Etiket: YÖK

  • Prof. Dr. Kemal Şenocak YÖK Üyeliğine seçildi

    Prof. Dr. Kemal Şenocak YÖK Üyeliğine seçildi

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Rektörlüğü görevini yürütmekte olan Prof. Dr. Kemal Şenocak, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) toplantısında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyeliği görevine seçildi. Prof. Dr. Kemal Şenocak’ın görevinin sona ermesinin ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kamil Çolak, rektörlük görevine vekâlet edecek.

  • 6 YÖK üyesi görevden alındı

    6 YÖK üyesi görevden alındı

    Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan atama kararlarına göre, YÖK üyeleri Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, H. Abdullah Kaya, Prof. Dr. Murat Tuncer, Prof. Dr. Mehmet Şişman, Prof. Dr. Hayati Develi ve Prof. Dr. Mustafa Çiçekler’in görevlerine son verildi.

    YÖK üyeliklerine ise Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, Prof. Dr. Halit Eyüp Özdemir, Prof. Dr. Ayşen Gürcan, Prof. Dr. Mürteza Bedir ve Prof. Dr. Haldun Göktaş seçildi.

    Söz konusu kararların 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 6’ncı maddesinin 1/b bendi ve 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2, 3 ve 7’nci maddeleri gereğince verildiği belirtildi.

    Rektör atamaları Resmi Gazete’de

    Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Erhan Özden, Türk-Alman Üniversitesi Rektörlüğüne Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Prof. Dr. Cemal Yıldız, İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Bahri Şahin, Ankara Bilim Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Yavuz Demir, Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Muzaffer Elmas atandı. Söz konusu atamaların 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2, 3 ve 7’nci maddeleri gereğince yapıldığı belirtildi.

  • YÖK Başkanı’ndan baraj puanı açıklaması

    YÖK Başkanı’ndan baraj puanı açıklaması

    YÖK Başkanı Erol Özvar, YKS’de baraj puan uygulanmasını kaldırılmasına dair açıklamalarda bulundu. Özvar, YÖK Başkanı, “Temel amacımız daha fazla adayın tercih yapabilmesidir dedi.

    YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversite sınavında baraj puan uygulamasının kaldırılmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    “Temel amacımız daha fazla adayın tercih yapabilmesidir” diyen Özvar, “Barajın kaldırılması sınavsız üniversite demek değil. Kalitenin düşeceğini söylemek de makul bir eleştiri değil” diye konuştu.

    “PUAN ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR DÜZENLEME”

    Özvar, “Bu puan üstünlüğüne dayanan bir düzenleme. Dolayısıyla en yüksek puanı alabilen öğrenciler ancak prograalara yerleşebilecek. Puanları tutmayanların kayıt yaptırma hakkı olmayacak. Tartışmayı bu çerçevede görmek lazım. Daha fazla öğrencinin aslında kontenjanlara ulaşılabilir olması lazım. Bu açıdan sistem aslında daha dinamik bir sürece girmiş oluyor” sözlerini kullandı.

    Yapılan yeni düzenlemenin sınav öncesi uygun bir zamanda yapıldığını da belirten Özvar, “Kılavuz yayınlanmadan önce açıkladık. Bundan daha makul bir şey olamaz” dedi.

    TYT’de sınav süresinin 30 dakika uzatılması hakkında da konuşan Özvar, “Öğrencilerde çok ciddi bir motivasyon artışı var” ifadelerini kullandı.

  • YÖK Başkanı Bursa’da akademisyenlerle buluştu

    YÖK Başkanı Bursa’da akademisyenlerle buluştu

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ı ağırladı. Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’u ziyaret eden Prof. Dr. Özvar, üniversitede görev yapan dekan, müdür, senatör ve koordinatörlerle de bir araya geldi. Üniversitelerin ülkedeki en önemli güçlerden olduğunu söyleyen Özvar, siyasi anlamda diplomasinin tıkandığı yerde, üniversitelerin ve üniversite hocalarının ülkenin uluslararası politikalarına çok önemli destek olacağına inandığını belirtti.

