Etiket: yılmaz tunç

  • Bakan Tunç’tan Can Atalay açıklaması

    Bakan Tunç’tan Can Atalay açıklaması

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türk Medeni Kanunu Çalıştayı sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

    Bakan Tunç, kamuda torpil iddialarına ilişkin yöneltilen soruya, “Bakan yardımcımızla ilgili basına intikal eden hususları biz de gördük. Torpil iddialarını reddediyoruz. Tek kriterimiz liyakattir.” diyerek yanıt verdi.

    Milletvekilleri, bakan yardımcıları ve bakanlara çeşitli talepler gelebileceğini söyleyen Bakan Tunç, “Bunların değerlendirmesini yapacak olan komisyonlardır. Referansları, başka talepleri olabilir. Bu talepler değerlendirilirken, ilgili komisyonlar kişinin liyakatine bakar. Bizim tek kriterimiz liyakattir.” şeklinde konuştu.

    CAN ATALAY KARARI

    Bakan Tunç’a Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili seçilen Can Atalay hakkında verdiği karar da soruldu. Bakan Tunç, “Kesinleşmiş bir hüküm söz konusu. Kesin hüküm de TBMM’de… Hep beraber önümüzdeki süreci göreceğiz.” dedi.

  • “Ülkemizi şer şebekelerinden temizleyerek yolumuza devam edeceğiz”

    “Ülkemizi şer şebekelerinden temizleyerek yolumuza devam edeceğiz”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yarın gerçekleştireceği Akçaabat Adliye Sarayı temel atma töreni ve bir dizi ziyaret için akşam saatlerinde Trabzon’a geldi. İlk olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı ile görüşen Bakan Tunç daha sonra KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kongre Merkezi’nde düzenlenen Gençlik Buluşması’nda üniversite öğrencileri ile buluştu. Yoğun katılım ile gerçekleşen Gençlik Buluşması’na Bakan Tunç’un yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Sedat Çelik ve Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç de katıldı.

    Gençlik Buluşması’nda yaptığı konuşmada terörle mücadelede hiçbir zaman taviz vermeyeceklerinin altını çizen Bakan Tunç, “5 gün önce 12 askerimizi, şehit verdik. Hain PKK saldırısında kalleş, terör saldırısında 12 vatan evladımız şehit oldular. Ben buradan bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine sabır diliyorum. Milletimize baş sağlığı diliyorum. Terörle mücadelemizden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Bu kararlılığımız hep sürdüreceğiz. Ülkemizi huzursuz eden milletimizi huzursuz eden şer şebekeleriyle hep mücadeleye devam edeceğiz. Milletçe birlik beraberlik içerisinde inşallah terörün kökünü kazıyıncaya kadar bu mücadele devam edecek. Sadece terör örgütleriyle değil, onları destekleyenlere de onların maşalarını tutanlarla da mücadelemiz hep devam edecek. Türkiye’yi 40 yıldan bu yana huzursuz eden gelişmesinin kalkınmasının önünde engel olarak hep önümüze konulan bu terör belasından terörün her şekliyle mücadele ederek inşallah ülkemizi bu şer şebekelerinden temizleyerek yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

    “Vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok çalıştık”

    Salonda yer alan “Darbe anayasası istemiyoruz” yazılı pankartı gören Bakan Tunç, “Türkiye, 12 Eylül darbesi sonrası darbeciler tarafından yazdırılan bir anayasa ile yönetiliyor. Bu anayasanın değişmesi konusunda herkes mutabık. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun bu anayasa değişmesi gerekir diyor. Bütün partiler yeni anayasaya ihtiyaç var diyor. Tabii uzlaşma bugüne kadar olmadı. Birkaç girişim oldu. Mecliste bazı dönemlerde bir uzlaşma komisyonları kuruldu ama başarılı olunamadı. Bazı kritik maddelere sıra geldiğinde uzlaşma sağlanamadı. Masalar dağıldı. 12 Eylül anayasasında geçtiğimiz süreç içerisinde özellikle son 21 yılda reform sayılacak sessiz devrim sayılacak anayasanın vesayetçi ruhunu azaltacak önemli reformlara imza attık. Bunlar küçümsenmeyecek reformlar. Vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok çalıştık” diye konuştu.

    “Türkiye’nin artık ikinci asrında yeni demokratik, sivil, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasaya ihtiyacı var”

    “Birileri sürekli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştiriyor” diyen Bakan Tunç, “Seçimden önce ucube sistem diye daha çok söylüyorlardı. Seçim sonrası bu söylemler biraz daha azaldı. Ama yine de söyleyenler var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokratik bir sistem olmadığını ve Cumhuriyet rejimine aykırı olduğunu söyleyenler bile var. Halkın doğrudan doğruya yürümeyi belirlemesi direk ülkeyi yönetecek kişiyi seçmesi Cumhuriyet’tir. Cumhuriyetin en basit tanımı halkın kendi kendisini yönetmesidir. Parlamenter sistemde yürütmenin iki başı vardı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan. Sorumlu olan Başbakandı. Millet Başbakanı dolaylı yoldan seçiyordu. Eğer parlamentoda milletvekilleri başka şekilde uzlaşırsa belki birinci olan partinin genel başkanı Başbakan bile olamıyordu. Örnekleri var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile halk doğrudan doğruya yürütmenin başını seçti. Aynı sandığın yanında milletvekillerini seçti. Dolayısıyla yasaması ve yürütmeyi aynı seçimde milletimizin doğrudan doğruya belirleyebilen ve halkın iradesini daha güçlü hale getiren, Cumhuriyeti güçlendiren daha demokratik bir sisteme geçtik. Anayasamızdaki en büyük reformlardan birisi de bu idi. Çok sayıdaki değişiklik elbette ki anayasamızdaki vesayetçi ruhu azalttı ama tamamen ortadan kaldırdı diyemeyiz. Çünkü maddeler arasındaki yeknesaklığın da önemli olduğunu belirtmekte yarar var. Çünkü darbeciler tarafından belli bir sistematik içerisinde yazdırılan bir anayasa. Sonraki değişiklikler anayasa mahkememizin yapısı. Sonradan ilave edilen bireysel başvuru. Tüm bunlar tabi mevcut yapıyla uyum göstermeyen bir takım maddeler. Maddeler arasındaki yeknesaklığın bozulmuş olması bir takım tartışmalara neden olabildi ve oluyordu. Yargı kurumları arasında, yüksek yargı kurumları arasında bir takım görüş farklılıkları neden olabiliyor. Türkiye’nin artık ikinci asrında yeni demokratik, sivil, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu hepimiz istiyoruz. İnşallah 28. dönem parlamentosu başarır. Millete olan borcumuzu da yerine getirmiş oluruz. Anayasanın darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile başı başına değişmesi için yeterli sebeptir. İnsan onurunu öne alan, insan hakları öne alan ve devletin görevlerini vatandaş karşısında somut bir şekilde belirleyen yeni demokratik bir anayasaya inşallah Türkiye Yüzyılı’nın başında gerçekleştiririz” ifadelerini kullandı.

