Etiket: yılmaz tunç

  • “Yeni anayasaya ihtiyacımız olduğu açık”

    “Yeni anayasaya ihtiyacımız olduğu açık”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da bir otelde düzenlenen ’10. Yılında Arabuluculuk Programı’na katıldı. Programda konuşan Tunç’un gündeminde yeni anayasa konusu vardı.
    Sempozyum çerçevesinde çeşitli fikirlerin ortaya çıkacağı vurgusu yapan Tunç, “Bugün ‘1 sicil numaralı’ arabulucunun sicile kaydolduğu gün 14 Kasım. Artık ülkemizde 14 Kasım günü ‘Arabulucular Günü’ olarak kutlanmaya devam edecek. Bugünkü Sempozyumda; özellikle son dönemde dava Şartı Arabuluculuk olarak sisteme giren, zorunlu arabuluculuk olarak sistemimize giren yeni alanlar tartışılacak. Çok değerli fikirlerin oraya çıkacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    Türkiye Yüzyılı’nın başladığını ve bu yüzyılda temel ve hak ve hürriyetlerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirten Tunç, “İkinci yüzyılda vatandaşlarımızın özellikle temel hak ve özgürlüklerinin daha da güçlendirilmesi, hukuk devleti ilkesinin daha da tahkim edilmesi ve Türkiye’nin her alanda güçlenerek yoluna devam ederken, Türkiye Yüzyılı’nın aynı zamanda adaletin de yüzyılı olması için önemli hedeflerimiz var” diye konuştu.
    Son dönemde gündeme gelen Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki gerginliğe değinen Tunç, “Yüksek mahkemelerimiz arasındaki görüş farklılıklarının da ortaya çıktığını düşündüğümüzde burada yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu açık. Demokratik, sivil, kuşatıcı, maddeler arasındaki çelişkileri ortadan kaldıracak yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu açık. Bu konuda herkes hemfikir. Hangi düşünceden olursa olsun yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğunu hep ifade ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye Yüzyılı’nın inşa sürecinde Cumhuriyet’in ikinci yüz yılını kutladığımız bu dönemde TBMM’nin grubu bulanan partiler ve Meclis dışındaki partilerimiz, sivil toplum kuruluşları, baroların, üniversiteler ve geniş toplum kesimlerinin görüşleri alınarak parlamentoda bir uzlaşmayla yeni bir anayasayı yazmak mecburiyetimiz var. Bu bizim milletimize olan borcumuz” şeklinde konuştu.

  • “11 binden fazla Filistinli kardeşimiz şehit edildi“

    “11 binden fazla Filistinli kardeşimiz şehit edildi“

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hükümlü ve tutukluların ürettikleri ürünlerin sergileneceği İşyurtları Ürün ve El Sanatları Fuarı açılışına katıldı. Programı ayrıca çok sayıda yargı mensubu takip etti.

    Sözlerine İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamı lanetleyerek başlayan Bakan Tunç, “Filistin’de Gazze’de bir insanlık suçu işleniyor. Katliam devam ediyor. Çocuklar katlediliyor. 11 binden fazla Filistinli kardeşimiz şehit edildi. Bunun yüzde 80’e yakını kadın ve çocuklardan oluşuyor. İsrail’i Filistin’de işlediği bu akıl almaz vahşet ve soykırımdan nedeniyle bir kez daha lanetliyoruz” ifadelerini kullandı.
    Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 120’den fazla ülke İsrail’in katliamlarının durdurulmasını ve ateşkesin sağlanması yönünde irade ortaya koyduğunu belirten Bakan Tunç, 14 ülkenin ateşkes olmasın dediğini hatırlatarak, şu ifadelere yer verdi:
    “Biz diyoruz ki, bu sistem değişmelidir ve acilen yerine güçlünün değil haklının sözünün geçtiği adil bir sistem kurulmalıdır. Aksi takdirde 120 ülkenin sözü bir İsrail’in sözüne eşit olmadığı bir dünyada yaşamaya devam edeceğiz. İsrail bütün dünyanın gözü önünde açık, açık uluslararası hukuku çiğnemeye, Birleşmiş Milletler kararını yok saymaya ve tüm çağrılara rağmen dünya barışını tehdit etmeye devam edecek.”
    Programda İşyurtları dünya ölçeğinde benzerine nadir rastlanan bir kurum olduğunu ifade eden Tunç, kurumun misyonunun insanı yaşatma, değer üretme üzerine kurulu olduğunu vurguladı.