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) ve Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) koordinasyonunda düzenlenen ‘Bursa İş Dünyası Buluşması’na katılan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, daha sonra Uludağ Üniversitesi’ndeki akademisyenlerle buluştu. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin üniversite-sanayi iş birliği noktasında önemli potansiyelinin bulunduğunu söyleyen Özvar, “Bu potansiyeli biliyoruz. O sebeple de Bursa’ya geldik. Burada belki yeni modeller uygulamaya sokmak gerekebilir. Danışmanlıkların ötesine geçen bir sistemi uygulamaya alabiliriz. YÖK olarak bu konuda radikal tedbirler alacağımızı bilmenizi istiyorum. Bu konuyu sonuna kadar zorlayacağız. Akademisyenlerimizin de bu konuda takipçi olmalarını istirham ediyorum” dedi.

    ‘ÜNİVERSİTE MEZUNLARI HAKKINDA İSTİHDAM ENDEKSİ OLUŞTURULACAK’

    Üniversitelerle alakalı, hayalini kurduğu hususlardan birinin de mezun istihdamının yakından takip edilmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özvar, “Üniversite veya genel anlamda eğitim-istihdam ilişkisinin, şahsen benim YÖK Başkanlığı dönemimde gündemimde olacağını buradan ifade etmek istiyorum. Üniversitelerimizle alakalı bir istihdam endeksi olacak. Ben hocalarımızın ve üniversitelerimizin mezunlarını mutlaka takip etmeleri gerektiğine inanıyorum. Bunun için de gerek mezunlar ofisinin, gerek burada kullanılan yazılım yöntemlerinin çok dikkatli bir şekilde tetkik edilerek gözden geçirilmesini, hatta geriye doğru takibinin bir an önce başlaması gerektiğini düşünüyorum. Çok küçük değişiklikler, üniversitelerin mezunlarını takip etmesine vesile olacaktır” diye konuştu.

    ‘ARTIK CENTİLMENLİK VE ADALETE DAYALI REKABET KURALLARI GEÇERLİ’

    Rektörlerin mezun endeksi çalışmaları konusunda vereceği bilgilerin her anlamda aydınlatıcı olacağına işaret eden Prof. Dr. Özvar, “Rektör hocalarımız dönemlere göre mezun endeksleri tutsa, istihdam oranlarını açıklasa, bunu program program duyursa, emin olun o bölümlere dair sınava girecek öğrenciler nezdinde çok olumlu katkısı olur. Yüksek puanlarla alınan program sayısı arttıkça, araştırma üniversitelerinin kapasitesi de artar. Bunun için devlet üniversitesi yöneticilerinin liselerde çalışma yapması lazım. Artık centilmenlik ve adalete dayalı rekabet kuralları geçerlidir. Bu konuda ne kadar yüksek puanlı öğrenciyi biz üniversitelerimize çekersek, o üniversitenin araştırma üniversitesi kapasitesi de artar. Bu bakımdan fakülte ve bölüm düzeyinde planlama gerekiyor. Bölüm kendi öğrencisini seçebilecek şekilde bir tanıtım faaliyeti içerisinde olmalıdır. Üniversitelerimizin itibarını ve marka değerini yükseltmek hepimizin üzerine düşen sorumluluktur” dedi.

    ‘NOBEL ÖDÜLLÜ BİLİM İNSANLARI YER ALMALI’

    Uluslararasılaşma konusunu daha farklı bir alana taşımak istediklerini vurgulayan Prof. Dr. Erol Özvar, Erasmus ve benzeri programların sadece öğrenci ve akademisyen değişimleriyle sınırlı kalmasını istemediklerinin altını çizerek, şunları söyledi:

