Etiket: Yıl

  • 250 yıllık çınar ilgi odağı oldu

    250 yıllık çınar ilgi odağı oldu

    Koruma altındaki Doğu Çınarının (Platanus Orientalis) yaklaşık 13 metre boyu bulunurken, gövde kalınlığının da 4,5 metre olduğu kaydedildi.

    250 yıllık çınar ilgi odağı oldu

    Köy camii yanındaki tarihi çınar ağacının bulunduğu alana çok eskilerden dolgu yapıldığı için ağacın kök ve gövde kısmı zeminden 7 metre derinlikte kalmakta.

    250 yıllık çınar ilgi odağı oldu

    Köylülerin gölgesinde oturup çay içip sohbet ettiği 250 yıllık çınar ağacı yerli yabancı herkesin ilgisini çekiyor.

  • “100. Yılda Öğretmen Olmak”

    “100. Yılda Öğretmen Olmak”

    Cumhuriyet Konferans Salonu’nda programa Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Koç, davetli konuklar ile öğretim üyeleri ve öğrencileri katıldı.

    Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Elçin Yazıcı Arıcı “Öğretmen sözcüğünün; öğreten, bilgi veren, çalışkan, yönlendirici, yol gösterici, içten olma gibi pek çok anlamı vardır, kısaca öğretmen insan olma sürecine rehberlik eden kişidir” dedi.
    Günümüz dünyasında alakalı yetkinliklerin yanı sıra dahili ve kişilerarası yetkinlik kazanabilmenin de önemli olduğunu belirten Arıcı, eğitimcilerin, çocukları; nazik olma, dayanışma, iş birliği, sorumluluk, çaba ve çalışma isteği gibi değerlerle desteklemesi gerektiğini dile getirdi.

    Rektör Yardımcısı İlhan Genç, yaptığı konuşmada 100. yılda böyle değerli bir konuyu ele alan Düzce Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne teşekkür etti. 12 yıl liselerde kendisinin de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptığını ifade eden Genç, bu yıllar içerisinde, çocuk öncesi eğitimde çocuk edebiyatı derslerine de girdiğini söyleyerek okul öncesi öğretmenliğinin önemine vurgu yaptı.

    Açılış konuşmalarının ardından Cumhuriyetimizin 100. yılı için bestelenen Parla Marşı’nın, Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı Öğrenci Korosu tarafından okunmasıyla devam eden programda, Anadolu’nun bir köyünde öğretmenlik yapan Melek Yıldızdoğdu’nun program için yazdığı kompozisyon da katılımcılarla paylaşıldı. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa şarkısının bardaklar ritim oyunuyla seslendirildiği programda, farklı müzik aletleriyle yapılan bambaşka bir orkestra deneyimi de dinleyiciler tarafından ilgiyle takip edildi.

    Programın son bölümündeyse Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şehnaz Ceylan, “21. Yüzyılda Gelişimsel Öğretmen Olmak” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Ceylan, konuşmasına 6 yaşından beri öğretmen olacağını söyleyerek “Bir çocuğun gözlerine bakmazsanız onları göremezsiniz. Bir çocuğu anlamak ve onlara kendinizi anlatabilmek için ona özel olduğunu hissettirmeniz gerekir” dedi. Çocukları etiketlememenin, çocuğun gelişimi açısından öneminden bahsederek travmatik süreçler geçiren çocukların ona güvenen, ona değer veren kişilere tutunduğunu, bu kişiler arasında öğretmenlerin önemli bir yeri olduğunu dile getirdi. 21. yüzyılda ihtiyaç duyulan öğretmen özelliklerini açıklayarak 21. yüzyıl öğretmenlik becerilerinde öğretmenlerin geleneksel rollerini aşarak gelişimsel odaklı bir yaklaşımı benimsemeleri gerektiğini sözlerine ekledi. Okul öncesi eğitim sürecinde ailenin de bu sürece dahil edilmesi gerektiğini belirten Şehnaz Ceylan, aile eğitimlerinin birincil öneme sahip olduğuna vurgu yaptı. Gelişimsel öğretmenlik, çocuk merkezlilik, duyarlı öğretmenlik, profesyonel öğretmenlik konularına değinerek konuşmasını “Ayakları yere basmayan hayaller kuralım, hayaller dünyasını harekete geçiren öğretmenler olsun” sözüyle bitirdi.
    Programın sonunda, Prof. Dr. Şehnaz Ceylan’a Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç tarafından teşekkür belgesi, Düzce Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Elçin Yazıcı Arıcı ile lisans öğrencilerinin hazırlamış olduğu Kuling ve el sanatı hediyeleri takdim edildi.