    Kurumun mahkemeler tarafından tutuklanmış veya hükmü kesinleşmiş kişileri topluma kazandırma hedefiyle çalışmalar yaptığını aktaran Tunç, “Biz İşyurtlarımızı zanaat ve meslek öğrenilen; insanlar için, ülkemiz için değer üretilen yerler haline getirdik. İşte bu başarıdan dolayı İşyurtlarında uygulamalı ve teorik olarak yürüttüğümüz meslek eğitimi programları ve meslek edindirme çalışmaları tüm dünyaya model olmaya devam ediyor. Birçok ülkeden heyetler, “Modern Türk Ceza İnfaz Sistemi”ne ait olan ve yıllar içerisinde özgün olarak geliştirdiğimiz, eğiten, üreten ve meslek edindiren İşyurtları modelimizi görmek üzere ülkemize geliyor, çalışmalarımızı yerinde inceliyor.
    Tunç, fuarda sergilenen ürünlerin hükümlü, tutuklu kişilerce İşyurtları çatısı altında öğrendikleri meslekler, el becerileri sayesinde sunduklarını belirtti.
    Ayrıca İşyurtları hakkında bilgi veren Tunç, bin 700’den fazla atölye ve tesiste, 30 binde fazla hükümlü ve tutuklu ücret almakta ve kısa vadeli sigortalandığını aktararak, “Yurt genelinde 364 ayrı merkezde faaliyet gösteren işyurtları sistemimiz milli ekonomimize katkı sağlamaktadır” dedi.

    “Geldiğimiz noktada yeni anayasa kaçınılmazdır”

    Yeni anayasa çağrısında bulunan Bakan Tunç, “Türkiye Yüzyılını adaletin de yüzyılı yapmak için yeni, sivil ve kuşatıcı bir anayasa şart diyoruz. Bugün yaşanan birçok sorunun, açmazın, hatta yargı krizi olarak isimlendirilen durumların nihai çözümü yeni anayasadan geçmektedir. İnşallah her bakımdan üstün vasıflara sahip bu yeni anayasayı milletimize kazandıracağız.
    Ve böylece cumhuriyetimizin ikinci asrını daha ileri başarılarla taçlandırmış olacağız. Ülkemizin adını Türkiye Yüzyılında daha yukarılara taşıyacağız” diye konuştu.
    Program toplu fotoğraf çekiminin ardından tamamlanırken, Bakan Tunç stantları gezdi.

  • “Çocuklarımızı yıpratıcı etkilerinden koruyacağız”

    “Çocuklarımızı yıpratıcı etkilerinden koruyacağız”

    Adalet Bakanı Tunç, Bilkent Otel ve Konferans Merkezi’nde düzenlenen ‘Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulması İşlemleri Değerlendirme Çalıştayı’na katıldı.
    Buradaki konuşmasında İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıları kınayan Tunç, saldırılara sessiz kalan devletler ve uluslararası kuruluşlara birtakım eleştiriler yöneltti.
    “Demokrasi, insan hakları, çocuk hakları, hukuk, adalet, özgürlük, güvenlik sözcüklerini dillerinden düşürmeyen uluslararası kuruluşlar ile devletler bu zulmü sessizce seyrediyor” diyen Tunç, dünyanın gözü önünde, çoğu çocuk ve kadın binlerce masum insanın, teknolojinin son ürünü ağır silahlarla öldürüldüğünü söyleyerek, “Gazze’de yalnızca çocuklar ve masumlar değil, insanlık ölüyor. Biz inanıyoruz ki o çocukların ahı, çocuk katliamlarını yapanları tutacak. Bu katliamı yapanlar, insanlığın huzurunda hesap verecekler. Buna yürekten inanıyoruz” ifadelerini kulandı.
    Adli süreçte çocuk haklarının gözetilmesi ve çocuklara yönelik koruyucu destekleyici tedbirlerin etkinleştirilmesi doğrultusunda çalışmaları sürdürdüklerini hatırlatan Tunç, çocukların yaşları, fiziksel veya ruhsal durumları nedeniyle suçtan daha fazla etkilendiğini aktardı.

    “Gereken tedbirleri gecikmeksizin almak durumundayız”

    Bakan Tunç, çocuk haklarının aynı zamanda insan hakkı demek olduğunu vurgulayarak, “Bu noktada çocuklarımızı acı sürecin yıpratıcı etkilerinden korumak için gereken tedbirleri gecikmeksizin almak durumundayız. Bu sebeple hazırlığına başladığımız Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı’nda, çocuk adalet sistemini onarıcı adalet yaklaşımıyla yeniden yapılandırılması ve mağdur odaklı bir yaklaşım benimsenmesini somut bir hedef olarak ortaya koyacağız” dedi.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, çocukların korunması noktasına çok hassas olduğunu dile getiren Tunç, “Henüz daha kanun yokken o dönemde Başbakanlık genelgesiyle Çocuk İzlem Merkezleri’ni uygulamaya koydu ve bu genelge sonrasında devam eden uygulamaları özellikle yasal altyapısını oluşturan kanun düzenlemelerini gerçekleştirdik ve ülke geneline yaygınlaştırdık. Çocuk mahkemesi sayısını arttırdık; 83’e yükseldi” dedi.

    “Suça sürüklendiği iddia edilen’ demek lazım”

    Tunç, Çocuk Adalet Merkezi’nin ilk pilot uygulamasının Erzurum’da olduğunu hatırlatarak, “Ülke geneline yaygınlaştırarak gerek suç mağduru çocukların gerekse suça sürüklenen çocuklar, aslında ‘suça sürüklenen’ diyoruz ama ‘suça sürüklendiği iddia edilen’ demek lazım. Suça sürüklendiği iddia edilen çocukların da adliyelerden, yetişkinlerin bulunduğu yerlerden ayrı şekilde yargılamalarının yapılması noktasındaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” cümlelerine yer verdi.