    “Artık üniversitelerimizin uluslararasılaşma konusunu, başta kendi üniversitelerini sonra ülkedeki diğer yükseköğretim kurumlarının uluslararası saygınlığını arttırması olarak algılamak gerektiğini düşünüyoruz. Bu tabi ki bugünden yarına olacak bir iş değil. Ancak gayretlere şimdiden başlamak gerekiyor. Üniversitelerimizin çıktılarının ve eğitim-öğretim kalitesinin uluslararası alanda duyurulmasıyla olacaktır. Ayrıca uzun vadeli, kendi alanında kıymetli çalışmalar yapmış, Avrupa, Amerika veya Pasifik’te çalışan hocaların, muhtelif destek programlarıyla üniversitelerimize getirilerek; 6 ay, 1 yıl veya çok beğenilirse birkaç sene burada kalacak şekilde gerekli girişimlere mutlaka başlanılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konu, araştırma üniversitelerinden isteyeceğimiz, önümüzdeki senenin başındaki en önemli şartlardan bir tanesi olacaktır. Her üniversitenin uluslararası bir fellowship (dostluk) programı olması gerekiyor. Bu çok kritik bir konudur. Zaten bize destek olması için uluslararası öğretim elemanı istihdam ediyoruz. Bundan bahsetmiyorum. Kendi alanı üzerinde gerçek anlamda dünya çapında çalışmalar yapan hocalarımızın buraya getirilmesi gerektiğinden bahsediyorum. Bu çok kıymetli bir durum olacak. O hocalarımız buraya geldikleri takdirde, içerisinde bulundukları üniversitelere rengini veren, oradaki iklime çok şey katan bir süreç haline geliyor. Bunu denediğimiz üniversiteler var. Çok olumlu sonuçlar alıyoruz. Uluslararası Danışma Kurulları oluşturulmalı ve burada mümkünse Nobel Ödüllü öğretim elemanlarının bulundurulması gerekiyor. İstanbul’da bu şekilde kurduğumuz gruplar var. Bunlar üniversitelerimize çok büyük katkılar sağlıyor.”

    ‘BİLİM DİPLOMASİSİ KONUSU ARTIK GÜNDEME GETİRİLMELİ’

    Üniversitelerin ülkedeki en önemli güçlerinden birisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erol Özvar, siyasi anlamda diplomasinin tıkandığı yerde, üniversitelerin ve üniversite hocalarının ülkenin uluslararası politikalarına çok önemli destek olacağına inandığını ifade etti. Bu anlamda üniversitelerin bilim diplomasisi konusunu gündeme almak zorunda olduğunu kaydeden Özvar, “Bu konu, uluslararasılaşma bakımından da en önemli konularımızın başında geliyor. Eminim ki aranızda veya diğer fakültelerimizde çok kıymetli, uluslararası düzeyde gerçekten yakından takip edilen hocalarımız vardır. O hocalarımız kanalıyla biz de gerek ülkemize, gerekse de ülkemizin dış politikasına fevkalade önemli çalışmalar üretebileceğimize inanıyorum ve bu konunun da gündemde tutulmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum” dedi.

  • YÖK Başkanı’ndan üniversitelerde yüz yüze eğitim açıklaması

    YÖK Başkanı’ndan üniversitelerde yüz yüze eğitim açıklaması

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Üniversitelerimizin tüm bileşenlerinin aşı olmasını bekliyoruz. Eğer aşı konusunda hassasiyet gösterirlerse, öğrencilerimiz aşılarını olurlarsa, maske, mesafe ve temizlik kurallarına dikkat ederlerse bizler üniversitelerde yüz yüze eğitim öğretimi çok daha rahat çok daha sağlıklı bir şekilde yürütebiliriz” dedi.

    YÖK Başkanı Özvar, 2021-2022 akademik yılında üniversitelerde yüz yüze eğitimin başlatılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Özvar, üniversite kayıtlarının tamamlanmasının ardından boş kontenjanlar için iki kez daha ek yerleştirme yapılacağını anımsatarak “İlk yerleştirme işlemleri neticesinde herhangi bir programa yerleşemeyen gençlerimizin de asla morallerini bozmamalarını, ek yerleştirmeler konusunda dikkatlice çalışmalarını, aileleriyle, yakınlarıyla istişareler yapmak suretiyle tercihlerini yapmalarını vurgulamak isterim. Merkezi yerleştirmede kendisine bir yer bulamayan öğrencilerimiz de inşallah bu ek yerleştirmelerde başvurularını tamamlayacaklar ve böylelikle yükseköğretim hayatında gelecekleri için program tercih etme şansı yakalayacaklar” dedi.