  • 66 yıldır okuduğu kitapların kaydını tutuyor

    66 yıldır okuduğu kitapların kaydını tutuyor

    Kitap sevgisi 66 yıl önce bir kitapla başladı

    Kendi kayıtlarına göre 1959 yılında, ilkokul 5’inci sınıftayken ‘Ege’nin dibi’ isimli kitabı okuduktan sonra kitaplarla tanıştığını belirten Demiröz, astronomiye merakının da 12 yaşındayken ‘Ay’a yolculuk’ kitabıyla başladığını aktararak, zamanla astronomi içerikli sayısız kitabın kütüphanesinde yer aldığını söyledi. “Ruhumu en fazla dinlendiren dini ve astronomi kitaplarıdır” diyerek konuşan Demiröz sosyoloji, tarih, psikoloji, felsefe, dünya klasikleri gibi birçok eseri de okuduğunu bildirdi.

    “Bir kitap paradan, puldan daha kıymetlidir”

    Kitapların paradan daha kıymetli olduğunu ifade eden Demiröz, “Saman kağıdına yapılmış 10 sayfalık bir kitap değer bakımından paradan daha önemli, daha kıymetlidir. Kitap, parayla değerlendirilecek, parayla değeri ölçülebilecek bir şey değildir. Kitap beynin kardeşidir, aklın arkadaşıdır” dedi.

    “İlk kitaplığım limon sandığıydı”

    Öğrenci olduğu yıllarda kendi kütüphanesini oluşturmaya kararan veren Demiröz, ekonomik nedenlerden ötürü kitaplık alamadığını, limon sandığını ters çevirerek sandıktan kitaplık yaptığını aktararak, “İlk kitaplığım limon sandığıydı, kendi çapımda kütüphane oluşturmam limon sandığıyla başladı. Limon sandığını ters çevirdim içine kitaplarımı koydum, öyle bu işe başladım. Garsonluk yaptım, orman fidanlığında çalıştım aldığım paralarla küçük bir dolap yaptırdım ve kitaplarımı oraya koymaya başladım. Öğretmen olduktan sonra maaşımla daha büyük bir kitaplık yaptırdım ve kitaplarımı düzenli bir şekilde o kitaplığa yerleştirdim” şeklinde konuştu.

    “Elimden gelse kütüphanemi büyütürüm”

    4 çocuğuna, torunlarına en büyük mirasının kitapları olduğunu vurgulayan Demiröz, çocuklarının, torunlarının kendi yolundan gitmesini istediğini belirterek, “Elimden gelse, biraz daha kütüphanemi büyütürüm. Benden sonrakilere en güzel mirasım, hediyem bu kitaplarım olacak. Param pulum olmasın, evim barkım, arabam hiçbir şeyim olmasın kitaplarım çocuklarıma, torunlarıma kalsın yeterli. Benden sonraki neslim kitaplarımı güzelce değerlendirsinler, desinler ki benim dedem bu eserleri okumuş, benim büyüğüm bu kitapları okuyarak güzelce değerlendirmiş, notlar almış. Biz de onun gittiği yolundan gidelim diyebilsinler. Ben bunu istiyorum” dedi.

  • 9 yıllık hasret son buluyor

    9 yıllık hasret son buluyor

    Sivas’ın Divriği ilçesinde 1228 tarihinde Anadolu Selçukluları zamanında Selçuklulara bağlı Mengücekli Beyliği döneminde Mengücek şahı Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın dünyada benzeri bulunmuyor. “Anadolu’nun Elhamrası” olarak da bilinen bu cami, UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olma özelliği taşıyor.

    Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası yaklaşık 800 yıldır heybetini korurken üzerinde işli birbirinden farklı 10 bin motifle kendine hayran bırakıyor. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı, Anadolu erken dönem mimarisinin seçkin örneklerinden Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, taş bezemeleri, 3 boyutlu geometrik stilleri, mimari özellikleri ve manevi havasıyla “şaheser” olarak nitelendiriliyor. Evliya Çelebi’nin, “Methinde diller kısır, kalem kırıktır” sözleriyle anlattığı Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, pazartesi günü gerçekleştirilecek açılış töreniyle ziyarete ve ibadete açılacak. 2015 yılında başlatılan ve tarihinin en kapsamlı restorasyonu yapılan Divriği Ulu Camii’de son derece titiz ve kapsamlı 9 yıllık bir restorasyon çalışmaları yürütüldü. Anadolu taş işçiliğinin zirve yaptığı 800 yıllık muhteşem eser tekrar ibadete açılıyor.

    “Denge sütunu tekrar işlevsel hale geldi”
    Restorasyon kapsamında darüşşifadaki havuz tekrar hayata geçirildi. Uzun yıllar önce zarar gören ve yapının statik olarak dengede olduğunu gösteren, ‘Denge Sütunu’ ise tekrar işlevsel hale getirildi. Çalışmalar kapsamında 10 bin metrekare yeşil alan, 6 bin 370 metrekare sert zemin yapıldı. 170 dönümlük arazi kamulaştırılarak çevresinde de peyzaj çalışmaları gerçekleştirildi. Proje kapsamında; yürüyüş yolları, oturma ve seyir alanları, çevre aydınlatması, geniş çim alanlar ve iklime uygun bitkilendirme çalışmaları yapıldı.

    Cumhurbaşkanı açılışa uzaktan bağlanacak
    Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 6 Mayıs Pazartesi günü Vakıflar Genel Müdürlüğünün ‘Vakıf Haftası Kutlama Programı’ kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da uzaktan bağlantısı ile saat 13.00’te toplu açılış töreni kapsamında hizmete açılacak.

    “Tüm vatandaşlarımızı bu tarihi ana şahitlik etmeye ve açılışımıza davet ediyorum”
    Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, açılış öncesi Divriği ilçesini ziyaret ederek yapılan son çalışmalar hakkında bilgi aldı. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın açılışına vatandaşları davet eden Vali Şimşek, “6 Mayıs Pazartesi günü uzun bir aradan sonra bu camimizde öğlen namazı kılınacak ve akabinde de saat 13.00’te Sayın Cumhurbaşkanımızın video konferans yöntemiyle katılımıyla bu caminin ve darüşşifanın açılışı gerçekleştirilecek. Tüm vatandaşlarımızı bu tarihi ana şahitlik etmeye ve açılışımıza davet ediyorum” dedi.

  • 200 yıllık çeşme yeniden hayat buldu

    200 yıllık çeşme yeniden hayat buldu

    Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı Dinarlı Mahallesi’nde bulunan 200 yıllık çeşmenin yeniden akarak vatandaşlara kazandırılması amacıyla Mahalle Muhtarı Soner Sözer ve hayırseverler kolları sıvadı. 30 yıl önce çeşmeyi besleyen kaynağın kuruması sonucu su veremez hale gelen çeşme için bir kilometre uzaklıkta yeni içme suyu sondajından boru döşendi. Muhtar Sözer ve hayırseverlerin katkılarıyla yeniden hayat bulan çeşmeye mahalleli vatandaşlar da yoğun ilgi gösterdi.

