Etiket: yılmaz tunç

  • FETÖ ile mücadelemiz sürecek

    FETÖ ile mücadelemiz sürecek

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümü üzerine X hesabı üzerinden açıklama yaptı. Bakan Tunç, FETÖ elebaşının ölümü, terör örgütüyle mücadeledeki kararlılığı etkilemeyeceğini ifade etti.

    “Bu örgütle mücadele FETÖ elebaşı ile sınırlı olmayıp, tüm unsur ve uzantılarıyla sürecektir”

    Mücadeleye aynı kararlılık ve azimle devam edileceğini belirten Tunç, “Ülkemiz aleyhine esaslı bir milli güvenlik sorunu olarak devam eden bu örgütle mücadele FETÖ elebaşı ile sınırlı olmayıp, tüm unsur ve uzantılarıyla sürecektir. FETÖ üyeleri hakkında yürütülmekte olan adli işlemler söz konusu ölüm olayından etkilenmeden örgütün yönetici ve üyelerine karşı yürütülen yargılamalar ve uluslararası adli mekanizmalar aynı kararlılıkla takip edilecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başta yargı olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarıyla, milli iradeye karşı savaş açan bu ihanet şebekesinin kalıntılarını temizlemekten asla vazgeçmeyecek, milletimizin huzuru ve güvenliği için gereken her adım atılmaya devam edilecek, hain örgütün her bir üyesi Türk adaleti önünde mutlaka hesap verecektir” ifade etti.

  • Bakan Tunç’tan Anayasa açıklaması

    Bakan Tunç’tan Anayasa açıklaması

    İstanbul Aydın Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı açılış töreni, Florya yerleşkesi Sosyal Bilimler Kampüsü Oditoryumu’nda gerçekleştirildi. Törene; Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı Aydın, akademisyenler, davetliler ve öğrenciler katıldı.
    Törende konuşan Bakan Tunç, eğitime verdikleri önemi vurgulayarak, “Adalet mülkün temelidir, adalet ve eğitim kalkınmanın ön şartıdır. Bu iki unsur olmadıktan sonra bir ülkenin kalkınması mümkün olamaz. Son yıllarda 22 yıldan bu yana en fazla bütçede payı eğitime ayırdık. Sınıflardaki 50-60 sayılarını 30’lara kadar indirdik. Öğretmen sayısını iki katına yükselttik. Üniversite sayıları 208’e ulaştı. 2 milyon öğrenciden bugün 7 milyon öğrenciye ulaşmış durumdayız. Kızlarımızın üniversitelerde oranı yüzde 50’yi geçti. Kız öğrencilerimizi özellikle hukuk fakültelerini seçmelerinden de çok memnuniyet duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Temel kanunlarımızın tamamını son yıllarda yeniledik”

    Hukuk alanında devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirdiklerini anlatan Bakan Tunç, “Mevzuatımızı tamamen yeniledik. Bizim okuduğumuz yıllarda hukuk fakültesinde 80 yıllık kanunlar vardı önümüzde ve artık çağın ihtiyaçların cevap veremez hale gelmişti. Temel kanunlarımızın tamamını son yıllarda yeniledik. Ceza kanunumuzu, borçlar kanunumuzu, ticaret kanunumuzu hepsinin tamamını yenilemiş durumdayız. Şu anda yeni mevzuata göre genç kardeşlerimiz dersleri görüyorlar” şeklinde konuştu.

    Yeni hazırlanan Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde de mevzuatta önemli değişiklikler olacağını söyleyen Bakan Tunç, “Özellikle ceza adaleti sistemi ile ilgili, sistemin soruşturma, kovuşturma, infaz yasasını daha da güçlendiren, soruşturmanı etkinliğini artıran, suç işlenmesini önleyen, suç ve suçlu ile mücadeleyi daha etkin hale getirecek mevzuat değişikliklerini gerçekleştireceğiz. Yine yargılamaların uzun sürmemesi konusunda da dava aşamasını hızlandıran, adalete güveni daha yükseklere çıkaran önemli düzenlemeler olacak. Yine infaz aşaması özellikle suçlunun ıslahı, topluma karıştığında bir daha suç işlememesi ile ilgili olarak alınması gereken tedbirlerle ilgili önemli düzenlemeler olacak. Bunu masa başında hazırlamış değiliz. Özellikle bilim insanlarımız, hukuk fakültesi akademisyenlerimiz ile üzerinde 1.5 yıldır çalışmamız söz konusu. Uygulayıcılar, hakim savcılarımızla çok sayıda toplantı yaparak bunları toparladık. Ayrıca internet yoluyla vatandaşlarımızdan gelen görüşleri de dikkate aldık. Önümüzdeki birkaç gün içinde Yargı Reformu Strateji Belgemizi sayın Cumhurbaşkanımız paylaşacak” diye konuştu.

    “Türkiye’nin demokratik, sivil, katılımcı bir anayasaya kavuşmasını sağlayabiliriz”

    Yeni anayasa konusunda da değinen Tunç, “10 yılda bir darbelerle önü kesilen ülkemizin bir daha darbelerle karşılaşmaması için önemli yapısal reformlar yaptık. Hakimler savcılar kurulu yapısının, anayasa mahkemesi yapısının daha demokratik hale getirilmesi ile ilgili önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Askeri yargının kaldırılması, yüksek askeri şura yapısının demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirilmesi gibi önemli reformları hayata geçirdik.

    Anayasada ‘sıkıyönetim gerektiğinde ilan edilebilir’ diye bir madde vardı. ‘Darbeci yargılanamaz’ diye madde vardı. Tüm bunlar değiştirildi. Bunlar yeterli mi elbette değil. Onun için yeni anayasa diyoruz. Katılımcı anayasa diyoruz. Bu toplum sözleşmesini eğer biz Türkiye yüzyılının başında farklı fikirlerin bir araya gelerek, TBMM’de gurubu bulunan bulunmayan bütün siyasi partilerin bir araya gelerek bir uzlaşmayla yeni bir anayasa yapma konusunda başta usulde anlaşarak adım atması, başarmanın yarısıdır. Sonrasında konuşarak, tüm görüşleri alarak Türkiye’nin demokratik, sivil, katılımcı bir anayasaya kavuşmasını sağlayabiliriz. Darbecilerin yazdığı bir anayasa ile Türkiye yüzyılına başlamak, bizim için bir yüzkarasıdır. Sadece darbeci tarafından yazdırılmış olması bile değiştirilmesi için yeter sebeptir. Bunu Türkiye inşallah başarırsa gelecek için önemli bir ilerleme sağlamış oluruz” açıklamalarında bulundu.

