Etiket: yılmaz tunç

  • Bakan Tunç’tan adalet hizmetleri açıklaması

    Bakan Tunç’tan adalet hizmetleri açıklaması

    Yeni faaliyete başlayan ve yargı çevreleri belirlenen mahkemelere ilişkin HSK kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar ile ilgili Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise sosyal medya hesabından paylaşım yaptı. Bakan Tunç yaptığı paylaşımda, “Yargının etkinliğinin ve verimliliğinin artırılması, mahkemelerde ihtisaslaşmanın sağlanması ve vatandaşlarımızın adalet hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullanırken, yeni faaliyete başlayan Denizli Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresi Denizli, Muğla ve Uşak; Tekirdağ Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresi Tekirdağ, Kırklareli, Edirne ve Çanakkale olarak belirlendiğini açıkladı.

    Değişen yargı çevreleri hakkında bilgi veren Bakan Tunç, “Yeni Kurduğumuz Muğla Seydikemer adliye teşkilatı yargı çevresi, Fethiye yargı alanından çıkartılmış, Seydikemer mahkemelerinin yargı çevresi Seydikemer ilçesi mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Ağır Ceza Mahkemeleri yönünden Seydikemer Adliyesi, Fethiye Ağır Ceza Mahkemelerinin yargı çevresine dahil edilmiştir. Yeni kurduğumuz Ağır Ceza Mahkemeleri, İnfaz Hakimlikleri, İş Mahkemeleri, Tüketici Mahkemeleri, Asliye Ticaret Mahkemeleri ve Kadastro Mahkemelerinin yargı çevreleri de aldığımız karar doğrultusunda belirlenmiştir” ifadelerini kullandı.

  • Türk Bayrağı’na saldırıya soruşturma

    Türk Bayrağı’na saldırıya soruşturma

    Adalet Bakanı Tunç, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı paylaşımda, “Sosyal medya platformlarında yayınlanan görüntülerde yer alan Türk Bayrağımıza yönelik saldırılarda bulunulmasıyla ilgili, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanununun 300/1 maddesinde düzenlenen ‘Devletin Egemenlik Alametlerini Aşağılamak’ suçundan resen soruşturma başlatılmıştır. Rengini aziz şehitlerimizin kanından alan şanlı Türk Bayrağımıza yapılan saygısızlık ve çirkin saldırılar asla kabul edilemez” dedi.

  • “Hesap soran yargı sistemimiz var”

    “Hesap soran yargı sistemimiz var”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) Hukuk Fakültesinin 2023-2024 yılı eğitim ve öğretim döneminin mezuniyet törenine katıldı. AYBÜ’nün Keçiören kampüsünde gerçekleştirilen törende konuşan Bakan Tunç, “Ülkemiz son 22 yıl her alanda önemli reformlara ve ilerlemelere sahne oldu. Kim ne derse desin, her alanda insanı güçlendirmek için çalıştık. Eğitime ve sağlığa önem verdik. Sosyal politikalardan kültüre, adalete, güvenliğe varıncaya kadar her büyük ilerlemeler sağladık” ifadesini kullandı.

    “22 yılda adliye binası 78’den 367’ye yükseldi”

    Son 22 yılda adalet sisteminde fiziki koşulların iyileştirildiğini belirten Bakan Tunç, “2002 yılında sadece 78 müstakil adliye binamız vardı ve onlar da fiziki olarak yetersiz binalardı. Bugün müstakil 367 müstakil adalet binamız var” ifadesini kullandı.

    “Hakim ve savcı sayısı 9 binlerden 24 bin 285’e ulaştı”

    Bakan Tunç, “9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız bugün 24 bin 285’e ulaştı. Personel sayımızı da 52 binden 186 bine yükseltmiş bulunuyoruz. Tabii ki fiziki imkanlar, hakim, savcı, avukat, insan unsuru ve personelimiz. Kanunlarımızın vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına cevap verebilmesi adına da önemli ilerlemeler sağladık. Temel kanunlarımızın tamamını yeniledik. Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlarla hukuk devleti ilkesini güçlendirdik. Hak arama yollarını arttırdık. Temel hak ve özgürlükleri alabildiğince genişlettik. Hak arama yolları, bireysel başvuru hakkından bilgi edinme hakkına varıncaya kadar kişisel verilerin korunmasından, özel hayatın korunmasına, kamu denetçiliğine varıncaya kadar önemli reformları anayasal değişiklikleri milletimizin desteğiyle başardık” ifadelerini kullandı.

    “Askeri yargı ve devlet güvenlik mahkemeleri vardı, kaldırdık”

    Yapısal reformlar ile temel hak ve özgürlükleri demokratik ülkelere yakışır şekilde yükselttiklerini ifade eden Bakan Tunç, “Hukuk devleti ilkesini tahkim ettik. Yargı birliğini sağladık. Askeri yargı vardı, kaldırdık. Devlet güvenlik mahkemeleri vardı, kaldırdık. Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, demokratik devleti ilkesiyle bağdaşmıyordu. Yine Anayasa Mahkememizin, Hakimler Savcılar Kurulumuzun yapısı. Tüm bunları demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirerek yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirdik” dedi.

    “Darbecilerin yargılanmasının yolunu açtık”

    Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Ülkemizin de demokratik standartlarını yukarıya taşıdık. Anayasamızda sıkıyönetim diye bir madde vardı anayasamızda, kaldırdık. Anayasamızda darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı milletimizin desteğiyle bunları kaldırdık. Darbecilerin yargılanmasının yolunu açtık.”

    “Bağımsız yargı darbecilerden hesap sordu”

    Tarafsız ve bağımsız yargının son 22 yılda yapılan reformlar ile Türkiye’ye kazandırıldığını ifade eden Bakan Tunç, “Tarafsız ve bağımsız yargı bugün 28 Şubat darbecileri ve 12 Eylül darbecilerinden de hesap sordu. 15 Temmuz o karanlık gecesini yaşatan, FETÖ teröristleriyle ilgili olarak hemen evlerinden, o adliyelere koşarak yargılamaları, soruşturmaları başlatan o darbeci teröristler hakkında yakalama ve gözaltı kararlarını veren bağımsız ve tarafsız yargımızdır” diye konuştu.

