Safranbolu’daki Bahattin Gazi KYK’da kalan bazı öğrenciler, mide bulantısı ve ishal şikayetiyle hastaneye başvurdu. Karabük ve Safranbolu’daki hastanelere kaldırılan yaklaşık 35 öğrenci, tedavilerinin ardından taburcu edildi.
Olayla ilgili inceleme başlatılırken; İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri sudan, Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri de yemeklerden numune aldı.
Bursa’nın Yıldırım ilçesi Ertuğrulgazi Mahallesi’nde yaşayan Hacı Bayrakçı (49), 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayıp kendisi ve aile bireylerinin fenalaştığını söyleyerek yardım istedi.
Bunun üzerine söz konusu eve gelen sağlık ekipleri, Hacı Bayrakçı, eşi Cemile (48) ve kızları Derya (25) ile Dilara Bayrakçı’nın (21) kombi bacasından sızan gazdan etkilendiklerini belirledi.
İlk müdahalelerinin ardından Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülen aile fertlerinden anne ve kızlarının sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu öğrenildi.
Valilikten yapılan açıklamada, bazı basın ve yayın organları ile bir kısım sosyal medya hesapları tarafından “KYK Tunceli Kız Yurdunda kalan öğrencilerinin gıda zehirlenmesi yaşadıkları” iddiasının ortaya atıldığı, iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Açıklamada, kamuoyunu yanıltıcı ve gerçek dışı bilgileri yayanlar hakkında adli makamlara suç duyurusunda bulunulduğu kaydedildi.
Bolu merkeze bağlı Yuva köyünde Kurban Bayramı’nda başlayan zehirlenme vakalarının ardından 1 kişi yaşamını yitirdi, 145 kişi de hastaneye kaldırıldı. Kanlı ishal ve mide bulantısı şikayetiyle hastaneye sevk edilen vatandaşlardan bazıları böbrek yetmezliği nedeniyle günlerce yoğun bakım ünitesinde yaşam mücadelesi verdi.
Çevre illerdeki hastanelerde tedavi altına alınan hastalardan 144’ü taburcu edildi. Bazı vatandaşların yapılan tetkiklerinde vücutlarında hayvansal atıklardan insana bulaşan VTEC bakterisine rastlandı. Köyde içme suyu sağlanan kuyularda inceleme başlatılmasına rağmen vatandaşların zehirlenmesine neyin sebep olduğu henüz açıklanamadı. Hastanelerde yapılan tedavilerinin ardından taburcu edildikten sonra köylerine dönen vatandaşlar, kalıtsal hastalıklar yaşadıklarını belirterek, sorumluların bir an önce bulunarak cezalandırılmasını istedi.
Zehirlenme vakalarının yaşandığı sırada 7 aylık hamile olan ve erken doğum yapan Tuğba Karadağ, “Ben, eşim ve çocuklarım çok zor zamanlar geçirdik. Hiçbir hastalığım yoktu. Tansiyon başladı. Epilepsi, kalp yetmezliği gibi birçok hastalığa sahip oldum. 7 aylık erken doğum yaptım. Bebeğim 2 ay kuvözde kaldı. Kayınvalidem bakıyordu. Ben de bu süreçte Ankara’daydım. Yoğun bakımda entübe oldum. Zor zamanlar geçirdim. Bebeğimde gözle görülür bir şey yok ama ilaç kullanıyor. Benim de 5-6 tane kullandığım ilacım var. İlaçlar beni sersemletiyor. Emziremiyorum. Baş dönmesi, göz kararmaları oluyor. Gözümde problemler var. Herkes sessiz, kimse bir şey yapmıyor. Artık bu olayın açığa kavuşması lazım. Çünkü herkes çok çekti. Bir sürü küçük çocuk vardı. Onlara da ağladım. Ben o kadar acılar çektim. O küçük çocuklar ne yaptı? ’Suya kimyasal atıklar karıştı’ diyorlar. Daha belli değil. Araştırılıyor mu bilmiyorum. Kimsenin çektiği yanına kar kalmasın. Kasıtlı yapılan bir şeyse kimsenin yanına da kalmasın” dedi.