    ‘ÖRGÜN EĞİTİMDE ASIL OLAN YÜZ YÜZE EĞİTİMDİR’

    Özvar, üniversitelerde 1,5 yıldır öğrencilerin uzaktan eğitim yoluyla derslerine devam ettiklerini, bu sürecin kolay olmayan bir süreç olduğunu söyledi. Üniversitelerin bu süreci başarılı yönettiğini belirten Özvar, “Öğrencilerimiz de sabırla derslerine devam ettiler. Uzaktan eğitim, yükseköğretimin bir parçasıdır, kendisi değil. Uzaktan eğitimin yükseköğretimde yüz yüze eğitimin yerini alması veya onu ikame etmesi beklenemez. Örgün eğitimde asıl olan yüz yüze eğitimdir. YÖK olarak bütün üniversitelerimizde yüz yüze eğitimin esas olduğunu, kural olduğunu düşünüyoruz. Ama tabii şartlar bazen örgün eğitimde olduğu gibi yüz yüze eğitimin yapılmasına imkan vermeyebilir. Nitekim geçtiğimiz 1,5 yıl boyunca Covid-19 salgını nedeniyle eğitimi bütünüyle uzaktan öğretim usulüyle yapmaya çalıştık ve başardık. Şimdi 2021-2022 akademik yılında bütün üniversitelerimizde aldığımız karara göre eğitim ve öğretim yüz yüze yapılacaktır. Biz artık eğitim ve öğretimin üniversitelerde yüz yüze, yani öğrencilerimizin arkadaşlarıyla beraber, öğretim üyeleriyle beraber, kampüsün içerisinde, fakültelerde bütün sosyal alanlarda yapılmasını arzu ediyoruz. Bu fevkalade önemli bir konu. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Covid-19 salgın süreci devam ediyor. Bu gerçek; ancak bu gerçekle yükseköğretimde eğitim ve öğretimin devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

    ‘ÖĞRENCİLERİMİZİ HEYECANLA ÜNİVERSİTELERİMİZE BEKLİYORUZ’

    Özvar, üniversitelerde salgın sürecinde sağlıklı kampüs uygulamaları konusunda YÖK, Türk Standartları Enstitüsü ve Sağlık Bakanlığı ile birlikte geçen yıl hazırlanan rehberin güncellenerek yeni duruma uyarladıklarını söyledi. YÖK’ün çerçeve kararlarını içeren iki rehberin, uygulamalarda üniversite yönetimlerine yol gösterici mahiyette olduğuna değinen Özvar, şunları kaydetti:

    “Üniversitelerimizin kampüs ve derslik binalarında maske ve mesafe kurallarına uyulması, tıbbi danışmanlık verilebilmesi, dersliklerin mümkün mertebe havalandırılması, ders saatlerinin sınırlı tutulması, blok derslerin yapılmaması, mutlaka ara vererek dersliklerin havalandırılmasının sağlanması basit gibi görünen ancak salgının yayılmasını azaltmada büyük önem taşıyan önlemlerdir. Havalandırma koşulları iyi olmayan amfi ve dersliklerle laboratuvarlarda maksimum kişi sayısı ve kapasitenin aşılmaması, öğrencilerin gruplara bölünmesi de yine önemli uygulamalardır. Rehberde, Covid-19 tedbirlerinin yanı sıra eğitim öğretim süreçlerine ilişkin detaylar da yer alıyor. Üniversitelerimizde artık eğitim öğretim yüz yüze yapılacak. Üniversitelerde derslerin bir kısmını uzaktan eğitim usulleriyle yapabilmeleri için gerekli mevzuat çalışmalarını da tamamladık ve üniversitelerimizle paylaştık. Üniversitelerimizde, derslerin yüzde 40’ı veya herhangi bir dersin yüzde 40’ı uzaktan eğitim yoluyla yapılabilecek. Yani bu şekilde üniversitelerimizde yüz yüze eğitim devam ederken bir taraftan da öğrencilerimiz dersin bir kısmını uzaktan eğitim usulleriyle alabilecekler. Böylece üniversitelerimizde harmanlanmış (hibrid) eğitim usulleri ile eğitim öğretim faaliyetleri yürütülebilecek. Harmanlanmış eğitim, yüz yüze eğitimin yanı sıra bir dersin veya derslerin bir kısmının internet yoluyla yapılması. Uzaktan eğitim her zaman online olmayabilir, derslere ait notlar, konuşmalar gibi materyallerin bir kısmı sisteme önceden yüklenebilir. Dolayısıyla öğrenciler, diledikleri zaman canlı dersler olmadan bu derslere ve notlara ulaşabilirler. Üniversitelerimiz uzaktan eğitim usulünü iyi bildikleri için derslerin bir kısmını yüz yüze verirken senkron dediğimiz aynı anda online olarak da bu dersleri öğrencilerine ulaştırabilirler. Üniversitelerimiz, asenkron yani derslerin video kayıtlarının alınıp öğrenciler tarafından izlenmesinin önünü açan uygulamalar yapabilirler. Böylece yüz yüze eğitimin yanı sıra online, senkron ve asenkron gibi uzaktan eğitim yöntemleri ile öğretimin daha zengin şekilde yürütülmesine imkan sağlanacak. Covid-19 süreci içinde üniversitelerimiz, bu öğretim yöntemlerinden diledikleri şekilde istifade edebileceklerdir. Dolayısıyla 1,5 yıl öncesinde üniversitelerimizde nasıl yüz yüze eğitim yapıyorsak bu sene de eğitim öğretim bu şekilde başlatılacaktır. Öğrencilerimizi heyecanla üniversitelerimize bekliyoruz.”