    “Millet düşmanlarından hesap soran bir yargı sistemimiz var”

    Türk yargısını eleştirenleri işaret eden Tunç, şu ifadelere yer verdi:
    “Geçmişte maalesef bugün yargıyı eleştirenler, bugün yargının bağımsız olmadığı yönünde birkaç karardan yola çıkarak tüm yargı teşkilatını töhmet altında bırakmaya çalışanlara baktığımız zaman o geçmişte özellikle o günün ve bugün duayen gazeteci olarak köşelerinde ahkam kesen ve bazı televizyon kanallarında bir takım eleştirilerde bulunan o kişilerin geçmişte nasıl darbecilerin yanında olduğunu, o darbecileri destekleyen yargı mensuplarının bugünkü yargıdan daha bağımsız ve tarafsız olduğu yönündeki açıklamalarını duyduğumuzda evet onlar şunu diyoruz. ‘Bugün yargımız her zamankinden daha tarafsız ve bağımsızdır’. Geçmişte 27 Mayıslarda, 12 eylüllerde, 28 Şubat’larda darbecilerin, vesayetçilerin yanında duran, onlara destek veren darbecileri değil de darbe mağdurlarını yargılayan yargı yerine bugün milli iradenin yanında duran, darbecileri yargılayan, millet düşmanlarından hesap soran bir yargı sistemimiz var. İşte birilerinin de hazmedemediği maalesef budur.”
    Bakan Tunç, konuşmasının ardından hukuk fakültesi mezunlarına diplomalarını takdim etti.

  • “Bağımsız yargının kararını bekleyelim”

    “Bağımsız yargının kararını bekleyelim”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Grup Toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. 9. Yargı Paketi’ne ilişkin AK Parti Grubu’nun çalışmalarının devam ettiğini belirten Tunç, etkin ve hızlı yargı sistemi için pakette önemli düzenlemelerin bulunduğunu belirterek, “Adalet Bakanlığı olarak taslak üzerinde çalışmıştık. O taslak üzerinde milletvekillerimizin değerlendirmeleri tamamlandıktan sonra teklife dönüşecektir” ifadesini kullandı.

    “Etki ajanlığı” tartışmaları

    “Etki ajanlığı” tartışmaları ile ilgili soru üzerine Bakan Tunç, şunları kaydetti:

    “Türkiye aleyhine, başka bir devlet ya da organizasyonun lehine Türkiye’de suç işleyenlerin aynı zamanda casusluktan da cezalandırılmasına, uygulamadan kaynaklanan problemi ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenleme. ‘Türkiye’de araştırma yapanlar cezalandırılacakmış’ gibi değerlendirmelerin hiçbir doğruluk payı yok. Mesela kişisel verileri ihlal etti, bunu casusluk kastıyla yaptı hem kişisel verilerin ihlalinden hem de casusluktan ceza almasına yönelik düzenleme. Bu düzenlemeye de hiçbir kişinin itiraz etmeyeceğini düşünüyoruz. Kamuoyuna yanlış aktarılıyor. Sanki ‘Türkiye’de araştırma yapan, haber yapan birisi cezalandırılacakmış’ gibi algı oluşturuluyor. Bu algı doğru değil. Bu milletvekillerimizin değerlendirmesine açık olan bir husus. Grubumuz değerlendiriyor. Yargı paketinde yer alır, almaz tamamen onların takdirinde olan bir husus.”

    “Bağımsız yargının kararını bekleyelim”

    1 Temmuz’da Sinan Ateş cinayeti davasının başlayacağının hatırlatılması üzerine Bakan Tunç, “Bunlar yargının konusu olan hususlar. Yargımız soruşturmayı tamamlayarak kovuşturma aşamasına geçildi. Kovuşturma aşamasında da bunu değerlendirecek olan hakim ve savcılarımızdır. Hep beraber o süreci bekleyeceğiz. Kamuoyuna açık bir şekilde iddianame de ortada. Bunu hiçbir tarafa çekmemek lazım. Siyasi sonuç çıkarmak için manipülasyonlar yapmamak lazım. Tarafsız ve bağımsız yargının kararını bekleyelim” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Tunç’tan uluslararası kuruluşlara tepki

    Bakan Tunç’tan uluslararası kuruluşlara tepki

    Bakan Tunç, Kurban Bayramı’nı geçirmek üzere memleketi Bartın’a geldi. Bartın şehir merkezinde bulunan Şadırvan Cami’de Bayram namazını kılan Bakan Tunç, namaz akabinde ise camide ve avlusunda bulunan vatandaşlarla bayramlaştı. Gazetecilere ve cemaate çikolata da ikram eden Tunç, yaptığı açıklamada Türk Milleti’nin ve İslam Alemi’nin Kurban Bayramı’nı kutladı. Filistin’de 9 aydır saldırılarını devam eden İsrail’e karşı uluslararası kuruluşların etkisiz kaldığını belirten Tunç, ”Bayramlar kardeşlik günleridir. Dayanışma ve kardeşliğimizin, doruk noktasına çıktığı, paylaşmanın arttığı, dargınların barıştığı günler. Fakir fukarayı gözettiğimiz, küskünlerin ortadan kaldırdığımız müstesna günlerdir. İnşallah Kurban Bayramı barışa, huzura vesile olur. Bu bayramda maalesef, Gazze ve Filistin’den dolayı buruk bir bayram geçiriyoruz. Gazze’de, Filistin’de 9 aydır devam eden bir katliam söz konusu. 37 binden fazla Filistinli şehit edildi. İsrailli saldırganlar, maalesef 16 binden fazla çocuğu katlettiler. 10 binden fazla kadın katledildi. Dünyanın gözü önünde maalesef, bunlar gerçekleştirildi. Çocuk katilleri, kadın katilleri maalesef durdurulamadı. Mülteci kampları, ibadethaneler, cami, kilise gözetmeksizin bombalandı. Hastaneler bombalandı. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlenmeye devam ediyor. Maalesef insanlığı temsil eden, bu tür sorunları çözmek için görevli olan, uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu tüm çıplaklığı ile görüyoruz. Uluslararası Adalet Divanında, soykırım sözleşmesini ihlal ettiği için İsrail aleyhine açılan bir dava var. Bu dava da İsrail yargılanmaya başladı. İsrail aleyhinde, soykırım sözleşmesini ihlal ettiği için tedbir kararları verildi. İsrail’in bu saldırıları durdurması anlamında maalesef tedbir kararları uygulanamadı. Mahkeme kararı var ama maalesef icra edilemiyor.

