Etiket: yüz

  • Yüzdeki lekelerle yaşamak zorunda kalmayın

    Yüzdeki lekelerle yaşamak zorunda kalmayın

    Toplumda en sık karşılaşılan lekelerden biri olan melazma, yanaklarda özellikle güneş gören yerlerde, alında, çenede sıkça görülebiliyor. Melazma için çeşitli risk faktörleri olduğunu söyleyen Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nursel Dilek, bu risk faktörleri arasında koyu deri tipi, aile öyküsü varlığı, gebelik, hormonal tedaviler, endokrin hastalıklar, güneş maruziyeti, güneşe maruz kaldıktan sonra leke oluşumuna yol açan ilaç kullanmanın bile sebep olabileceğini söyledi.

    Kullanılan antiepileptik ilaçlar ya da antibiyotiklerin bile güneşe maruz kaldıktan sonra leke oluşumuna yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Nursel Dilek, “Deride leke oluşumuna neden olan birçok sebep vardır. Lekeler, melanositlerde melanin pigmenti üretiminin artmasıyla veya melanositlerin sayıca artmasıyla olabileceği gibi başka birçok nedene bağlı da oluşabilir. Lekeler enfeksiyonlar, ilgili bölgenin kronik irritasyonu, kimyasallar, iş ortamında veya hobilere bağlı maruz kalınan maddeler gibi birçok nedene bağlı olarak gelişebilir. Çeşitli sebeplerle kullanılan bazı ilaçlar veya demir gibi metaller deride birikerek leke oluşturabilir” dedi.

    “Yaz aylarında leke tedavisi yapılmamalı”

    Dermatoloji uzmanı Prof. Dr. Nursel Dilek, “Yaz aylarında ultraviyolenin etkisiyle birlikte tedavinin başarısı azalmakta ve hatta lekeler artmaktadır. Bu nedenle yaz aylarında leke tedavisi yapılmamalıdır. Melazma tedavisine başlamadan önce hasta güneş kremleri kullanımı hakkında bilgilendirilmeli ve güneş kremi kullanmadan bu tedavinin başarıya ulaşamayacağı söylenmelidir. Tedaviye başlanmadan önce hastada lekeye neden olan hastalık, ilaç kullanım öyküsü, iş ya da hobi gibi nedenlerle herhangi bir kimyasalla temas varsa bu sebepler ortadan kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.
    Leke tedavisinin alanında uzman hekimler tarafından yapılmasının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Nursel Dilek, “Leke tedavisine başlamadan önce hastanın dikkatlice anamnezinin alınması önemlidir. Anamnez ve muayene doğrultusunda lüzum halinde gerekli tahliller yapıldıktan sonra leke tedavisine başlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

    Melazma tedavisinde kullanılan tedavi yöntemleri

    Melazma tedavisinde çeşitli tedavi yöntemlerinin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Nursel Dilek, “Kremler, kimyasal soyma, lazer tedavileri ve mezoterapi gibi leke tedavisinde farklı kombinasyonlar şeklinde kullanılabilir. Her bir kombinasyon ve tedavi süresi hastaya ve lekeye göre belirlenir. En sık kullanılan tedavi yöntemlerinden biri de krem tedavisidir. Kullanılan bu ürünler melanin üretimini enzim seviyesinde inhibe eder, melanin transferini azaltır, melanin olgunlaşmasını inhibe eder, keratinosit turneverini artırarak lekelerin azalmasını hedefler. Kremlerle tedavi süresi 3 ay hatta daha uzun olması tedavi başarısını artıracaktır. Melazma tedavisinde bir diğer seçenek ise kimyasal soyma işlemidir. Peeling olarak bilinen bu yöntemde kullanılan ürünler çok önemlidir. Peeling uygulamada uygun hasta seçimi, işlem sonrası uygun cilt bakımı sağlanarak iyi bir kozmetik sonuç elde edilir. Peeling uygulamada uygun ürün ve uygun hasta seçimi önemlidir. Peeling uygulamada en sık karşılaşılan yan etkiler, deride ton farkı oluşması, enfeksiyonlar, 3 haftadan fazla süren eritem, alerjik reaksiyonlardır. Koyu tenlilerde bu işlemler yapılırken istenilen sonucu elde etmek için daha dikkatli olmak gerekir” dedi.

