Etiket: zararlı

  • Orman zararlılarına karşı biyoteknik mücadele

    Orman zararlılarına karşı biyoteknik mücadele

    Biyoteknik mücadele kapsamında Vezirköprü Orman İşletme Müdürlüğü Narlısaray İşletme Şefliği ile Gölköy İşletme Şefliğince çam ağaçlarının verimin düşmesine sebebiyet veren böceklere karşı “feromon tuzakları” kuruyor.

    İşletme müdürü Cengiz Koçak “Ağaçlardaki verim kaybının önlenerek geleceğe daha verimli orman sahaları kazandırmak amacıyla zararlı böceklere karşı biyoteknik yöntemle geliştirilen ve ‘aşk tuzağı’ olarak nitelendirilen ‘feromon tuzağı’ yerleştiriliyor.

    Feromon tuzağı bir huni içerisine böceğin karşı cinsinin kokusunu içeren bir ilaç sıkılıyor. Bu ilacı hisseden böcek ağaç yerine huniye yönelip tuzak içerisindeki kavanoza girerek hapsoluyor ve bir daha çıkamıyor” dedi.

  • “Baklazınnı” zararlısına biyoteknik mücadele

    “Baklazınnı” zararlısına biyoteknik mücadele

    Bakla, bezelye gibi sebzelerin yanı sıra badem, aronya, erik, kiraz ve elma gibi meyvelerde zarara neden olan “baklazınnı” zararlısına karşı, biyoteknik mücadele uyarısında bulunan İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam, “Birçok familyaya mensup konukçularla beslenen baklazınnı, dünya genelinde geniş bir alana yayılmış durumda. Erginleri yaklaşık 10 milimetre boyunda, siyah mat renkli ve vücutlarının üstü uzun sarı tüylerle kaplıdır. Kın kanatlarının üzerindeki beyaz lekeler oldukça dikkat çekicidir. Kışı toprakta ergin ve larva olarak geçiren zararlılar, çiçek açan erken yabancı otlar, bakla, bezelye gibi sebzelerin yanı sıra badem, aronya, erik, kiraz, elma çiçekleriyle beslenirler. Kültür bitkisi çeşitliliğine bağlı olarak, temmuz ayı sonuna kadar aktif bir şekilde görülebilirler. İlkbahar döneminde çiçeklerin erkek ve dişi organlarıyla birlikte genç yapraklarını, tomurcuklarını, polenleri ve meyveleriyle beslenerek zarar verirler. Yılda bir döl veren zararlıların yumurtaları 2-2.5 mm çapında beyazımsı küre şeklindedir. Bu yumurtaları humusça zengin topraklara bırakırlar. Yumurtadan çıkan larvalar bir veya iki hafta içinde yabancı otların kökleriyle beslenirler. Larvalar, toprakta oluşturdukları boşluklarda 6-9 hafta boyunca pupa devresini geçirirler ve ertesi yıl baharda çiçeklerde zarar meydana getirirler. Ergin uçuşları Temmuz sonuna kadar devam eder” diye konuştu.

    Baklazınnı zararlısına karşı mücadelede kimyasal mücadelenin tozlanmayı sağlayan arılara ve diğer yararlı böceklerin popülasyonuna zarar verebileceğine dikkat çeken İl Müdürü İbrahim Sağlam, “Bu zararlı ile mücadelede kültürel, mekanik ve biyoteknik yöntemler önemli. Meyve bahçelerinde toprak işlemesi yapılarak zararlının yumurta, larva ve ergin popülasyonu azaltılmalıdır. Zararlının sabahın ilk saatlerinde az hareketli olduğu bilindiğinden, ağaçların altına örtüler serilerek ağaçların silkelenmesiyle toplanacak erginlerin imha edilmesi mekanik mücadelede önemli bir yöntemdir. Baklazınnı ile mücadelede en etkin yöntemlerden biri biyoteknik yöntemlerdir. Erginlerin mavi rengi tercih ettiği bilindiğinden, mavi renkli cezbedici tuzakların kullanılmasını öneriyoruz. Ağaçların altına mavi renkli kaplar veya leğenler yerleştirilir ve bu kaplar yarısına kadar su ile doldurulur. Ergin böcekler mavi rengi görerek kapların içerisine düşerler. Leğenlere düşen böcekler genellikle kuşlar tarafından tüketilir, ancak leğenlerde birikme olursa toplanarak imha edilmelidir” şeklinde konuştu.

  • Zararlı sinek tuzakları asıldı

    Zararlı sinek tuzakları asıldı

    İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri sağlıklı gıda üretimini teşvik etmek, ürün kalitesini ve verimini artırmak amacıyla üreticiyi destekleme çalışmalarını sürdürüyor.