    Kadına ve çocuklara yönelik şiddet konusunda da açıklamalarda bulunan Yılmaz Tunç, şunları söyledi;

    “Çocuklarımız korunması bizim için önemli. Onların her türlü kötülükten, istismardan korunması başta ailelerin ve devletin görevi. Anayasal bir görev bu. Geleceğimizi garanti altına almak durumundayız. Bunun için önemli çabalar var. Çocuklarımız geleceğimiz onlar çevresindeki tehlikelere karşı en korunmasız kişiler. Onlara gözümüz gibi bakmak durumundayız. Yeni çağda, sosyal medya düzeninde maalesef uyuşturucunun dünyada ve ülkemizde yaygınlaştığı dönemde özellikle çocuklarımız ve gençlerimizi bu kötülükten korumak için elimizden geleni yapmalıyız. Kadınlarımızı korumalıyız. Kadına şiddet kırmızı çizgimiz. Bir kadının bile şiddete uğraması, cinayete kurban gitmesi yüreğimizi yaralar. Milletçe bu konuda mücadeleyi sürdürmeliyiz. Kanunlarımızda bir takım değişikler yaptık, kadına karşı işlenen suçları ağırlaştırdık. İnfaz sürelerini de yukarıya taşıdık. Burada topyekün bir mücadele etmemiz gerekiyor. Bu anlamda inşallah önümüzdeki süreçte kadınlarımızı koruyacak, çocuklarımızı koruyacak önemli yasal düzenlemeleri hayata geçirmenin gayreti içerisinde olacağız”.

    İsrail’in Filistin’de uyguladığı vahşete dikkat çeken Bakan Tunç, “400 yıl boyunca her dinden insanın barış içinde yaşadığı Filistin bugün kan gölü. Bu sadece 7 Ekim’den bu yana olanlar değil 1 asırdan bu yana zulüm var. O işgale karşı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin sayısız kararları var. Bu kararların hiçbirisine uymayan bir devlet var karşımızda. Adeta bir örgüt, bir terör devleti gibi hareket eden bir yapı var. Buna dur diyecek uluslararası sistem maalesef yok. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘dünya 5’ten büyüktür’ derken birileri ülkemizde bile ‘ne faydası var ki bu konuşmanın’ diyordu. Bugün dünya liderlerini birçoğu BM yapısının reforma tabi tutulması gerektiğini savunuyor. Uluslararası Adalet Divanı’nda bir yargılama başladı. Biz müdahillik talebinde bulunduk. Beyanlarımızı ilettik. Suç delillerini de ibra ettik. En kapsamlı dosyayı biz takdim ettik. Sonrasında da müdahale dilekçesi verdik. Uluslararası Adalet Divanı tedbir kararları verdi. Bunların içinde ateşkes var, insani yardımlara izin vermek var. ‘Bunlara uymanız gerekir’ dedi. ‘Esas hakkında karar vermiyorum ama burada soykırıma giden bir durum var, BM soykırım sözleşmesinin ihlali kanaatindeyim’ dedi. Tedbir kararları verildi. Kim uygulayacak bunları. BM Güvenlik Konseyi. Güvenlik Konseyi’nde tüm dünyayı temsil eden bir yapı var mı yok. Orada bir veto hakkı kullanıldığında karar uygulanamıyor. BM Güvenlik Konseyi, tamamen görünürde bir güvenlik konseyi. Dünyanın güvenliği tehdit edilirken eğer bu konsey mahkeme kararını icra edemiyorsa onun bir anlamı yok” dedi.

  • Ceza infaz sisteminde değişiklik

    Ceza infaz sisteminde değişiklik

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Ceza infaz sistemi ile cezasızlık algının ortadan kalkacağını dile getiren Tunç, 2 yılın altında ceza alanların da cezaevine gireceğini açıkladı.

    Çalışmaların devam ettiğini ifade eden Tunç, iyi hal indirimi ve denetimli serbestliği yeniden değerlendirdiklerini ifade etti.

    Kamuoyunda tartışmalara neden olan Anayasa’nın ilk 3 maddesine ilişkin de önemli açıklamalarda bulunan Tunç, “Anayasamızın ilk 4 maddesiyle ilgili bir tartışma söz konusu olmaz.” dedi.

    Tunç’un açıklamaları şöyle:

    CEZA İNFAZ SİSTEMİ DEĞİŞECEK

    Ceza adalet sistemimiz soruşturma, kovuşturma ve infazdan ibarettir. Ceza adalet sistemimizin caydırıcı olması lazım.

    Yargı Reformu Strateji Belgesi ile ilgili hazırlığımız var. Yargı Reformu Strateji Belgesi ile ilgili 1,5 yıldır çalışma var.

    Bilim adamlarınından görüşler aldık. Vatandaşlarımızdan görüşler aldık.Şu ana kadar 45 bin görüş geldi. Bunları uzun toplantılarda çalıştaylarda değerlendirdik.

    Ceza infaz sisteminde cezasızlık algısını değiştirecek düzenleme yapacağız.

    Özellikle 2 yılın altındaki suçlar bakamından bu suçların yatarının olmaması kamuoyunda rahatsızlığa neden oluyor. 2 yılın altında ceza alanlar da cezaevine girecek.

    Kapasite sorununun cezasızlıkla alakası yok. Devlet onun tedbirlerini alır.

    İYİ HAL İNDİRİMİ

    İyi hal ve denetimli serbestliği yeniden değerlendiriyoruz. İyi hal indirimi her suçta olmayacak. Bununla ilgili alternatif çalışmalar yapıyoruz. Katalog suçlara yeni suç tipleri de eklenebilir.

    YENİ YARGI PAKETİ

    Meclis’imizin gündemimizde. Genel Kurul aşamasında. Biz taslak çalışmalarında kendilerine katkılar sunduk. Pakette yargıyı hızlandırmaya yönelik gecikmeyi önleyecek suç ve suçluyma mücadele konusunda bazı hususlar var.

    10. Yargı Paketi ile ilgili yargı teklifi yakında komisyona sunulacaktır.

    NARİN CİNAYETİ SORUŞTURMASI

    Soruşturma titiz bir şekilde devam ediyor. Şu anda tutuklular var. Adli kontrollü şüpheliler var. Tespit edilen kamera görüntüleri oldu. TÜBİTAK’ta değerlendirmesi yapıldı. Yaklaşık 250’ye yakın kişinin ifadesi alındı. Geriye dönük HTS kayıtları incelendi. Daraltılmış baz çakışmasıyla çok önemli verilere ulaşıldı. Teknik çalışmaların son aşamasına gelindi. İddianame hazırlığı süreci başladı.

    İddianame ortaya çıktığında Narin’in katillerinin kim olduğunu görecekler.

    ANAYASA’DA 3. MADDE TARTIŞMASI

    Anayasamızın ilk 4 maddesiyle ilgili bir tartışma söz konusu olmaz. Meclis Başkanımız da bunu ifade ettiler. Meclis Başkanımız kastının bu olmadığını gösterdi. İlk 4 maddenin tartışılmadan bir uzlaşma konusu kurarak yeni anayasa çabası var. Yeni anayasaya Türkiye’nin ihtiyacı vardır.