    “Hepimizin vicdanını sızlatan görüntüler vardı”

    Çocukların velayetinin boşanma sonucunda bir tarafa verildiğini ve bu çerçevede çocukla kişisel ilişki kurulma süreci olduğunu belirten Tunç, şöyle konuştu:
    “İcra memurları ve polisler vasıtasıyla çocuklar bir meta gibi, bir mal gibi alınıp o çirkin görüntüler, hepimizin vicdanını sızlatan görüntüler vardı. Bunun değişmesi gerektiği de yıllarca tartışıldı; ama uygulamaya konulamamıştı. Benim Adalet Komisyonu’nda olduğum dönemde yasalaştı. Sayın Bakanımızla da o dönemde görüşmelerimiz olmuştu. Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle ‘bu kötü uygulamaları artık kaldırın’ diye talimatları vardı. O uygulamaların artık bir yıldan bu yana olmadığını görüyoruz.”
    Tunç, çocuk görüşme merkezlerinde çocuğun üstün yararlarının korunması ve düşünülerek güzel bir çalışma gerçekleştirilebildiğine dikkati çekerek, “Elbette ki uygulamada bazı aksaklıklar, sıkıntılar olabilir. İşte bu çalıştayda, o aksaklıkları sizler gündeme getirdiniz. Onları da ortadan kaldırarak bu işleyişin daha verimli olmasını, daha çocuk yararının olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Tunç, eşinin amcasının cenaze namazına katıldı

    Bakan Tunç, eşinin amcasının cenaze namazına katıldı

    Dün vefat eden ve bu gün Erzurum’un Palandöken ilçesi Solakzade Cami’nden kaldırılan Ali İhsan Eminoğlu’nun öğlen namazı sonrası kılınan cenaze namazına Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Vali Mustafa Çiftçi, Ak Parti Erzurum Milletvekili Mehmet Emin Öz, Ak Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu, kurum yöneticileri ile vatandaşlar katıldı.

    Ali İhsan Eminoğlu daha sonra Asri Mezarlığına defnedildi. Bakan Tunç buradaki programda da katıldı.

  • “Polat çifti, yargıda rüşvet iddiaları ve özel af” açıklaması

    “Polat çifti, yargıda rüşvet iddiaları ve özel af” açıklaması

    Adalet Bakanı Yılmaz, Hürriyet gazetesinde gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Engin Polat ve Dilan Polat’ın da aralarında olduğu şüphelilerle ilgili “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet” suçlarından başlatılan soruşturma hakkında MASAK raporu olduğunun altını çizen Bakan Tunç, “Bu kişilere ve şirketlerine ait şüpheli işlemler tek tek tespit edildi. Adli kontrol ve gözaltı işlemleri yapıldı.” dedi.

    “Kendilerinin, yakınlarının ve şirketlerinin malvarlıklarına tedbir konuldu.” ifadelerini kullanan Tunç, soruşturma sonucunda iddianame ile hangi suçların işlendiğinin belli olacağını kaydetti.

    VET İDDİALARI

    İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın, yargılamalar ve soruşturmalarda usulsüzlük iddiaları üzerine kaleme aldığı mektuba ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) incelemesi sürüyor.

    Üç müfettişin Anadolu Adliyesi’nde ihbar mektubunda ismi geçenlerle ve verdikleri kararlarla ilgili soruşturmaya başladığının altını çizen Bakan Tunç, “Bahsedilen iddiaların doğru olup olmadığını bu raporda göreceğiz. Soruşturmayı da HSK’nın ilgili dairesi yapacak. Bu iddiaların doğruluğu ortaya çıkarsa; HSK gerekli işlemleri yapar.” dedi.

    Yargının bu tür iddialara en uzak kurum olması gerektiğinin altını çizen Adalet Bakanı, “En küçük iddia araştırılmalı ve üstüne de gidilmeli. 24 bin hâkim-savcı ve baktıkları milyonlarca dosya var. Bu durum evlerine dosya götürüp gece gündüz dürüstçe çalışan hâkim ve savcıyı töhmet altında bırakacak bir kampanyaya dönüştürülmemeli.” diye konuştu.

    Yargının bağımsız ve tarafsız olduğunu da ifade eden Tunç, HSK’nın her iddiayı incelediğini kaydetti.

    Tunç, şöyle devam etti:

    “Son günlerde ‘yargıda çürümüşlük var, MİT raporu var, durum felaket’ diye yargıyı yıpratmaya ve adalete güveni sarsmaya yönelik birtakım tutumlar var. Yargı çetelerin, uyuşturucu suçlularının ve yanlış yapanların üzerine kararlılıkla gidiyor. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Geciken adalet, adalet değildir.”