    “Hastanın lekesine ve cilt tipine göre lazer cihazları belirlenmeli”

    Leke tedavisinde günümüzde en çok tercih edilenin lazer tedavileri olduğunu vurgulayan Dilek, diğer leke tedavilerinde olduğu gibi burada da tedavide başarılı olmak için uygun hastaya, uygun cihazın seçiminin öneminden bahsetti.

    İşlemin ehil ellerde yapılması gerekliliğinden bahseden Prof. Dr. Nursel Dilek, “Teknolojinin ve tıbbın ilerlemesi leke tedavisinde elimizi güçlendirdi ve tedavi başarımızı artırdı. Bu anlamda leke tedavisinde son yıllarda sıkça yaptığımız uygulamalardan biri de mezoterapidir. Lekeli ciltler için mezoterapi ürünleri uygulamaktayız. Lekeler için mezoterapiyi tek başına uygulayabildiğimiz gibi lazer tedavileriyle de kombine bir şekilde uygulamaktayız” diye konuştu.

  • Yüz güldüren alışveriş

    Yüz güldüren alışveriş

    Kısa süre önce göreve başladığı günden bu yana Erzincan’da güler yüzlü duruşu ve vatandaşlara olan samimi tavırlarıyla yürekleri ısıtan Vali Hamza Aydoğdu, simitleriyle çeyrek asırdır ekmek mücadelesi veren Murat Güzel’in tezgâhta bulunan yaklaşık 200 simidin hepsini satın alarak vatandaşlara dağıttı.

    Vali Aydoğdu ile simitçi Murat’ın diyaloğu yüzleri güldürdü. Kafasının üzerinde taşıdığı tezgahta simit satıcılığı yapan Murat Güzel, yol üzerinde bulunan çay ocağında oturan Vali Aydoğdu’yu görünce yanına gitti. Vali Aydoğdu, Murat Güzel’e tezgahında kaç tane simit olduğunu sordu. Yaklaşık 200 simit olduğunu söyleyen Murat’ın bütün simitlerini satın alan Vali Aydoğdu, aldığı simitleri vatandaşlara dağıttı.

    Simitçi Murat ile Vali Aydoğdu’nun samimi diyaloğu ve yaşanan anlar hem yürekleri ısıttı hem yüzleri güldürdü.

  • Şeker pancarında verim yüz güldürdü

    Şeker pancarında verim yüz güldürdü

    Darende’nin Palanga Mahallesi’nde üretimi yapılan pancarda hasat başladı. Palanga bölgesinde önemli bir tarımsal üretimin yapılarak hem kent hem de ülke ekonomine katma değer sağlandığını kaydeden pancar üreticisi Hakan Gökçe, “Malatya Şeker Fabrikasına her yıl 30 bin ton pancar veren bir bölgeyiz. Kalite olarak çok iyi durumdayız. Şeker ve polar oranımız yüksek. Bu da Darende pancarının kalitesini gösteriyor. Pancar üreticileri maliyetlerden dolayı biraz sıkıntılı. Taban fiyat beklediğimizin altında oldu. Bu konuda Cumhurbaşkanımıza güveniyoruz. Bizim gibi çiftçilik yapan vatandaşlara destek vereceğini umut ediyorum” dedi.

    Bölgede pancar dışında farklı ürünlerin de üretiminin yapıldığını aktaran Gökçe, “Gökpınar Projesinin hayata geçmesi ile çiftçilerin cazibe merkezi olan Günpınar ve Palanga mahallelerinde pancar hasadı başladı. Kayısı diyarında bu çalışmaları görmek bizleri mutlu ediyor. Gökpınar projesi ile sekiz yıl önce sulu tarıma geçen bölgede pancar, patates ve domates üretimi ön planda olduğunu görüyoruz, bu da bizleri mutlu ediyor. 2015’te sulu tarıma geçmemiz sebebiyle şeker pancarı yetiştirmeye başladık. Bu sürede en güzel ve en verimli kaliteyi yakaladık. Pancar bölgemizde hasat, ekim, kasım ve aralık aylarında yapılmaktadır ve Malatya’mızın en kaliteli pancarı burada üretiliyor. Her yıl yaklaşık 10 bin dekara ekim yapılıyor ve 30 bin ton verim alıyoruz. Patates de olduğu gibi ciddi anlamda maddi kaynak sağlamıştır. Kısacası sulu tarımın avantajlarını yaşamaktayız. Burada 19 bin dönüm alanda kapalı devre sulama yapılmaktadır. Ayrıca bölgemizde mısır, ayçiçeği, patates ve hububat yetiştirilmektedir” ifadelerini kullandı.