    Bu anlamda Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin de etkisiz kaldığını görüyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma çerçevesinde İsrailli yöneticiler hakkında yakalama kararı talep etti. Maalesef bunun da icra kabiliyetinin olmadığını üzülerek görüyoruz. Uluslararası sistemin maalesef insanlığın sorunlarına çare olamadığını Filistin’deki Gazze’deki katliamlarda net bir şekilde görüyoruz. Cumhurbaşkanımız, dünya 5’ten büyüktür derken, uluslararası sistemin, kuruluşların, insanlığın sorunlarına çare olması gerektiğini, eğer çare olamıyorsa burada bir problem olduğunu ve uluslararası sistemin bir revizyona tabi tutulmasını başta BM kürsüsü olmak üzere her platformda söylüyor. G7 zirvesinde, İtalya’da liderlerle yaptığı görüşmelerde de Gazze ve Filistin’de akan kanı durdurulması gerektiğini liderlerle görüşmelerinde söyledi. 9 aydır Türkiye, orada akan kanın durdurulması için mücadelesini en güçlü şekilde sürdüren, insani yardım noktasında desteğini hiçbir zaman esirgemeyen bir ülke. Dünyada insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. İnsan hakları diye bas bas bağıran, çocuk hakları, kadın hakları diyen uluslararası kuruluşların Filistin ve Gazze söz konusu olduğunda nasıl bir çifte standart içerisinde olduklarını maalesef üzülerek görüyoruz. Türkiye olarak insan haklarını, dünyada hakkı, hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bunu güçlü bir şekilde devam ettirmenin gayreti içerisinde olacağız. Temennimiz bir an önce orada akan kanın durması, çocuk katillerinin bir an önce yargı önünde hesap vermesi ve cezalandırması. Eninde sonunda bu gerçekleşecek. Bu bayram İslam Alemi’nin, Müslümanların, sıkıntı çektiği, hüzün duyduğu son bayram olsun. Bütün temennimiz bu. Türkiye olarak, Filistinli kardeşlerimizin yanında, destekçisi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • “Erişilebilirliğin zirveye çıktığı adalet sistemini tahkim edeceğiz”

    Yargı sisteminin daha etkili işleyebilmesine hizmet eden yenilikler arasında yeni açılan ve temeli atılan adalet sarayları ile yargı mensuplarının sayılarının ve niteliklerinin arttırılması dikkat çekiyor. Ayrıca vatandaşların uyuşmazlıklarını mahkemeye gitmeden, el sıkışarak çözmesine olanak sağlayan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri de zaman ve kaynaklardan tasarrufu artırıyor, toplumsal barışa katkı sunuyor.

    1 yılda 5 adalet sarayı hizmete açıldı

    Bakanlık, son bir yıllık süreç içerisinde toplam 52 bin 368 metrekare kapalı alana sahip 5 adalet sarayını hizmete açtı. Ayrıca 11 ilde 971 bin 964 metrekare kapalı alana sahip adliye sarayının inşaatına başlandı. 21 adliyenin ise proje çalışmaları devam ediyor.

    Hakim ve savcı sayısı 24 bin 829’a yükseldi

    Son bir yılda atanan 2 bin 294 hakim savcı ile birlikte hakim ve savcı sayısı 24 bin 829’a yükseldi. 2019 yılında sisteme kazandırılan Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ilk kez bu yıl uygulanacak. Aynı şekilde ilk hakim savcı yardımcıları bu yıl içerisinde görevine başlayacak. Ayrıca son bir yılda 20 bin 779 alım ile personel sayısı 183 bin 806’ya ulaştı. Aynı zaman diliminde 168’i adli ve 9’u idari yargıda olmak üzere 177 mahkeme, 21 istinaf dairesi, Adli Tıp Kurum bünyesinde ise 3 Grup Başkanlığı ve 6 şube müdürlüğü faaliyete geçirildi. Kadın ve çocuk hakları açısından ikincil örselenmenin önüne geçen 19 yeni Adli Görüşme Odası (AGO) açıldı. Böylece Türkiye genelindeki AGO sayısı 171 oldu. Son bir yılda açılan 40 yeni noterlik ile noterlik sayısı ise 2 bin 385’e ulaştı.

    Teknoloji kullanımı yaygınlaştırıldı

    Duruşmalara uzaktan katılımı sağlayan 386 Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) cihazının kuruldu ve 1 milyon 708 bin 173 SEGBİS görüşmesi gerçekleştirildi. Ayrıca, yeni kurulan 340 e-Duruşma sistemiyle fiilen yapılan e-Duruşma sayısı 1 milyon 292 bin 884’e ulaştı. Yargısal süreçleri hızlandıran ve zamandan tasarruf sağlayan e-Tebligat uygulamasıyla da son bir yılda muhatabına iletilen tebligat sayısı 79 bini aştı.

    Deprem bölgesine yeni yargılama usulü ihdas edildi

    Deprem bölgesindeki bazı idari davaların daha hızlı sonuçlandırılmasına yönelik düzenlemeyi içeren 7471 sayılı Kanun 9 Kasım 2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeyle davaların bir an önce sonuçlanması için yeni bir yargılama usulü ihdas edildi. Böylece depremzede vatandaşlar yargısal süreçlerde desteklendi.

    9. Yargı Paketi’nin de hazırlıkları son aşamaya ulaştı

    Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk uygulaması ile son bir yıllık süreçte 1 milyon 340 bine yakın uyuşmazlık çözüme kavuşturuldu. Uzlaştırma kapsamında 324 bin 744, seri muhakeme usulü kapsamında 141 bin 243 ve basit yargılama usulü kapsamında da 256 bin 826 dosya hızlı bir şekilde sonuçlandırıldı. Son bir yılda 8. Yargı Paketi TBMM’den geçirilirken, 9. Yargı Paketi’nin de hazırlıkları son aşamaya ulaştı.

    “Erişilebilirliğin zirveye çıktığı adalet sistemini tahkim edeceğiz”

    Bakanlık çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Mülkün temeli olan adaletin tecellisinde vatandaşlarımıza sunulan hizmetin kalitesini arttırmak, hukuk sistemimizdeki standartları daha da yükseltmek için son bir yılda reform niteliğindeki önemli hizmetleri hayata geçirdik. Hakim savcı sayımız, personel istihdamımız, adliye ve mahkeme sayılarımızdaki artışın yanı sıra tüm teknolojik yenilikleri yargı sistemimize uyarladık. Yaptığımız tüm bu çalışmalar daha etkin işleyen daha fazla güven veren adalet sistemi içindir. Erişilebilirliğin zirveye çıktığı bir adalet sistemini tahkim etmek ve milletimizin yargı hizmetlerinden memnuniyetini en üst noktaya taşımak için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz” dedi.

  • “Türkiye’de özgürlüklerin alanını genişlettik”

    “Türkiye’de özgürlüklerin alanını genişlettik”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bolu’da bir dizi ziyaretlerde bulundu. Bakan Tunç, AK Parti Bolu İl Başkanlığını ziyaret etti. Parti binasında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, Türkiye’deki düşünce ve ifade özgürlüğüne dikkat çekti. Bakan Tunç, İsrail tarafından saldırıya uğrayan Filistin halkının yanında olmaya devam edeceklerini dile getirdi.