  • “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık”

    “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık”

    Samsun Adli Tıp Grup Başkanlığı Binası’nın Temel Atma Töreni, İlkadım ilçesi Kuşçulu Mahallesi’nde yapıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, protokol konuşmaları ile devam etti. Programım açılışında Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, Adli Tıp Kurumu Başkanı Hızır Aslıyüksek, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş ve Samsun Valisi Orhan Tavlı konuşarak Adli Tıp Grup Başkanlığı Binasının Samsun’a hayırlı olmasını temenni etti. Daha sonra söz alan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, temeli atılan bina ve adalet yatırımları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

    “Adli Tıp Bölge Başkanlığımız Samsun ve çevre illerimize hizmet verecek”

    Sözlerine Adli Tıp Grup Başkanlığı Binasının Samsun’a ve ülkeye hayırlı olması temennisinde bulunarak başlayan Bakan Yılmaz Tunç, “Bugün burada Adli Tıp Grup Başkanlığı Temel Atma Töreni için bir aradayız. Adli Tıp Bölge Başkanlığımız Samsun vilayetimize ve çevre il illerimize hizmet verecek. Önemli bir yatırım inşallah o tabelada 500 gün yazıyor. O günden önce bitirmenin gayreti içerisinde olacağız ve Samsun’umuzdaki belki yıllardır süren bir şikayet söz konusuydu, özellikle Trabzon’a gitme noktasında. Trabzon ayrı bölge olarak hizmet edecek. Samsun’da da Adli Tıp Bölge Başkanlığımız, vatandaşlarımıza burada hizmet edecek inşallah. Bugün temelini attığımız bu yatırımın kurdelesini kesmekte hep beraber bizlere nasip olur inşallah” dedi.

    “Yargımızın bağımsız ve tarafsızlığı noktasındaki güçlü yapısını sürdürmeye devam edeceğiz”

    Türkiye’deki yargı ve adalet sistemindeki gelişmelere değinen Adalet Bakanı Tunç, “Adalet mülkün temelidir. Adalet haklıya hakkını vermektir. Adaletin tam anlamıyla tesis edildiği yerde insan güçlüdür. İnsanın güçlü olduğu yerde aile güçlüdür. Ailenin güçlü olduğu yerde toplum güçlüdür. Toplumun güçlü olması devleti güçlü yapar. O nedenle adalet devletin temelidir, mümkün temelidir. Tabi adaletin tesisi de hukuk devletiyle mümkündür. Hukuk devletinin de bağımsız ve tarafsız yargıyla mümkün olduğu tartışmasızdır. O nedenle yargımızın bağımsız ve tarafsızlığı noktasındaki güçlü yapısını sürdürmeye devam edeceğiz. Bu anlamda tabii ki yargımızı özellikle vatandaşlarımızın adalet hizmetlerinden en güzel şekilde faydalanabilmeleri adil etkin işleyen bir yargı sistemi içinde 21 yıldan bu yana önemli mesafeler aldık. Kim ne derse desin birileri bir takım eleştirilerde bulunuyorlar. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili bugün eleştiride bulunanlar öncelikle şöyle bir geçmiş Türk hukuk tarihini hatırlamalarında fayda var. Yargımızın değişik zamanlarda nasıl sınavlar verdiğini ya da veremediğini, yargının geçmişte nerelerde durduğunu 12 Eylüllerde, 27 Mayıslarda, 28 Şubatlarda yar. Cevapsızlığından bağımsızlığından bahsedilip bahsedilemeyeceğini, şöyle bir vicdanı olan herkes şöyle bir takdir eder. 15 Temmuz’da yargımızın durduğu yere baktığımız zaman milletimizle beraber darbeciler karşısında yargının durduğu yere baktığımız zaman yargımız bugün her zamankinden daha tarafsız, bağımsız ve hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, milli iradeye inanan yargı mensuplarımız var” diye konuştu.

    “Tüm yargıyı çürümüşlükle suçlamak 24 bin hakim ve savcıya haksızlık”