    100. YIL AFFI

    Bakan Tunç, Cumhuriyet’in 100. yılı için cezaevlerindekilere özel af çıkarılacağı yönündeki iddiaları, “100. yıl affı diye bir şey yok.” sözleriyle cevapladı.

  • Bakan Tunç’tan Can Atalay açıklaması

    Bakan Tunç’tan Can Atalay açıklaması

    Gezi Parkı davası sanığı Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararını değerlendiren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyayı Yargıtay’a göndermesine ilişkin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç açıklamalarda bulundu.

    Adalet Bakanı’nın yorum yapmasının mümkün olmadığını dile getiren Tunç, yargının bağımsız olduğunun altını çizdi.

    “Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk devletidir.” diyen Bakan Tunç, yorum farkıyla anayasanın bazı maddelerinin yok sayılması anayasaya aykırı olduğunu da sözlerine ekledi.

    Yargı sürecini bekleyeceklerini dile getiren Bakan Tunç, “Anayasamızda yüksek mahkemeler vardır. Karara saygı duyacağız. Yargıtay’ın vereceği karara bakacağız. Hep beraber süreci inceleyeceyiz. Hep beraber hukuk devletini koruyalım. 83. madde yeni icat edilmedi. Hukuk devletini korumak herkesin görevidir.” dedi.

    ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARI

    Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Atalay’ın bireysel başvurusunda, “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” hakkı ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği sonucuna varmış, ayrıca Atalay’a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.

    Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, Atalay’ın 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde milletvekili seçildiği, yasama dokunulmazlığına sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığı belirtilmişti.

    Atalay’ın durumunun, Anayasa’nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen istisna kapsamında olduğu gerekçesiyle yargılanmasına devam edildiği ve tutuklu bulunduğu anımsatılan kararda, Atalay’ın, TBMM’de yemin edemediği ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getiremediği aktarılmıştı.

    Bunun başvurucunun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına müdahale anlamını taşıdığı anlatılan kararda, Yüksek Mahkemenin daha önce de benzer durumlarda hak ihlali kararlarına hükmettiği hatırlatılmıştı.

    Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Atalay’ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine vardığı aktarılan gerekçede, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa’nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir.” tespiti yapılmıştı.

    YENİDEN YARGILAMA KARARININ GEREĞİ YERİNE GETİRİLMELİ

    Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığına işaret edilen gerekçede şu tespitlere yer verilmişti:

    “Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir. Derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararı kendisine ulaşır ulaşmaz -ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak- taraflarca başvuru yapılmasını beklemeksizin yeniden yargılama yapmak yükümlülüğündedir.”

  • “Atılacak adımlar önemli fırsatlar oluşturacaktır”

    “Atılacak adımlar önemli fırsatlar oluşturacaktır”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da bir otelde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Başsavcıları 2. Şurası’nın açılış programına katıldı. Bakan Tunç, 7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilere rahmet dileyerek başladığı konuşmasında, İsrail’i kınadı. Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin’deki olayların son bulması için büyük çaba sarf ettiğini belirterek, “Cumhurbaşkanımız saldırıların başlangıcından bu yana yoğun bir diplomasi çabası göstererek, 20’den fazla devlet ve hükümet başkanıyla görüşerek Filistin’de yanan ateşi söndürmek için büyük çaba sarf etmeye devam ediyor. Dışişleri Bakanımız bölgede gerçekleştirdiği temaslarla mazlum Filistinli kardeşlerimizin daha fazla mağdur olmaması için yoğun bir diplomasi faaliyeti gösteriyor” dedi.
    Bakan Tunç, Türkiye’nin Gazze’de bir an önce kalıcı istikrar ve barış ortamının sağlanması için bütün adımları atmaya devam ettiğini belirtti.

    “Atılacak adımlar dünyamız için önemli fırsatlar oluşturacaktır”

    Türk devletleri arasındaki işbirliğinin artmasının sorunların aşılmasında büyük bir adım olacağını belirten Tunç, “Atılacak ortak adımlar sadece Türk dünyası için değil, bütün bir bölgemiz, hatta dünyamız için de önemli fırsatlar oluşturacaktır. Türk devletleri arasındaki bu birlik ve beraberliğin dünya barışı için de önemli bir imkan oluşturacağına inanıyorum” diye konuştu.
    Bakan Tunç, ticaret, sanayi, turizm, ulaşım ve savunma gibi alanlar dışında devletlerin yoğun etkileşim ve diyalog içerisinde bulunduğu alanlardan birisinin de hukuk ve yargı olduğunu belirtti. Bu etkileşimin hukuk ve yargı boyutuyla uluslararası zemindeki yansımasının da adli iş birliği olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, konuşmasına şöyle devam etti:
    “21’inci yüzyılda işlenen suçlar, örgütlü olarak sınır aşan bir niteliğe bürünmüş ve daha kolay işlenebilir hale gelmiştir. Suçtan elde edilen varlıklar elektronik ortamda rahatlıkla taşınabilmekte ve bir ülkeden başka bir ülkeye rahatlıkla aktarılabilmektedir. Özellikle sınır aşan suçların ve terörist eylemlerin hızlı artışı ile bu suçlarla mücadelede karşılaşılan zorluklar sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için önemli bir sorun teşkil etmektedir. İşte bu noktada uluslararası adli işbirliğinin önemi gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bakanlık olarak terörle ve sınır aşan suçlarla mücadele ve adli iş birliği konularında diğer ülkelerle ilişkilerimizi arttırmak için çalışmalarımız hızla devam ediyor.”