    GEBZE BARINAĞINDAKİ ÖLÜMLER

    Soruşturma başlatıldı. Kanuna aykırı uygulamalar varsa gerekli yaptırımlar gerçekleşir. Bu yasa hayvanları öldürme yasası olarak lanse edilmişti. Bu yasa hayvanları da yaşatma ve sokakları güvenli hale getirmek içindi.

    EYLEM TOK VE OĞLUNUN İADE SÜRECİ

    Duruşma devam ediyor. Oradaki süreci bekleyeceğiz. Oradaki savcının iade konusundaki görüşleri de ortada.

  • Yılmaz Tunç’tan anayasa açıklaması

    Yılmaz Tunç’tan anayasa açıklaması

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul’un Pendik ilçesinde bulunan İstanbul Gedik Üniversitesi’nde düzenlenen 2024-2025 Akademik Yılı açılış törenine katıldı. Bakan Tunç törende yaptığı konuşmada, “Toplum değişiyor, toplumun ihtiyaçları değişiyor. Bütün bunlar yeni suç tiplerinin de ortaya çıkmasına neden oluyor. Buna paralel olarak hızlı bir şekilde mevzuatımızı da toplumun ihtiyaçlarına uyarlamak durumunda kalıyoruz. Bu nedenle planlı bir çaba içerisinde yargı reformu strateji belgeleri kapsamında da sürekli bir yenilenme içerisindeyiz. 2009 yılında birinci yargı reformu, 2015’te ikincisi, 2018’de üçüncüsünü yayınlamış ve mevzuatımızı sürekli güncel tutmaya çalışmıştık. Önceki reformlardan henüz hayata geçmeyen kısımlar ve yeni ihtiyaçlara göre yeni reformları da Yargı Reformu Strateji Belgemiz ile 2024 ve 2028 yıllarını, önümüzdeki 4 yıllık bir planı, yargı alanında neler yapacağımızı kısa, orta ve uzun vadeli hedefler şeklinde önümüzdeki günlerde sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaşacak. Bütün kesimlerin görüşlerini aldık. Yargı mensuplarımızın, vatandaşlarımızın, hukuk fakültelerimizin görüşleri geldi. Yine akademisyenlerimizden, barolarımızdan görüşler aldık. Bir buçuk yıllık bir çalışma neticesinde şu anda son istişarelerini gerçekleştiriyoruz. Vatandaşlarımızın da erişimine açtık. 45 bine yakın da vatandaşımızdan görüşler geldi. Hala daha o sistem açık. Yargıdaki karşılaşılan sorunlar, çözüm önerileri, mevzuatta yapılması gerekli değişiklik ihtiyaçları, uygulamada, idari alanda yapılabilecek hususlar hepsi Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde hedefler olarak belirlenecek” dedi.

    Bakan Tunç, “Şu anda toplumun huzur ve sükunetini bozan hem bilişim yoluyla işlenen suçların, sosyal medya aracılığıyla işlenen suçların da artış gösterdiğini görüyoruz. Özellikle toplumu suçtan korumak adaletin en başlıca görevi. Toplumu suçtan korumak, suçu önlemek, suç işlenmişse de o suç işleyene hak ettiği cezayı uygulamak, cezası infaz edildikten sonra da bir daha suç işlememesi için onu ıslah etmek. Ceza adalet sisteminin üç aşaması vardır; soruşturma, dava ve infaz aşaması. Bu aşamalarda özellikle yargının etkinliğini sağlayacak, suç işlenmesini en aza indirecek, işleyene de hak ettiği cezayı, yaptırımı uygulayacak sistemi bugüne kadar yaptığımız çalışmalara ilaveten yeni gelişen durumlar sonrasında da yeni düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Bazı suç tiplerinin artmış olması ve bu artış sebepleri, gerek mevzuatımızdan kaynaklanan sebepler gerek diğer sebepler, bunların hepsi Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandıktan sonra meclisimize yasal düzenlemeler olarak getireceğimiz konular var. Ve hızlı bir şekilde kanunlaştırarak, yargının gecikmeden tecelli edebilmesi, öngörülebilen bir adalet sisteminin tesisi ve vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden memnuniyetini en üst noktaya taşımanın gayretiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

    Darbecilerin yazdırdığı anayasanın değişmesi gerektiğini ifade eden Bakan Tunç, “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, Türkiye Yüzyılı’nın başında artık darbe anayasasıyla yolumuza devam etmek bizim için aslında bir yüz karası. Darbecilerin yazdırdığı bir anayasayla demokratik hukuk devletinin yönetilmesi doğru bir şey değildir. Yine anayasamızda ‘Sıkıyönetim ilan edilebilir’ maddesi vardı, darbecilerin yazdığı anayasa. Bunu kaldırdık, değiştirdik. ‘Darbeciler yargılanamaz’ diye bir hüküm vardı. Milletimizin onayıyla, onların desteğiyle bunların hepsi değişti ama tüm bu değişiklikler anayasadaki vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırdı mı? Bunu söylemek mümkün değil. Darbecilerin oluşturduğu vesayetçi anlayışın oluşturduğu bir kurgu var. Sonraki değişiklikler, o kurguyu bozmaya yönelik değişiklikler, o vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik yapılan değişiklikler, anayasanın farklı maddelerinde farklı çelişkilere de yol açtı. Dolayısıyla tüm bunları ortadan kaldırmanın yolu yeni, demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini net bir şekilde belirleyen, millet ve devlet arasındaki bir toplum sözleşmesini yapmak durumundayız. Türkiye’ye bu yakışır. 28. Dönem Parlamentosu’nda uzlaşmaya yanaşanlar millet tarafından takdir toplar ama uzlaşmaz bir tutum içerisinde olanlarsa yine millet tarafından eleştirilir. Temennimiz milletimize olan bu borcu ‘Türkiye Yüzyılı’ inşa sürecinin başında gerçekleştirelim, ülkemizi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturmak için çalışalım. Çünkü kalkınmanın temeli demokrasi, adalet, eğitim. Bunlar çok önemli. İnşallah bunları da önümüzdeki süreçte gerçekleştirmenin gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

    Programa Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. İsmail İlhan Hatipoğlu’nun yanı sıra eski Bulgaristan İnovasyon ve Büyüme Bakanı Milena Stoycheva, Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kesik ve üniversitenin Mütevelli Heyet Başkanı Hülya Gedik de katıldı.