    200 yıllık çeşme yeniden hayat buldu

    Çeşmenin yapımının 1800’lü yıllara dayandığını söyleyen Sarıgöl Dindarlı Mahallesi Muhtarı Soner Sözer, “Yapımı 1800’lü yıllara ait Dindarlı’nın en eski çeşmesi olan gulu çeşmesi yok olan tarihi çeşme yapılan çalışmalar ile tekrar hayata döndürüldü. Çeşme konumu olarak hem hayvanların uğrak yeri hem de vatandaşların su ihtiyaçlarını karşılamaya başladı. Çarşak yolu üzerinde olması önemli fayda sağlamaktadır. Uzun süren dağdan cazibeli su arayışının ardından nihayet istenilen sonuca ulaşıldı. Gulu çeşmesinin yeniden aktif hale gelmesi mahalle halkım tarafında da sevinçle karşılandı” dedi.

  • “35 yıllık hasret sona erdi”

    “35 yıllık hasret sona erdi”

    Uşak Adliyesi’nde gerçekleşen mazbata töreninin ardından kent merkezinde bulunan CHP Parti binasının önüne gelen Başkan Yalım, burada kendisini bekleyen kalabalıkla bir araya geldi. Ardından Uşak Belediyesi’ne yürüyen Başkan Yalım’a CHP Uşak Milletvekili Ali Karaoba, CHP Uşak İl Başkanı Sevinç Yazgan ve diğer partililer de eşlik etti. Coşkunun ve sevgi selinin hâkim olduğu yürüyüşte zafer nidaları atan vatandaşlar sık sık Özkan Yalım’a tezahüratlarda bulundu.

    Belediyeye ulaşan Başkan Yalım’ı, hem vatandaşlar hem de belediye personelleri ellerinde Türk Bayraklarıyla karşıladı. 31 Mart yerel seçimlerinde kazandıkları başarıyla Belediye Meclis Üyesi olan isimlerin tek tek halka tanıtıldığı programda, CHP Uşak İl Başkanı Sevinç Yazgan ve CHP Uşak Milletvekili Ali Karaoba da birer konuşma yaptı.

    “Hep beraber mücadele ettik, hep beraber başardık” diyen İl Başkanı Yazgan, “Uşak’ın her köyüne, her mahallesine ve her sokağına dokunduk. Temas ettiğimiz her gönülle daha da güçlendik. Asıl görev bundan sonra başlıyor. Belediyemizi yıllar sonra kazandık bir daha kaybetmeyeceğiz” diye konuştu.

    Ardından söz alan ve vatandaşlara seslenen Milletvekili Ali Karaoba ise 35 yıldır bu günü beklediklerini belirterek, bu yolda asla kirli siyaset yapmadıklarını belirtti. Karaoba “Bu başarı ve gurur hepimizin. Sevinmeyi unutan halkı yeniden sevince boğduk. Önemli olan bu kapıdan girmek değil, buradan bir daha çıkmamaktır “diye konuştu.

    “35 yıllık hasret sona erdi”
    Konuşmaların ardından 31 Mart seçimlerini büyük farkla kazanarak halkın teveccühüyle başkanlık koltuğunu devralan Özkan Yalım, uzun alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. Coşkulu kalabalığa seslenen Yalım destek ve ilgilerinden dolayı vatandaşlara teşekkür ederek; tam 35 yıl boyunca Cumhuriyet Halk Partisi Belediyeciliğinden uzakta olan Uşak’ın durumunu değerlendirdi. “Maalesef civar şehirler gelişip kalkınırken Uşak yerinde saymakta bir adım dahi ileri gitmemiştir. Çünkü 35 yıldır CHP Belediyeciliği görmeyen Uşak günü kurtarma adına çalışmalar yapan, geleceğe dair hiçbir vizyon ortaya koymayan yönetimler tarafından yönetilmiştir” diyen Başkan Yalım; “Bunun farkına varan çok kıymetli hemşerilerimiz 31 Mart’ta yeter artık diyerek yetkiyi bize teslim etmiştir” ifadelerini kullandı.