    “Terör örgütlerinin kökünü kurutma konusunda kararlıyız”

    FETÖ gibi diğer terör örgütlerinin kökünü kurutma konusunda kararlı olduklarını söyleyen Tunç, “Bildiğiniz üzere ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde eli kanlı hain terör örgütü FETÖ tarafından bir darbe girişimi yaşandı. Bu alçak girişim Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin onurlu büyük direnişi ile başarısızlığa uğratıldı. Biz kararlı bir şekilde FETÖ, DEAŞ, PKK gibi pek çok terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğün düşmanıdır. Türkiye olarak tüm terör örgütlerinin kökünü kurutma konusunda kararlıyız. Çünkü biz terörle mücadeleyi tüm boyutlarıyla, hak ve özgürlük mücadelesi olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
    Bakan Tunç, terörle mücadelenin hukuk zeminindeki önemli bir boyutunu da ülkeler arasındaki iade talepleri ve adli yardımlaşmanın oluşturduğunu söyledi. Türkiye olarak adli iş birliği konusunda uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere şimdiye kadar samimiyetle uyduklarını belirten Tunç, aynı ciddiyet ve kararlılıkla bu yükümlülüklere uyacaklarını aktardı. Terör örgütleri ile hukuki mücadelenin en etkili ve önemli ayağının adli yardımlaşma olduğunu söyleyen Bakan Tunç, şu ifadelere yer verdi:
    “Suçluların iadesine ilişkin taleplerimiz konusunda Türk Dünyası ülkeleri başta olmak üzere dünyadan hassasiyet ve samimiyetle davranılmasını bekliyoruz. Bu çağrımıza olumlu cevap veren ülkelerin dostane ve yapıcı yaklaşımlarını memnuniyetle karşılıyoruz. Fakat söz konusu istisnalar dışında genel olarak tüm dünya, iade taleplerimiz konusunda üzülerek söylüyorum başarılı bir sınav vermemiştir. Tüm dünyayı bu çifte standardı sonlandırmaya davet ediyorum.”

    Programda açılış konuşmasını gerçekleştiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ise, toplantıların herkes için yararlı olacağına değindi. Şahin, bu toplantıların suçlarla mücadele kapsamında yeni ve etkin mekanizmaların geliştirilmesine vesile olacağını da belirtti.
    Program fotoğraf çekimi ile sona erdi. Programa Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça, TDT Genel Sekreteri Kubanychbek Omuraliev ile birçok başsavcı katıldı.

  • Tunç’tan AİHM açıklaması

    Tunç’tan AİHM açıklaması

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, medya temsilcileriyle Gölbaşı’nda bulunan Hakimevi’nde bir araya geldi. Program sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Tunç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ihlal kararları, kira sözleşmeleri, FETÖ ve Ankara’daki terör saldırı girişimine ilişkin açıklamalarda bulundu. AİHM ihlal kararlarını değerlendiren Bakan Tunç,

    “AİHM kararlarının özellikle sadece belli bazı davalar bakımından Türkiye, AİHM kararlarını uygulamayan bir ülke gibi gösteriliyor. Gerçek rakamları ben size söyleyeyim. Tüm ülkeler bakımından Bakanlar Komitesi’ne gönderilen dosya sayısı 31 bin 303, tüm ülkeler, üye ülkeler. İcrası tamamlanan yani hak ihlali verilip icrası tamamlanan dosya sayısı 24 bin 854. İcrası devam eden dosya sayısı, henüz yerine getirilmemiş 6 bin 449. Yerine getirme oranı yüzde 79,39 tüm ülkeler bakımından. Türkiye olarak Bakanlar Komitesi’ne gönderilen dosya sayımız 4 bin 336. Yani hak ihlali verilmiş yerine getiremediğimiz dosya sayısı 4 bin 336. İcrası tamamlanan dosya sayısı 3 bin 857. Yani Bakanlar Komitesi’ne gitmiş, icrayı tamamlamışız. İcrası devam eden 479 var. Oranımız yüzde 88,95. Yani yerine getirme oranı yüzde 88,95. Tüm üyelerin ortalaması yüzde 79. Türkiye’nin ortalaması yüzde 89. Yani AİHM kararlarını, AİHM’in ihlal kararlarını ortalamanın üstünde uygulayan ülke Türkiye. Ülkeler ortalamasının 10 puan üstündeyiz” dedi.

    Bakan Tunç, 28 terör örgütü mensubunun iadesini istediklerini fakat İsveç’in 22’sini reddettiğini belirterek, “İsveç’ten 28 terör suçlusunun iadesini istedik, 22’si reddedildi. Ortağınızın güvenliğini tehdit eden terör örgütüne ev sahipliği yaparsanız, teröristleri iade etmezseniz NATO üyeliğinde olumlu ilerleme söz konusu olmaz” ifadelerini kullandı.