  • Tunç: “Yargıda yeni reform paketini milletvekillerine sunacağız”

    Tunç: “Yargıda yeni reform paketini milletvekillerine sunacağız”

    Mudanya Üniversitesi’nin 2024-2025 akademik yılı açılışına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yaptığı konuşmada, ülkelerin kalkınması için eğitimin en önde gelen unsurlardan bir tanesi olduğunu belirterek, “Gençlerin eğitimi, çocukların geleceğe hazırlanması eğitimle mümkün. Eğitim olmadan kalkınma olmaz. İlköğretimden ortaöğretime, liseden üniversiteye varıncaya kadar eğitimin her kademesi birbirinden değerli. Özellikle yükseköğretim, gençlerin geleceğe hazırlanması çok çok önemli. Bu anlamda da son yıllarda ülkemiz çok önemli mesafeler aldı. Üniversite sayıları, 66’dan 208’e çıkarıldı. Tüm ülke genelinde 81 vilayetimizde üniversiteler kurulurken, vakıf üniversitelerinin önü açıldı. Bu anlamda eğitimin kalitesini arttırmak için akademik kadroların güçlendirilmesi için destekler verildi. Bütçede en fazla pay eğitime ayrıldı. Eskiden savunmaya ayrılıyordu. Üniversitelerde okuyan öğrencilerin okuma imkanları, burs, yurt imkanları arttırıldı. Tabii insanı güçlendirmenin en önemli yolu da çocukları daha ilk baştan itibaren güçlü bir eğitimle desteklemek. Eğitime bütçede en fazla payı ayırdık. Tabii istikrarlı kalkınma hamleleriyle ülkemizin dört bir yanını eserlerle donattık. Bursa’mız bu eserlerden çok çok faydalanırken, faydalanmaya da devam ediyor” diye konuştu.

    Yüzde 20’lik savunma sanayinde yerlilik oranı varken bugün yüzde 80’e çıkardıklarını belirten Bakan Tunç, “Bunun ne kadar önemli olduğunu işte görüyoruz. Yüzde 100’e varmamız lazım. Hatta ihraç eder noktaya gelmemiz lazım. Teknolojinin tüm imkanlarını her alanda kullanmamız lazım. Eğitimde de, adalette de artık dijital çağdayız. İstikrarlı kalkınma hamlelerinde bugüne kadar aldığımız mesafeyle yetinmememiz lazım. Dünyada Türkiye’yi en güçlü ülkeler arasında görmemiz lazım. Bunun mücadelesini milletçe birlik beraberlik içerisinde vermemiz lazım. Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmanın yolu da güçlü olmaktan geçiyor. Bugün maalesef, üniversite rektörümüzün de açılışta belirttiği gibi dünyada adaletsiz bir sistem var. Bu adaletsizliği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler kürsüsü de dahil olmak üzere sürekli dile getiriyoruz. Uluslararası sistemin artık insanlığın sorunlarına cevap veremediğini, uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu, dünyadaki sıkıntıları çözme noktasında başarısız olduğunu ve dünyanın 5’ten büyük olduğunu ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu her fırsatta söylüyor. Sadece tek başımıza söylememiz bir şey ifade eder mi diye düşünüyorken, bugün dünyanın birçok lideri de aynı söze geldi. Aynı cümleleri kurmaya başladı. Uluslararası sistemin Birleşmiş Milletler’in yapısının güvenlik konseyinin yapısının adil olmadığını, artık dünyanın birçok lideri, ülkenin devlet başkanı da söylemeye başladı. Seslendirmeye başladı. Hatta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri dahi, Güvenlik Konseyi’nin yapısının sorunları çözmediğini, bir reforma tabi tutulması gerektiğini söylemeye başladı. Yani dünyada adaletin, hakkaniyetin sözcülüğünü, insan haklarının savunuculuğunu yapan bir liderimiz ve bir ülke noktasında dikkat çekmeye başladık. Bunu daha da güçlü yapmanın yolu Türkiye’yi her alanda güçlü kılmak. Fiziki kalkınma hamleleriyle de demokrasisiyle de daha güçlü hale gelmelidir” ifadelerine yer verdi.

    “İsrail aslında bir maşa. O maşayı kullanan eller maalesef insanlık düşmanı, oradaki soykırımın asıl azmettiricileridir”

    Bugün Filistin’de dünyanın gözü önünde çocukların katledildiğini belirten Tunç, “41 binden fazla Filistinli şehit edildi. Bunun yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ama maalesef bu katliamı durdurabilecek bir güç, bir uluslararası kuruluş yok. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin tüm unsurları ihlal ediliyor. Cenevre Sözleşmesi’nin bütün hükümleri, insancıl hukukun bütün hükümleri ayaklar altına alınıyor. Uluslararası kuruluşların aldığı kararlar sınırlı ve alınan kararlar da maalesef uygulanmıyor. Aslında bir asırdan bu yana orada yerlerinden, yurtlarından edilmek istenen insanlar var. 400 yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde her dinden insanın barış içerisinde, huzur içerisinde yaşadığı Filistin orada Siyonizm Kongresi’nden sonra Yahudi devletinin kurulması fikriyle beraber oluşan ve oradaki yerli halkı yerinden yurdundan ederek bir işgal süreci başladı. O işgal sürecine yönelik Birleşmiş Milletler’in Güvenlik Konseyi’nin çok sayıda kararları olduğu, işgal edilmemesi, işgal topraklarından çekilmesi noktasında kararlar oldu. Sayısız kararlar var ama bu kararların hiçbirisine uymayan bir İsrail devleti maalesef bugünlere kadar gelindi. 7 Ekim’den bu yana da artık olay çok daha farklı bir boyuta geldi. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlendi. Bu soykırım tanımının tamamına uyan bir durum. Bir milletin sırf Müslüman olduğu için yaşadığı topraklardan çıkarılması, sürgüne tabi tutulması, katledilmesi soykırımın ta kendisi. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesi ihlal edildi. Güney Afrika’nın başlatmış olduğu Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya biz ilk günden beyan dilekçemizi verdik. Dışişleri Bakan Yardımcımız da beyanda bulundu. Bunun bir soykırım olduğunu, ateşkesin bir an önce sağlanması gerektiğini, insani yardımların engellenmemesi gerektiğini, hatırlayın o günlerde güvenlik konseyinin huzuruna gelen insani yardım önergeleri dahil reddedilmiştir. Yani insani yardım önergesi reddedilebilir mi? ‘Oradaki çocuklar aç kalsın veya ölsün. Kadınlar katledilsin.’ İşte uluslararası sistem maalesef bu. Uluslararası Adalet Divanı yargılamaya başladı. Tabii oradaki durumun soykırım olmadığını söylemek, hukukçular için mümkün değil. Tedbir kararları aldı. Soykırım sözleşmesi ihlal ediliyor dedi. Esas hakkında karar olmamakla beraber dedi. Ateşkesin bir an önce sağlanması ve insani yardımların engellenmemesi konusunda karar alındı. Bu tedbir kararlarını uygulayacak, icra edecek olan mekanizma neresi? Güvenlik konseyi. Güvenlik konseyinin huzuruna gidildi ama maalesef güvenlik konseyinin kararları birçok zaman oy çokluğuyla reddedildi. Tabi İsrail özellikle Amerika Birleşik Devleti başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin büyük desteğini alıyor. Burada İsrail aslında bir maşa. Asıl o maşayı kullanan eller maalesef insanlık düşmanı, oradaki soykırımın asıl azmettiricileridir. Dolayısıyla, insanlık bunu da gördü. Bu soykırımı ve tutumunu destekleyenler de azmettiriciler olarak dünyanın tarihine kara leke olarak geçtiler. Bunlar bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Şimdi tabii oradaki savaşı, soykırımı daha da genişletmenin çabası içerisinde Lübnan’a saldırdılar. Biz Türkiye olarak dünyada adaleti, hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. Filistin sorununun kesin ve kalıcı çözümü orada 1967 sınırlarında yani İsrail’in işgal ettiği Batı Şeria, Gazze ve diğer bölgelerden çekilerek 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan oradaki akan kanın durmayacağını bir an önce bağımsız Filistin devletinin kurulması gerektiğini de biz bütün dünyaya, söylemeye, haykırmaya devam edeceğiz. Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