    ‘AŞI’ ÇAĞRISI

    Özvar, üniversitenin çok büyük bir ekosistem olduğunu belirterek, “Bu ekosistemde, öğretim elemanlarımız, idari personelimiz, öğrencilerimiz, üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde yakın temasta olan firmalar, tedarikçi kurumlar gibi pek çok paydaş bulunur. Bu ekosistemin her bir parçasından hepimiz birbirimize sorumluyuz. Üniversitelerimizdeki öğretim elemanlarımıza, idari personelimize ve öğrencilerimize aşı konusunda seslenmek istiyorum; üniversitelerimizin tüm bileşenlerinin aşı olmasını bekliyoruz. Eğer aşı konusunda hassasiyet gösterirlerse, öğrencilerimiz aşılarını olurlarsa, maske, mesafe ve temizlik kurallarına dikkat ederlerse bizler üniversitelerde yüz yüze eğitim öğretimi çok daha rahat çok daha sağlıklı bir şekilde yürütebiliriz” ifadesini kullandı.

    ‘COVİD-19 VERİLERİ, HES KODU ÜZERİNDEN TAKİP EDİLECEK’

    Özvar, öğrencilerin, öğretim elemanlarının ve idari personelle ilgili Covid-19 verilerinin HES kodu üzerinden takip edileceğini belirterek, “Bildiğiniz gibi kampüslere, yerleşkelere kimlik ibraz etmek suretiyle girilebilir. Üniversitelerimiz de bu konuda HES kodu çalışmalarını Sağlık Bakanlığı ile birlikte yürütmektedir. Bu konuda çok gelişmiş bir iletişim alt yapımız bulunuyor. YÖK’ün koordinasyonunda üniversitelerimiz, Sağlık Bakanlığı ile şu anda protokol yapmış durumdalar. Üniversitelerimiz, Covid-19 ile ilgili anlık dijital verileri güncellenmiş bir şekilde Sağlık Bakanlığından alabilecekler. Böylece üniversiteler, kendi öğretim elemanları, idari personel ve öğrencileriyle alakalı Covid-19 risk, enfekte ya da karantina gibi durumlara ait dijital bilgileri Sağlık Bakanlığından takip edebilecekler. Böylelikle üniversitelerimiz, kendi öğrenci ve öğretim elemanı nüfusu ile ilgili salgının seyrini yakından izleyebilecekler. Bu fevkalade önemli bir düzenlemedir. Bu dijital verilerle bizler aslında Covid-19’u üniversite ölçeğinde, kampüs ölçeğinde takip etme imkanına sahip oluyoruz. Aslında Covid-19 ile alakalı dijital yönetim usulünü üniversitelere getirmiş oluyoruz. Bu sistemle üniversitelerimiz, salgın şartlarında çok daha etkin bir yönetime kavuşmuş olacaklar” dedi.

    ‘REHBERE GÖRE HAREKET EDİLECEK’

    Özvar, kampüslerde pozitif vaka halinde yapılması gerekenlere ilişkin ise, “Sağlık Bakanlığı, sosyal alanlarda, kapalı alanlarda bir vaka ortaya çıktığında hangi tedbirlerin alınacağını bizlerle paylaşmaktadır. Bu durumda Sağlık Bakanlığının yayımladığı rehbere göre hareket edilecek. Bunun somut adımlarını üniversitelerimiz eğitim öğretim dönemi başlamadan hemen önce bütün öğrencileri ile paylaşacaklar. Bütün pozitif vaka durumları karşısında nelerin yapılacağı masada şu anda bulunmaktadır” ifadesini kullandı.