    “Soruşturma devam ediyor”

    Ankara’da 1 Ekim’deki terör saldırı girişimine de değinen Bakan Tunç, soruşturmanın detaylı bir şekilde devam ettiğini ifade ederek, ”Nasıl geldiler, nereden geldiler, plaka takip sistemleri, tüm bunlar detaylı bir şekilde inceleniyor. Terör örgütü PKK’nın yaptığı noktasında bir tereddüt söz konusu değil zaten. Onlar da üstlendi terör örgütü ve burada herhangi bir yani o süreç içerisinde tabii plaka takip sistemlerine takılmaması, herhalde ara yollardan sabaha kadar yolculuk yaptıklarına göre üç dört saatlik yolu. Dolayısıyla tüm bunlar adli soruşturma neticesinde ortaya çıkacak hususlar. Yani detaylarına şu anda hiç kimse vakıf olamaz, çünkü dosya bakımından bunu adli süreçleri takip eden görevlilerimiz inceliyorlar ve sonuçta da detayları da ortaya çıkacaktır adli soruşturma sonrasında” dedi.

    “Kira uyuşmazlıklarından kaynaklanan 29 bin 906 başvuru olmuş”

    Gazetecilerin kira uyuşmazlıkları ve arabuluculukla ilgili sorusu üzerine Tunç, “Kira konusu gerçekten özellikle büyük şehirlerde vatandaşlarımızı çok sıkıntıya sokan bir konu. Bu anlamda yüzde 25 sınır vardı. Bu yüzde 25’lik sınırı biz bir yıl daha uzattık. Tabii uzattığımızda ev sahiplerinden özellikle eski kiracılar bakımından bir takım serzenişler söz konusu oldu. Ama sonrasında tabii 1 Eylül’den itibaren zorunlu arabuluculuk sistemine dahil ettik kira davalarını. Sayılar şu ana kadar 1 Eylül’den son bu sabaha kadar sayılar bunlar. Yani dün akşamki son veriler kira uyuşmazlıklarından kaynaklanan 29 bin 906 başvuru olmuş. Ortaklığın giderilmesinden kaynaklanan 4 bin 404 başvuru. Kat mülkiyetinden kaynaklanan bin 878 başvuru. Komşuluk hukukundan kaynaklanan 408 başvuru. Tarımsal üretim sözleşmelerinden 142 başvuru. Toplam başvuru 36 bin 738. Kira uyuşmazlıklarında anlaşma sayısı 2 bin 817, anlaşamama sayısı 2 bin 157. Toplam sonuçlanan dosya 4 bin 974. Yani 29 bin 906’nın 4 bin 974’ü sonuçlandı. Yani anlaşma sayısının anlaşmama sayısından önde olduğunu görüyoruz. Bu da işte 29 bin bin dosya sonuçlandığında anlaşma sayısı eğer fazla çıkarsa bu da kira anlamında olumlu bir gelişmedir” ifadelerine yer verdi.

  • Bakan Tunç’tan yeni anayasa çağrısı

    Bakan Tunç’tan yeni anayasa çağrısı

    Bir dizi ziyaret için Karabük’e gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, burada partililer ile bir araya geldi. AK Parti’nin 22 yaşında genç bir parti olmasına rağmen 17 seçim başarısı gerçekleştirdiğinin altını çizen Bakan Yılmaz Tunç, yeni anayasa çağrısında bulundu. Tunç, “Karabük için yapılması gereken neyse her zaman hazır olduğumuzu bir bölge insan olarak, biz kardeşiniz olarak inşallah, Karabük için ne gerekiyorsa büyüklerimizden, Mehmet Ali Şahin başkanımızdan, milletvekillerimizden aldığınız bu bayrağı Karabük’te daha yüklere taşımanın gayret içerisinde olacağız. Tabii bunu sizlerle beraber gerçekleştireceğiz inşallah. Tabii AK Parti’niz 22 yaşında genç bir parti. Çok genç değil mi? 22 daha gençliğinin baharı. 22 yıla çok şey sığdırdı. 22 yılda bir kere 21 yıl iktidar olmayı sığdırdı. 17 seçim başarısını gerçekleştirdi. Genel seçimlerde, yerel seçimlerde, referandumlarda açık ara Türkiye’nin her yerinde sandıklardan birinci parti olarak çıkan AK Parti’miz Türkiye 100 yılını milletimizle beraber başlattı. Ve 21 yılda çok önemli başarılara imza attı. Bu başarıdan sayesinde milletimiz önüne konulan her sandıkta, Recep Tayyip Erdoğan dedi, AK Parti dedi Cumhuriyet İttifakı dedi ve yola devam dedi. Doğru adamlarla yola devam dedi. Ve muhalefette tabii bunun karşısında çaresiz kaldı. Yani burada muhalefete alan kalmadı. Çünkü Türkiye’nin 81 bir ayeti yatırımlarla donatıldı” dedi.