    Diğer yandan, ülkedeki adalet sisteminin daha güvenilir, gecikmeyen, hukukun üstünlüğüne dayanan öngörülebilir bir adalet sisteminin tesisi noktasında çok mesafeler alındığını ifade eden Bakan Tunç, “Biraz önce Mudanya Üniversitesi kurucusu Gıyasettin Bingöl, gençlik yıllarındaki üniversite hayatından bahsetti. Nasıl sıkıntılar çektiğinden bahsetti. Hangi kitapların yasaklandığından, nelerin konuşulamadığından bahsetti. İşte burada örnek. Bugün bu sıkıntıların hiçbirisi yok. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önü alabildiğine açıldı. Düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğünün olmadığı bir yerde gelişme olmaz. Özgürlükler, düşünce ve ifade kesinlikle kısıtlanamaz. Ama belli şartlarda kısıtlanabilir. O da şiddeti teşvik ediyorsa, şiddet çağrısı. Orada artık düşünce özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla özellikle ülkemiz terörle mücadele eden bir ülke. Terörle, 40 yıldan bu yana PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Hemen yanı başımızda bir terör devleti kurulmaya çalışıldı. Son yıllarda, son 5-6 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Diğer yandan 15 Temmuz’da hain bir darbe kalkışmasıyla karşı karşıya kaldık. O darbeci teröristlerle mücadele sürecimiz hem yargı alanında var hem diğer alanlarda devam ediyor. Dolayısıyla ülkemizde terörün her türlüsüyle mücadele ediyoruz. Terörün her türlü mücadele ederken de iktidarıyla, muhalefetiyle birlik olmak durumundayız. Birlik ve beraberlik içerisinde milletimizin huzurunu, güvenliğini sağlayabiliriz. Bu anlamda ülkemiz 22 yıldan bu yana temel hak ve özgürlüklerin daha da alanının genişletmesi genişletilmesi anlamında çok önemli mesafeler aldık. Bir kere mevzuatımızın temel kanunlarımızın tamamını biz yeniledik” dedi.

    “Yargıda yeni reform paketiyle ilgili çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız”

    Toplumun geliştiğini, ihtiyaçların çeşitlendiğini, bilişim teknolojilerinin de gelişmesiyle yeni yeni suç tiplerinin ortaya çıktığına dikkat çeken Bakan Tunç, “Sosyal medyanın görünürlüğün artması nedeniyle suçlardaki artış tüm bunlar tabi ki yeni ihtiyaçları da doğuruyor. Bu yeni ihtiyaçları da süratli bir şekilde gerçekleştirmek, ihtiyaçlara uygun mevzuat düzenlemelerini yapmak gerekiyor. Özellikle son günlerde tartışılan, işte cezasızlık algısına yönelik eleştiriler. Bu eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz. Bir buçuk yıldan bu yana yargı reformu strateji belgesiyle ilgili bir hazırlığımız var. Önümüzdeki birkaç hafta sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyuyla paylaşacak. Özellikle suç ve suçluyla mücadelede bir kere suçun önlenmesinden tutun da soruşturma aşaması, dava aşaması ve infaz aşamasının her biri birbirinden değerli. Bu anlamda caydırıcılığı sağlamak, özellikle suç işlemesini önlemek, suç işleyenlerin cezalarını çektikten sonra onların topluma kazandırılmasını sağlayabilmek için çok önemli çalışmalar bugüne kadar yaptık. Bundan sonra da özellikle gelişen durumlar nedeniyle yapmak durumundayız. Yargı reformu strateji belgemizde özellikle eleştiri konusu olan denetimli serbestlikle ilgili uygulamalarla ilgili, koşullu salıvermeyle ilgili ve bazı suçlar, özellikle öne çıkan, toplumun huzur ve sükunetini bozmaya yönelik davranışlara yönelik cezaların, alt sınırların arttırılmasına yönelik tutuklama tedbirinin şekline gerek mevzuatımızda gerekli uygulamaya yönelik önemli çalışmalarımız var. Bu taslak çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız ve bu anlamda suç şebekeleriyle mücadeleyi emniyet güçlerimizle de yargı teşkilatımızla beraber bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Toplumun huzurunu bozan suç şebekelerine, örgütlerine hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Özgürlüklerin alanını alabildiğine genişlettik dedik. Tabii bunu yaparken hem mevzuatımızdaki değişiklikler hem de anayasal düzenlemeler yaptık. Anayasamızda kadın haklarıyla ilgili, çocukların korunmasıyla ilgili. Hak arama yollarının genişletilmesiyle ilgili önemli reformları hayata geçirdik. Kamu Denetçiliği’nin kurulması, bilgi edinme hakkı, bireysel başvuru hakkı gibi birçok düzenlemeyi hayata geçirdik. Özel hayatın korunması, kişisel verilerin korunması. Bunlar anayasamızda olmayan şeylerdir. Darbe anayasasında bunlar yoktu. Ama bunlar ihtiyaçtı ve bu mekanizmaların kurulması gerekiyordu ve bunlar önümüzdeki işte 2010, 2004, 2005 ve 2017 anayasa değişiklikleriyle bir kısmı referandumla, bir kısmı mecliste oy birliğiyle yapılan düzenlemeler olarak hayata geçti. Tabii ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması önemliydi. Çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. İşte Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, Yüksek Askeri Şura’nın yapısı, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, demokratik hukuk devleti ilkelerine daha uygun hale getirilebilmesi için önemli çalışmalar yapıldı. Tabii bundan sonra yapılamaz mı? Özellikle o kurum ve kuruluşların bundan sonra bu ülkede bir daha milli iradenin, demokrasinin önü kesilmesin diye vesayetçi ruhtan tamamen arındırılabilmesiyle ilgili olarak yapılabilecekler elbette ki var. Anayasamızda yapılan bunca değişiklik darbecilerin yargılanabilmesinden tutun da sıkıyönetimin ilan edilebilmeyeceğine yönelik hükümlerin kaldırılmasına yönelik sıkıyönetimin ilan edilebileceğine yönelik hükümlerin kaldırılmasından tutun da birçok demokratik düzenlemeleri anayasamızda hayata geçirdik. Ama biz şimdi diyoruz ki Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başladık. Türkiye Yüzyılı diyoruz inşallah. Gençlerimiz burada, onların omuzlarında Türkiye Yüzyılı inşa edilecek. Bizler özellikle ön sıradakiler temeli attı. Şimdi asıl inşaat sürecini bu gençlerimiz yapacak. O nedenle gençlerimize biz güveniyoruz” diye konuştu.