    “Türkiye’de herkes düşüncesini özgürce ifade edebilir”

    Türkiye’de herkesin özgürce düşüncesini ifade edebileceğini söyleyen Bakan Tunç, “Bu ülkede bundan 20 yıl önce, bundan 15 yıl önce neler konuşulurdu? Kılık kıyafet, özgürlüğü kısıtlanmıştı bu ülkede. Yani kadınlar başı açık-başı kapalı diye ayrılırdı. Okullara kapalısın diye sokmazlardı. Mezuniyet törenlerinde yaka-paça dışarı atılırdı. Şimdi düşündüğümüz zaman ne kadar saçma şeylerle uğraştığımızı hep beraber görüyoruz. Artık o günler geride kaldı. Özgürlüklerin alanını genişlettik. Düşünce ve ifade özgürlüğünün alanını da genişlettik. Hala Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili kısıtlama olduğunu söyleyenler var. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu olamaz. Türkiye’de herkes düşüncesini özgürce ifade edebilir. Tabii düşünce ve ifade özgürlüğünün demokratik hukuk devletlerinde de bir sınırı vardır. O sınırda bir başkasının özgürlüğüdür, temel insan haklarına aykırı bir düşünceyi, bir şiddeti teşvik, terörü teşvik yönünde bir yazı yazarsanız, bir düşünce açıklarsanız bu, dünyanın her yerinde, demokratik hukuk devletlerinde buna müsamaha edilmez. O nedenle temel hak bu özgürlüklerin kanunlar anayasa ve hukuk çerçevesi içerisinde alabildiğini, genişlediği bir ortamı oluşturduk. Ülkemizin demokratik standartlarını yükseğe taşıdık” dedi.

    “Savcı soykırım suçu nedeniyle o suçu işleyen katiller hakkında bir dava açamadı”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikada hakkaniyetli duruşuyla Türkiye’nin mazlumun yanında olmaya devam edeceğini dile getiren Bakan Tunç, “Dış politikadaki Sayın Cumhurbaşkanımızın hakkaniyetli tutumu, adaletli tutumu ve dirayetli tutumu nedeniyle hep mazlumun yanında olduk. Dünya beşten büyüktür demeye devam ediyoruz. Bugün Filistin’de, Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Uluslararası kuruluşlar etkisiz 16 bin çocuk öldürüldü. 10 bine yakın kadın şehit edildi. 36 bin insan Filistinli sivil insanlar soykırıma uğradı ve hala soykırım devam ediyor. Ama o soykırımı durdurmakla görevli olan uluslararası mahkemeler ve uluslararası kuruluşlar maalesef işlemiyor. Bunu başından beri Sayın Cumhurbaşkanımız hep söylüyor. Birleşmiş Milletler kürsüsüne çıktığında dünya beşten büyüktür derken işte bunu kastediyor. Uluslararası sistemin bir revizyona tabi tutulması gerektiğini hep dile getiriyor. Uluslararası Adalet Divanı var, Birleşmiş Milletler’in yargı organı. Güney Afrika’nın girişimiyle bir dava başladı. Soykırımın önlenmesi sözleşmesinden kaynaklanan ve İsrail’in bu sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle başlayan davaya biz de müdahil oluyoruz şimdi. O kararı aldık. Dışişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız birlikte ortak çalışıyoruz ve müdahil oluyoruz. Orada tedbir kararları verildi ama tedbir kararlarını uygulayacak. Dünyada güvenlik konseyinin uygulaması lazım bunu. Ama Güvenlik Konseyi’nde 5 üye, bir tanesi hayır dediği zaman karar geçersiz. Uluslararası ceza mahkemesi var soykırım yapan kişileri yargılamakla görevli. Suç duyurularında bulunduk. Türkiye’den bütün sivil toplum kuruluşları, barolarımız yüzlerce dilekçe gitti Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın başlattığı bir soruşturma 7 Ekim’den önce de var. 7 Ekim’den sonra da var. Ama maalesef bir davaya dönüşemedi. Yani savcı soykırım suçu nedeniyle o suçu işleyen katiller hakkında bir dava açamadı. Yakalamaya yönelik, tutuklamaya yönelik yakalama kararı talep etti. Ama bu talep maalesef henüz karşılanmadı. Ve ‘niye talep ettin?’ diye Amerika Birleşik Devletleri şimdi uluslararası ceza mahkemesinin başsavcısını suçlamaya kalkışıyor. İşte böyle bir düzen adil olmayan bir dünya düzeni. Biz hep dünyada da hakkaniyeti adaleti savunmaya devam edeceğiz inşallah. Mazlumun hakkını savunmaya devam edeceğiz. O çocuk hakları diye bas bas bağıran, kadın hakları diye konuşan o uluslararası kuruluşların nasıl ikiyüzlü davrandığını işte şu İsrail’de çocuk katliamlarını görmezden geldikleri şu ortamda bütün dünya tarafından da görülmüş oldu” dedi.

  • “Noterlik işlemlerinin hızlandırılması çok önemli”

    “Noterlik işlemlerinin hızlandırılması çok önemli”

    Türkiye Noterler Birliği, 53. Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Ankara’da düzenlenen kongreye Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da katıldı. Kongre öncesi konuşan Tunç, “Medeniyetimizin tesis edilmesinde hukuk sisteminden sonra belki de en önemli adım yazının keşfedilmesi. İnsanlık, yazıyla bilgi ve tecrübelerinin yanında hukuk kurallarını da toplumda yaygınlaştırmış ve gelecek şartlara karar verilmiştir. Aynı zamanda yazının kullanılmasıyla da insanlar arasındaki hukuki ve ticari gelişmeler kayıt altına alınmıştır. Tarih boyunca hukuki ilişkilerin kaydedilmesinde kullanılan yazı, insanlar arasında uyuşmazlıkların çıkmasını önlemenin yanında ihtilaf çıktıktan sonra haklı olan tarafın tespitinde önemli bir kaynak olmuştur. Ancak herkesin okuma yazma bilmemesi ve yazılı belgelerin taklit ve tahrif edilebilme ihtimali, yazılı belgelerin korunması ihtiyacını doğurmuştur. Bu belgelerin korunması ve sözleşmelerin yerine getirilmesi kamu düzenini doğrudan ilgilendirdiği için devletler de bu alana müdahil olmak zorunda kalmışlardır. Ve böylece noterlik mesleği ortaya çıkmıştır” dedi.