    “21 yılda özellikle demokrasinin standartlarını da daha yükseklere taşıdık”

    Başta savunma sanayi olmak üzere enerjideki bağımsızlık, Karadeniz doğalgazı, Gabar’daki petrol rezervlerine dikkat çeken Bakan Tunç şöyle devam etti:
    “Savunma Sanayi’nde yüzde 80 yerlilik oranına ulaştık. İşte enerjide bağımsızlığımızı nükleer santrallerini ilan ediyoruz. Doğal gaz keşfimiz var Karadeniz’de. Yani bunlar hayaldi. Yıllarca o denizlerde biz yabancı şirketlere doğal gaz arattık. Paralarımız verdik ama bir türlü bulamamışlardı. Paralarımızı aldık, gitmişlerdi. Ne zaman yerli gemilerimiz devreye sokuldu ve onlar aradı buldu. Şimdi Filyos bölgemizde doğal gazın merkezi haline geldi. Yine Gabar’da teröristlerden temizlediğimiz dağlarda artık petrol çıkarılıyor. Yıllardır oralarda petrol yok muydu ama arattırmıyorlar. Aranan bölgelerde de üzerini betonla kapattırılıyorlardı. O nedenle enerji bir ülke için kalkınmanın en önemli anahtarı hem nükleer santral, hem doğalgaz hem petrol. Şimdi de Abdülhamid Han gemimiz Akdeniz’de keşiflerini sürdürüyor. Doğalgazda inşallah Karadeniz’de yeni sahalarla beraber Türkiye’nin enerji bağımsızlığı noktasındaki çalışmalar devam ediyor. Özellikle istikrarlı kalkınma hamlesinden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz.

    Dünya projeleriyle ülkemizi tanıştırmaya, şehirlerimizi daha yaşanabilir hale getirmenin gayreti içerisinde olacağız. Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken geçtiğimiz 21 yılda özellikle demokrasinin standartlarını da daha yükseklere taşıdık. Milletimizle beraber bunu başardık. Adalete güvenin tesisi anlamında yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı anlamında geldiğimiz mesafeyi hiç küçümsememek lazım. Yargıya sürekli taş atanlar laf atanlar yargı bağımsızlığı yok diyenler, yargı tarafsızlığı yok diyenler geçmiş dönemlerin yargısını özleyenler. Vesayetçi yargı düzenini özleyenler, peki onların eleştirdiği karalamaya çalıştığı yargı 15 Temmuz’da milletiyle beraber mücadele eden o savcılarımız, kahramanca darbeciler karşısında o soruşturmaları başlatan yargımızdır. İşte bu hazmedilemiyor. Onlar hazmedemeye dursun. Milletin yargısı milletin hizmetinde, milletin adalete güvenini sağlamada çalışmaya devam edecek. Biz bakanlık olarak tüm teşkilatımızla onlara destek vermenin gayreti içinde olacağız. Temel hak ve özgürlükleri 21 yılda nereden nereye standardı nasıl yükselttiğimizi hepimizin malumu. Bir başörtüsü problemi bir katsayı problemi, özgürlükler noktasındaki kısıtlama, kadın erkek ayrımı, fırsat eşitsizlikleri tüm bunlar artık geride kaldı.”

    “Anayasadaki o vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmaya bu reformlar yetmedi”

    Yeni sivil anayasa ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Yılmaz Tunç, meşru olmayanların yazdığı anayasa ile Türkiye Yüzyılı’nda yaşamanın Türkiye’ye yakışmayacağını söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı:
    “Bundan sonra temel hak ve özgürlüklerin önüne engel koymak isteyenler karşımızda milletimizi bulur. Milletimiz artık özgürlüğe alıştı. Hukukun üstünlüğü noktasındaki standartların yüksekliğinden hiç kimse vazgeçmeyecektir. Bundan sonra hedefimiz anayasamızı daha demokratik hale getirmektir. Demokratik sivil bir anayasaya milletimizi kavuşturmak inşallah. Bunun için gayret gösteriyoruz. Cumhurbaşkanımız da 12 Eylül sempozyumunda ifade etti. Bu milletimize olan borcumuz. Bu borcumuzu 28. Dönem parlamentosunda gerçekleştirmek istiyoruz. Tüm partiler uzlaşması lazım. Bu noktada nitelikli çoğunlukta geçmesi elbette mümkün değil. Bunun farkındayız. Ama tüm partilerin sadece AK Parti , MHP, Cumhur İttifakını oluşturan partilerin değil. Parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partilerin millete olan borcu. Bu uzlaşmaya kim yanaşırsa milletimiz takdir eder. Kimisi uzak durursa uzlaşmaz bir tavır sergilerse millet de onları not eder ve yeri geldiğinde cevabını verir. Bugüne kadar anayasamızda, darbe anayasasında o vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok önemli değişiklikler yaptık.

