz yakıyor. Tamamen bir gizem var ortada. Bu gizemi inşallah işte çözmeye çalışıyoruz. Üniversite bu konuda araştırmasını yapacak. Bakalım biz de nasıl bir şeyle karşılaşacağız” ifadelerini kullandı.

    “Doğada yetişen Alman Papatyasında bu renk pigmenti varmış”

    Alman Papatyasında bala yeşil rengini veren bir pigment olduğunu belirten Uyar, “Bu yapılan bilimsel çalışmalarda özellikle Yeni Zelanda, Endonezya taraflarında rastlanmış bir de Artvin’de bu haberi görünce araştırdım. Doğada yetişen Alman Papatyasında bu renk pigmenti varmış. Bu verebilir bizim buralarda evet ekili normal tarlalarda biraz oluyor ama bu kadar çok arını getirebilecek kadar mı onu bilmiyoruz. O kovan diğer kovanlara nazaran biraz az çalışıyor sadece o kaynağa yöneliyor. Ben bir çıtada var zannettim ama tüm kovan o baldan dolu bu çok ilginç bir şey. Normalde böyle bir şeyle rastlanması gerçekten zordur. Arı dışarıdan bulduğu herhangi bir yerdeki şekerli bir gıdadır diyelim. Onu az bulur getir ama bu sürekli getiriyor o yüzden bende bu şüphe oluştu” dedi.

  • “Hedefimiz daha yeşil bir Türkiye”

    “Hedefimiz daha yeşil bir Türkiye”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü kapsamında açıklama yaptı. Dünyanın iklim değişikliğinin ağır etkileriyle karşı karşıya olduğunu belirten Bakan Özhaseki, bunlardan birisinin de çölleşme olduğunu söyledi. Bakan Mehmet Özhaseki, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedeflerine ulaşmak amacıyla yaklaşık 2,7 milyon metrekare yeni karbon yutak alanı oluşturduklarını kaydetti. Bakan Özhaseki, “İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak ve ülkemizin karbon stok miktarını artırmak gayesiyle yutak alanlarımıza yenilerini ekliyoruz. 2024 yılı içerisinde hedefimiz 3,5 milyon metrekare yeni karbon yutak alanı oluşturmak” dedi.
    İklim değişikliğiyle mücadelede ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi kapsamında önemli bir güç olan millet bahçelerinin Türkiye genelinde yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini kaydeden Bakan Özhaseki, “81 ilimizde 75 milyon 886 bin metrekare alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hedefimiz 100 milyon metrekare millet bahçesini ülkemize kazandırmak” dedi.

    “Bugüne kadar 108 ülkeden, bin 170 uzmana eğitim verdik”

    Bakan Mehmet Özhaseki, Afrika, Orta Asya, Kafkaslar ve Doğu Avrupa ülkelerine yönelik her yıl “Uluslararası Çölleşme ile Mücadele Eğitim ve Çalıştayları” düzenlediklerini vurgulayarak, “Bugüne kadar 22 ayrı Uluslararası Çölleşme ile Mücadele Eğitimi düzenledik. Bugüne kadar 108 ülkeden, bin 170 uzmana eğitim verdik” şeklinde konuştu.

    “Toprağı ve suyu bütün zenginlikleriyle korumak için hep birlikte mücadele etmeliyiz”

    Kuraklık ve erozyonun insanlık olarak ortak mücadele edilmesi gereken en önemli konulardan olduğunun altını çizen Bakan Özhaseki, Türkiye’de tarım yapılan alanlarda her yıl 248,6 milyon ton toprağın su erozyonu sonucu yer değiştirdiğini kaydetti. Bakan Mehmet Özhaseki, “İnsanın hayat kaynağı olan toprağı ve suyu bütün zenginlikleriyle korumak için hep birlikte mücadele etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

    “Çölleşme ve erozyonla mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz”