    Mudanya Üniversitesi kurucusu Gıyasettin Bingöl ise yaptığı konuşmada, “Mudanya Üniversitesi’ni elimizden geldiği kadar dünya üniversitesi yapmak için bütün çabaları sarf edeceğiz. Çok iyi bir ekip kurduğumuzdan emin olabilirsiniz. Liyakata, puana önem verdiğimizden emin olabilirsiniz. Bütün ilanlarımız bağımsız bir şekilde ilan edilir. Layık olan kişi tercih edilir. Mudanya Üniversitesi’nde rektörümüzden hocalara, düşünülmüş, tartışılmış, sınavlardan geçip hak ederek buraya geldiler. Eski rektörümüz ve danışma kurulu başkanımız, nerede bir akıl buluyorsak oraya hemen müracaat ediyoruz. İstişare etmek, büyümek, gelişmek istiyoruz. Adalet Bakanımızın öğrencilerimize ilk dersi vermesinden dolayı çok onur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • “Kadına yönelik şiddet kırmızı çizgimiz”

    “Kadına yönelik şiddet kırmızı çizgimiz”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle ilgili bir soru üzerine Bakan Tunç, bu konudaki hazırlıkların son aşamada olduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile son istişarelerin yapılacağını söyledi.

    Tunç, belgenin bir yıllık bir çalışmanın sonucunda, yargı camiası ve vatandaşlardan gelen görüşler doğrultusunda oluşturulduğunu belirtti.

    Belgede ceza adalet sisteminin etkinliğini tahkim edecek önemli düzenlemelerin olacağını vurgulayan Tunç, “Cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik denetimli serbestlik uygulamaları, iyi halin kaldırılıp kaldırılmayacağı, bazı suçlar bakımından denetimli serbestliğin olup olmayacağı konusu tüm bunlar Yargı Reformu Strateji Belgemizde sonuca bağlanacak. Bu konuda o hedefler doğrultusunda da yasamayı ilgilendiren hususlar Meclis’in gündemine gelecek.” bilgisini verdi.

    Tunç, şu anda Meclis’in gündeminde 9. Yargı Paketi’nin olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

    “10. Yargı Paketi ile ilgili hazırlıklarımız var. Hem 10. Yargı Paketi’nde hem de Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde ortaya konulacak özellikle ceza adaletiyle ilgili kısmı Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da konuşmalarında ifade ettiği ‘toplumun huzur ve sükununu bozmaya yönelik’ suçlardaki, o suçlarla mücadeleyi daha etkin hale getirebilmek için önemli düzenlemeler olacak. Bunu önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz.”

    “KADINA YÖNELİK ŞİDDET BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ”

    Kadın cinayetlerindeki artış konusunda ise Tunç, şunları söyledi:

    “Kadına yönelik şiddet bizim kırmızı çizgimiz. Kadınlarımızın şiddetten korunmasıyla ilgili, kadına karşı işlenen suçları artırmıştık. Kasten öldürme suçlarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirmiştik. Kasten yaralama ve diğer kadına yönelik işlenen suçlar diğer kişilere işlenenden daha ağır hale getirilmişti önceki yasama döneminde. Bunları daha etkin uygulanma noktasındaki çabalarımızı da sürdürmenin gayreti içinde olacağız.” diye konuştu.

    Tunç, adli kolluk ve idari kolluğun ayrılacağı iddialarına ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

    “Tabii yıllardır ülkemizde tartışılan bir konu. Seçim beyannamemizde de buna yönelik bir hüküm var. Yargı reformu belgelerinde de yerini almıştı. Bu konudaki değerlendirmeleri önümüzdeki süreçte Meclis grubumuzla birlikte gerçekleştiririz. Bu noktada hangi karar verilecekse özellikle adli kolluğun daha etkin yürütülebilmesi açısından faydalı olacağına ilişkin seçim beyannamemizde milletimize bir vaadimiz var. Bu konunun değerlendirilmesini hem merkez yönetim kurulumuz hem de meclis grubumuz hep birlikte değerlendirip bir sonuca ulaşırız.”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Discord isimli sosyal medya platformuna erişim engeli getirilmesine ilişkin soruya da “5651 sayılı yasamız var. ‘İnternette Suç İşlenmesinin Önlenmesine Dair Kanun’. Bu kanun gereğince özellikle internet medyası üzerinde işlenen suçların önlenmesi ile ilgili yaptırımların daha da artırılması ve bu kararlılığı dün de ifade ettik. O konudaki sosyal medya şirketlerinin ülkemizin hukuk sistemine saygı göstermesi lazım. Biz bu konuyu kararlılıkla sürdüreceğiz.” karşılığını verdi.

  • Hadım uygulaması yeniden gündemde

    Hadım uygulaması yeniden gündemde

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Genel Merkezi’nde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. MYK toplasında yargı reformunu MYK üyelerine arz ettiğini ifade eden Bakan Tunç, toplumda yaygın olan cezasızlık algısının ortadan kaldırılmasına yönelik yürütülen çalışmalar ve gelecekteki hedeflerin ele alındığını söyledi. Cezasızlık algısının toplumda huzursuzluğa yol açtığını ve bu sorunun çözümü için önemli adımlar atacaklarını ifade eden Tunç, “Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak için yürütülen çalışmalar, adalet sistemimizin güvenilirliğini artırma hedefimizi destekleyecek” dedi.

    Bakan Tunç, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacak yargı reformu strateji belgesinin 2024-2028 dönemini kapsayacağını da duyurdu. Tunç, bu belgenin ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmak, suçların önlenmesi ve suçluların soruşturulması konularındaki hedefleri içereceğini aktardı. Yargı reformu kapsamında yapılacak düzenlemelerin önemine vurgu yapan Bakan Tunç, “Özellikle koşullu salıverme, denetimli serbestlik ve iyi hal uygulamalarıyla ilgili mevzuatımızda yapılacak değişiklikler üzerinde çalışıyoruz. Bu düzenlemelerin bir kısmı yasal değişiklik gerektirecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubumuzun takdirine sunacağız” diye konuştu.
    Tunç ayrıca, daha önceki yargı reformu belgeleriyle yapılmış olan düzenlemeleri de hatırlatarak, yeni belgede önceki hedeflerden yakalanamayan unsurların yer alacağını belirtti.