    “Bugünkü noterlik mesleğinin Batı’ya İslam hukukundan geçtiğini söyleyebiliriz”

    İslam hukukunda noterlik mesleğine büyük bir önem verildiğini belirten Yılmaz, “Bugünkü noterlik mesleğinin Batı’ya İslam hukukundan geçtiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda noterlik müessesi Kur’an-ı Kerim’de bir borcun adil bir katip tarafından şahit huzurunda yazılmasının emredilmesiyle başlamıştır. Ve bu işlemi yapana katib-i adil denilmiştir. İslam hukukunda noterlik mesleğine büyük bir önem verilmiştir. Noterlerin adil, güvenilir ve kusurdan uzak kimselerin olması gerektiği belirtilmiştir” diye konuştu.

    Noterlerin sunduğu hizmetlerin sadece bireyler için değil, aynı zamanda ticaret dünyası için de büyük önem taşıdığının altını çizen Yılmaz, iş dünyasında yapılan pek çok anlaşmanın ve işlemlerin noterlerin onayı ve kaydıyla güvence altına alındığını dile getirdi. Noterlik kurumunun temel özelliklerinin tarafsızlık, bağımsızlık, dürüstlük ve güvenirlik olduğunu kaydeden Yılmaz, bu özelliklerin noterlerin hiçbir tarafın çıkarını gözetmeden sadece yasaların kendilerine verdiği yetkiler doğrultusunda hareket etmelerini sağladığını vurguladı. Taşınmaz satış sözleşmesi uygulamasını başlattıklarını hatırlatan Yılmaz, “Bazı uygulamadan kaynaklanan bazı eksiklikler, sıkıntılar var. Bunu daha işler hale getirebileceğimiz konusunda kafa yormak lazım. Taşınmaz satış sözleşmelerinin noterlerde yapılmasına imkan tanıyan kanun düzenlemesi gerçekleştirilmişti. Tabii uygulamadaki eksiklikleri de hep beraber ve sizinle konuşarak, neler yapılması gerektiğini kararlaştırarak eğer yasayla ilgili bir düzenleme gerekirse milletvekillerimizin takdirlerine sunmak gerekir” dedi.

    Türk Dünyası Noterler Birliği Mutabakat Zaptı’nın imzalanmasının çok önemli olduğunun altını çizen Yılmaz, “Kardeş ülkelerin noterler birliği başkanları Ankara’ya geldiler. Bu sayede kardeş ülkelerimizden 5 üye, 2 gözlemci ülkemizi ziyaret ettiler. Bu zapt Türk devletlerindeki vatandaşların noterlik işlemlerinin hızlandırılması ve kolaylaştırılması ve katılımcı ülkeler arasındaki denkliğin sağlanması açısından çok önemli bir zapttı. Türk Devletleri Teşkilatı olarak sadece Noterler Birliği değil, birçok alanda Savcılar Birliği ve Yüksek Hakimler Kurulu Birliği gibi alanlarda birlikler oluşturuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • “Yola yeni anayasayla devam edilmeli”

    “Yola yeni anayasayla devam edilmeli”

    Sakarya’nın Sapanca ilçesinde bulunan bir otelde düzenlenen İş Hukuku Değerlendirme Sempozyumu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katılımıyla başladı. Bakan Tunç, yaptığı konuşmada, “Burada işçi ve işveren sendikalarımız var. Dolayısıyla her iki tarafı dengede tutacak, her iki tarafın da hakkını, menfaatini koruyacak bir disiplin iş hukuku. O sebeple iş hukuku, işçi, işveren arasındaki hak ve menfaat dengesini gözeten bir alan. Tabii işçi zayıf taraf, işçiyi koruyucu ilkeyi ihmal etmemek lazım. O sebeple zaten Yargıtay ve uygulamamızın da bu anlamda kökleşmiş içtihatları var. Tabii bu içtihatlar, haksızı korumak anlamında değil. Bunu da belirtmekte fayda var. Yani haksız olan illa korunacak diye bir şey yok. Orada işçiyi koruyucu ilkeye ilişkin Yargıtay kararlarını okuduğumuz zaman o alanın çok daha önemli olduğunu ve ihmal edilmemesi gereken alan olduğunu görüyoruz. Ve bu anlamda da kökleşmiş içtihatlar devam ediyor. Tabii iş hukukunun adil ve dengeli bir iş ortamı sağlayacak şekilde düzenlenmesi işçilerimiz ve işverenlerimiz için iş barışı anlamında, toplumsal barış anlamında da önemli. Özellikle üretim ve verimliliğin artması bakımından da önem arz ediyor. Hem işçiyi koruyacağız hem de işverenin özellikle üretim ve istihdam anlamındaki tıkanan yollarını da açma noktasındaki çalışmalarımızı hakkaniyetli bir şekilde sürdüreceğiz. O sebeple işçi ve işveren birbirini tamamlayan bir bütünün iki yarısı gibi” dedi.

    “Türkiye son 22 yılda siyasi istikrarın getirdiği güvenle tüm alanlarda büyük atılımlar gerçekleştirdi”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Türkiye son 22 yılda siyasi istikrarın getirdiği güvenle tüm alanlarda büyük atılımlar gerçekleştirdi, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. Daha demokrat, daha güçlü, daha istikrarlı geleceğe güvenle bakan bir ülke olma yolunda, 22 yılda çok önemli mesafeler aldık. Ekonomik kalkınma anlamında tabii ki son dönemde pandeminin getirdiği sıkıntılar, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem nedeni ile ülkemizin önemli büyük vilayetlerin 15-20 milyona yakın insanı ve Türkiye’yi etkileyen o büyük dünya tarihinin en büyük deprem afeti de ekonomik bakımdan ülkemizi etkiledi. Dış gelişmeler ekonomimizi etkiledi. Ama kim ne derse desin son 22 yılda Türkiye 230 milyar dolar gayrisafi milli hasıladan bugün 1 trilyon doları aşarak dört kattan fazla bir ekonomik büyümeyi hayata geçirdi” diye konuştu.