Kızıyla birlikte zehirlenen ve aynı odada tedavi gördüğü süreçte büyük acılar çektiklerini ifade eden Aysun Küner, “Sadece elimi yıkayıp, dişimi fırçaladım. Hiçbir hastalığım olmadığı halde kanlı ishal ve kusmalar başladı. Çocuğumun tedavisi yarım kaldı. Biz kızımla aynı odada 12 gün boyunca tedavi gördük. Çocuğum gözümün önünde acılar çekti. Ben kendi acılarıma rağmen çocuğuma baktım. Bize bu acıları yaşatanlar bulunsun. Ben çocuğumun gözümün önünde inlemesini duyarken bana verilen ilaçlar iç organlarıma zarar verdi. Nefes alamazken çocuğuma baktım. Bunun sebebi neyse artık ortaya çıkarılsın. Biz yaşadığımız hiçbir günü unutmadık. Artık unutulmasına da izin vermiyoruz. Biz yaşadıklarımızın bedelini ağır bir şekilde ödedik. Sebep olanlar da ödesin. Daha bu yaşta baş dönmesi ve tansiyon hastalıklarım oldu. Çocuğum ’Anne başım dönüyor’ diyerek uyanıyor. Tedavi biteli 2 ay oldu ama hala şikayetleri var, bunu yapanlar bulunsun. Bu doğal bir olay değil. Kimse örtbas etmeye de çalışmasın” diye konuştu.
Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Akgüney ve Doğanören köylerinde düzenlenen düğünde ikram edilen yemekten yiyen davetlilerden 31 kişi, bir süre sonra rahatsızlandı. 13’ü çocuk olmak üzere 31 kişinin fenalaşması üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ekibi ve ambulans sevk edildi.
Davetlilerden bazıları ambulanslarla, bazıları da özel araçlarla İnebolu Devlet Hastanesine kaldırıldı. Gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedavi altına alınan 31 kişinin tedavilerine başlandı. Düğüne 200 civarında davetlinin katıldığı ve ikram edilen yemekten yedikleri öğrenildi.
Düğüne il dışından gelen çok sayıda davetlinin de, evlerine dönmek için çıktıkları yolda fenalaştıkları ve en yakın hastanelere başvurdukları belirtildi. Olayla ilgili soruşturma devam ederken, İnebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri de yemekten numune aldı.
Öte yandan düğünde yedikleri yemekten zehirlendikleri düşünülen davetlilerden halen İnebolu Devlet Hastanesine müracaat edenlerin olduğu öğrenildi.
Ayrıca damat Mehmet Akgün de tavuklu pilavdan yedikten sonra fenalaşması üzerine İnebolu Devlet Hastanesine kaldırıldı. Burada ilk müdahalesi yapılan damat Mehmet Akgün’ün durumunun ciddiyetini koruması üzerine Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edileceği belirtildi.
Bolu merkeze bağlı Yuva köyünde 1 kişinin öldüğü ve 141 kişinin zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurduğu olayla ilgili 1’i yoğun bakımda olmak üzere 10 kişinin tedavileri devam ediyor. Zehirlenme vakalarının üzerinden 2 ay geçmesine rağmen yeni vakaların ortaya çıkmasıyla beraber İl Genel Meclisi üyesi bir grup, köylerin kullandığı suların analizinin İl Özel İdaresi bünyesinde Su Tahlil ve Analiz Laboratuvarları tarafından yapılması için önerge verdi. Üyelerin verdiği önerge, meclis başkanının kanuni olmadığı yönündeki açıklamasının ardından yapılan oylamada kabul edilmedi.
Su Tahlil ve Analiz Laboratuvarı’nın 2004 yılında İl Tarım Müdürlüğü’ne devredildiğini belirten İl Genel Meclis üyesi Erhan Beykoz, “Zehirlenmelerin kaynağının köyümüzün kullandığı suların olabileceği düşüncesiyle diğer köylerimizin de böyle talihsizlik yaşamaması adına işlerin daha hızlı ve sistematik şekilde yürümesi için grup olarak İl Özel İdaresi bünyesinde Su Tahlil ve Analiz Laboratuvarı kurulması için önerge verdik. İl Özel İdaresi 2004 yılına kadar su ve toprak analizlerini kendi laboratuvarlarında yapmaktaydı. 2004 yılında alınan karar ile laboratuvarlar İl Tarım Müdürlüğü’ne devrildi. Vermiş olduğumuz önerge meclis başkanı Yaşar Yüceer’in böyle bir uygulamayı kanunen yapamayacaklarını ve başka ilerde böyle bir çalışmanın yapılmadığı, tahlillerin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılmakta olduğu gerekçesiyle oylamada kabul edilmedi” dedi.
Laboratuvarların başka illerde faaliyette olduğunu ve kanuni yönden bir sorun olmadığını söyleyen Beykoz, “Yapmış olduğumuz araştırmalarda Zonguldak ve Elazığ gibi birçok ilimizde Su Tahlil ve Analiz raporlarının yapıldığını biliyoruz. Üstelik Elazığ’daki laboratuvarda bakteri analizinin yanı sıra arsenik tahlili de yapıldığını öğrendik. Meclis iddia ettiği gibi özel idare bünyesinde kurulması düşünülen laboratuvarın kanuni yönden de hiçbir engeli bulunmamaktadır” şeklinde konuştu.