    Duruşmalardaki kılık kıyafet indirimleri üzerine eleştiriler

    Bakan Tunç, kamuoyunda sıkça eleştirilen duruşmalardaki kılık kıyafet indirimi ile ilgili geçen yasama döneminde yapılan düzenlemenin yeterli olmayabileceğini ifade ederek, “Saf indirim almak için kılık kıyafetin indirim sebebi olmayacağı yönündeki düzenleme sonrası hala devam eden eleştiriler, bu konuda daha fazla çalışma yapmamız gerektiğini gösteriyor” dedi.
    Bakan Tunç, “Adalet sisteminin güçlendirilmesi, toplumun adalet beklentisini karşılamak ve güven duygusunu artırmak için kritik öneme sahip” diyerek, yargı reformu sürecinde toplumun her kesiminin görüşlerinin dikkate alınacağını vurguladı. Tunç, bu bağlamda yürütülen çalışmaların adalet sisteminin daha öngörülebilir ve gecikmeyen bir yapıya kavuşmasına katkıda bulunacağını belirtti. Yargı reformu çalışmaları çerçevesinde iyi hal indirimlerinin ve denetimli serbestliğin yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Adalet Bakanı Tunç, bu konuların ceza hukukçuları, akademisyenler ve milletvekilleriyle detaylı bir şekilde tartışılması gerektiğini belirtti. Toplumda özellikle kasten öldürme ve kasten yaralama gibi ağır suçlarda iyi hal indiriminin uygulamasıyla ilgili ciddi eleştirilerin bulunduğunu dile getiren Tunç, “Bu durum, bazı suçlar için denetimli serbestliğin uygulanıp uygulanamayacağı konusunda sorular ortaya çıkarıyor. Bu konuyu ceza hukukçularımızla masaya yatırmalıyız” dedi.

    Suç önleme ve toplum güvenliği

    Tunç, ceza hukukunun amacının toplumun korunması olduğunu hatırlatarak, “Toplumdan gelen eleştirileri dikkate almak zorundayız. Suçun işlenmesini önleyici tedbirler almalı ve özellikle eğitim çalışmalarıyla aileleri bilgilendirmeliyiz” diye konuştu. Tunç ayrıca, suç işlendikten sonra soruşturmaların etkin bir şekilde yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.

    Soruşturma sürecinin etkinliği

    Bakan Tunç, soruşturma aşamasında delillerin toplanmasının önemine değinerek, “Kolluk ile savcılık arasında iyi bir ilişki olmalı. Delillerin zamanında ve etkin bir şekilde toplanması, toplumda rahatsızlığa neden olabilecek durumları engelleyecektir” ifadelerini kullandı.

    Yargı süreçlerinde iyileştirmeler

    Yargı sistemindeki uzun süreli duruşmalara da değinen Tunç, “Duruşmaların kısa süre içerisinde başlaması ve karar verilmesi esas olmalıdır. Adli tıp ve bilirkişi raporları gibi zorunlu nedenlerle duruşmaların ertelenmesi süreçleri uzatıyor” dedi. Bakan Tunç, bu nedenle bilirkişi raporlarının ve delillerin hızlı bir şekilde değerlendirileceği bir sistemin oluşturulması gerektiğini belirtti.

    Cezaevleri ve doluluk oranı

    Cezaevlerindeki doluluk oranının bir mazeret olamayacağını belirten Tunç, “Bir suç işlenmişse ve tutuklama gerekiyorsa, cezaevinin dolu olması hakim veya savcı için mazeret olamaz. Bu konuda gerekli tedbirleri alıyoruz” diye konuştu.

    Cinsel saldırılara yönelik hadım yasası

    Cinsel suçlara ilişkin ‘hadım yasasının’ daha önce gündeme geldiğine ilişkin soru üzerine Bakan Tunç, “Ceza İnfaz Kanunumuzda tıbbi tedaviye karar verme yetkimiz var, mevzuatımız buna uygun. Uygulamayı geliştirecek şekilde mevzuatta düzenleme yapılabilir” dedi.

  • Yılmaz Tunç: “Karanlıkta hiçbir şey kalmayacak”

    Yılmaz Tunç: “Karanlıkta hiçbir şey kalmayacak”

    Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran’ın (8) öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor.

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gizlilik kapsamında özellikle teknik verilerle ilgili kamuoyuna yansımayan hususlar söz konusu olduğunu belirterek “Birtakım kamera görüntüleri var, bunlar TÜBİTAK’a gönderildi.” diye konuştu.

    Bakan Tunç’un açıklamalarından satır başları şöyle:

    “Soruşturmalar etkin bir şekilde devam etti. Ülke olarak Narin’in katillerinin tespiti ve hak etikleri en ağır cezaya çarptırılması noktasında büyük beklenti var. Soruşturma gizli, bazı bilgiler kamuoyuna yansıtılmıyor. Narin cinayetiyle ilgili karanlıkta hiçbir şey kalmayacak. İfadeler var çelişkiler var. Soruşturma aşamasında 12 şüpheli tutuklandı. Soruşturma gizli.

    “BİRTAKIM KAMERA GÖRÜNTÜLERİ İNCELENİYOR”

    Gizlilik kapsamında teknik veriler, delillerle ilgili kamuoyuna yansımayan hususlar da söz konusu. Birtakım kamera görüntüleri inceleniyor. Bu kamera görüntüleri TÜBİTAK’a gönderildi inceleniyor. 27’si şüpheli olmak üzere 268 kişinin ifadesi alındı. DNA tespitleri var. Bazı çakışmaları tespit ediliyor. Narin evladımızın katil ya da katilleri kısa sürede tespit edilecek çok uzun sürmez.

    “KATİL YA DA KATİLLER EN AĞIR CEZAYA ÇARPTIRILACAK”

    Bir daha bu tür elim olayların ülkemizde olmaması için gayret göstermeliyiz. Katil ya da katiller en ağır cezaya çarptırılacak.”

  • “Arabuluculukla anlaşma sağlanan dosya sayısı 4 milyonu aştı”

    “Arabuluculukla anlaşma sağlanan dosya sayısı 4 milyonu aştı”

    Adalet Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, hukuk uyuşmazlıklarının tarafların rızasıyla çözüme kavuşturulmasını sağlayan arabuluculuk uygulamasına tabi olan 6 milyon 444 bin 988 dosyadan 4 milyon 72 bin 786’sı anlaşma sağlanarak çözüme kavuşturulduğunu duyurdu.