    Birkaç davada verilen kararlar ile tüm yargı ve mensuplarının suçlanmasına tepki gösteren Bakan Yılmaz Tunç, “Şu anda 24 bini aşkın hakim ve savcımız var. Gece-gündüz çalışıyorlar tabii ki içlerinde hatalı kararlar verenler olabilir ama bu hatalı kararların da düzeltilme mekanizmaları yine elbette ki yargı içerisinde mevcut. O nedenle 1-2 kararı ortaya çıkararak, öne alarak cımbızla çekerek, tüm yargıyı çürümüşlükle, bağımsız olmamakla, tarafsız olmamakla suçlamak, 24 bin hakim ve savcımıza gece-gündüz çalışan bu kardeşlerimize büyük haksızlık. O nedenle yargımızın işleyişini daha etkin hale getirmek, adaletin teşhis anlamında güvenilir adalet sisteminin teşhis anlamında gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. 21 yıldan bu yana da çok önemli mesafeler aldık. Özellikle anayasamızda gerçekleştirilen önemli reformlarla aslında biz sessiz devrim sağladı. Tabii ki anayasamız bizim darbe sonrası yapılan darbe ruhunu taşıyan vesayetçi anlayışı taşıyan bir anayasa. Ancak bu anayasada o vesayetçi ruhu azaltmaya yönelik önemli reformları da geçtiğimiz süreçlerde bu 21 yıl içerisinde hayata geçirdik. Bu anayasada kadın hakları yoktu, çocuk hakları yoktu. Bunların hepsi son yapılan değişikliklerle girdi. Engelli hakları, gazi, şehitlerimizin hakları, yaşlıların hakları, bunların hepsi son yaptığımız değişikliklerle yine anayasamızda bilgi edinme hakkından tutun da vatandaşlarımızın idarenin iş ve işlemleriyle ilgili başvurabilecekleri kamu denetçiliği kurumunun kurulmasına varıncaya kadar özel hayatın korunmasıyla ilgili kişisel verilerin korunmasına varıncaya kadar tüm bunlar anayasamıza son dönemde Recep Tayyip Erdoğan hükümetlerinde anayasamızda yerini alan temel hak ve özgürlükleri genişleten düzenlemeler. Askeri yargı vardı. Siviller askeri yargıda yargılanırdı. Böyle bir demokrasi böyle bir hukuk devletiydi. Askeri yargıyı kapattık. Askeri yüksek idare mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler, tüm bunlar tarihe karıştı. Yargı birliğini sağladık. Anayasa Mahkememizin yapısını hakimler, Savcılar Kurulunun yapısını, Milli Güvenlik Kurulunun yapısını, Yüksek Askeri Şuranın yapısını, tüm bunlar demokratik hukuk devleti ilkesine uyarlandı, uygun hale getirildi. Tüm bu yaptığımız değişiklikler anayasamızdaki vesayetçi ruhu azalttı ama tamamen ortadan kaldırmaya da yetmedi. Anayasamızda bugüne kadar yapılan değişiklikler madde sayısından daha fazla. Dolayısıyla çok sayıdaki değişiklik hem son 21 yılda yapılan hem onun öncesinde yapılan değişiklikler maddeler arasındaki yeknesaklığı da bozdu. İşte bu bozukluk bu yeknesaklığın ortadan kalkmış olması yargı kurumlarımız arasında da bir takım tartışmalara neden olan kararlara sebebiyet verdi” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık”

    Herkesin yeni anayasa fikrine sıcak baktığına değinen Yılmaz Tunç, “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkes bunda mutabık. Her parti köşeye çıktığında yeni anayasa şart diyor. O zaman hep beraber birlikte 28. dönem parlamentosundan bir araya gelelim. Hep beraber milletimize olan bu borcu yerine getirelim. Geniş kesimlerin görüşünü alarak demokratik kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan hukuk devleti ilkesini güçlendiren yeni bir anayasayı inşallah hep beraber yapalım ve 28. dönem parlamentosu da Cumhuriyetimizin ikinci asrına girdiğimiz şu başlangıç döneminde tarihi bir adım atsın. İnşallah milletimize olan bu borcu hep beraber siyasetçiler olarak, milletvekilleri olarak yerine getirmeyi gerçekleştirmeyi sağlarız. Anayasada yaptığımız düzenlemelerin yanı sıra mevzuatımızın güncel ihtiyaçlara uygun hale getirilmesiyle ilgili imkanda çok önemli mesafeler aldık. Tabii ihtiyaca cevap veren bir mevzuat çağın gereklerine cevap veren bir mevzuat anlamında da temel kanunlarımızın tamamını değiştirdik. 80 yıldan bu yana uygulanan artık çağın ihtiyaçlarında ihtiyaçlarını görmekte eksik kalan hususlar vardı. Tüm bunların ortadan kaldırıldı ve tüm temel kanunlarımız Türk Ceza Kanunumuz, Borçlar Kanunumuz, Hukuk Mahkemeleri Kanunumuz, Ceza Mahkemesi Kanunumuz ile tüm temel mevzuatımızı yeniledik. Tabii mevzuatı yenilemek yeter mi? Elbette ki yetmez. Bu mevzuatın uygulanacağı fiziki mekanları da yeniledik. Daha çağdaş hâle getirdik daha modern hale getirdik. 60-70 tane müstakil adliye sarayı varken bugün adliye sarayı sayısını müstakil 366’ya çıkardık ve içerisini de teknolojinin tüm imkanlarıyla 8 görüntülü duruşma salonlarıyla donattık ve daha da güçlendirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı 2024 yılından itibaren uygulanacak”