    Bakan Özhaseki, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’nün, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi, çölleşmeyle mücadele, erozyonun önlenmesi, sel ve taşkınların azaltılması amacıyla çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü aktardı. Bakan Özhaseki, “185 Yukarı Havza Sel ve Erozyon Kontrolü Projesi, 95 Baraj Havzaları Yeşil Kuşak Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Projesi, 45 Tarla ve Yol Kenarı Ağaçlandırma Projesi, 25 Entegre Havza Rehabilitasyon Projesi, 14 Ar-Ge ve 8 adet Maden Sahaları Rehabilitasyon projelerini hazırladık. Hazırlanan projeler ile doğal kaynakların iyileştirilmesi, muhtemel tabii afetlere karşı tedbirlerin arttırılması, arazi tahribatının önüne geçilmesi ve biyolojik çeşitliliğin geliştirilmesini amaçlıyoruz” dedi. Bakan Özhaseki, kısa zamanda güncellenmesi tamamlanacak olan ve 2024-2030 yıllarını kapsayan ‘Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı’ çerçevesinde çölleşme ve erozyonla mücadeleye kararlılıkla devam edeceklerini söyledi.

    “Çölleşmeyle mücadelede tüm çalışmaların yanındayız”

    Sürdürülebilir bir yaşam için, toprağın öneminin farkında olduklarını vurgulayan Bakan Özhaseki, “Bakanlık olarak bir gün değil yılın 365 günü çölleşmenin dünyada sebep olduğu etkilerin anlaşılması için yaptığımız farkındalık çalışmalarıyla toprağımıza sahip çıkmanın gayreti içerisindeyiz. Ulusal ve uluslararası düzeyde yaptığımız her çalışmayla birlikte iklim değişikliğiyle mücadelemizi sürdüreceğiz. Çölleşmeyle mücadeleye yönelik yapılan tüm çalışmaların yanındayız. Hedefimiz daha yeşil bir Türkiye” dedi.

  • Yeşil Vatan için nöbet tutuluyor

    Yeşil Vatan için nöbet tutuluyor

    Denizli Orman Bölge Müdürlüğü, 2024 yılında ormanların kanun dışı müdahalelerden korunması, orman suçu ve suçla mücadelede etkinliği artırmak, koruma-kontrol faaliyetlerini güçlendirmek ve usulsüzlükleri önlemek amacıyla karayollarında mobil orman kontrol noktaları kurdu. Bu kapsamda orman emvali nakliyatının yapıldığı çeşitli güzergâhlarda oluşturulan mobil kontrol noktalarında, denetimler gerçekleştirildi.

    Yeşil Vatanı korumak için yollarda nöbet tutuluyor

    Yeşil Vatanı korumak için yapılan kontrollerde, araçların taşıdığı orman emvalinin nakliye belgeleri ile uyumlu olup olmadığı titizlikle incelendi. İnceleme sonrası, kontrolden geçen araçlara orman yangınlarıyla mücadele çalışmaları hakkında bilgilerin olduğu broşürler verilerek bilgilendirme yapıldı.

  • Yeşille mavinin buluşması

    Yeşille mavinin buluşması

    Tabiat Parkı’nın işletmecisi Zafer Alat, tüm doğaseverleri bölgeye beklediklerini ifade etti. Alat, “Piknikçilerimizi, kampçılarımızı ve balıkçılarımızı yeşil ile mavinin buluştuğu Enne Barajı ve Tabiat Parkı’na bekliyoruz. Yeni dönemde yine tekne turlarımız olacaktır” diye konuştu.

    Yeşille mavinin buluşması

    Alat, her yıl ziyaretçi sayısının arttığını, yaz sezonundaki yoğunlaşmayı tüm yıla yaymayı hedeflediklerini dile getirdi.
    Zafer Alat, amatör ve sportif olta balıkçılığı tutkunlarının da mekanı olan Enne Barajı ve Tabiat Parkı’nı yılda ortalama 300 bin kişinin ziyaret ettiğini bildirdi.

