Etiket: yolculuk

  • Kabağın tarladan sofraya yolculuğu

    Kabağın tarladan sofraya yolculuğu

    Türkiye’de kabak denilince ilk akla gelen Sakarya’nın coğrafi işaret tescilli beyaz kestane kabağının hasadı başladı. Lezzetiyle yiyenleri büyüleyen ve sofraları süslemek üzere römorklara yüklenen kabaklar, satış noktalarında yerini almaya başladı.
    Kabak denilince ilk akla gelen ve ‘kabak tatlısı’nın da coğrafi işaret tescili bulunan Sakarya’da beyaz kestane kabağının tarladan, sofraya yolculuğu başladı.

    Ekimi Mart-Nisan aylarında özenle seçilmiş çekirdeklerden yapılan beyaz kestane kabakları yaklaşık 7 aylık sürecin ardından toplanmaya başlanıyor. Binbir zahmetle yetiştirilen kabaklar römorklara yüklenerek önce depolara, daha sonrasında da satış yerlerine ulaşıyor. Usta ellerden geçtikten sonra tatlısıyla damakları şenlendiren; çorba, lokum, marmelat ve reçel çeşitleri ile de sofraları süsleyen kabaklar, yurt dışına da ihraç ediliyor. Tarlada 6 ila 8 lira arasında değişen fiyatlar marketlerde ise 15-20 lira arasında satışa sunuluyor.

    “Sakarya’nın coğrafi işaretli kabağının lezzeti toprağından geliyor”
    Kabak ekimi ve hasadından bahseden çiftçi İslam Aksoy, “Kabak, Mart ayının 15’inden Nisan ayının 20’ine kadar ekilir. Toplama zamanı da Eylül ayının 20’sinde başlayıp Ekim ayının sonlarına kadar devam eder. Şu anda da hasadımız sürüyor. Sakarya’nın coğrafi işaretli kabağının lezzeti toprağından geliyor.

    İlk önce tarlalarımızı hazırlıyoruz, ekeceğimiz yere hayvan gübresini koyarız ve ondan sonra toprak altı gübresi ekilir. Ardından kabak çıkıp 3-4 yaprak olduktan sonra ilk çapası yapılır. Devamında da üst gübresi atılır ve boğazlama yapılır. Tarladaki fiyatlar 6 ila 8 lira arasında değişiyor. Marketlerde ise 15-20 lira arasında satılıyor. Bu sene kabağın tarlalara ekilme oranı daha fazla. Hava şartları ve kuraklık sebebi ile kabağın olmadığı yerler var. Geçen seneye göre rekolte daha yüksek. Vatandaşın sofrasına daha bol kabak gelebilir bu sene” dedi.

    “Tarladan sofraya serüveni başladı”
    Kabak ihracatından söz eden Aksoy, “Ülkenin birçok bölgesine kabağımızı gönderiyoruz. İstanbul, Ankara, Antalya ve Afyon gibi illerimiz başta olmak üzere yurt dışına da gönderiyoruz hasadına başladığımız kabaklarımızı. Sakarya kabağımız özellikle tatlı olarak kullanılıyor. Çorba ve farklı ürünlerde de kullanılıyor kabağımız.

    Bu sene kabak daha fazla olduğu için vatandaşlar daha rahat alıp tüketecek. Tabii vatandaşın daha fazla kabak tüketmesi bizim de satışlarımızı etkiler ve seneye tarlalara ekeceğimiz kabak sayısını artırır. İyi bir kabak; parlaklığı ve sap kısmının kalınlığı gibi yerlerden belli olabilir. Yani görüntüsünden kabağın güzelliğini anlayabiliriz. Hasadı devam eden kabağımızın, tarladan sofraya serüveni başladı” diye konuştu.

    “Kabak tatlımıza biz elmas diyoruz”
    Lezzeti damaklarda kalan kabak tatlısının sofraları süslediğini aktaran restoran işletmecisi Musa Kocaoğlu, “Kabağın hasadı başladı. Tarlada toplanan kabak tatlılarımız sofraları süslüyor. Sakarya’da yetişen kestane kabaklarımızı en güzel haliyle hazırlayarak elmas haline getiriyoruz.