    “Uşak artık ortak akılla, liyakatle, adaletle yönetilecek”
    Aldıkları sonuçların doğru yolda doğru şekilde ilerlediklerini gösterdiğini ifade eden Başkan Yalım; “Halkımız bu samimi çalışmalarımızı ödüllendirmiştir. Seçim sürecinde Milletvekilimizle, İl Başkanımızla, İlçe Başkanımızla, kadın ve gençlik örgütlerimizle kısacası örgütümüzün tüm mensuplarıyla çok uyumlu bir şekilde çalıştık. Ayrıca hepsi alanlarında uzman meclis üyelerimizle sahada sıkılmadık el, çalınmadık kapı bırakmadık. Her yere her köşeye gittik; dini, dili, mezhebi, siyasi görüşü ne olursa olsun her gönüle girmeye çalıştık, her eli sıkmaya gayret ettik. Nitekim Siyaset sahnesinde olduğum yıllar içerisinde hep şunu gördüm; halka rağmen siyaset yapamazsınız, halkı yanınıza alarak siyaset yapabilirsiniz. İşte biz de bundan sonrasında halkımızla iç içe bir siyaset içerisinde olacağız. Hiçbir zaman halktan kopmadan hep halkın içinde olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.

    Başkan Yalım ilk müjdeleri verdi
    Vaat ettikleri projeler için en kısa sürede çalışmaya başlayacaklarını ifade eden Başkan Yalım, “Gerekli oluşumları yaptıktan sonra, projelerimizi hayata geçirmek adına düğmeye basacağız. Sizlere söz verdim. İlk haftadan itibaren mahallelerimizde, sokaklarımızda en ufak delik, asfalt kazıntısı, su sızıntısı kalmayacak. Ekip arkadaşlarımızla birlikte gerekeni yapacağız. Sonrasında Dikilitaş Mahallesi’ndeki Salı Pazarı’nın, Halk Konutları’ndaki pazar yerinin ve Mende Pazar Yeri’nin üzerini kapatacak, vatandaşlarımızı olumsuz hava şartlarından koruyacağız” açıklamalarında bulundu.

  • 70 yıllık sepet geleneği

    70 yıllık sepet geleneği

    İlçenin Saylan Mahallesi Bazmanlı mevkisinde 77 yaşındaki Sezai Yıldıran, babadan kalma meslek olan, “Geleneksel, Kültürel veya Sanatsal Değeri Olan Kaybolmaya Yüz Tutmuş Meslekler Listesi”nde yer alan sepetçiliği evinin bahçesindeki ufak kulübesinde 70 yıldır devam ettiriyor. Türkiye’nin farklı illerinden de sipariş alan Sezai Yıldıran, mesleğin kaybolmaması ve gelecek nesillere aktarılması için çaba sarf ediyor, gelenlere işin inceliklerini de öğretiyor.

    “Çocukluğumda başladım, 70 yıldır örüyorum”

    Çocukluğundan itibaren babadan öğrendiği mesleği 70 yıldır sürdürmeye çalıştığını ifade eden Yıldıran, “Ben bu mesleğe ilk olarak 7 yaşındayken babamdan görerek başladım. Çocukluğumda başladım, o günden bu güne 70 yıldır devam ediyorum. Herkesin öğrenmesini istiyorum. İsteyen mesleği öğrenmek için yanıma gelebilir. Babam ormanlardan ve fındık bahçelerinden bize çubuk ve özlük getiriyordu. Daha sonra babam örmeye başlamasının ardından bize vererek devam ettiriyordu. Biz de örmeye başladık ve öğrendik. Evimin bahçesindeki kulübemde ben bunu yaparken ayrıca eşim ve çocuklarımda bana yardım ediyor. Onların desteği olmasa bu kadar yapamam. Şu an herhangi bir sepeti yaklaşık 15 dakikada hazırlıyor, ortalama 2 saatte bitiriyorum” dedi.