    Darende Ziraat Odası Başkanı Karaca ise, “ Malatya’nın faklı bölgelerinde de pancar yetişirken Darende’de yetişen pancarın farklı bir özelliği var. Burada dekarda 4-5 ton kaldırılabiliyor. Yazıhan ovasında bu rakam6-7 tona kadar çıkabiliyor. Fakat, Darende’de yetişen pancarda yüksek polar var. Bu nedenle bu bölgenin pancarı kıymetlidir. Taban fiyatının bin 700 lira olarak açıklanmasının kötü olduğunu belirten Karaca, “Verilen taban bin 700 lira fiyatla üreticimiz ezdirildi. Üretici hiç halinden memnun değil. Bu ürün mazotun 18 lira olduğu dönemin ürünü. Şu an mazot 40 lira olmuşsa, pancar üretici farklı ürünlere yönelecek. Bu pancarda alın teri var. Bu pancar gençlerimizin asker harçlığı, kızımızın çeyiz parası, ailelerin geçim kaynağıdır. Ama hiçbir şey geç değil Cumhurbaşkanımızın mutlaka bu konuya da el atmasını istiyoruz. Bin 700 lira maliyetini kurtarmıyor en az iki 500 lira olmalı” diye konuştu

  • Bit ilacını yüzlerine süren 4 kişi zehirlendi

    Bit ilacını yüzlerine süren 4 kişi zehirlendi

    Trabzon’da yaşayan bir aile dün akşam saatlerinde hayvan bitlerinden korunmak için ilaç sürdü. İlacı yüzlerine süren ve sabah uyandıklarında bulantı ve kusma şikayetleri yaşayan aile durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi.

    Sağlık ekipleri tarafından ambulans ile Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilen baba Ş.C. (31), anne F.C. (27) ve çocukları A.H.C. (1) ile T.Y.C.’a (6) yapılan ilk müdahalede zehirlenme teşhisi konuldu. İlaç nedeniyle zehirlenme yaşandığı için aile Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Dekontaminasyon Ünitesi’nde karantinaya alındı. Tedbir amaçlı KBRN ünitesi de karantinaya alınırken, hastanenin önüne güvenlik amacıyla şerit çekildi.

    Ailenin durumu ile ilgili bilgiler veren Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Op. Dr. Atilla Özenoğlu,

    “Ailemiz daha önceden vücutta kaşıntı rahatsızlığı olduğu için aldıkları ilacı dün akşam sürmüşler. Bu sadece yüze sürülebilen bir ilaç. Hayvan bitlerine karşı kullanılan bir ilaç. Anne, baba ve 2 çocuk bunu yüze sürüyorlar. Sabah kalktıklarında kırgınlık, bunaltı, kusma ve hafif şuur bozukluğu olunca aile hemen ‘Acile gidelim’ diyorlar. Acil serviste ilk müdahaleleri yapıldı. Şuanda genel durumları gayet iyi. Sonuçları bekliyoruz. Muhtemelen kısa sürede taburcu olurlar. Ünite karantina altına alındı. Genel durumları iyi. Hekimden habersiz ilaç alınmaması lazım. Bu tip durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmakta fayda var” ifadelerini kullandı.

  • Yüzüncü yılda yüz resim

    Yüzüncü yılda yüz resim

    İstanbul Harbiye’de Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı Ahmet Muhtar Paşa Salonunda yapılacak sergi açılışı 21 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilecek.