  • Doçentlik yönetmeliği değişti

    Doçentlik yönetmeliği değişti

    Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), Doçentlik Yönetmeliği’nde değişikliğe gitti. Resmi Gazete’de yayımlanan yeni düzenlemeyle; doçentlik başvuruları Mart ve Ekim ayında iki defa yapılabilecek. Eserlerden başarısız olanlar ile asgari şartları sağlamadığı veya etik ihlal nedeniyle başvurusu iptal edilenler, dava açması halinde dava kesinleşmeden yeniden başvuru yapamayacak.

    Önceki yönetmelikte; doçentlik başvuruları yılda üç kez olmak üzere Ocak, Mayıs ve Eylül ayının yirminci günü ayının yirminci günü başlayan ve en geç ilgili ayın son çalışma günü mesai saati bitimine kadar yapılıyordu. Doçentlik başvuruları yeni düzenleme ile yılda iki kez yapılacak. Yeni düzenleme ile doçentlik başvurusu Mart ve Ekim ayının yirminci gününde gerçekleştirilecek. Düzenlemede şu ifadelere yer verildi: “Yönetmelikteki, ‘etiğinin ihlal edildiği’ ibaresi ‘etiği ihlali’ şeklinde değiştirilerek, başvuruda bulunduktan sonra asgari başvuru şartlarını sağlayamayan ya da etik ihlalde bulunduğu için başvurusu iptal edilen adayların dava kesinleşmeden yeni bir başvuru yapamayacağı fıkrası yer aldı. Asgari başvuru şartlarını taşımayan adayların doçentlik başvurusunun iptal edilmesi ile birlikte, jüri üyeleri tarafından şartları sağladığı tespit edilen adaylar için ‘başarılı/başarısız’ şeklinde değerlendirme raporu hazırlaması için Doçentlik Komisyonu tarafından ek süre verilmektedir. Bu süre içinde düzenleme yapmayan jüri üyelerinin görevleri sonlandırılmakta, ‘asgari başvuru şartlarını sağlamamıştır’ görüşünü sürdüren üyeler yerine ise yedek üye raporları değerlendirilmektedir. Adaya ait başarısız olmasına ilişkin belge ve bilgiler jüri üyelerinin ismi gizli tutulmakla beraber yeni başvuruda jüri üyelerinin erişimine açılmaktadır.”

  • YÖK’ten şartlı kayıt müjdesi

    YÖK’ten şartlı kayıt müjdesi

    YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada “2021 yılı Dikey Geçiş Sınavı kayıt tarihleri arasında yükseköğretim kurumlarından mezun olamadığı için kazandığı programa kayıt yaptıramayan ancak kayıt tarihinden sonra mezuniyet hakkı elde eden önlisans öğrencilerinin, bu durumlarını belgelemeleri kaydıyla, 2021-2022 eğitim öğretim yılı bahar yarıyılı başlangıcına kadar, 2021 DGS’de kayıt hakkı kazandıkları lisans programlarına kayıt yaptırabilmeleri uygun bulunmuştur” ifadelerine yer verildi.

    2021 yılı Dikey Geçiş Sınavı (DGS) kayıt tarihleri arasında yükseköğretim kurumlarından mezun olamadığı için kazandığı programa kayıt yaptıramayan adaylar için YÖK tarafından başlatılan çalışmalar tamamlandı.

    Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından konu hakkında yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

    2021 yılı Dikey Geçiş Sınavı kayıt tarihleri arasında yükseköğretim kurumlarından mezun olamadığı için kazandığı programa kayıt yaptıramayan ancak kayıt tarihinden sonra ’stajını tamamlama, bütünleme sınavı, tek ders sınavı vb. başararak mezuniyet hakkı elde eden’ önlisans öğrencilerinin, bu durumlarını belgelemeleri kaydıyla, 2021-2022 eğitim öğretim yılı bahar yarıyılı başlangıcına kadar, 2021 DGS’de kayıt hakkı kazandıkları lisans programlarına kayıt yaptırabilmeleri uygun bulunmuştur.

  • Yekta Saraç: YÖK’ü, halılarının altı tertemiz olarak bırakıyoruz

    Yekta Saraç: YÖK’ü, halılarının altı tertemiz olarak bırakıyoruz

    Görev süresinin dolmasının ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na atanan eski Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, görevi boyunca yükseköğretim sistemini yeniden yapılandırma yolunda önemli mesafeler katettiklerini belirterek, “YÖK’ü, halılarının altı tertemiz olarak bırakıyoruz. Hamdolsun, görevimizi alnımızın akıyla başımız dik olarak tamamladık” dedi.