    Hukuk fakültesinden mezun olanların direkt avukatlık stajına başlayamayacağını hatırlatan Bakan Tunç, “En iyi kanun bile en kötü uygulayıcıların elinde en kötü hale gelebilir. Dolayısıyla bu anlamda da durduk mu? Elbette ki durmadık. 21 yıldan bu yana yargıdaki insan unsurunu hakim, savcı sayısını ve adliye personeli sayısını da artırdık, arttırmaya devam ediyoruz. Bu anlamda özellikle. 2002 yılında 9 bin 349 olan hakim savcı sayımızı bugün 23 bin 826’ya çıkardık. Sayıyı eleştirenler olabilir. Nitelik ve nicelik her ikisi birlikte olmalı. Bu anlamda da önemli mesafeler almaya devam ediyoruz. Bu konuda da özellikle Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı 2024 yılından itibaren uygulanacak. Artık avukat olmak isteyen hakim, savcı olmak isteyen kardeşlerimiz hukuk fakültesi bittikten sonra hukuk mesleklerine giriş sınavını kazandıktan sonra avukatlık stajına başlayabilecekler. Hakimlik, savcılık sınavına girebilecekler. Bir diğer uygulamamız geçen hafta sınavını yaptık. Bin hakim ve savcı yardımcılığı alımıyla ilgili sınav gerçekleşti. Bundan sonra da artık hakim savcı adaylığı müessesesini kaldırdık. Hakim savcı adaylığı 2 yıl sürüyordu. Onun yerine artık 3 yıl süren 1 yılı adalet akademisinde eğitim 2 yılı tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında bir çalışma. Uygulamayı özümseme ve tüm derecelerde sulh cezadan başlayarak istinafına Yargıtay’ına varıncaya kadar tecrübe kazanabilecek bir sistemi. 3 yıl süren hakim savcı yardımcılığı sistemine geçtik, ilk sınavını da geçen hafta sonu gerçekleştirdik. Bundan sonra inşallah bu uygulamayla özellikle kürsüye çıkmadan önce hakim ve savcılarımızın daha güçlü, daha donanımlı olmalarının yolunu açmış olacağız. Tabii hizmet içi eğitimler önemli. Hakim ve savcılarımızın yüzde 45’i 5 yılın altında kıdeme sahip. Genç kardeşlerimiz, bunların özellikle adalet akademisine çok uğramaları, çok gelmeleri gerekiyor. Bu anlamda onların programlara katılmasını da terfilerinde bir şart koştuk. Özellikle birinci sınıfa ayrılabilmeleri için adalet akademisindeki eğitimlerini de tamamlamaları muhtelif zamanlarda belli sürelerde o eğitimlere katılma mecburiyetleri de söz konusu olacak ve böylece hem mevzuatımızın çağa uygun hale getirilmesi, fiziki mekanlarımızın daha kaliteli hale getirilmesi ve insan unsurunun daha da güçlendirilmesi, bu anlamda hakimlerimizin, savcılarımızın, avukatlarımızın ve adliye personelimizin daha da güçlendirilmesi anlamında çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz” açıklamasında bulundu.

    Türkiye’deki adli tıp yatırımları

    Adli tıp ve adalet yatırımlarından bahseden Tunç, “Adli tıp sadece ceza hukuku alanında değil, özel hukuku alanında da önemli bilirkişi hizmeti veriyor ve bu anlamda da özellikle maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve vatandaşlarımızın hak kayıplarının önlenmesi anlamında önemli hizmet veriyor. Bakanlık olarak son 21 yılda maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve adaletin makul sürede tecellisine böylesine önemli katkı sunan adli tıp kurumunun yapısını güçlendirmeye devam edeceğiz. Personelin nitelik ve niceliğinin iyileştirilmesine özen gösterdik. Teknolojik imkanları artırarak adli tıp hizmetlerini yurt genelinde yaygınlaştırdık. Bu kapsamda 2002 yılında 5 olan ihtisas kurulu sayısını 8’e çıkardık. Yine 6 olan ihtisas dairesine son derece ileri teknoloji ürünü cihazlarla donatılmış adli bilişim ihtisas dairesine ekleyerek bu sayıyı da 7’ye çıkardık. Adli Tıp Kurumu 2002 yılında 6 grup başkanlığı vardı, 18 şube müdürlüğü vardı. Türkiye genelinde ve 25 ilde hizmet veriyordu. Adli tıp bugün itibariyle 81 ilde hizmet veriyor ve 25 ilde de grup başkanlığımız var. Bölge başkanlığımız var ayrıca. 53 büyük ilçemizde de adli tıp şube müdürlüklerimiz var. Trabzon, Antalya, Erzurum, Van, Diyarbakır, Hatay grup başkanlıkları, Rize, Yozgat şube müdürlüklerinin de yeni hizmet binalarını önceki yıllarda hizmete açtık. İzmir’de de adli tıp grup başkanlığının yeni hizmet binası tamamlandı. Yakın zamanda onu hizmeti açacağız. Aynı zamanda Denizli ve Bursa’da inşaatları tamamlamak üzereyiz. Onların da önümüzdeki aylarda açılışlarını yapacağız. Diğer yandan Konya, Tekirdağ, Sakarya, Kayseri, İstanbul, Anadolu ve Şanlıurfa’da adli tıp grup başkanlıklarının yakın bir zamanda faaliyete geçirmeyi planlıyoruz” dedi.

    Samsun’daki adalet yatırımları

    Son olarak Samsun’daki adalet yatırımlarına yer veren Adalet Bakanı Tunç, şunları söyledi:
    “Adli tıp kurumuz laboratuvarları da özellikle akredite olmuş uluslararası standartlara sahip önemli bir bilim merkezi. Aynı zamanda hem eğitim merkezi hem bilim merkezi. Adli tıp kurumumuzu bu yatırımlarla 81 vilayette otopsiden tutun da diğer işlemlerin tamamının yapılabileceği bir kurum haline getirdik. Teşkilat yapısında güçlendirmeye devam ediyoruz. Samsun’da özellikle adalet yatırımlarımız ve adli tıpla ilgili önemli çalışmalarımız oldu. Bugün temelini attığımız binamız. 10 bin metrekare yüzölçümlü taşınmaz üzerinde 13 bin 600 metrekare kullanım alanına sahip olacak ve inşallah 1,5 yıl içerisinde inşaatı tamamlanarak hizmeti aşacağız. Samsun’da 21 yılda adalet alanında önemli hizmetlere imza attık. 70 bin 708 metre kapalı alana sahip Samsun mevcut adalet binamızı 2013 yılında tamamlamıştık. Çarşamba adalet binamızı 2007’de, Havza adalet binamızı 2009’da, Terme adalet binamızı 2012’de tamamlayarak hizmeti açmıştık. Samsun Bölgeyi İdare Mahkemesini de 2009’da adalet teşkilatının hizmetine sunmuştur. 16 Ocak 2024 tarihinde ‘Adalet Kampüsü’müzün proje ihalesini gerçekleştireceğiz. İnşallah içerisinde Samsun İstinat Mahkememiz, Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri hizmet verecek. 41 bin 245 metre kare kapalı alana sahip olacak. Atakum ilçemizdeki yeni adalet kampüsümüzün şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Bafra Adalet Binası ve Çarşamba Adalet Ek Hizmet Binası işini de 2024 yılı yatırım programına teklif ettik, inşallah onun da proje çalışmalarına başladık.”
    Tören, konuşmaların ardından temelin atılması ile devam etti. Programa ayrıca AK Parti Samsun Milletvekilleri Orhan Kırcalı, Ersan Aksu, ilçe belediye başkanları, bürokratlar, protokol üyeleri, adliye personelleri ve davetliler katıldı

  • “Federasyonun tartışılması söz konusu değil”

    “Federasyonun tartışılması söz konusu değil”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargı Reformu Strateji ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısı’na katıldı.