    Asker ressamlar ve sergileri hakkında bilgi veren grup üyesi E.Albay Ersin Yaman şunları ifade etti; “Bizler, askerî okulların atölyelerinde eğitim almış, çoğunluğumuz aynı dönemlerde birlikte çalışmış ve mezuniyetimizden itibaren her birimiz yurdumuzun farklı bölgelerinde görev yaptıktan sonra yeniden bir araya gelerek, birbirimizle irtibatlı olarak çalışmaya, birlikte sergiler açmaya başlamış, sanata gönül vermiş askerleriz.21 Aralık 2020 tarihinde; Asker Ressamlar Whatsapp grubumuzu kurarak yola koyulduk. Grubumuzda, asker, asker emeklisi veya askerî okullarda eğitim almış fakat sonra sivilde yaşamına devam etmiş sanatçılar bulunmaktadır. Farklı yerlerde yaşayan, kendi atölyelerinde ya da evlerinde resim yapan sanat emekçileri olarak önce sanal ortamda bir araya geldik. Sonrasında birlikte salon sergileri açmaya başladık. 2021 yılında ilk sergimizi İstanbul’da NetaArt Sanat Galerisinde açtık. 2022 yılında Ankara’da GaleriM Sanat Galerisinde 2nci ve Bodrum Trafo Sanat Galerisinde 3üncü sergilerimizi açtık. 2023 yılında “askerressamlarart.com“ web sitemizi kurarak ilk sanal sergimizi gerçekleştirdik. Cumhuriyetimizin 100.Yılında 09 Eylül 2023 tarihinde İzmir’de Arya Kamalı Uluslarası Kültür Sanat Merkezi’nde 4üncü sergimizi açtık. Ve Cumhuriyetimizin 100.Yılı devam ederken, çok önemli bir mekânda, tarihî Harp Okulu binası olan Askerî Müze’de bu sergimizi gerçekleştiriyoruz. Bu vesileyle sergi salonunun tahsisinde ve sergi hazırlığımızda bizlere destek olan Millî Savunma Bakanlığına, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanlığına, Askerî Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığına şükranlarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 100.yılında açacağımız bu sergimizde asker ressamlarımızın 100 eseri sanatseverlerle buluşuyor. 3 Kasım 2023 tarihine kadar açık kalacak sergimize tüm sanatseverleri davet ediyoruz.”

  • 20 yaşında ama 40 yaşında gibi

    20 yaşında ama 40 yaşında gibi

    Kahramanmaraş’ta yaşayan, 40 yaşında gibi görünen 20 yaşındaki Enes Cenneter, dünyada nadir görülen Pachydermoperiostosis ve ‘erken yaşlanma’ hastalığına karşı mücadele veriyor.

    Pazarcık ilçesi Dehliz köyü Bölükçam Mahallesi’nde yaşayan 20 yaşındaki Enes Cenneter, 15 yaşından itibaren ortaya çıkan ve yaşamını zorlaştıran hastalığından kurtulmak istiyor. Herkesin 40 yaşında gösterdiğini söylediğini belirten Cenneter, bu hastalıktan kurtulmak isteyerek, tedavisi varsa olmak istediğini söyledi.

    Cenneter, “Hastalığımın akraba evliliğinden kaynaklı bir hastalık olduğunu söylüyorlar. Pachydermoperiostosis adında bir hastalık. Ellerde, ayaklarda ve bacaklarda büyüme oluyor. Alnımda kırışma ve yaşlı bir görüntü oluşturuyor. Doktorlar akraba evliliğinden dolayı olduğunu, genlerde kalıcı imitasyona uğrayan zararlı genler almışım, hem anneden hem babadan. Günlük yaşantımda bacaklarım, ellerim şiş olduğu için zorlanıyorum.

    Yüzümün görüntüsü beni olumsuz etkiliyor” dedi.
    15 yaşından itibaren ortaya çıkan bir hastalık olduğuna değinen Cenneter, “Bilinmeyen bir hastalık ve tek istediğim eğer tedavisi varsa tedavi olmak. Araştırmalarımda 10 yıl süren bir hastalık olduğunu öğrendim. 25 yaşıma kadar sürecek tahminen. Kendimi hep aynı gördüğüm için değişimi tam anlayamıyorum.

    Ben fazla yürüyemiyorum. Dondurma dükkanında çalışıyorum. Ayakta kaldığım için çok fazla ağrı, sızı oluyor. Müşteriler geldiği zaman yüzüme ne olduğunu soruyorlar. Bana garip bakıyorlar. Durumumu herkese izah edemiyorum. 20 yaşındayım ama herkes bana 40 yaşındaymışım gibi muamele gösteriyor” ifadelerini kullandı.