    Kadın hakları, çocuk hakları, engellilerimiz gazilerimiz. Anayasa da yeri yoktu bunun. Bunların hepsi son dönemde bizim anayasamızdaki yapılan milletimizin onay verdiği değişiklikler. Hakimler Savcılar Kurulu’nun yapısı, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı tüm bunlar demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hale getirildi. Sıkı yönetimin kaldırılması, darbecilerin yargılanabilmesi, yargı birliğinin sağlanabilmesi, tüm bunlar anayasamızda gerçekleştirilen sessiz devrimler. Sessiz reformlar. Bunları hayata geçirdik. Ama anayasadaki o vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmaya bu reformlar yetmedi. Şimdi bu meşru olmayanların yazdığı, çizdiği seçilmiş bir meclisin yapmadığı bir anayasa ile Türkiye Yüzyılı’nda yürümek Türkiye’ye yakışmaz. O nedenle milletimize olan borcu bu dönemde gerçekleştirmenin gayreti içerisinde oluruz.

    Önce insan demeye devam edeceğiz. İnsanımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Kadınından gencine, yaşlısına varıncaya kadar her alanda insanımızı güçlendirmeye, insanı yaşat ki devlet yaşasın derken bunu icraata döndürmeye devam edeceğiz. 21 yılda bunu yaptık. Bundan sonra da bunu yapmaya devam edeceğiz. Adaletten ayrılmayacağız, hukukun üstünlüğünü hep önde tutacağız. Türkiye’yi dünyada adaleti savunan, hakkaniyeti savunan, mazlumu savunan, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünya beşten büyüktün diyerek özellikle uluslararası sistemin artık tıkanma noktasındaki şu durumunda dünya beşten büyüktün mesajını vererek Cumhurbaşkanımızla beraber Türkiye Yüzyılı’nı dünyada Türkiye eksenini oluşturarak dünyaya Türkiye Yüzyılı damgasını vuracağız. Türkiye Yüzyılı başladı. Bunu artık hiç kimse engelleyemez. Gençlerimizin omuzlarında bu yüzyıl yükselecek. Bundan bütün milletimiz inşallah nasibini alacak.”

    CHP’den AK Parti’ye geçen gençlerin rozetlerini taktı

    Bakan Tunç, CHP’den AK Parti’ye geçerek üye olan gençlerin rozetini taktı. Bakan Tunç, gençlere esprili bir dille “Karabük’te CHP’yi bitiriyorsunuz” dedi. Bakan Tunç ve rozetlerini taktığı gençler hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • Bakan Tunç yemin törenine katıldı

    Bakan Tunç yemin törenine katıldı

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Eğitim Merkezi’nde infaz koruma memurlarının yemin törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Tunç, infaz memurlarının adalet sistemimin güçlenmesi, toplumun suça karşı korunması sürecinde görev alacaklarını ifade ederek, infaz sisteminin en önemli amaçlarından birisinin hükümlüleri infaz kurumuna girdikten sonraki yaşamında suçtan uzak tutmak olduğunu vurguladı. Bakan Tunç, infaz sürecince suça karışmış insanların olumlu yönde kişisel dönüşüm yaşamlarını kolaylaştırmaya ve onları desteklemeye odaklandıklarını söyledi.

    “En büyük vazifeniz hükümlülerin gelişim sürecini desteklemek olmalıdır”

    Bakan Tunç, bu çerçevede infaz memurlarına büyük bir görev düştüğünü söyleyerek, ”Öncelikle bu kişilerin aklına ve yüreğine dokunarak onların gelişim süreçlerini desteklemek en büyük vazifeniz olmalıdır. Bu kapsamda talip olduğunuz meslek ile şüphesiz ki toplumsal önemi yüksek bir alanda sorumluluk üstlenmektesiniz. Aynı zamanda hükümlü ve tutukluların temel insan haklarının ve onurunun korunması sorumluluğu da artık sizlerin omuzlarında olacak. Bakanlığımızda ve alanda görev alan infaz hizmetleri personelinin bu konudaki hassasiyetimizin farkında olduğuna ve bu doğrultuda görev ifa ettiğine yürekten inanıyorum” dedi.

    Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ise, kutsal bir görev icra ettiklerini ifade ederek, bu görevi yerine getirirken personelin de bilgili ve donanımlı olmalarının hedeflere ulaşmada önemli bir güç kaynağı olduğunu belirtti. Personel eğitim merkezinin modern eğitim olanaklarıyla donatıldığını aktaran Yıldırım, şunları söyledi:
    “Ceza infaz kurumu uygulama alanı, bilgisayar sınıfları, ilk yardım sınıfları, açık ve kapalı spor alanları ile eğitim programlarını destekleyici fiziksel ve teknolojik olanaklar bulunmaktadır. Ankara Personel Eğitim Merkezimizde kamu kurumları arasında nadiren bulunan ihtisas kütüphanemiz ile bilginin ve bilimin ilgililere ulaşmasını sağlamayı, araştırma ve geliştirme çalışmalarını desteklemeyi amaçlıyoruz.”
    Konuşmaların ardından Bakan Tunç, eğitimini dereceyle bitiren infaz memurlarına plaket takdim etti. Program, infaz memurlarının yemin etmesiyle sonlandı.