    Toplantı sonrası gazetecilere konuşan Tunç gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Tunç’a HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “Özerklik ve federasyon tartışılmalı.” sözleri soruldu.

    “Federasyonun tartışılması söz konusu olamaz.” diyen Tunç, “Anayasa’nın üçüncü maddesi açıktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Değiştirilemez maddedir. Bu maddelerin tartışılması söz konusu olamaz.” diye konuştu.

    Kuzey Irak’ta 12 askerin şehit olduğu hain saldırılara değinen Tunç, “İki gün önce milleti derinden üzüntüye boğan şehitlerimiz oldu. Kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Terörle mücadelemiz kararlı bir şekilde devam edecek.” dedi.

    “MİLLETVEKİLLERİ DEVLETİN YANINDA OLMALI”

    Terörü destekleyenlerle mücadelenin de devam edeceğini belirten Tunç, şöyle devam etti:

    “Terörün konuşulduğu yerde insan hakları konuşulamıyor. Seçilmiş milletvekilleri devletimizin yanında olmalı. Herkesin sorumlu davranması gerekir. Milletin beklentilerine uygun sözler sarf etmeniz gerekir. Etmezseniz konu yargıya intikal eder. Dokunulmazlık dosyalarının büyük bir bölümü terör propagandaları ile alakalı. DEM Parti’nin Diyarbakır’daki gençlik kongresi ile ilgili olarak soruşturma açıldı. Gözaltı süreci devam ediyor, mahkemeye sevkler olacaktır.”

    “SORUŞTURMA SÜRECİ DEVAM EDİYOR”

    Şehit haberlerinin ardından sosyal medyadan tepki çeken yorumlar yapıldı. Konuyla ilgili açılan soruşturmaların sonucunun beklendiğini söyleyen Tunç, “Şehit babamıza yönelik ifadeleri kabul etmemiz mümkün değil. 15 ilde 55 kişi hakkında açılmış soruşturmalar var. 26’sının yurtdışında olduğu tespit edildi. 3 kişi tutuklandı. Süreçler devam ediyor. Sosyal medya aracılığıyla suç işleyenlere karşı yargımız kararlı bir şekilde mücadele ediyor. Gerçek hayatta suç olan sosyal medyada da suçtur.” bilgisini verdi.

    AYM’NİN CAN ATALAY KARARI

    Bakan Tunç, Anayasa Mahkemesi’nin TİP’ten milletvekili seçilen Gezi davası tutuklusu Can Atalay ile ilgili verdiği ikinci hak ihlali kararı için ise şunları söyledi:

    “Can Atalay ile ilgili ikinci ihlal söz konusu oldu. Gerekçeli karar açıklandıktan sonra ilgili mahkemeler kararlarını vereceklerdir. Onu bekleyeceğiz.

    Anayasa Mahkemesi de Yargıtay da anayasaya bağlı olmalı. Mahkemelerimizin uygulamak zorunda olduğu anayasa var. Yorum yoluyla anayasa maddelerinin yok sayılması tartışmalara yol açıyor.”

    “YURTDIŞINDAN GELİP İFADE VERECEK”

    Yılmaz Tunç’a Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un oğlunun İstanbul’da ölümlü kazaya karıştığı olayla ilgili süreç de soruldu.

    “Araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu raporu geldi. Bu üçüncü rapor oldu. Bu raporlar çerçevesinde dava açılacaktır.” diyen Tunç, şunları kaydetti:

    “Vatandaşımızın hakkını hukukunu yargımız elbette koruyacaktır. Sosyal medya ve basında bazı açıklamalar görüyoruz. Vatandaşımızın hakkının korunmadığı yönündeki eleştirilere katılmıyoruz. Tahmin ediyoruz ki yakın bir zamanda ilgili şahıs yurtdışından gelip ifadesini verecektir. Dışişleri Bakanlığımızın da görüşmeleri sürüyor.”

  • Adalet Bakanı Tunç’un gözleri önünde baygınlık geçirdi

    Adalet Bakanı Tunç’un gözleri önünde baygınlık geçirdi

    Çoklu organ yetmezliği nedeniyle bir süredir tedavi gördüğü Bartın Devlet Hastanesinde hayatını kaybeden Hasan Ayvaz için Bartın Aladağ Mahallesi Merkez Camisi’nde düzenlenen cenaze törenine katılan Adalet bakanı Yılmaz Tunç, ardından cenazenin defin edildiği Halatçıyaması Mezarlığı’na geldi. Defin işleminin tamamlanmasının ardından ise Tunç, Evren Ayvaz ve diğer yakınları ile görüşerek taziyelerini iletti. Mezarlıktan çıkmak için hareket eden Bakan Tunç ve beraberindeki protokol, son yolculuğuna uğurlanan Hasan Ayvaz’ın yakınlarının ardından yürümeye başladı. Ağlayarak önünde yürüyen bir kadının baygınlık geçirmesinin ardından ise Bakan Tunç, yanındakilere sağlık ekiplerinin müdahale etmesi için talimat verdi.