    Adalet Bakanlığı tarafından hukuk sistemine kazandırılan arabuluculuk; iş, kira, ticaret ve tüketici uyuşmazlıklarının başarı ile uygulandığı aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Arabuluculuk sayesinde uyuşmazlıklar kısa bir sürede çözüme kavuşturuluyor, mahkemelerin iş yükü azalıyor ve toplumsal uzlaşı kültürüne katkı sağlanıyor. Arabuluculuk; iş uyuşmazlıklarında 1 Ocak 2018, ticari uyuşmazlıklarda 1 Ocak 2019, tüketici uyuşmazlıklarında ise 28 Temmuz 2020’den itibaren zorunlu olarak uygulanıyor. İhtiyari arabuluculuksa hukuk sistemine 14 Kasım 2013’te kazandırılmıştı. Tüm hukuk uyuşmazlıklarında başvurulabilen arabuluculukta bu güne kadar 6 milyon 444 bin 988 dosya sisteme girdi. Müzakeresi tamamlanan 6 milyon 223 bin 211 dosyadan 4 milyon 72 bin 786’sı anlaşma ile çözüme kavuşturuldu. Böylelikle anlaşma sağlanan dosyalarda başarı oranı yüzde 65 oldu. İş uyuşmazlıklarında müzakeresi tamamlanan 2 milyon 185 bin 432 dosyadan 1 milyon 77 bin 534’ü anlaşma ile sonuçlandı ve başarı oranı yüzde 49 oldu. Bu dosyalar ortalama 10 gün gibi kısa bir sürede çözüme kavuşturuldu. Ticari arabuluculukta ise müzakeresi tamamlanan 839 bin 764 dosyadan 334 bin 440’ı anlaşma ile sonuçlandı ve yüzde 40 başarı sağlandı. Arabulucular bu dosyalarda ortalama 20 gün gibi kısa bir sürede tarafları uzlaştırdı. Tüketici uyuşmazlıklarında da uygulamanın başladığı 28 Temmuz 2020’den bugüne kadar 434 bin 350 dosyada müzakere tamamlandı ve bu dosyalardan 160 bin 995’i çözüme kavuştu. Dosyalarda ortalama 10 günde uzlaşma sağlandı. 1 Eylül 2023 itibariyle başlayan kira uyuşmazlıklarında arabuluculuk uygulamasıyla 234 bin 535 dosyada müzakere tamamlandı. Bu dosyalardan 110 bin 55’i anlaşma ile sonuçlandı. Kira uyuşmazlıklarında arabuluculukta başarı oranı ise yüzde 47 oldu. İhtiyari arabuluculukta ise müzakeresi tamamlanan 2 milyon 442 bin 282 dosyadan 2 milyon 369 bin 702’sinde anlaşma sağlandı. Böylece müzakeresi tamamlananların anlaşma oranı yüzde 97 oldu.”

    “Barışçıl, dostane, hızlı ve az masraflı çözüm yolu”

    Arabuluculuğun hukuk sistemine 2013 yılında kazandırıldığını ve ilerleyen yıllarda geliştirilerek yaygınlaştırıldığını vurgulayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, dosyaların dostane şekilde çözüme kavuşturulduğunu kaydetti.

    Konuyla ilgili son rakamları paylaşan Bakan Tunç şöyle konuştu:
    “Yargıda özellikle alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin geliştirilmesiyle ilgili önemli çalışmalarımız var. Bugün dünyada da giderek değer kazanan ve bizim geleneklerimizde de olan arabuluculuk ve uzlaştırma müesseselerinin daha da geliştirilmesi, bu konudaki farkındalığın daha da artırılması ile ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2013’te hukuk sistemimize giren arabuluculukla bugüne kadar 6 milyonu aşkın uyuşmazlık görüşüldü. Müzakereleri tamamlanan 4 milyonun üzerindeki dosya anlaşmayla sonuçlandı. Dolayısıyla daha barışçıl, daha dostane, daha hızlı sonuca varılan ve daha az masrafla vatandaşlarımızın hakkına kavuştuğu bu sistemi geliştirmenin gayreti içerisindeyiz.”

  • Bakan Tunç’tan yeni anayasa açıklaması

    Bakan Tunç’tan yeni anayasa açıklaması

    Şanlıurfa Adalet Sarayı ek hizmet binası temel atma töreni düzenlendi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinden Şanlıurfa’nın da etkilendiğini hatırlatarak, “Deprem anından itibaren devletimizin tüm kurumları teyakkuza geçti, arama kurtarma çalışmaları ve sonrasında da yaraların sarılması, hasarların giderilmesiyle ilgili büyük bir mücadele başlattık. Bu mücadeleye taviz vermeden devam ediyoruz. Kabinemizin birinci önceliği deprem bölgesini biran önce ayağa kaldırmak, vatandaşlarımızı kalıcı konutlarına yerleştirmek ve hasar gören kamu binalarını da bir an önce hizmete sunmak. Bunun çabası içerisindeyiz” dedi.
    Yatırımlar hakkında bilgi veren Tunç, deprem bölgesinde 24 adalet hizmet binası, 14 ceza infaz kurumu ve denetimli serbestlik binası ile 39 ayrı yerde 2 bin 304 adliye konutunun 2024 yatırım programına aldıklarını ve bunların bir kısmının yapımına başladıklarını söyledi.

    Yeni Anayasa ile ilgili çalışmalar sürüyor

    Yargı alanında büyük reformlara imza attıklarını kaydeden Tunç, “Milletimizin onayıyla Anayasa’mızda yaptığımız kısmi değişikliklerle de olsa Anayasa’nın vesayetçi ruhunu ortadan kaldırmaya yönelik önemli reformları milletimizin isteğiyle hayata geçirdik. Anayasa’mızda temel hak ve özgürlükleri güçlendiren, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili, şehitlerimizin, gazilerimizin haklarıyla ilgili önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Özgürlükleri kısıtlayan bütün uygulamaları kaldırdık. Milletimizin onayıyla ülkemizin demokrasi standartlarını daha da yükselttik. Bununla yetinmiyoruz, Türkiye yüzyılının başlangıcında ikinci yüzyıla başlarken Türkiye’nin tamamen vesayetçi ruhtan arındırmaya çalıştığımız ancak hala maddeler arasındaki yeknesaklığın bozulması nedeniyle bir takım tartışmalara neden olan darbe anayasasından kurtularak yeni, demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, bireyin haklarını net bir şekilde ortaya koyan, devletin görevlerini net bir şekilde belirleyen demokratik bir anayasaya kavuşmamız önemli. Bu milletimize olan borcumuz bizim. İnşallah bu büyük reformu önümüzdeki günlerde, önümüzdeki yıllarda TBMM’de siyasi partilerimizin uzlaşmasıyla bu gerçekleşir. Bütün temennimiz bu ve ülkemiz demokratik yeni sivil bir anayasaya kavuşur ve Türkiye yüzyılının başlangıcında milletimizin başlangıcında milletimize olan borcumuzu da ödemiş oluruz” ifadelerini kullandı.

    Törene, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, Milletvekilleri Abdulkadir Emin Önen, İbrahim Eyyüpoğlu, Mehmet Ali Cevheri, Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak ve çok sayıda STK temsilcisi katıldı.