    Kabak tatlımıza biz elmas diyoruz, Sakarya’mızın coğrafi işaretli lezzetini elmas haline getirerek kıymetli misafirlerimizin masalarını süslüyor ve damaklarını şenlendiriyoruz. Sakarya harici birçok şehirden bu lezzeti tatmak için gelen misafirlerimiz oluyor. Bunun yanı sıra yurt dışından sadece bu kabak tatlısını yemek için gelen misafirlerimiz bile oluyor. Bu eşsiz lezzeti tadan bir daha dükkanımıza geliyor” şeklinde konuştu.

  • Trafikte hayrete düşüren yolcuklar

    Trafikte hayrete düşüren yolcuklar

    Bursa’nın merkez Yenişehir ilçesinde bir motosiklet sürücüsü arkasına aldığı arkadaşına halı taşıttı. Ne kask ne de başka bir önlem alan ikilinin trafikteki tehlikeli yolcuğu vatandaşların tepkisine neden olurken, başka bir yolculuk ise Osmangazi ilçesinde meydana geldi. Düğün konvoyuna katılan bir aracın arka camından kendini sarkıtan vatandaş hızla seyir eden araçta yürekleri ağza getirirken, yine aynı ilçede, 3 kişi motosikletle seyir edip kazaya davetiye çıkardı. O anlar kameraya anbean yansıdı.

  • Sürülerin zorlu yolculuğu başladı

    Sürülerin zorlu yolculuğu başladı

    Tatvan ilçesine bağlı Kıyıdüzü’ndeki çobanlar, binlerce koyunu buğday tarlalarına ve ekinlere zarar vermemesi için toprak ve tozla kaplı vadiden götürmek zorunda kalıyor. Koyun sürülerinin tozlu yol ve vadilerden geçişiyle beraber ortaya çıkan görüntüler havadan dron ile görüntülendi.

    Her gün binlerce koyunu süt sağımı için sürüler halinde köye getiren çobanlar, süt sağımından sonra gün batımına doğru Nemrut Dağı eteklerine doğru 7 kilometrelik tozlu yolculuğa başlıyor. Çobanlar ve koyun sürüleri günde 2 defa Nemrut Dağı’na gidiş geliş yaparak yaklaşık 15 kilometrelik tozlu yolu yürümüş oluyor. Koyun sürülerinin tozlu yolda ilerleyişi çoban ve koyunları zorlarken, gün batımına doğru oluşan kızıl renkler ise seyri güzel görüntüler ortaya çıkarıyor.

    Kıyıdüzü köyünde çobanlık yapan Cafer Alican, her gün 15 kilometre tozlu vadide koyunları ile yolculuk yaptığını söyledi. Alican, “Biz günde 15 kilometre gidip geliyoruz. Bu tozlu yollarda Nemrut’a gidip geliyoruz, geceleri orada kalıyoruz. Sabah geldiğimiz zaman tekrar akşam geri gidiyoruz. Akşam oldu mu Güzelada’ya gidiyoruz, oradan gelip tekrar Nemrut’a gidiyoruz. Günde 15 kilometre gidip geliyoruz bu yollarda, bizim sezonumuz başladı. Bu sürüyle 11’inci aya kadar yaylaya gidip gelmeye devam edeceğim” dedi.

  • Antik Dragon Vadisi’nde zaman yolculuğu

    Antik Dragon Vadisi’nde zaman yolculuğu

    Yalova’nın Altınova ve Kocaeli’nin Karamürsel ilçeleri sınırları arasında kalan Antik Dragon Vadisi, doğaseverlerin yürüyüş için tercih ettiği noktalardan biri oldu. Doğal güzellikleriyle mest eden Antik Dragon Vadisi’nde düzenlenen doğa yürüyüşlerine katılanlar zaman için adeta bir yolculuk yaşıyor.