    Ekipler özellikle bitki sağlığı ile ilgili konularda arazide periyodik kontrollerine devam ediyor. Bu çerçevede sahaya inen ekipler, Erzincan’da 15 meyve bahçesinde elma iç kurdu cinsel çekici tuzaklar, 8 bahçede Akdeniz meyve sineği tuzakları, 6 bahçede kiraz sineği tuzakları gözlem amacıyla asarak zararlıların takiplerini yapıyor. Zararlı popülasyonlarının da incelendiği kontrollerde zararlı yoğunluğunun tespit edilmesi halinde ise çiftçiler mücadele ve müdahale için uyarılıyor. Böylece oluşabilecek verim kayıplarının da önüne geçilmesi sağlanıyor.

  • Anne adaylarına uyarı

    Anne adaylarına uyarı

    Hamilelik sırasında aşırı alkol tüketimi ile yüz değişikliklerinin yanı sıra zihinsel ve fiziksel gelişim sorunlarına yol açan fetal alkol spektrum bozukluğu (FASD) arasındaki ilişki uzun süredir biliniyordu. Ancak, Hollanda’da yapılan yeni bir çalışma, hamilelik öncesinde çok düşük miktarda alkol tüketmenin bile bebeklerin yüzünde çeşitli değişikliklere yol açacağını ortaya koydu.

    Bununla birlikte, Dünya SAğlık Örgütü (DSÖ), gelişmemiş karaciğerleri nedeniyle kimyasal maddeleri düzgün bir şekilde işleyemedikleri için, bir fetüsün alkolü ne kadar güvenli bir şekilde tolere edebileceğinin bilinmediğini belirtiyor. Sağlık yetkilileri, herhangi bir riski minimumda tutmak için kadınlara hamilelik sırasında hiç alkol almamalarını tavsiye ediyor.

    Yeni, çalışma kapsamında 3 binden fazla 9 yaşındaki ve yaklaşık 2 bin 500 tane 13 yaşındaki çocuğun fotoğrafları, yüzündeki 200 farklı noktayı tanımlayan bir yapay zeka algoritması ile değerlendirildi. Annelere hamilelik sırasında ve hamilelikten hemen önce ne kadar alkol tükettikleri soruldu.

    Rotterdam Erasmus Tıp Merkezi’nden Prof. Dr.  Gennady Roshchupkin, “Bu çalışma için, yüzün yüksek çözünürlüklü 3D görüntülerini çeken ve 200 benzersiz ölçüm veya ‘özellik’ üreten yapay zeka tabanlı bir algoritma geliştirdik. Doğum öncesi alkol maruziyeti ile ilişkileri araştırmak için bunları analiz ettik ve annenin alkol tüketimiyle ilişkili belirli yüz özelliklerini göstermek için ısı haritaları geliştirdik.” diye konuştu.

    Diğer taraftan, hamile kalmadan önce veya çocuklarının doğumundan önceki herhangi bir noktada üç ay boyunca içki içmeyen anneler çalışmada kontrol grubu olarak yer aldı. Ardından bu grup, hamile  kalmadan önce alkol tüketen  ancak hamileyken bırakan kadınlar ve hamileliği boyunca alkol alan kadınlarla karşılaştırıldı.

    Ekip, hamilelikten önceki üç ay içinde haftada 12 gramdan az alkol (330 ml’lik bir bira veya 175 ml’lik bir kadeh şaraba eşdeğer) içen kadınların bile, hafifçe değişmiş yüzlere sahip bebekleri olduğunu buldu. Prof. Dr. Roshchupkin, hamilelikten önceki bu küçük alkol alımı ile yüz değişiklikleri arasında önemli bir ilişki olduğunu söyledi.

    Araştırmanın ilk yazarı ve bir doktora öğrencisi olan Xianjing Liu ise “Dokuz yaşındaki çocuklarda doğum öncesi alkol maruziyeti ile yüz şekli arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulduk. Anneler ne kadar çok alkol alırlarsa, çocukların yüzündeki değişiklikler o kadar arttı.” dedi.

    Öte yandan çalışma, anne karnında alkole maruz kalan çocukların burun ucunun kalkık, burnunun kısalmış, çenesinin kalkık ve alt göz kapağı ile ilgili bölgelerin içe dönük olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu buldu.

    Prof. Dr. Roshchupkin, yüzün bir çocuğun genel sağlığını yansıttığı için bir “sağlık aynası” olduğunu ve bu çalışmanın alkol maruziyetinin daha derin sorunlara yol açabileceğini gösterdiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

    “Yüzün genel sağlığı yansıttığını vurgulamak önemlidir. Yani bu, yüz farklılıklarıyla birlikte alkolün sağlık üzerinde başka etkileri olabileceği anlamına geliyor. Bunu elbette kesin olarak bilmiyoruz ama daha dikkatli olmakta fayda var ve bunu daha fazla araştırmamız gerekiyor.

    Hamilelikte güvenli bir alkol tüketimi düzeyi olmadığını ve hem anne hem de gelişmekte olan fetüs için en iyi sağlık sonuçlarını sağlamak için hamile kalmadan önce bile alkol içmeyi bırakmanın tavsiye edildiğini vurgulamak çok önemlidir.”

     

    Çalışmanın bulguları Human Reproduction adlı bilimsel dergide yayımlandı.