    Eski YÖK Başkanı Saraç, Twitter’daki hesabından yayımladığı mesajında, görev süresi boyunca birçoğu Türkiye için yeni ve ilk olan pek çok projeyi hayata geçirdiklerini, yükseköğretim sistemini yeniden yapılandırma yolunda önemli mesafeler katettiklerini kaydetti. Görev süresinde YÖK’ün geçmişindeki alışkanlık ve reflekslerini terk ettiklerini vurgulayan Saraç, “Yükseköğretimi yeniden felsefi bir bakış açısıyla şekillendirmeye çalıştık. Müdahaleci YÖK’ü geçmişte bıraktık, yetki devreden ve yetki paylaşan ‘Yeni YÖK’ün inşa sürecini başlattık. Somut çıktılar üzerine odaklandık. Kısa vadede sonuç üretenlerin yanı sıra 4-5 yıllık orta vadeli projeler de yaptık. ‘Yeni YÖK’ konseptiyle pek çok yeni ve yenilikçi proje ortaya koyduk. Türkiye’de ilk defa bilim hayatımızın gelişmesi ve ülkemizin kalkınması için öncelikli alanları belirledik ve bu alanlarda insan kaynağı yetiştirme süreçlerini başlattık” dedi.

    ‘TAVRIMIZI NET ORTAYA KOYDUK’

    ‘Yeni YÖK’ olarak, Türk yükseköğretim sisteminde yapısal değişimin ve dönüşümün zeminini oluşturduklarını belirten Saraç, şunları kaydetti:

    “Bütün icraatımızı ahlaki prensiplerden taviz vermeden gerçekleştirdik. Esasen eğitim ve öğretim, tüm kademeleri ve her türlü yönetim uygulaması ile birlikte, ‘ahlaki temeller’ üzerinde yükselmelidir. Bu durum binalardan, laboratuvarlardan ve kadro sayılarından daha da önemlidir. Diğer taraftan eğitim ve öğretimde karar vericilerin, ‘ahlaki ve kültürel değerlere’ bağlı olarak hareket etmeleri de gerekmektedir. İşgal edilen makam ve mevkilerin, bu makamlarda bulunanların refah, konfor ve zenginliğini artırmak için değil, ‘millete hizmet için var olduğu’ bilinmelidir. Biz bütün icraatımızda buna dikkat etmeye çalıştık. Bunlara dikkat etmeyenlere karşı da sıfatlarına ve pozisyonlarına aldırmadan tavrımızı net bir şekilde ortaya koyduk.”

    ‘HALILARININ ALTI TERTEMİZ OLARAK BIRAKIYORUZ’

    Saraç, kibirden uzak durduklarını, tevazuyla hareket ettiklerini belirtip, “Kamu yararına her zaman öncelik verdik. Bulunulan makamların, liyakat ve ehliyetle ilişkili olarak ‘kul hakkına girme’ noktasında ne denli riskli yerler olduğunu da biliyoruz. Bunun için çalıştığımız insanları ve ekibimizi, liyakat ve ahlaki duruşlarına bakarak seçtik. İlkeli bir duruş sergiledik. Her kesimle iletişim kapılarını sürekli açık tuttuk. Yükseköğretimin, farklı dünya görüşlerinin ve ideolojilerin çatışma ve ayrışma noktası değil; toplumun uzlaşı noktası olması gerektiğine inanarak ona göre davranmaya gayret ettik. Aklın ışığı altında bilimsel zeminde hareket etmeye özen gösterdik” dedi.

    Eksiklerinin ve yanlışlarının olabileceğini belirten Saraç, “Fakat eğilip bükülmeden, gücümüz nispetinde ’emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ ilkesini unutmadan her türlü icraatta doğru olanı aradık. Son olarak; YÖK’ü, halılarının altı tertemiz olarak bırakıyoruz. Hamdolsun, görevimizi alnımızın akıyla başımız dik olarak tamamladık. Sayın Cumhurbaşkanımıza bize kamuya hizmet etme imkanı tanıdığı için teşekkür ederiz” dedi.