    “Hükümetlerimiz döneminde her zaman emeğin ve üretimin yanında olduk”

    Bakanlık olarak emek ve üretimin yanında olduklarını belirten Bakan Tunç, “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, hükümetlerimiz döneminde her zaman emeğin ve üretimin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Çalışma hayatında adaletli bir paylaşım olması adına önemli adımlar attık, atmaya devam edeceğiz. Uzlaşma kültürünü, aklıselimi esas alarak çalışma hayatındaki çatışmacı tutumu, bütün tarafların hukukunu koruyan bir düzleme kavuşturmak için çalıştık, yine çalışmaya devam edeceğiz. İşçilerimizin, çalışanlarımızın, memurlarımızın, sendikalı olma hakkı, toplu sözleşme hakları başta olmak üzere haklarını her zaman koruma gayretinde olduk, olmaya da devam edeceğiz İşçiyle-işveren arasında çalışma barışının sağlanmasına yönelik adımlar attık ve atmaya da devam edeceğiz. Bu adımları atarken elbette ki önce insan anlayışıyla hareket ettik. İnsanımızı güçlendirirken toplumu da güçlendirmek için adımlar attık. Emeğin, alın terinin ne olduğunu, neye tekabül ettiğini bilen bir medeniyetin mensuplarıyız. Çünkü bizim için emek, helal lokma için gösterilen çabayı ifade eder. Dolayısıyla emek de, ekmek gibi kutsaldır. Ekonomide büyümenin en temel unsurunu toplumsal barış ve sosyal hukuk devleti oluşturmaktadır. 22 yıldır toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde sosyal politikalar uyguladık, uygulamaya da kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Başta iş kanunu olmak üzere işçinin hak ve menfaatlerini, güvenliğini koruyan, işverenin de hukukuna halel gelmemesini sağlayan birçok yasal değişikliği hayata geçirdik” şeklinde konuştu.

    “Yeniliklerin temelini 2003 tarihli 4807 sayılı İş Kanunu ile attık”

    “Sosyal hukuk devleti olmanın bir gereği olarak ve hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlarımızı içine alan bu yeniliklerin temelini 2003 tarihli 4807 sayılı İş Kanunu ile attık” diyen Bakan Tunç, “2013’ten beri başlayan ara buluculuk sisteminde mahkemelerin huzuruna gelmeden toplamda 4 milyon 70 bin iş uyuşmazlığının anlaşmayla sonuçlandığını görüyoruz. 2013’ten bu yana tabii zorunlu olduktan sonra bu sayı daha da arttı. 5 milyon 800 bin arabuluculuk başvurusunun 4 milyon 70 bininin anlaşmayla sonuçlandığını görüyoruz. Burada tabii işçi işveren arasındaki uyuşmazlıklardaki anlaşma oranı diğer arabuluculuktaki anlaşma oranlarından daha yüksek. Burada işçinin, özellikle bir an önce alacağına kavuşmak istemesi, uzun süren yargılamalarda yıpranmak istememesi, değişik faktörler nedeniyle işçilerin anlaşmaya, işverenin de anlaşmaya yanaştığını görüyoruz. Ama burada bu hakkaniyet dengesini kurmak, uygulamada dile getirilen hususlar, eksiklikleri de gidermek noktasında çalışmamızı sürdürmemiz gerekecek. Geçtiğimiz yıl 965 bin 323 ara buluculuk dosyasının 2023’te, 746 bin 898’i anlaşmayla sonuçlanmış. 2013 yılından itibaren yılda bir mahkemede ortalama 500 dosyanın ilk derecede görüldüğünü kabul edersek her yıl için 487 iş mahkemesinin iş yüküne denk gelen bir durum söz konusu. Yani ara buluculuk sistemi sayesinde 487 mahkemenin iş yükü mahkemeye intikal etmeden uzlaşmayla, anlaşmayla sonuçlanmış oluyor” ifadelerini kullandı.

    “İş mahkemelerindeki yoğunluğun farkındayız”

    İş mahkemeleri hakkında konuşan Bakan Tunç, “İş mahkemelerindeki yoğunluğun farkındayız. İş daireleri sayısının arttırılması, hakim, savcı sayımızın arttırılmasıyla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tabii istinaf dairelerinin sayısını ve orada görev yapacak olan hakimlerimizin sayısını artırmamız gerekiyor. Şu anda yargı teşkilatımız 24 bin hakim ve savcıdan müteşekkil. 24 bin hakim ve savcımızın yüzde 70’i 10 yılın altında kıdeme sahip, yüzde 45’i de 5 yılın altında kıdeme sahip. Dolayısıyla genç bir kadroyuz. Gelecek vadeden de bir kadroyuz aslında yargı teşkilatı olarak. O gençlerimiz tecrübe kazandıkça adalet akademimizdeki hizmet içi eğitimlerle daha da güçlenerek yollarına devam edecekler. Artık 2024 yılından itibaren hukuk mesleklerine giriş sınavıyla hem hakim, savcı yardımcılığı öncesinde hem de avukatlık stajı öncesinde hukuk fakültesi mezunlarımızın bir ön elemeden geçmesi ile ilgili uygulamayı başlatıyoruz. Önümüzdeki Ekim ayında ÖSYM tarafından yapılacak olan hukuk mesleklerine giriş sınavı sonrasında avukatlık ve hakimlik düşünebilecek genç kardeşlerimiz. Tabii hukuk fakültelerindeki eğitimin kalitesi de çok önemli. Bu anlamda da hukuk fakültelerindeki akademisyen kadrolarının da önümüzdeki süreç içerisinde daha da güçlenerek hukuk fakültesi mezunlarımızın daha güçlü bir şekilde mezun olmaları, hukuk meslekleri giriş sınavını başarmaları ve sonrasında avukatlık stajına başlayabilmeleri ve aynı zamanda da hakim, savcı yardımcılığı sınavına girebilmeleriyle ilgili sistem bu yıldan itibaren başlıyor. Yine 2 yıl süren hakim savcı adaylığını da artık terk ediyoruz. 3 yıl süren hakim, savcı yardımcılığı sistemine geçiyoruz. Adaylık yok. Artık 3 yıl boyunca hakim, savcı yardımcısı olacak olarak görev yapacaklar. 1 yıla yakın süre Adalet Akademisi’nde eğitimler görecekler. Uygulama adliyesini de faaliyete geçirdik. Adliyeyi de orada müracaat bürosundan savcı odalarına varıncaya kadar, otopsi yapılan yerlere varıncaya kadar hepsini orada uygulamalı bir şekilde de görecekler. 2 yıl boyunca da tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta çırak ilişkisi içerisinde çalışacaklar ve 3 yılın sonunda o akademideki ara sınavlar ve yine yanlarında çalıştıkları istinafı, ilk derecesi, Yargıtay’ı, o hakimlerimizin, tecrübeli hakimlerimizin vereceği notlar sonrasında eğer puanları tuttururlarsa hakimler, savcılar kurulumuz onları mesleğe kabul edecek. Böyle sık bir elemeden geçilmiş olacak. Dolayısıyla genç hukukçularımızın kürsüye çok daha güçlü ve donanımlı bir şekilde geçmelerini inşallah sağlayacağız” dedi.