    Yeşille mavinin buluşması

    Mavi ile yeşilin buluştuğu Enne Barajı ve Tabiat Parkı, havadan da görüntülendi.

  • Karasu Çayı eski günlerine kavuştu

    Karasu Çayı eski günlerine kavuştu

    Van Gölü’nü besleyen 102 derenin arasında bulunan Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eskisi gibi akmaya başladı. Birçok yabani kuşa ev sahipliği yapan çay, inci kefali göçünde önemli bir yere sahip. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan küresel ısınma sonucu kuruyan Karasu Çayı’nın bu yıl bol yağış almasıyla eski günlerine dönmesi uzmanları sevindirdi.

    Konuyla ilgili açıklama yapan an YYÜ Su ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Ülkemizde özellikle 2020 yılından sonra yağışların azalmasına bağlı olarak çok ciddi kuraklık yaşadıklarını söyledi. Bu noktada Van Gölü havzasının kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, “Van Gölü havzası kapalı bir havza. Dışarıdan hiçbir su girdisi yok. Son 4 yıldır yaz mevsimlerine geldiğimiz zamana kadar su debilerinde ciddi bir oranda üşüş yaşanıyordu. Bazı akarsular Van Gölü’ne ulaşmakta zorluk çekiyordu. Şuanda Karasu Sulak alanındayız. Bu havzasın suyla doluluğunu yıllardır hiç görmemiştik. Son kar yağışı ve yağmurla beraber akarsuyun taşması neticesinde tekrar burası suyla buluştu. Özellikle Karasu Çayı’nın debisinin düşük olması nedeniyle hemen etrafında birçok tarla oluştu. Fakat akarsu tekrardan taştı buraları geri aldı. Bizler akarsulara yakın yerlerde ne yaparsak yapalım akarsu bir gün kendisine ait olan yeri geri alacak. Şu anda bunu bariz bir şekilde görüyoruz. Akarsu yatakları suyla dolduğu zaman güzel. Hem balıklar için hem de etrafımızdaki birçok canlı için. Umut ediyoruz ki bu sene geçen yıllara göre suyun bolluğu bereketi devam eder” dedi.

  • Gelecek nesillere daha yeşil bir mahalle bırakacaklar

    Gelecek nesillere daha yeşil bir mahalle bırakacaklar

    Mahalle sakinleri aralarında topladıkları paralarla aldıkları yüzlerce zeytin ve meyve ağacı fidanını mahallenin dört bir köşesine dikerek gelecek nesillere daha yeşil bir mahalle bırakmak için önemli bir çalışma gerçekleştirdi.

    Bakır Mahallesinde ikamet eden vatandaşlar sosyal medya üzerinden başlattıkları akımla kısa sürede organize oldular, aralarında topladıkları paralarla onlarca fidan aldı. Bakır Mahallesinde sosyal medya üzerinden bu akımı başlatan isimlerden Ahmet Altınöz isimli vatandaşın öncülüğünde alınan yüzlerce zeytin ve meyve ağacı, el birliğiyle tüm mahalleye dikildi. Fidanlar mahalle sakinlerinin girişimleriyle Bakır Mahallesi girişine ve mahallenin çeşitli bölgelerine dikilirken, akımı başlatan isim olan Ahmet Altınöz isimli mahalle sakini gelecek nesillere yeşil bir mahalle bırakacak olmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.

    Muhabirlere konuşan Ahmet Altınöz, “Sosyal medyada “Mahallemizi yeşillendirelim” diye bir akım başlattık. Sağ olsun birçok arkadaşım hemen bu akıma dahil oldu. Kısa sürede para toplayıp hem zeytin hem de meyve fidanları aldık. Yüzlerce fidanımızı hemen mahallemizin çeşitli yerlerine dikimine başladık. İnşallah memleketimizi yeşillendireceğiz ve gelecek nesillere yeşil bir Bakır Mahallesi bırakacağız.” dedi.