    Korumaların telsiz anonsu ile sağlık ekiplerine haber vermesi üzerine konvoydaki 112 ekipleri, bayılan kadına ilk müdahaleyi yaptı. Baygınlık geçiren kadına ilk müdahale yapılana kadar bölgeden ayrılmayan Tunç, ekiplerin müdahalesinin ardından mezarlıktan çıkarak, programlarına devam etti.
    Öte yandan mezarlıkta gerçekleşen defin programına ise Bakan Tunç ve Ayvaz’ın ailesi ile yakınlarının yanı sıra Bartın Valisi Nurtaç Arslan, AK Parti İl Başkanı Yaşar Arslan, daire müdürleri, askeri ve sivil erkan ile vatandaşlar katıldı.

  • Bakan Tunç:”Tutuklama kararları gerçekleştirildi”

    Bakan Tunç:”Tutuklama kararları gerçekleştirildi”

    Adalet Bakanı Tunç, TBMM’de basın mensuplarına hakem Halil Umut Meler’e Ankaragücü Başkanı Faruk Koca tarafından yapılan saldırıyı değerlendirdi. Bakan Tunç yaptığı konuşmada, dün akşam oynanan müsabakada spor sahalarında görmek istemedikleri hadiselerin gerçekleştiğini belirterek, “Hakeme yönelik saldırıyı kabul etmemiz mümkün değil. Çok çirkin saldırılar bunlar. Elbette hemen hadisenin başlangıcından itibaren gerekli adli soruşturmayı başlattık. Bu soruşturma çerçevesinde hakeme yönelik saldırı girişiminde bulunanlar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın tutuklamaya sevk kararının ardından Ankara Batı Sulh Ceza Hakimliğince de saldırıyı gerçekleştirenler hakkında tutuklama kararı verildi. Sahaya inen görüntülerden tespit edilen kişilerle ilgili olarak da çalışmalar devam ediyor. Onlarla ilgili de adli kontrol kararı verilen kişiler var. Burada 6222 Kanun açık. Sporda şiddette düzensizliğin önlenmesine dair kanunumuz var. 17. Madde’ye ayrılık teşkil eden hususlar söz konusu oldu. Yine Türk Ceza Kanunu’nun kasten yaralama ve kamu görevlisine karşı kasten yaralama ayrıca kırık meydana geldiği için bunların hepsi cezada artırım nedenleri ve tutuklama sebebi noktasında da Sulh Ceza Hakimliğimizin takdiri. Tutuklama kararları gerçekleştirildi. Diğer soruşturmalar da titizlikle devam ediyor” diye konuştu.

    Tunç, sahaya inen diğer şahıslara ilişkin değerlendirme yapılması istenmesi üzerine, “Soruşturma çok yönlü devam ediyor. Görüntüler incelenecek. Bu görüntüler neticesinde saldırıyı gerçekleştirilenler, ilk etapta tespit edilenler, tutuklananlar, sonrasında inmemesi gerekenler de sahaya indiği için bunlarla ilgili de gerekli adli kontrol kararları da talep edilmiş durumda. Hep beraber soruşturmanın seyrini takip edeceğiz” dedi.

  • “Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir”

    “Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) düzenlediği ’Küresel İnsan Hakları Siyaseti’ sempozyumuna katıldı. Bakan Tunç, sempozyumda yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü’nün Osman Kavala’yı ziyaretine ilişkin soru üzerine, “Türk yargısı tarafından verilen bir kesin hüküm söz konusu. Tabii başından beri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tavrı da belli. Orada nasıl bir siyasi süreç işlediğini de hep beraber görüyoruz” diye konuştu.

    “Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir”

    Somali Cumhurbaşkanının oğlunun İstanbul’da karıştığı kazaya ilişkin ise soruşturmanın devam ettiğini de belirten Bakan Tunç, “Son çıkan görüntülere baktığımızda vatandaşımız motosikletle giderken arkadan vurma söz konusu. Orada bunu değerlendirecek olan Cumhuriyet Başsavcılığıdır. Vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Orada bir suç varsa bunun karşılığı olacaktır. Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir” ifadelerini kullandı.

    “Savaş suçu işlendiği bütün dünyanın da kabulü”

    Gazze’de 360 kilometrelik alana 2 buçuk milyon insanın sıkıştığını da vurgulayan Bakan Tunç, “Burada Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesine baktığımız zaman bu sözleşmedeki bütün unsurların gerçekleştiğini görüyoruz. Dolayısıyla burada bir insanlık suçu işlendiği, bir savaş suçu işlendiği bütün dünyanın da kabulü aslında” dedi.
    Bakan Tunç, çok kapsamlı bir yargı paketi üzerindeki çalışmalarda sona gelindiğini de söyledi. 67 maddelik paketin içinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen konuların da olduğunu aktaran Bakan Tunç, çalışmaların aralık ayı içinde bitirilerek, ocak ayında kamuoyuyla paylaşılacağını dile getirdi. Bakan Tunç, yargı paketinin en kısa sürede Meclis’te grupta görüşüleceğini kaydetti.

    “Suç işleyenin yanına kalmaması lazım”

    Suçu işleyenin yanına kalmaması gerektiğine dikkati çeken Bakan Tunç, şunları kaydetti:
    “Suç işleyenin yanına kalmaması lazım. 2 yılın altında ceza alan birisi hiç cezaevinde barındırılmadan tahliye olmuş oluyor. Bu yüzden denetimli serbestlik süresine oran getirerek, yani 1 ay en azından cezaevinde kalması gerekir diye düşünüyoruz. 2 yıl ceza alan birisinin en az 9-9,5 ay gibi bir süre ceza almasının önemli olması gerektiğini düşünüyoruz. Cezası 5 yılın altındaki suçlar bakımından cezaevinde kalma olacak ki cezaların en önemli özelliği caydırıcı olmasıdır.”