    Şimdiki adıyla Yalakdere Vadisi olarak bilinen bölgede son olarak 17 kişilik bir ekiple 10 kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştiren Yalova Dağcılık Spor Kulübü Başkanı Yusuf İşsever, “Bu vadi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış durumda. Biz de bunu doğa içinde gözlemlemek istedik. Birçok kalıntı mevcut. Bölgede Bitinya Krallığı’na ait, Helenistik döneme ait kalıntılar mevcut. Özellikle Bitinya Krallığı’na ait olduğunu düşündüğümüz oyma kaya anıtlar mevcut bu bölgede. Bunları incelemek istedik. Bunun hakkında çok fazla internet üzerinde bir kaynağa rastlamadım. Buranın araştırılmasını özellikle rica ediyorum yetkililerden. Çünkü güzel bir bölge. Doğa içinde o kalıntılarla yürüyüş yapmak bize inanılmaz keyif verdi” dedi.

    Yalova’nın Soğuksu köyünden yürüyüşe başladıklarını anlatan İşsever, şöyle konuştu:

    “Oradan devam ettiğimizde Karadere sınırları içinden geçiş yaptık. Yine Kocaeli’ne bağlı Taşağıl dediğimiz mezra gibi bir yerden geçiş yaptık. Yine bu sınırlar üzerinde ilerledik. Kalıntılar da zaten bu sınırlar içinde yer alıyor. Kalıntıların tümü, doğu yakası yamacında kalıyor. Yine batı yakasında kaya mezarları mevcut. Özellikle bunlara da tekrar bir doğa yürüyüşü düzenlemek istiyoruz. Geçmişte Dragon Vadisi’nde çok fazla savaşlar olduğu söyleniyor. Özellikle Selçuklu, Doğu Roma döneminde burada çok ciddi muharebeler yapılmış. Bölgede Cenevizlilerden kalma Çobankale de mevcut. Orada da kazı çalışmaları devam ediyor. Yakında orası da turizme kazandırılacak. Aynı şekilde buraların da kesinlikle araştırılması gerekiyor. Yalova zaten doğasıyla çok meşhur bir yer. Kesinlikle bu parkurda Yalova’mız adına, doğa turizmi adına çok güzel bir rota olacaktır.”

    “Tarihin izlerine dokunmak, görmek, gözlemlemek mümkün”
    Tarihi İpek Yolu’nun Dragon Vadisi’nden geçtiğini belirten İşsever, “İznik, İstanbul, Bizans, Roma döneminde zaten çok önemli şehirlerdi. Bu şehirlerin arasındaki yol olarak da düşünebiliriz. Bu güzergahta tarihin izlerine dokunmak, görmek, gözlemlemek mümkün” ifadesini kullandı.

  • Gebelikte yolculuk yaparken dikkat

    Gebelikte yolculuk yaparken dikkat

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nigar Allahverdiyeva, gebelikte yolculuk yaparken dikkat edilmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.

    “Kurallara uyulduğunda gebelik günlük aktiviteleri kısıtlamaz”

    Gebelik sürecinin belli kurallara uyulduğu sürece anne adayının günlük aktivitelerini kısıtlamayan bir süreç olduğunu söyleyen Opr. Dr. Allahverdiyeva, “Günümüzde ulaşım araçlarının sağladığı kolaylıklar sayesinde seyahat hayatımızın önemli parçası haline gelmiştir. Gebelik dönemini 3.trimester (3 aylık dönemler) olarak ayırdığımızda, yolculuk için en uygun dönem 2. trimester, yani 14 ve 28. gebelik haftalarıdır. Bu dönemde ilk trimesterde sık karşılaştığımız bulantı ve kusmalar, yorgunluk hali, düşük tehlikesi geride kalmış olup, gebeliğin son haftalarında izlenen yorgunluklar, hareket kısıtlılığı henüz başlamamıştır” şeklinde konuştu.

    “Yolculuk sırasında bol sıvı tüketmek önemli”

    Yolculuk esnasında sıvı tüketimine dikkat çeken Opr. Dr. Allahverdiyeva, “Erken doğum tehlikesi, tansiyon yüksekliği, bebeğin eşinin rahim ağzını kapatması gibi durumlarda gebenin yolculuk yapmasının sakıncalı olduğu bilinmelidir. Çoğul gebelik durumlarında da kısıtlamalar değişebilmektedir. Gebelikte seyahat yapıldığı zaman bol sıvı tüketilmeli, uzun yolculularda kısa aralıklarla az porsiyonlarla dengeli beslenmeyi ihmal etmemeli, sık sık idrara çıkmalı (idrar tutma idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabilir), rahat kıyafetler tercih etmeli, uzun süreli yolculuklarda 1,5-2 saatte bir mola verilip, kısa yürüyüşler yapılmalıdır. Bulantı-kusma olabileceğinden önceden doktora danışılarak ilaç kullanılabilir” diye konuştu.

    “Uçak yolculuğunda koridorda yürüyün”

    Opr. Dr. Allahverdiyeva, “Gebelikte yolculuk ederken en önemli nokta DVT (derin ven trombozu) yani bacaktaki damarlarda oluşan kan pıhtısının koparak, diğer hayati organlara gidip onları tıkaması) riskini en aza indirmektir. Bunun için yolculuk sırasında sık sık molalar verilmelidir. Mümkün olduğunca otobüs yolculuğundan kaçınılmalı, özel araçla yolculuk yapılmalı, yolculuk mesafesi uzun ise uçak tercih edilmelidir. 2 saatten uzun süren uçak yolculuğunda da bacaklarda kan dolaşımını sağlamak koridorda yürümeyi öneririz” ifadelerini kullandı.

  • Öğrencileri Gezeravcı’yı bekliyor

    Öğrencileri Gezeravcı’yı bekliyor

    Türkiye, uzaya çıkan ilk Türk astronot Alper Gezeravcı‘nın yolcuğunu gururla izledi. İzleyenler arasında Türkiye’nin ilk uzay oluşumu olan Bandırma Füze Kulübü de vardı. Bandırma Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi bünyesinde kurulan ve tamamını okul öğrencilerinin oluşturduğu Bandırma Füze Kulübü, Türkiye’nin ilk astronotu olan Alper Gezeravcı’nın uzay yolculuğuna tanıklık etmişlerdi. Türkiye saati ile Cuma günü (TSİ) saat 16.00’da Gezeravcı’nın da yer aldığı ekibin, ABD Florida Eyaleti’nin doğusunda Atlas Okyanusu ve eyaletin batısında Meksika Körfezi’nde bulunan 7 potansiyel iniş noktasından birine iniş yapılması bekleniyor. Yaklaşık 47,5 saat sürecek yolculuğun tamamlanmasını Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi bünyesindeki kulüp öğrencileri de merakla bekliyor.

    Gezeravcı: “Bandırma’yı çok seviyorum”

    Bandırma Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi Matematik Öğretmeni ve aynı zamanda okulun Füze Kulübü Danışman Öğretmeni Murat Pazarcık, “Okulumuzda bu yıl okul kulübü olarak füze kulübü kurduk. Kulübümüz de yer alan 80 öğrencimizle birlikte yürütüyoruz. Öğrencilerimizle birlikte canlı yayını izlemek için okulumuza geldik. Fırlatılma anına okulumuzda tanıklık ettik. 31 Ocak 2024 günü Tübitak Uzay Kurumu’ndan gelen yetkililerin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz toplantıda, öncelikli olarak öğrencilerimize telsizle haberleşme konusunda ve Alper Gezeravcı’nın yaptığı bu uzay göreviyle ilgili bilgilendirilmelerde bulunuldu. Devamında yaklaşık 10 dakika boyunca Alper Gezeravcı ile telsiz üzerinden haberleştik. Öğrencilerimiz merak ettikleri soruları Gezeravcı’ya telsiz iletişimiyle sorma imkanı da bulmuş oldular. Alper Gezeravcı cevabını Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan verdi. Gezeravcı Bandırma için, “Bandırma’nın bende özel bir yeri var. Hava üssünü biliyorum ve göreve ilk burada başladım. Bandırma’yı çok seviyorum” dedi.