    Yeni YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a da çalışmalarında başarılar dileyen Saraç, “Eminim, başlatmış olduğumuz projeleri devam ettirmek ve yükseköğretim sistemimizi daha ileriye götürmek için çaba sarf edecektir. Başkanlık ettiğimiz ve ‘Yeni YÖK’ olarak adlandırdığımız dönemin, yükseköğretimle ilgili tasarım ve hayallerin havada uçuştuğu bir dönem olmadığını; YÖK tarihinde sonuç üreten projeler dönemi olarak yerini alacağına inanıyoruz” dedi.

  • YÖK Başkanı değişti (Prof. Erol Özvar kimdir?)

    YÖK Başkanı değişti (Prof. Erol Özvar kimdir?)

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığına, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar atandı. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ise Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na atandı.

    Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, görev süresi dolan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın yerine Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar atandı. Yapılan atamanın 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 6’ncı maddesinin C fıkrası gereğince yapıldığı belirtildi. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ise Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Atama Kararıyla Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na atandı. Atamanın, Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 12 ve 13’üncü maddeleri gereğince yapıldığı aktarıldı.

    PROF. DR. EROL ÖZVAR KİMDİR?

    Erol Özvar, 1966 yılında İstanbul doğdu. 1989 yılında Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Aynı üniversitede iktisat tarihi alanında yüksek lisans ve doktora yaptı.

    Erol Özvar’ın Türkçe ve yabancı dillerde yayınlanmış çalışmaları içinde Osmanlı Maliyesinde Malikane Uygulaması (İstanbul: Kitabevi Yayınları 2004) isimli kitabı, Garanti Bankası’na bağlı Osmanlı Bankası Arşivleri ve Araştırma Merkezi tarafından 2005 yılında kitap dalında en iyi eser ödülüne layık görüldü. Daha sonra Mehmet Genç ile birlikte Osmanlı bütçelerini yayına hazırladı. Osmanlı Maliyesi: Kurumlar ve Bütçeler (İstanbul: Garanti Bankası Osmanlı Bankası Arşivleri ve Araştırma Merkezi 2006) adıyla ve 2 cilt halinde yayınlanan bu eser, 2013 yılında Uluslararası Halil İnalcık Tarih Ödülü’ne layık bulundu. 2009- 2012 tarihleri arasında Harvard Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi’nde ve araştırma desteği kazandığı Harvard Hukuk Fakültesi İslam Hukuku Araştırmaları Programı’nda ziyaretçi öğretim üyesi olarak çalıştı. Türk Tarih Kurumu’nun bilim kurulu üyeliğini yaptı. Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Birliği’nin idare kurulu üyesi olan Özvar, aynı zamanda Uluslararası iktisat tarihi kurumunun bilim kurulu üyesidir (Fondazione Istituto Internazionale di Storia Economica F. Datini-İtalya). İktisat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Erol Özvar evli ve üç çocuk babası.

  • YÖK’ten yaz okulu açıklaması

    YÖK’ten yaz okulu açıklaması

    Üniversitelerde yaz okullarındaki öğretim bu yıl uzaktan, gelecek yıldan itibaren yüz yüze yapılacak.

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversitelerdeki yaz okullarında gelecek yıldan itibaren yüz yüze, bu yaz döneminde ise uzaktan öğretim yapılabileceğini bildirdi.

    Yükseköğretim Yürütme Kurulu, 7 Temmuz 2021 tarihli toplantısında üniversitelerdeki yaz okulu eğitimini ele aldı ve yaz okullarında uzaktan öğretim yöntemlerinin uygulanmaması yönünde karar verdi.

    Ancak üniversitelerin yaz öğretimi akademik takvimini belirlemesi ve bazı üniversitelerin de yaz öğretimi eğitimlerini başlatması üzerine bugün toplanan Yükseköğretim Yürütme Kurulunda alınan yeni karar, üniversitelere yazı ile bildirildi.

    YÖK’ün “Yaz Öğretimi Eğitimleri” konulu yazısına göre, üniversitelerdeki yaz okullarında uzaktan öğretim yapılamayacağına yönelik daha önceden alınan karar “bu seneye mahsus olmak üzere” uygulanmayacak.

    Karar, 2021-2022 akademik yılından itibaren geçerli olacak. Bu kapsamda, üniversitelerde bu yaz döneminde yaz okullarında uzaktan öğretim yapılabilecek.