  • “Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız”

    “Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısına katıldı. Beyoğlu’nda bir otelde yapılan toplantıda konuşan Bakan Tunç, 2002’den bu yana anayasada çok önemli ilerlemeler sağlandığını ve bu yöndeki çalışmalarının devam edeceğini söyledi. Anayasadaki vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılması için de iktidara geldikleri günden bu yana pek çok çalışma yaptıklarını belirten Tunç, bu vesayetçi ruhun tamamen ortadan kaldırılabilmesi için TBMM’de uzlaşı sağlanması gerektiğini hatırlattı. Bakan Tunç, Türkiye Yüzyılı’na girerken Türk milletinin daha demokratik, sivil, katılımcı bir anayasayı hak ettiğini söyleyerek TBMM’de bu bağlamda uzlaşma sağlanacağına inandığını ifade etti.

    “Vesayetçi ruhu ortadan kaldırabilmek için önemli anayasa değişiklikleri gerçekleştirdik”

    Daha adil, demokratik ve sivil bir yargı süreci için iktidara geldikleri ilk andan itibaren birçok yeniliği hayata geçirdiklerini söyleyen Adalet Bakanı Tunç, “Milletimizin bizden beklentisi adil bir kararın makul bir sürede verilmesi; geciken adalet, adalet değildir. Yargıya ilişkin sorunların çözümü adına 2002 yılından itibaren reform niteliğinde pek çok adım attık. Birçok yasal düzenlemeyi hayata geçirdik. 2002 yılından bu yana özellikle temel kanunlarımızın tamamını değiştirdik. Şu anda biz Avrupa’nın, dünyanın en yeni, en çağdaş ve en modern kanunlarına sahibiz. Temel kanunlarımızın yanı sıra birçok alanda mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirdik. Sadece temel kanunlarımızın yenilenmesi yetmiyor. Türkiye Yüzyılı damgası vuracaksak özellikle en başta daha demokratik, daha sivil, katılımcı bir anlayışla hazırlanan yeni bir anayasaya milletimizi kavuşturmamız lazım. Bununla ilgili Adalet Bakanlığı olarak öncülük yapmaya, hazırlık sürecinde aktif rol almaya devam edeceğiz. Bir darbe anayasası, 1982 anayasası 1980 darbesini yapan darbeciler tarafından yazılan bir anayasa, demokratik bir anayasa değil. Vesayetçi anlayışla yazılmış bir anayasa. Vesayetçi ruhu ortadan kaldırabilmek için son 21 yılda önemli anayasa değişiklikleri gerçekleştirdik. Bunlar vesayetçi ruhu azaltan değişikliklerdi, ortadan kaldırmayı amaçlayan değişikliklerdi. Hem 2010, hem 2017 anayasa değişikliklerinde anayasamızı daha demokratik hale getirmenin mücadelesini verdik. Anayasamızda yargı birliğinin sağlanması noktasında önemli adımlar attık. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin, Özel Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması ve askeri yargının kaldırılması, yargı birliğinin sağlanması noktasında önemli reformlar gerçekleştirdik. Anayasa Mahkemesinin yapısının daha demokratik hale getirilmesi, Hakimler ve Savcılar Kurulumuzun demokratik hukuk devletine daha uygun hale getirilmesi anlamında anayasamızda önemli ilerlemeler sağladık. Anayasada sıkıyönetim diye bir madde vardı, onu kaldırdık. Bu anayasada darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı, onu kaldırdık. Anayasamızdaki vesayetçi anlayışı ortadan kaldırmaya yönelik çok önemli reformlara milletimizin onayıyla imza attık” dedi.

    “Milletimiz sivil ve kuşatıcı yeni bir anayasayı hak ediyor”

    Yapılan tüm çalışmalara rağmen anayasadaki vesayetçi ruhu henüz tamamen ortadan kaldıramadıklarını belirten Tunç, bu konuda TBMM’ye büyük görev düştüğünü söyledi. Tunç, “Ortadan kaldıramadık çünkü o yeknesaklık, o maddelerdeki çelişkiler, özellikle eski kurumlara yeni görevler yüklendiğinde ortaya çıkan görüş farklılıkları maalesef bugünkü sorunları ortaya çıkardı. Anayasamızdan kaynaklanan bu görüş farklılıklarını ortadan kaldıracak olan da elbette ki TBMM’dir. İnanıyoruz ki TBMM; yeni, demokratik, kuşatıcı bir anayasa noktasında uzlaşmaya varacaktır. Çünkü bu milletimize olan borcumuzdur. İleride daha büyük krizlere, sorunlara yol açmamak için bu tedbirleri almak durumundayız. Hedefimiz yeni, demokratik, sivil, kuşatıcı bir anayasadır. Herkesin, tüm toplum kesimlerinin görüşlerinin alındığı, temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendiren bir anayasayı yapmak İnşallah bu ülkeye nasip olacaktır. Türkiye Yüzyılına girerken milletimiz bunu çoktan hak ediyor. Milletimize olan borcumuzu hep beraber yerine getireceğiz” diye konuştu.

    “Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç konuşmasını, “Adaletin ve haklının tahkimin yüzyılı için çıktığımız bu yolda ana hedeflerimizi başı başlıklar altında toplayacak olursak; adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Makul sürede yargılanmayı sağlayacak adımları atmaya devam edeceğiz. Geciken adalet, adalet değildir. Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız. Yargı hizmetlerinin sunumunda sadeleştirilmiş, kolaylaştırılmış ve verimliliği esas alan süreçleri ihdas edeceğiz. Adalet hizmetlerinde çağın gereklerine uygun gelişmeleri sistemimize daha fazla katmaya devam edeceğiz. Onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarının hukuk sistemimize dahil edecek yenilikleri hep birlikte hayata geçireceğiz” ifadeleri ile sonlandırdı.