    Kandemir: “Katkı vermek bizleri mutlu ediyor”

    Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi Okul Müdürü Bülent Kandemir, “1957 yılında Yuri Gagari’nin uzaya çıkmasından sonra ABD ile Sovyetler birliği arasında uzay yarışları başladı. Bu yarışa Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi Havacılık Kulübüne bağlı, Bandırma Füze Kulübü’nün de katılmış olması gurur verici. Aynı zamanda Bandırma Füze Kulübü tüm gençlerimize örnek olarak, gençlerimiz için heyecan ve vizyon olacaktır. 1959 yılında sadece heyecan duymakla kalmamışlar, 50 metre yükseğe çıkan bir roket üretmişler. Türkiye’de de bu füze milat olarak tarihe geçmiş. Bu tarihten gelen ilgili ve meraklı evlatlarımıza destek olmak için ülkemizin havacılık ve uzay çalışmalarına, ilk kez roket çalışması yapan okul olarak elimizden geldiğince katkı vermek bizleri mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.

    Bandırma Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi Bandırma Füze Kulübü bünyesindeki öğrenciler, Gezeravcı’ya hep bir ağızdan “Gezer ağabey sizi Bandırma’ya, okulumuza bekliyoruz” ifadelerine yer verdi.

    Telsiz görüşmesinde TÜBİTAK Uzay Mühendisi moderatörünün Alper Gezeravcı’ya okulu Türkçe ve İngilizce tanıttığı metinde, “Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi’nin, Kore Savaşı’nda düşmana esir olmaktansa üzerine top atışı talimatı vererek şehadeti tercih eden Bandırmalı kahraman subayımızın adını almış olmasına da değinildi. Şehit Mehmet Günenç Lisesinin beş öğrencisi, 1957 yılında Sputnik ile Sovyetler Birliği’nin uzaya uydu fırlatmasından esinlenerek Lisenin Havacılık Koluna bağlı Şehit Mehmet Günenç Lisesi Füze Kulübü’nü kurmuşlardır. Tarihler 1959’u gösterdiğinde, ilk yerli ve milli füzemizi fırlatmışlar, liseden mezun olduktan sonra da kulüp bünyesinde füze çalışmalarına devam etmişlerdir. Fırlattıkları Marmara 2 füzesinin 15 kilometre yol kat etmesiyle o yıl Amerika ve Almanya’nın ardından üçüncü olma başarısı gösterilmiş ve NASA’nın dikkatini çekmişlerdir. Bandırma Şehit Mehmet Günenç Anadolu Lisesi’nin şimdiki öğrencileri de atalarının mirasına sahip çıkarak Füze Kulübünü yeniden kurmuş ve çalışmalarına başlamıştır” ifadelerine yer verilerek kulübün kuruluş amacı ve süreçleri hakkında bilgi verildi.

  • Bursa’da motosikletli gençlerin tehlikeli yolculuğu

    Bursa’da motosikletli gençlerin tehlikeli yolculuğu

    Olay, Bursa-Ankara karayolu İnegöl girişinde meydana geldi. Sürücü yönetimindeki motosikletin arkasına ters oturan genç, elindeki tekerlekli bavulu yol üzerinde sürükleyerek seyretti. Gençlerin tehlikeli yolculuğu ise başka bir sürücünün amatör kamerasına saniye saniye yansıdı.

  • Bilim Tiyatro Kulübü yolculuğuna başladı

    Bilim Tiyatro Kulübü yolculuğuna başladı

    Bilim Erzurum’da faaliyet gösteren Bilim Tiyatro Kulübü ekibi, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın Bilim Erzurum’u ziyareti sırasında projelerinin ilk ürünleri olan iki farklı çocuk tiyatrosunun detaylarını sundu. Ekip, havacılık ve uzay konularını ele alan iki ayrı oyun üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Prof. Dr. Mandal, ekip tarafından sunulan çalışmalara olumlu bir tepki vererek, projeleri büyük bir sabırsızlıkla beklediğini dile getirdi.