Bolu’da bir tavuk fabrikasında çalışan işçilerden 27’si, gece saatlerinde mide bulantısı ve kusma şikayetiyle kent merkezindeki hastanelere gitti. Hastanede yapılan tetkiklerde işçilerin zehirlendiği belirlendi. İşçiler hastanede yapılan tedavilerinin ardından taburcu edildi.
Yaşanan olayın ardından İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Tarım Müdürlüğü ekipleri fabrikada bulunan yemeklerden ve içme sularından numune alarak incelemek üzere laboratuvara götürdü.
Olayla ilgili inceleme başlatıldı.
Kandilli beldesi Şehitlik Mahallesi’ndeki düğünde ilçe dışından gelen misafirlere tavuk yemeği ikram edildi. Yemekten yiyenlerden bazılarında bulantı ve kusma şikayeti başlayınca 112’ye bilgi verildi.
Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri vatandaşlara ilk müdahaleyi yaparak iki ayrı ambulans ve özel araçlarla Kdz. Ereğli Devlet Hastanesi’ne sevk etti.
Yaklaşık 20 kişi Kdz. Ereğli Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınırken, tedavisi tamamlananlar taburcu edildi. Kdz. Ereğli Tarım ve Ormancılık Müdürlüğü ekipleri düğünde ikram edilen yemekten numune aldı. Jandarma ekipleri de olay yerine gelerek incelemelerde bulundu.
Savcılık olayla ilgili olarak soruşturma başlattı.
Bursa’nın Gemlik ilçesinde fabrikada bulunan amonyak tankına girdikleri öğrenilen 3 kişi oksijen seviyesinin düşmesi sonrası zehirlendi.
Zehirlenen üç kişi ambulanslarla Gemlik Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.
Vatandaşlara ambulansta ve indirilen sedyede müdahale devam etti.
Zehirlenenlerden Halil İbrahim Aytaç ve Zafer Yıldırım’ın tedavileri sürerken, Muhammet Yün isimli bir işçi hayatını kaybetti.
Meydana gelen olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
Bolu’da valilikten yapılan son açıklamaya göre merkeze bağlı Yuva köyünde yaşayan vatandaşlarda Kurban Bayramı’nda başlayan kanlı ishal ve mide bulantısı şikayetleri nedeniyle 141 kişi hastaneye başvurdu. Hastaların büyük çoğunluğunun taburcu edildiği olayda 1 kişi hayatını kaybetti.
Zehirlenme olaylarının tespit edilmesiyle birlikte İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri Yuva köyünde vatandaşların kullandığı şebeke suyu ve evlerde bulunan etlerden numune aldı. Vaka sayılarının 2 haftadır açıklanmadığı köyde belirtilerin yeniden görülmesi ve yoğun bakımda tedavi gören 15 ve 17 yaşlarındaki 2 gencin entübe edilmesi tedirginliğe yol açtı.
Köyün içme suyunu karşılayan şebekede yapılan temizlik ve dezenfekte çalışmalarının ardından haftanın belirli günlerinde evlere yeniden su verilmeye başlandı. Suyun kullanılmasıyla birlikte kardeşi hastanede tedavi gören Cansu A.’da mide bulantısı ve kanlı ishal şikayetleri belirdi. Ailesinin hastaneye götürdüğü Cansu A., yapılan tetkiklerin ardından tedavisi için hastaneye yatırıldı.
İki yeğeni de zehirlenerek hastaneye yatırılan İsmail Arslan, “Ben kendim 5 gün yattım. Kardeşimin çocuğu 25 gündür Ankara’da yatıyor. Dün o çocuğun ablası rahatsızlandı. 25 gün sonra yeniden bir hasta olması bizi endişelendiriyor. Neden olduğunu bilmiyoruz. Biz neden korunacağız? Yeni vakaların çıkması başka bir sorun. Herkeste bir tedirginlik ve belirsizlik var. Ben başka bir çocuğu duyunca tedirgin oldum. Dün kardeşimin çocuğu gitti. Yarın eşimin gitmeyeceğinin garantisi yok. Suyu kullanmadan giden var. Yoğun bakımda olan var. Komşumuzun çocuğu entübe olmuş. Ben kendi çocuğumun iyi olduğuna sevinemiyorum” dedi.
Yeğeninin sadece dişlerini fırçaladığını söylediğini ifade eden Arslan, “Yeğenim evde duş almış. O birinci katta oturuyor, ben üçüncü katta oturuyorum. Dişlerimi fırçaladım ama yutmadım diyor. Yaptığı şeyler bunlar. İçmek için zaten kullanmıyoruz. Hastaneye gitti, tedbir amaçlı yatırdılar. Eğer kan değerlerinde yükselme olursa Ankara’ya gönderecekler” diye konuştu.