  • “Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı”

    “Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı”

    Kurban Bayramı’na bakımlı bir şekilde girmek isteyen vatandaşlar saç kesimi ve cilt bakımı yaptırmak için kuaförlerden randevu almaya başladı. Eskişehir İstiklal Mahallesi’nde berberlik yapan Ahmet Uğur Şehir, son zamanlarda erkeklerin cilt ve saç bakımına çok ilgi gösterdiğini söyledi. Cilt bakımının kişiden kişiye değiştiğini, uygulama esnasında doğru işlemler yapılması gerektiğini dile getiren Şehir, “Cilt bakımı yapılırken yüzde leke kalmaması için kullanılan ürünlere dikkat edilmeli. Bu konuda vatandaşlar da kullanılan ürünlerin içeriğini sormalı” dedi.

    “Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı diyebiliriz”

    Saç ve cilt bakımlarının kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de yaygınlaştığını dile getiren Ahmet Uğur Şehir, bakım yaptıran erkek sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Çeşitli ürünlerle kişiye özel bakımlar yaptığını, uygulamaların kişinin cildine uygun bir şekilde yapılması gerektiğini ifade eden Şehir, “Bu bayram yoğunluğumuz istenilenden fazla düzeyde başladı. Bu yaz biraz daha kulaklarının üstünü kapatan, daha enseye doğru döküm olan saçlar kullanmaya başladık. Artık daha dalgalı, bukleli, yanlara ve enseye doğru uzayan saçlar bizi bekliyor, bu duruma biz de çok şaşırdık.

    Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı diyebiliriz. Cildi yormayacak, sıcaklardan koruyacak özellikle sıcak havalardaki iyi gelecek serumlar, maskeler, çamur maskeleri tercih ediliyor. Özellikle güneş kremi tavsiye ediyoruz ve kimyasal kullanmamaya dikkat gösteriyoruz. İşlemi yapmadan önce anlatıyoruz ve diyoruz ki, ‘Bu ürünümüzün içinde bunlar var, senin cildin buna uygun ve sana bu ürünü kullanmam gerekiyor.’ Tavsiyem, herkes yaptırdığı cilt bakım ürününün içeriğini sorsun. Önümüzde bir bayram var, yanlış ürün kullanımında veya güneş yanıklarında ciltte oluşan kahverengimsi lekelerin siyaha ve mora dönen lekelerin oluşmaması için kullandığınız ürünlere dikkat edelim” dedi.

    “Mutlaka randevu isteyin”

    Bayram öncelerinde vatandaşların randevu almaları gerektiğinin altını çizen Ahmet Uğur Şehir, ‘Geçerken uğrarım’ diye düşünmenin yanlış olduğunu söyledi. Randevu almayıp, tıraşı son güne bırakan vatandaşların sıkıntı çektiğini dile getiren Şehir, şunları söyledi;
    “Bayram tıraşları için randevu sistemi çok önemli. ‘Benim çarşıda işim vardı, giderken berbere uğrayayım, tıraş olur, oradan eve giderim’ diye düşünülüyor, bayramda lütfen bunu yapmayın. Bu, bayramda olabilecek bir şey değil. Hemen hemen her kuaförün her berberin numarası var, araştırın numarasını arayın ve mutlaka randevu isteyin, bu ayıp bir şey değil.”

  • Bahar yağmurları arıcıların yüzünü güldürdü

    Bahar yağmurları arıcıların yüzünü güldürdü

    Denizli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Nihat Çomak, bu sene mevsim normallerinin üzerinde yağan yağmurların bal üreticilerini sevindirdiğini söyledi. Yağışlarla birlikte doğadaki arıların bal topladığı çiçeklerin ve bitkilerin daha yoğun açtığını bunun da bal üretimine olumlu katkıları olduğunu anlatan Denizli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Nihat Çomak, “Denizli olarak birliğimize üye arıcılarımıza ait 110 bin kovanda Türkiye bal üretiminin yüzde 2’lik kısmını karşılıyoruz. Bu yıl bahar yağmurları çok güzel yağdı. Yağışlarla birlikte doğada arıların polen topladığı çiçekler yoğun açtı, bitki türleri adeta coştu. Doğadaki bu canlılık bizim bal üretimimize de olumlu yansımaya başladı. Önümüzdeki yaz aylarında muhtemel bir kuraklık yaşanmazsa bahar yağmurlarının etkisiyle bal üretimimiz yüzde 40-50 Aralığında artar. Bal üreticimizin yüzü biraz olsun güler.” dedi.