    Hedef gelişimi teşvik ve bilim eğitimine katkı

    Bilim Tiyatro Kulübü, bilimi eğlenceli hale getirme, bilimsel merakı destekleme, eğitim ve bilinçlendirme sağlama, topluluk katılımını artırma, üreticiliği teşvik etme ve bilim eğitimine katkıda bulunma hedefleriyle yola çıktı.

    Proje Koordinatörü Mustafa Özdemir, Bilim Tiyatro Kulübü’nün hikayesinin tutku dolu bir ekip tarafından başlatıldığını ifade ederek, “Bilimi sahne sanatlarıyla birleştirerek bilimsel konuları eğlenceli bir şekilde anlatma fikri üzerine kuruldu. Bilimin herkes için erişilebilir ve eğlenceli olabileceğine inanıyoruz. Projemizdeki oyunlarımızın Yazarı Zeynep Mustafaoğlu ve Yönetmeni Oktay Parlar liderliğinde, projemizde yer alan yetenekli ve tecrübeli oyuncular Şerif Avci, Kerem Tamgac, Hande Köse, Esra Aydin ve Reşathan Köçer ile birlikte, Bilim Tiyatro Kulübü hedeflerimize ulaşmak için büyük bir enerjiyle çalışıyoruz. Hedeflerimiz çok yönlü. İlk olarak, bilimi eğlenceli hale getirmek istiyoruz. Bunu tiyatro, belgesel, kısa film gibi araçlarla yapıyoruz. Ayrıca, bilimsel merakı desteklemek ve eğitim sağlamak için etkinlikler düzenliyoruz.” dedi.

    Farklı yaş gruplarına hitap edecek

    Bilim Tiyatro Kulübü’nün faaliyet başlıkları, çocuk tiyatro oyunlarından yetişkin tiyatro oyunlarına, belgesellerden kısa filmlere, çizgi filmlerden gezici interaktif şovlara kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Bu çeşitlilik, bilimi farklı yaş gruplarına ve ilgi alanlarına hitap eden bir şekilde sunmayı amaçlıyor. Gelecekte, Bilim Tiyatro Kulübü daha fazla okul ve toplulukla işbirliği yapmayı, bilim eğitimine katkıda bulunmayı ve dijital platformlarda daha fazla içerik üretmeyi planlıyor. Bilimle sahne sanatlarını bir araya getirerek, bilimi herkes için daha erişilebilir ve çekici hale getiren bu girişim, gelecekte de bilimseverler için heyecan verici projelere imza atmayı hedefliyor.

  • Yolculuğun hikayesi var

    Yolculuğun hikayesi var

    Ortaokul öğrencileri, Erzurum Gar Müdürlüğü TCDD Müzesinde keyifli bir gün geçirdi. Yetkililer; buharlı kara trenden dizele, elektrikli trenden yüksek hızlı tren (YHT) teknolojisine, Türk demir yolu serüveni öğrencilere anlatıldı.

    Müze’de 300’den fazla araç gereç sergileniyor. Manyetolu telefonlar, gaz lambaları, ziller bunların hepsi asırlık. Yıllardır biriktirilen ve sergilenen araçların tamamı antika niteliğinde. 1939 yılından Erzurum’a ilk tren seferi ile gelen yolcular işte bu zille karşılanıp yine bu zil ile uğurlanıyor. Müzede, dönemin demir yolu çalışanlarının kullandığı aletler ve yüzlerce tarihi eser yer alıyor.

    En çok dikkat çeken eserlerden biri de bin dokuz yüz on sekiz Alman yapımı bu lokomotif. Erzurum Garı’nda bulunan TCDD Müzesi, demir yolu ulaşımını merak eden ziyaretçilerini bekliyor.

  • Çocukların tehlikeli yolculuğu

    Çocukların tehlikeli yolculuğu

    Akçakale ilçesi İstasyon Caddesi’nde seyir halindeki kamyonetin kasasına tutunan 4 çocuk, tehlikeli bir şekilde yolculuk yaptı. Bir motosiklet sürücüsü tarafından cep telefonu kamerasıyla çekilen görüntülerde, çocukların seyir halindeyken ellerini bırakıp ayaklarını yere değdirmeye çalıştıkları gözlendi.