    “9’uncu yargı paketi taslağımızı meclisimizin takdirlerine sunacağız”

    9’uncu yargı paketi taslağını meclise sunacaklarını aktaran Bakan Tunç, şunları kaydetti:
    “22 yıldan bu yana temel kanunlarımızın tamamını yeniledik. Tabii bu yenileme sürecinde uyum sağlama sürecinde yine birçok değişikliği hayata geçirdik yargı paketleriyle. Şimdi önümüzde bir yargı paketinin daha hazırlıkları yapılıyor. 9’uncu yargı paketi taslağımızı meclisimizin takdirlerine sunacağız. Burada uygulamadan gelen, uygulamadaki aksaklıkları ortadan kaldırmaya yönelik önemli yine tekliflerimiz olacak taslakta. Milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız. Bu nedenle mevzuatın iyileştirilmesi, geliştirilmesi çünkü sürekli teknolojinin iş hayatının, ticari hayatın çeşitlenmesi, bilişim sektörü, tüm bunlar yeni değişiklikler gerektiriyor. Toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde ilerlememiz lazım. Bu anlamda uygulayıcılardan gelen önerilere çok büyük önem veriyoruz. Tabii mahkeme sayılarını da ihtiyaç olduğu zaman arttırıyoruz. 2002 yılında 74 tane iş mahkemesi vardı, bugün itibariyle 486 iş mahkememiz var. İş mahkemelerindeki yoğunluğu daha da azaltmak için geçtiğimiz günlerde de yine 41 ayrı yargı çevresinde 122 yeni iş mahkemesinin kurulmasını sağladık. Dolayısıyla 122 yeni mahkememizin kuruluşunu gerçekleştirdik, ama henüz faaliyete geçmedi. Atamalarını da gerçekleştirdikten sonra 486’ya sonra 122 daha ilave ettiğimiz zaman bu konuda iş mahkemesi sayımızı da arttırarak özellikle yoğunluğu azaltma gayreti içerisindeyiz. İstinaf incelemeleri yapan 15 bölge adliyemiz var. 18’e çıkardık ama 17’si Haziran’dan sonra faaliyete geçmiş olacak. 2 Bölge Adliye Mahkememiz daha faaliyete geçecek. Biri Tekirdağ birisi de Denizli. Malatya’yı da inşallah sonraki yıllarda faaliyete geçirmeye çalışacağız. Buralarda 238 hukuk dairemiz var. Bunun 57’si iş ve sosyal güvenlik hukuku alanında görevli. Son 1 yıl içerisinde de 2 istinaf dairesi kurmuştuk. Şimdi 5 istinaf dairesi daha kurduk. Yoğunluğun çok olduğu bazı yerlerde, İstanbul başta olmak üzere 5, toplamda geçen yıl itibariyle bu 1 yıl içerisinde 7 tane istinaf dairesini, iş dairesi olarak kurmuş oluyoruz.”

    “Kanunumuzda iş davalarının iki ay içerisinde sona ermesi yazılı”

    Bakan Yılmaz Tunç, “Yargıtay’da da iki farklı hukuk dairesi, ihtisas alanı olarak iş ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalara bakmaya devam ediyor. İş mahkemelerinde toplam iş yüküne geldiğimiz zaman önceki yıldan devreden 382 bin 255 dosya var 2022’den. 2023’te açılan 257 bin 465 toplam iş yükü 639 bin. Aynı yıl iş mahkemeleri tarafından da 253 bin dosyanın karara bağlandığını görüyoruz. Yani yıl içinde açılanla karara bağlananın neredeyse eşit olduğunu görmek mümkün. İş mahkemelerinde bir dosyanın ortalama görülme süresi 2000 yılında 693 günken yeni ihtisas mahkemelerinin kurulmasıyla birlikte 549 güne düştü, bunu çok uzun buluyoruz. Yani iki yıla yakın bir süre demek. Dolayısıyla bu süreyi çok daha aşağıya indirmemiz lazım. Aslında kanunumuzda iş davalarının iki ay içerisinde sona ermesi yazılı. Tabii bu süreler tavsiye niteliğinde, süreler olduğu için değişik sebeplerle sürelerin uzadığını görüyoruz. Hedef süreler noktasında bölge adliye mahkemelerinde de hedef süre konulacak yargı reformu strateji belgelerinde cümleler var” şeklinde konuştu.

    “Türkiye Adalet Akademimiz dünyanın en yetkin kuruluşlarından”

    “Türkiye Adalet Akademimiz dünyanın en yetkin kuruluşlarından, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı çerçevesi içerisinde hakimlerimizin gerek meslek öncesi gerek meslek içi eğitimlerini başarıyla sürdürüyorlar” ifadelerini kullanan Adalet Bakanı Tunç, “2023 yılında 837 hakim ve savcıya 2024 yılında da şimdiye kadar 249 hakim ve savcıya iş hukuku alanında çeşitli eğitimler verildiğini görüyoruz. Bu yıl içerisinde 130 hakim ve savcının katılacağı iş mahkemesi uygulamaları eğitimi de planlanmış durumda. Bunlar da inşallah hayata geçecek. Bunun dışında meslek öncesi eğitim faaliyetleri çerçevesinde de 2023 yılında bin 745 hakim ve savcı adayına iş hukukunun çeşitli alanlarında eğitimler verilmiş durumda. 2024 yılı sonunda toplam bin 232 ve savcı adayı ve yardımcısına aynı alanlarda eğitimler verilmesi planlandı. Ayrıca iş hukuku alanında arabuluculuk sisteminin daha sağlıklı işleyebilmesi için iş hukuku başta olmak üzere birçok alanda da uzmanlık eğitimleri verilecek” ifadelerini kullandı.

    “Teknolojinin, yargının hizmetinde kullanılmasını daha da arttırmamız gerekiyor”

    Yargının teknolojiyi daha çok kullanması gerektiğini belirten Bakan Tunç, “Yargının hızlandırılması anlamında, özellikle teknolojinin, yargının hizmetinde kullanılmasını daha da arttırmamız gerekiyor. E-Devlet uygulamaları, elektronik tebligat, elektronik görüntülü duruşma sistemleri bunları daha da geliştirerek özellikle vatandaşlarımızın daha etkin, daha hızlı, daha adil yargı hizmetine kavuşması noktasındaki çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Fiziki mekanlar noktasında çok önemli bir sıkıntımız yok. Çok sayıda adliye binası geçmiş dönemlerde de yapıldı yine yapılmaya da devam ediyor. Tabii deprem bölgesinde yıkılan adliye saraylarımız var onları bir an önce ayağa kaldırmamız, inşa etmemiz gerekiyor. Bunların hepsini tabii ki fiziki imkanları, teknolojik imkanları geliştirmenin gayreti içerisinde olmaya devam edeceğiz. Elektronik tebligatla da hem kağıt tasarrufu, tam çevreci bir uygulama hem de az masraf ve yargının hızlandırılması anlamında çok önemli uygulama olduğunu da belirtmekte fayda var” dedi.