    “Türkiye’nin her köşesinden sepet için arıyor ve istiyorlar”

    Ürettiği sepetleri için Türkiye’nin dört bir köşesinden taleplerin olduğunu söyleyen Sezai Yıldıran, “Gençlere mutlaka çağrıda bulunuyorum. Yanıma gelsinler mutlaka bu mesleği öğrensinler istiyorum. Mesleğin iyisi kötüsü olmaz. Yediden yetmişe kadar öğrenmenin yaşı yoktur diyerek iş bulamadık demesinler. Bu işi yaptıkları zaman paralarını kazanırlar ve azalmış bir mesleği yaşatmanın gururunu yaşarlar. Burada el sanatları hocalarımızda yanımıza gelerek bizlerden destek istediler. Bende onlara bu sepet için yardımcı oldum. Yaklaşık 20 gündür her akşam gelerek bu mesleği öğrendiler. Onlar da gelecek nesillere öğretmek için mücadele edecekler. Şu an sepetlerim için sipariş nedeniyle Türkiye’nin her tarafından arıyorlar ve yanıma geliyorlar” şeklinde konuştu.

    “Bu işe gönüllüyüz”

    Kültürel veya Sanatsal Değeri Olan Kaybolmaya Yüz Tutmuş Meslekler Listesi’nde yer alan sepet mesleğini 70 yıllık ustadan öğrendikleri için mutlu olduklarını ifade eden El Sanatları Öğretmeni Sezgi Tahmaz ise “Unutulmaya yüz tutmuş olan bütün el sanatlarına ilgim var. Sezai ustamızı köyde sepet örücülüğünü yaptığını duyunca bulunmaz bir nimet olduğunu gördük. Kendisine bize öğretmesi için ricada bulunduk. Kendisi de bize öğretmek için olumlu karşıladı. Bir aya yakındır Sezai amcamızın yanına sepet işini öğrenmeye geliyoruz. Geçmişine sahip çıkmayan kültürler, geleceğini de oluşturamazlar. Bu düstur ile bu işe gönüllüyüz ve yapmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

  • ‘2023 Mevlana Yılı’ etkinliği

    ‘2023 Mevlana Yılı’ etkinliği

    Din Kültürü Öğretmeni Nurdan Kurt öncülüğünde yapılan etkinlikte, Mevlevi kostümleriyle arkadaşlarının karşısına çıkan öğrenciler Mevlana’nın hoşgörüsünü ifade eden özlü sözleriyle kardeşlik hukukunun önemini vurguladılar.

    Tüm dünyanın hoşgörüye muhtaç olduğu bu dönemde yapılan etkinlikte, öğrencilerin verdikleri mesaj bu kültürün oluşması adına gayet anlamlı oldu.

  • 36 yıllık tapu sorunu çözüldü

    36 yıllık tapu sorunu çözüldü

    Erzurum’un Karayazı ilçesinin hemen hemen yarısına tekabül eden 269 dönümlük arazideki tapu tahsis sorunu, 36 yıl sonra çözüme kavuştu. Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Karayazı Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Muammer Sarıdoğan, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Metin Düz, İl Emniyet Müdürü Kadir Yırtar, Tapu ve Kadastro Erzurum Bölge Müdürü Hakkı Yetişir, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Ali Laloğlu ve ilgili kurum yöneticilerinin katılımıyla, 178 tapu hak sahiplerine düzenlenen törenle verildi.

    Tapular hak sahiplerine verildi

    İlçe merkezinde yer alan dört mahalleden biri olan Yeni Mahalle’deki 28 no’lu parselde, 55 yıl önce konuşlandırılan ev ve iş yerlerini satın alan vatandaşlar, tapu sorunu nedeniyle konuyu21 yıl önce mahkemeye taşımış, Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesi, Karayazı Kaymakamlığı ve Erzurum Büyükşehir Belediyesinin kapsamlı, yoğun ve titiz çalışmaları sonucu, dava geçtiğimiz ay karara bağlanmıştı. Mahkeme kararına göre önceden hazineye ait olan söz konusu bölgeye ait tapular düzenlenen törenle hak sahiplerine dağıtıldı.

    Kamu kurumlarına ait tapularda var

    Tapu dağıtım töreninde bir konuşma yapan Vali Mustafa Çiftçi, süreç hakkında bilgi vererek şunları söyledi: “ 1987 yılında başlayan süreçte, ilçenin yaklaşık yarısına tekabül eden 269 Bin metrekarelik bir alan tapuda kaydediliyor ve tescil ediliyor. İçinde vatandaşların da arsalarının ve hisselerinin olduğu alanla ilgili 2001 yılında başlayan mahkeme süreci, 2022 yılına kadar devam ediyor. Nihayetinde yapılan girişimlerin neticesinde 2023 yılı ağustos ayı itibariyle dava sonuçlanıyor. Mahkemenin almış olduğu karara göre Tapu Sicil Müdürlüğümüz toplamda 178 tapuyu tescil ediyor. Bugün burada, bu sorunlu sürecin mutlu bir şekilde çözüme kavuşturulmasından dolayı toplandık. Tapularımızı dağıtacağız. Bu tapulardan 155’i hak sahibi olan vatandaşlarımıza, 23’ü ise ilçedeki kamu kurumlarına ait. Allah hayırlı, uğurlu etsin. Birliğimizin, beraberliğimizin ve dirliğimizin sonsuza kadar daim olmasını niyaz ediyorum.”

    “Emeği geçenlere teşekkür ederiz”

    Yıllardır süren bir sorunun hayırlı bir şekilde sonuçlanmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Vali Çiftçi, sorunun çözümü noktasında katkı sunan kurumlara ve yöneticilerine teşekkür etti. Vali Çiftçi şöyle devam etti: “Sürecin bu şekilde sonuçlanmasından dolayı başta Kadastro Mahkemesine ve Hakimine huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Akabinde istinafa başvurmamak suretiyle konunun çözümlenmesi noktasında katkılarından dolayı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımıza şükranlarımı sunuyorum. Yine Büyükşehir Belediyemizin büyük gayretleri var. Ben Sayın Başkanımıza huzurlarınızla teşekkür ediyorum. Karayazı Kaymakamımızın, Karayazı Belediyemizin, Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğümüzün, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğümüzün de bu sürece önemli katkıları var. Hepsinden Allah razı olsun. Tapuların, vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını niyaz ediyorum. Birliğimizin, beraberliğimizin ve dirliğimizin sonsuza kadar daim olmasını, bu cennet vatanda hep birlikte, hep beraber kıyamete kadar ay yıldızlı al bayrağımızın altında yaşamamızın nasip olmasını, Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.”

  • 5 yıldır kocasıyla çöp evde yaşıyor

    5 yıldır kocasıyla çöp evde yaşıyor

    Antakya ilçesi Sofula Mahallesi’nde oturan Perihan Aşkaroğlu, kocası Muti Aşkaroğlu ile yaklaşık 5 yıldır çöp evde hayata tutunmaya çalışıyor. 4 çocuğu olan Aşkaroğlu, çocuklarını zorluklar içinde büyütmesine rağmen kendilerini arayıp sormadığını söyledi. Astım hastası olan Aşkaroğlu’nun yaşadığı ev, yıllar geçtikçe çöp eve dönüştü.

    Yeğen Mehmet Aşkaroğlu, “Bazen yengemin astım krizleri tutuyor. Yengemin kimliğini çocuklarında olduğu için hastanelerde işlem yapılamıyor. Bu yüzden yengem çok zor durumda kalıyor. İki oğlu ve iki kızı var. Amcam Muti Aşkaroğlu, eskiden kebapçıydı ama uzun zamandır işsiz. 5 yıldır evde, bu durumla yaşıyorlar” dedi.

    “Çocuklarım böyle olduktan sonra ne söyleyeceğim”

    Çocuklarının arayıp sormadığı anlatan Perihan Aşkaroğlu, “Derdimi görüyorsunuz. Çocuklarım bazen bakıyorlar bazen bakmıyorlar. Çocuklarıma bir şey söylemeyeceğim. Astım beni yoruyor yoksa iyiyim. Kocamın iş yok. Allah büyük” ifadelerini kullandı.