    Denizli’de yılda 1200-1500 ton aralığında çiçek ve çam balı üretiminin yapıldığını hatırlatan Denizli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Nihat Çomak, “Yağışlarla birlikte çam balı üretiminde arıların faydalandığı çam ağaçlarının gövdesinde yaşayan ‘Çam pamukklu böçeği’ sayısınında arttığını görüyoruz. Çam balı üretiminin olmazsa olmazı bu böcekler sayesinde bu yıl da çam balı üretimimizde büyük artış bekliyoruz. Doğadaki çam ağaçları yağmur ve kar yağışlarıyla suyunu ne kadar çok alırsa bu ağaçların gövdesinde yaşayan ve ağaçtan beslenen böceklerinde sayısı ve ömürleri uzun oluyor. Onun için bu yıl çam balı üretimimizden de umutluyuz. Önümüzdeki dönemde çiçek ve çam balı hasatlarımız başladığında en net verileri hep birlikte göreceğiz. Yağışların sürmesini bekliyoruz. Bu yağışlardan sonra inşallah yaz aylarında bir kuraklık yaşanmaz” diye konuştu.

  • Ata tohumları gün yüzüne çıkıyor

    Ata tohumları gün yüzüne çıkıyor

    Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler tarafından sürdürülebilir organik tarım modeli için Ulubey’in Akpınar Mahallesi’nde kurulan Biyo-İnovasyon Merkezinde Ordu ilinin florasına özgü bitkilerin doğal-organik haliyle korunarak yeniden çoğaltılması sağlanıyor.
    Bu yöntemlerle orijinal ata tohumlarını çoğaltma ve endemik meyve ve diğer bitkilerin üretiminin sağlanması mümkün olurken genetiği değiştirilmemiş insan sağlığı için uygun, kimyasal ilaçlamaya maruz kalmamış yepyeni organik ve doğal ürünler ortaya çıkıyor.
    Halen 49 türden 141 çeşit ata tohumu ile 70 tür 300 çeşit bitkinin korunması ve çoğaltılarak ekonomiye kazandırılması için gerekli faaliyetlerin sürdürüldüğü merkezde kaybolmaya yüz tutan, yüz yıllardır bölgede yetişen kırmızı mısır, fasulye, kabak gibi yüzlerce üründen alınan ata tohumlar deneme bahçelerinde ekimi yapılarak çoğaltılıyor.

    Başkan Güler çalışmaları yakından inceledi

    Çalışmaları incelemek üzere Biyo-İnovasyon Merkezi içerisinde yer alan üretim alanlarını ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, Ordu’da bulunan mevcut bitki çeşitlerinin biyoinovasyon merkezinde çoğaltarak korumaya aldıklarını ve üreticilerle buluşturmak için gereken çalışmaları yaptıklarını söyledi.

    Muhtemel gıda krizine karşı tohum üretiliyor

    Klasik belediyeciliğin dışında oluşturulan projelerden biri olan Büyükşehir Belediyesi Biyo-İnovasyon Merkezi ile tarım alanında öncülük yaptıkları projenin başarı ile devam ettiğini sözlerine ekleyen Başkan Güler şöyle konuştu:

    “Ulubey ilçesi Akpınar Mahallesi’nde terkedilmiş bir okulda Biyo-İnovasyon Merkezi kurduk. Burada tarımsal ve AR-GE çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Ordu’daki mevcut bitki çeşitlerini klonlayarak korumaya alıp çoğaltılmasını sağlarken, ata tohumu merkezimiz ile de orijinal tohumların muhafaza edilmesi ve çoğaltılmasını sağlıyoruz. Oluşabilecek muhtemel gıda krizine karşı burada koruduğumuz ata tohumları tedbir alırken aynı alanda ürettiğimiz ve kullandığımız mikro model topraksız üretim modülleri ile de iklim koşullarından bağımsız her zaman üretime devam ediyoruz. Klasik belediyeciliğin dışında tarımsal üretim anlamında da çalışmalarımızı yapıyoruz. Ordu’da tarımda öncülük yapıyoruz.”