  • “Türkiye saygılı bir hukuk devletidir“

    “Türkiye saygılı bir hukuk devletidir“

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi”nin kapanış törenine katıldı. Bakan Tunç, yaptığı konuşmada Bakanlığın 2019 yılında başlattığı ‘Türkiye’de Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi için Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması’ konulu projenin kapanış konferansı nedeniyle bir araya geldiklerini belirtti. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söyleyen Bakan Tunç, “Türkiye insan haklarına saygılı bir hukuk devletidir. Hukuk devleti, adil, özgür ve demokratik bir toplumun temelidir. Toplumun her kesiminin hayatının her anında kendisini güvende hissetmesi, hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz şartıdır. Vatandaşımızın kendini güvende hissetmesi öncelikle başına öngörmediği ve istemediği bir şeyin gelmeyeceği inancının zihinlerde yerleşmesi ile olur. Aynı zamanda vatandaşımızın beklemediği bir durumla karşılaştığında hakkına istisnasız bir şekilde kavuşacağından şüphe duymaması, hukuk devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bunun yolu ise iyi işleyen bir yargı sisteminden geçmektedir. İyi işleyen bir adalet sistemi ise yargı organlarının güven vermesi ve erişilebilir olması ile mümkündür” ifadelerini kullandı.

    “Son 21 yılda çok önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz”

    Erişebilir ve güven veren bir yargı sistemi için son 21 yılda çok önemli adımlar attıklarını belirten Tunç, “Güven veren ve erişilebilir bir yargı sistemi için son 21 yılda çok önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Bu adımları atarken kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası kuruluşlarla aktif işbirlikleri yaptık. Bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin her alanda işbirlikleri yapmaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye Yüzyılı’nı adaletin ve haklının da yüzyılı yapmanın yolunun ortak akıldan, istişareden geçtiğini biliyoruz” dedi.
    Tunç, bu işleri yaparken temel hareket noktalarının milletin talep ve ihtiyaçları olduğunu belirtti.

    “2002 yılından bu yana reform çalışmalarıyla temel ceza mevzuatını yeniledik”

    Bu sayede vatandaşların demokrasi, insan hakları ve adalet taleplerini yerine getirerek, vatandaşın hak ettiği yargı sistemini daha da güçlendirmiş olacaklarını söyleyen Tunç, ”Bu itibarla 2002 yılından bu yana yürüttüğümüz reform çalışmalarıyla ülkemizin temel ceza mevzuatını yeniledik. Bu çerçevede Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Kabahatler Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yeni düzenlemeler arasında yer almıştır. Böylece modern dünyada geçerli olan insan odaklı yaklaşımları hukuk sistemimize dâhil ettik” diye konuştu.

    Bakan Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
    “Temel hak ve özgürlükler ile ceza politikaları ve ceza muhakemesi arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Suç ve ceza politikaları; suçlulukla mücadele kadar hak ve özgürlüklerin caydırıcı yaptırımlarla korunmasında etkili bir yöntemdir. Bunun yanında ceza yargılaması sürecinde uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin temel hak ve özgürlükler üzerinde direkt etki doğurduğu açıktır. Ceza adaleti sisteminin adil, etkili ve rasyonel işlemesi; insanımızın yaşamını huzur ve güven içerisinde sürdürebilmesine hizmet eder. Ceza adaleti sisteminin etkili, adil ve amaca uygun çalışması için bugün kapanışını yaptığımız ‘Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Yargı Mensuplarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi Konusunda Kapasitelerinin Arttırılması Projesi’ önemli bir amaca hizmet etmiştir.”

    Proje ile terör ve terörün finansmanı ile mücadelenin de hedeflendiğini belirten Tunç, ceza adaletine ilişkin önemli başlıklar olan temel insan hakları bağlamında usuli teminatlar, bilişim suçları ve terörizmin finansmanı alanlarında çalışmalar yürüttüklerinden bahsetti. Bakan Tunç şöyle devam etti:
    “Bu kapsamda projede yer alan konulardan birisi tüm dünyayı tehdit eden terörle etkin mücadele kapsamında terörün finansmanı meselesidir. Terör; demokratik toplum, özgürlükler ve hukuk devleti gibi müşterek değerlerin başlıca düşmanıdır. Bu nedenle terörle mücadele, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Terörle etkin mücadele, güçlü bir mevzuat altyapısını gerektirmektedir. Bu kapsamda mevzuat ve uygulamaya yönelik önemli değişiklikler yaptık.”
    Terörizmin finansmanı ile mücadele stratejisi kapsamında ilk olarak 31 Aralık 2020 tarihinde 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 4. maddesinde değişiklik yaptıklarını vurgulayan Tunç, “Terörizmin finansmanı suçunun örgütü kuran veya yöneten ya da örgüt üyesi tarafından gerçekleştirilmesi hâlinde bu kişiler hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları uyarınca verilecek cezanın üçte birine kadar artırılacağını hüküm altına aldık” dedi.

    “Terör insanlık suçudur”

    Terörün özgürlüğün düşmanı olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, “Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğün düşmanıdır. Terörle mücadelenin hukuk zemindeki önemli bir boyutunu da hiç kuşkusuz ülkeler arasındaki iade talepleri, yani adli yardımlaşma oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
    Program hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Programa Avrupa Konseyi İnsan Hakları Direktörü Christophe Poirel, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı Alexander Fricke ile Hakimler ve Savcılar Kurulu üyeleri de katıldı.

  • “Anayasanın yenilenmesi elzemdir”

    “Anayasanın yenilenmesi elzemdir”

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütçe maratonu sürüyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün Adalet Bakanlığı’nın bütçesi görüşülüyor.

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bütçe görüşmeleri sırasında bir sunum gerçekleştirdi. Bakan Tunç, sunum sırasında yeni anayasaya yönelik açıklamalarda bulundu.

    “ANAYASANIN YENİLENMESİ ELZEMDİR”

    “Yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuz açıktır.” diyen Bakan Tunç, “Darbe döneminde hazırlanan mevcut anayasanın, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışla, hak ve özgürlükler çerçevesinde yenilenmesi elzemdir.” şeklinde konuştu.

    Mevcut anayasada bugüne kadar 19 değişiklik paketiyle, 184 değişiklik yapıldığına dikkat çeken Bakan Tunç, “Anayasamız yamalı bir bohça haline gelmiştir.” dedi.