    “Türkiye yüzyılına başlarken darbe anayasasından kurtulmuş bir anayasayla yola devam etmek”

    Bakan Tunç, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de 2007 yılından bu yana Adalet Komisyonu’nda görev yaptım. Adalet Komisyonu, hukuk inşa eden bir komisyon ve en yoğun çalışan bir komisyon. Diğer konularda farklı farklı komisyonlarda. Bir kere bu komisyonların eski sisteme göre çalışan komisyonlar bunlar. Parlamenter sisteme göre çalışan komisyonlar yeni iç tüzük meclis başkanımız bazı konuşmalarında ifade ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünü yeni hükümet sistemine uyarlanması konusunda çalışmalar var. Komisyonların güçlendirilmesi, kanun yapma yetkisi münhasıran milletvekillerine ait durumda. Ama milletvekilleri bu kanun yapma sürecini tek başına hiç kimsenin görüşünü almadan yapamayacakları da açık sendikaların, derneklerin, vakıfların, teşrifleri, uygulayıcıların, yargı mensuplarımızın, vatandaşlarımızın, akademisyenlerimizin teşrifleri, onlarla beraber çalışma şekilleri, tüm bu kapasiteyi güçlendirecek bir komisyon yapısının meclisimizde kurulması zarureti var. İnşallah iç tüzük noktasında da böyle bir uzlaşma sağlanırsa oradaki işleyiş de daha güçlü olarak devam eder. Asıl önemli olan ülkemizin darbe anayasasından kurtulup demokratik, sivil, katılımcı bir anlayışla hazırlanacak yeni bir anayasayla Türkiye yüzyılına başlarken darbe anayasasından vesayetçi ruhtan kurtulmuş bir anayasayla yola devam etmek. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde böyle bir uzlaşmada gerçekleşir ve ülkemizin yüksek demokrasi yolundaki adımları hızlanarak devam eder” diye konuştu.

  • Bakan Tunç’tan 28 Şubat açıklaması

    Bakan Tunç’tan 28 Şubat açıklaması

    Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Düzce’ye gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Valilik ziyaretinde gazetecilere açıklamalarda bulunarak, gündemi değerlendirdi.

    “Bugün itibariyle tahliyeleri gerçekleştirilecektir”

    28 Şubat davasının 14 hükümlüsünün kalan cezalarının sürekli hastalık ve kocama hali nedeniyle kaldırılmasına ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına ilişkin Bakan Tunç, “Sayın Cumhurbaşkanımız Anayasa’nın 104. maddesinin 16. fıkrası gereğince bu konuda af yetkisini kullandı. Bu yetki çerçevesi içerisinde bugün tahliyeler gerçekleşir. Ülkemiz, demokrasi tarihimiz darbelerin, kara lekeleriyle dolu. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat demokrasiye kara bir leke olarak tarihe geçti. Bundan sonra bu ülkede darbeler olmasın diye demokrasinin standartlarını yükselttik. Darbecilerin yargılanması anayasa değişikleriyle sağlanmış oldu. Darbeciler yargı huzuruna çıktı. İşledikleri suçlar karşılığında da bağımsız ve tarafsız yargı cezalarını verdi. Büyük mağduriyetlerin yaşandığı 28 Şubat sürecini yaşatan kişiler de yargı önüne çıkıp, yargımız tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırılmıştı. 12 Eylül darbecilerinin de anayasa değişikliğiyle yargılanmaları sağlanmıştı. Ülkemizde demokrasinin standartlarının yükselmesi noktasındaki mücadelemizi hız kesmeden sürdüreceğiz. Demokratik, yeni anayasaya kavuşuncaya kadar bu mücadelemiz Türkiye Büyük Millet Meclisimizin öncülüğünde sürecek. 28 Şubat sanıkları tabii yaşları ilerlemişti, yaşlılık, hastalık ve sürekli sakatlık halleri nedeniyle Anayasa’nın 104. maddesinde Cumhurbaşkanımıza verilen yetki çerçevesinde af yetkisi kullanılmış oldu ve bugün itibariyle de tahliyeleri gerçekleştirilecektir” dedi.

    Bakan Tunç’tan Kobani davası açıklaması

    Kobani davası kararlarıyla ilgili soruları da yanıtlayan Bakan Tunç, “Orada tahliye olacak olanlar var, mahkumiyetler var, beraat edenler var. 6-7-8 Ekim olayları biliyorsunuz 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde büyük bir tahribata neden oldu. 37 vatandaşımız, Yasin Börü ve onun arkadaşları kurban eti dağıtırken maalesef katledildiler. Suriye’deki iç karışıklıklar bahane edilerek sokak hareketleri, şiddet hareketleri başlatılmıştı. Bu süre içerisinde 37 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, okulların, iş yerlerinin, evlerin taşlandığı ve saldırılarla karşı karşıya kaldığı bir ortamı hep birlikte hatırlıyoruz. Sonrasında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince 41 sanığın yargılanmasına başlanmıştı. Bunlardan 25’i çeşitli sürelerde hapis cezalarına çarptırıldı, 15’i de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çarptırılmıştı. Dün karara bağlanan davayla ilgili olarak da Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi kararı açıkladı. HDP’nin o dönemde halkı sokağa çağırmasıyla ilgili olarak başlatılan adli soruşturma ve sonrasında açılan davada da 108 sanık yargılandı. Bunlardan 72 tanesi firari. Dosyaları tefrik edildi. 36 sanıktan 18’i tutuklu, 18’i de adli kontrollü olarak yargılanıyordu. Dün açıklanan kararla beraber 24 kişi hakkında TCK’nın 302. maddesindeki devletin birliğini, bütünlüğünü bozmak suçuna yardım etmeden cezaları açıklanmış oldu. 12 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Beraat eden sanıklarla ilgili olarak da dün akşam itibariyle tahliyeler gerçekleşmiş oldu. Tabii bu tür terör olaylarının, şiddet olaylarının bir daha meydana gelmemesi için ülke olarak birlik, beraberliğimizi korumamız en önemli unsur” şeklinde konuştu.

    “Operasyonlar devam ediyor”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Ayhan Bora Kaplan soruşturmasına ilişkin ise “Operasyonlar devam ediyor. Bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızın başlattığı bir soruşturma var. O soruşturmada gözaltına alınan sivil ya da resmi görevliler var. Hep beraber bekleyeceğiz. Soruşturmanın sonucunu hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullandı.