Etiket: zemin

  • Eryaman Stadyumu’nda zemin çalışmaları sürüyor

    Eryaman Stadyumu’nda zemin çalışmaları sürüyor

    Trendyol Süper Lig ekibi MKE Ankaragücü ve Trendyol 1. Lig takımı Gençlerbirliği’nin ortak kullandığı Eryaman Stadyumu, dron ile havadan görüntülendi. Uzun zamandır süregelen ‘kötü zemin’ tartışmalarına yol açan Eryaman Stadyumu’nun zemin iyileştirme çalışmaları ise hız kesmeden devam ediyor.

    2-8 Şubat tarihleri arasında iki başkent ekibinin de toplam 4 karşılaşmaya çıktığı Eryaman Stadyumu’nun zemininin durumu polemiğe neden oldu. Son olarak 8 Şubat Perşembe günü Ziraat Türkiye Kupası Son 16 Turu’nda Gençlerbirliği – Trabzonspor mücadelesine ev sahipliği yapan stat, 10 günlük bakıma alındı.
    Eryaman Stadyumu’nda 2023-2024 sezonu boyunca toplam 29 müsabaka oynandı.

    Trendyol Süper Lig’in 26. haftasında MKE Ankaragücü ile Galatasaray arasında yapılacak maçın Eryaman Stadyumu’nda oynanıp oynanmayacağı, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) çim zemin denetçisinin vereceği karardan sonra belli olacak.

  • Bursa’nın zemininde deprem direnci artıyor

    Bursa’nın zemininde deprem direnci artıyor

    Birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’yı muhtemel depremin yıkıcı etkilerine karşı daha dirençli hale getirmek için yoğun mesai harcayan Büyükşehir Belediyesi, JICA ile birlikte başlattığı Deprem Riskini Azaltma ve Önleme Planlaması Projesi’ni sürdürürken, zemin sıvılaşmasını önlemek adına Bursa Teknik Üniversitesi ile iş birliği anlaşması imzaladı. Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan imza törenine Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve akademisyenler katıldı. Protokol çerçevesinde Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eyüphan Avcı’nın geliştirdiği bor katkılı zemin enjeksiyon malzemesi Kurşunlu sahilinde uygulanacak.

    Sıvılaşma en büyük risk

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa’da yaşanması muhtemel depremlere hazırlık anlamında son yıllarda önemli adımlar atıldığını belirtirken, Bursa’nın da deprem kuşağında olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. Depremlerde en çok görülen ve hasara yol açan etkenlerden birinin zemin sıvılaşması olduğuna dikkat çeken Başkan Aktaş, “Bursa Büyükşehir Belediyesi depreme hazırlık noktasında önemli çalışmalar yapıyor. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Bursa Teknik Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, JICA gibi yurt içi ve yurt dışı birçok kurumla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bu noktada binalarımızı daha sağlıklı hale getirmek için kentsel dönüşüm çalışmalarımız da 14 farklı noktada devam etmekte. Depremler esasında zeminde sıvılaşma olayı görülebiliyor. Yaşanan sıvılaşma sonucunda binalar, istinat duvarları, köprüler, yollar, barajlar, altyapılar hasar görüyor. Bu sebeple maalesef mal ve can kayıpları yaşanıyor. Son yaşanan 6 Şubat depremlerinde de bu sıvılaşmadan dolayı nasıl büyük hasarlar yaşandığını görmüş olduk” dedi.

    Sahada uygulama başlıyor

    Bursa Teknik Üniversitesi ile birlikte 2022 yılından bu yana zemin sıvılaşma potansiyeli olan alanların belirlenmesi adına çalışma yürüttüklerini de hatırlatan Başkan Aktaş, geliştirilen bor katkılı zemin enjeksiyon malzemesinin laboratuvar testlerinin tamamlandığını söyledi. Saha uygulaması için Gemlik ilçesi Kurşunlu sahil bölgesinin seçildiğini kaydeden Başkan Aktaş, “Sıvılaşma potansiyeli olan bir alanda herhangi bir yapılaşmaya gidilmeden önce zemin iyileştirme çalışmalarının kesinlikle yapılması gerekiyor. Bu konuda ekonomik ve yerli bir çözüm olarak Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eyüphan Avcı tarafından zemin sıvılaşmasının önlenmesi için bor katkılı zemin enjeksiyon malzemesi geliştirildi. Geliştirilen ürünün laboratuvar testleri tamamlandı ve şimdi de sahada uygulama aşaması kaldı. Saha uygulaması için Gemlik ilçemizin Kurşunlu sahil bölgesi seçildi. Arazi testlerinden sonra uygulamaya ilk olarak ilimizden başlanması hedefleniyor. Şehrimiz ve üniversitemiz için bir ilk. İnşallah bunun başka şehirlerde örnek olacağını ve Bursa’nın bu konuda da ayrıcalığını ortaya koyacağını düşünüyorum. Kentsel dönüşümlerle bu süreci sürdürürken, sağlam bir zemin oluşturmak için gerekli çalışmaları yapmamız gerekiyor” diye konuştu.
    Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar ise, “Bu proje sıvılaşmaya ciddi bir çözüm bulmuş olacak. Bu projenin Bursa’da başlamış olması değerli ve Türkiye’de de yaygınlaşmasını ümit ediyoruz. Bu proje çerçevesinde değerli hocamız bu malzemenin uluslararası patentini almaya hak kazandı. Hem şehrimiz hem de üniversitemiz için gurur kaynağı oldu. Bu protokolün Bursa için hayırlı olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Mevcut yapılara uygulanabiliyor

    Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eyüphan Avcı da Japonya’da uygulanan kimyasal enjeksiyon yöntemini örnek alarak bu ürünü geliştirdiklerini kaydetti. Doç. Dr. Avcı, “6 Şubat depreminde 11 ilimiz ciddi bir şekilde etkilendi. Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi zeminlerinin sıvılaşabilir zemin ve yumuşak zemin olan alanların bulunmasıydı. Uzun yıllardır bu konuda çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmalar sonucunda sıvılaşabilir zeminleri önlemeye yönelik yöntem geliştirdik. Bu yöntemin aslında ana uygulandığı yerlerden bir tanesi Japonya’ydı. Japonya’da uygulanan kimyasal enjeksiyon yöntemini kendimiz yeni malzemeler geliştirerek ve bor katkısı kullanarak geliştirdik. Burada hedefimiz zeminleri daha dirençli hale getirip depreme hazırlamak. Bunun için de laboratuvar testlerini tamamladık. Şimdi saha testlerine başlayacağız. Daha sonra da sonra hızlı bir şekilde uygulamaya başlayacağız. Bu yöntemle birinci amacımız zemindeki sıvılaşmayı önleyerek şehirlerimizi daha dirençli hale getirmek, can ve mal kayıplarını azaltmak. Malzeme sıvı davranışı gösteriyor, zemin içindeki boşluklara yerleştikten belli bir süre sonra katılaşıyor. Katılaştıktan sonra zemini katı kütle haline getiriyor, sanki kayaymış gibi davranış gösteriyor. Bu da zemindeki sıvılaşmayı önleyerek zeminin mukavemetini arttırıyor hem de sıvılaşmaya karşı daha dirençli hale getirmiş oluyoruz. Zemini taşıma gücü oluşturma açısından güçlendirmiş oluyoruz. Bu malzemenin en büyük avantajlarından biri ekonomik ve çevre dostu olması. Ayrıca temelden açacağımız küçük deliklerle çok rahat bir şekilde mevcut yapılara da bunu uygulayabileceğiz” dedi.

  • Kahramanmaraş zemininde bilimsel inceleme

    Kahramanmaraş zemininde bilimsel inceleme

    Başkan Güngör, valilik meydanında başlanan fay hattı inceleme çalışmalarını yerinde takip etti. Bilim adamlarından bilgiler alan Başkan Güngör, şehir merkezinin zeminin çerçeveli bir şekilde ele alınıp incelendiğini ifade etti.
    Fay hatlarının yanı sıra heyelan bölgelerinde de incelemelerin devam ettiğini ifade eden Güngör, “Kıbrıs Meydanı’ndan, Azerbaycan ve Trabzon Caddesi’nden Kayseri karayoluna kadar olan bölge. Burası zemine bağlı tekrar detaylı çalışma yapılması gereken bir alandı. Bir diğer alanda Boğaziçi bölgesi, orada da heyelan riskinden kaynaklı çalışma yapılması gerekliydi. Üçüncü alanda fay hatları ile ilgili çalışma. Hocalarımız detaylı bir şekilde fay hatları ve Boğaziçi heyelan bölgesinde detaylı bir şekilde çalışma yapıyor. Gözlem çukurları açıyorlar. Buralarda fay hatları ile ilgili son durum nedir ne var ne yok çalışmalar yapılıyor. Ortaya çıkan durum ne ise, yani buradan bir fay geçiyor ise nasıl bir fay, riski ve çekme mesafesi ne kadar olacak. Bunlar önümüzdeki süreç içerisinde önümüze konmuş olacak. Biz de bu duruma göre şehrimizin imar ve ihyası konusunda yeni duruma göre şehrimizin çalışmalarını yürütmüş olacağız” dedi.
    Uygun olmayan alanlarda da çalışmaların devam ettiğimi söyleyen Başkan Güngör, “Uygun olmayan henüz sonuçlanmış bir alan yok. Ortaya çıkan rapor sonucu neyi gerektiriyorsa ona göre hareket edilecek. Olur ise eğer olumsuz durumda bakanlığımız ve buradaki hak sahipleri her hangi bir hak kaybı olmaksızın, hakları ne ise yapı durumları ne ise bunlar dönüşüm gerekse hak sahipliği konusunda hakları teslim edilmiş olacak bundan hiçbir kuşku duyulmasın. Şuan çalışma devam ediyor ve tamamen yasaklanmış bir alan yok” diye konuştu.

  • Zemininde kayma oluşan evlere tahliye

    Zemininde kayma oluşan evlere tahliye

    Bunun üzerine jandarma ve belediye ekipleri, zeminindeki kayma nedeniyle hasar oluşan 3 evi tahliye etti. Samsun Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekiplerinin bölgedeki çalışmaları sürüyor.

    Mahalle yolunda meydana gelen yarık ve çöküntüler nedeniyle ulaşım, alternatif yollardan sağlanıyor.

    Salıpazarı Belediye Başkanı Halil Akgül,  Muslubey Mahallesi’nin bir kısmında ciddi hasar oluştuğuna işaret ederek, “Yollarda iki metreye yakın göçük var. AFAD ekiplerimiz gerekli çalışmaları yapıyor. Allah’a şükürlere olsun, can kaybımız yok. Gerekli tedbirleri aldık. Yolun bir kısmını da ulaşıma kapattık”  dedi.

  • Kaygan zemin kazaya neden oldu

    Kaygan zemin kazaya neden oldu

    Kaza, Sivas’ın Gürün İlçesi D300 karayolunda meydana geldi.  F.K isimli otomobil sürücüsü yağmur sonrası kayganlaşan yolda direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan araç takla atarak yolun kenarında durabildi. Kazanın bildirilmesi üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri yönlendirildi.

    Kazada otomobil sürücüsü ve yolcu olarak bulunan N.K ve Z.K yaralandı. Sağlık ekiplerinin olay yerinde ki ilk müdahalesinin ardından yaralılar Gürün Devlet Hastanesine kaldırıldı. Sürücü F.K ve otomobilde bulunan Z.K’nın hayati tehlikelerinin bulunduğu öğrenildi. Jandarma ekipleri kaza ile ilgili inceleme başlattı.

  • Mağara tapınağının zemini çöktü

    Mağara tapınağının zemini çöktü

    Hindistan’ın Madya Pradesh eyaletine bağlı Indore kentindeki Beleshwar Mahadev mağara tapınağının zemini çöktü. “Ram Navami” adlı Hindu festivali kapsamında tapınakta bulunanlar, çökme sonucu kuyuya düştü. Tapınağa polis ve sağlık ekibi sevk edildi.

    Madhya Pradesh İçişleri Bakanı Narottam Mishra yaptığı açıklamada, 13 kişinin hayatını kaybettiğini, 19 kişinin kurtarıldığını duyurdu.

  • Fabrikaların zemin etüt raporlarını hazırlayacaklar

    Fabrikaların zemin etüt raporlarını hazırlayacaklar

    Doğuş Üniversitesi ve Dudullu Organize Sanayi Bölgesi arasında, olabilecek bir depreme karşı bölge içerisinde istihdam edilen çalışanlar için güvenilir yaşam ve çalışma ortamı oluşturmayı hedefleyen “Danışmanlık Sözleşmesi” Protokolü imzalandı.

    Rektörlük makamında gerçekleştirilen imza töreninde protokol çerçevesinde deprem performans analiz konularında uygulanacak yöntemler aktarıldı. Protokol törenine Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Turgut Özkan ve Dudullu OSB Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Murat Önay olmak üzere Doğuş Üniversitesi Akademisyenleri ve Doğuş Üniversitesi Danışma Kurulu Üyeleri katılım sağladı. Protokol çerçevesinde çalışma yürütülecek olan firma ve fabrikaların zemin etüt raporu, jeofizik-sismik raporu ve geoteknik raporları hazırlanacak. Doğuş Üniversitesi tarafından düzenli aralıklarla takip edilerek ilgili teknik faaliyetlerin yerine getirilip getirilmediği tespit edilecek. Süreç boyunca teknik altyapı araştırma sürecinin güvenilirliği konusunda bölge ile beraber hareket edilecek.

    “Hem mal hem can güvenliğini sağlaması yönüyle önem taşıyor”

    Projenin ilk olması nedeniyle örnek teşkil edeceğini belirten Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Turgut Özkan, “Bu proje hayati bir nitelik taşıması nedeniyle hem Doğuş Üniversitesi hem de Dudullu Organize Sanayi Bölgesi için önemli bir proje. Hem mal hem can güvenliğini sağlaması yönüyle de önem taşıyor. Binalarımızdan emin olmak bu işin en önemli noktasını oluşturuyor. Eğer binalarımızdan emin olursak normal yaşantımızı sürdürebiliriz. Üretimimizi gerçekleştirebiliriz. Türkiye’de ilk olması nedeniyle de örnek proje niteliğinde. Deprem Performans Ölçümü projesiyle birlikte Dudullu Organize Sanayi Bölgesiyle olan ilişkilerimizi daha iyi bir noktaya taşıyacağımızı düşünüyorum” dedi.

  • “En sağlam zemin belirlenecek”

    “En sağlam zemin belirlenecek”

    Bilimsel raporlarla en doğru, en sağlam zeminin belirlenerek konutların inşaatına başlanacağını her seferinde vurgulayan Bakan Kurum, yeni yerleşim alanlarıyla ilgili il yöneticileri, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, bilim adamları ve akademisyenlerle ortak alınan kararlar doğrultusunda hareket edildiğini açıkladı. Bakan Kurum, yeni yerleşim yerleri belirlenirken ilk kriterin fay hatlarına olan uzaklığı olduğunu vurguladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen 11 ilde başlatılacak Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konutu seferberliği kapsamında çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

    Bakan Kurum, koordinatör Bakan olduğu Gaziantep’ten depremden etkilenen illere günübirlik yaptığı ziyaretlerde koordinasyon toplantıları düzenledi. Toplantılarda il yöneticileri, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenlerle bir araya gelen Bakan Murat Kurum, yeni yerleşim alanlarına ilişkin istişarelerde bulundu. Bu kapsamda şehirlerin yeni yerleşim yerlerine ilişkin tespitler koordinasyon toplantılarında ortak alınan kararlar doğrultusunda belirlendi. Yeni yerleşim yerleri belirlenirken ilk kriter, fay hatlarına uzaklığı oldu. Yine ayrıntılı jeolojik etüt çalışmaları kapsamında belirlenen yerlerde mikro bölgeleme ve zemin etüt çalışmaları, ayrıntılı bir şekilde incelenerek yapılıyor. Deprem bölgesinde 11 ilde zemin etüt çalışmaları yapılarak alınan parçalar inceleniyor ve zeminin konut yapımına uygun olup olmadığı tespit ediliyor.

    “Bilimsel raporlarla en doğru, en sağlam zemin belirlenecek ve buna göre konutların inşaatına başlanacaktır”

    Bakan Kurum, açıklamalarında deprem sebebiyle oluşan yeni kırıklar dahil zeminlerin her türlü ayrıntılarıyla incelendiğinin altını çizerek, çalışmalar sonrasında bilimsel raporlarla en doğru, en sağlam zemin belirlenerek, buna göre konutların inşaatına başlanacağını vurgulamıştı.

    Bakan Kurum, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

    “Şehrin 50 yılını, 100 yılını, tüm ihtiyaçlarını, buranın kültürünü yaşatacak ve daha iyisini daha güzelini yapabilecek anlayışla planlamaları başlattık. Depremin ağır hasar verdiği yerlere de yeni bir master plan çalışması yapıyoruz. Bu master plan çalışması çerçevesinde vatandaşlarımızın, şehrimizin ihtiyaçlarını içerecek anlayışla Türkiye’deki tüm mimarlarımızla bu işin en ileri gelenleriyle birlikte ortak bir çalışma başlattık. Bu kapsamda deprem sebebiyle oluşan yeni kırıklar dahil zemini her türlü ayrıntılarıyla birlikte mikro-bölgeleme ve ayrıntılı jeolojik etüt raporlarıyla, zemin etüt raporlarıyla hocalarımızla, jeologlarımızla, jeofizik mühendislerimizle inceliyoruz. En doğru, en sağlam zemine ve o zemine göre yapılaşmayı seçerek, radye temel üzerine tünel kalıp sistemiyle yöresel mimariye uygun, zemin artı 3-4 katı geçmeyecek konutlarımızın inşasının sürecini de eş zamanlı inşallah yürütüyor olacağız.”

    Çalışmaları paylaştı

    Bakan Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada da, “TOKİ binaları nasıl sağlam kaldı? Doğru zemin, doğru teknikle. İstişareler sonucu belirlediğimiz yeni yerleşim yerlerimizde de doğru zemini bulmak için mikro bölgeleme ve zemin etüdü çalışmalarımız hızla devam ediyor” ifadeleriyle zemin etüt çalışmalarının devam ettiği bilgisini paylaştı.

  • “‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ söylemi eksik”

    “‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ söylemi eksik”

    Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Kahramanmaraş merkezli 11 ilde etkili olan büyük depremler hakkında açıklamalarda bulundu.

    Bilim insanlarının beklediğinin çok üstünde bir depremin olduğunu kaydeden Çeltik, bundan sonra can ve mal kayıplarını en aza indirecek çalışmalar ve öngörülerde bulunulmalı, çok ciddi şekilde kontrol ile denetim yapılması gerektiğine dikkat çekti.

    Süregelen söylemlerin değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Çeltik, “Doğru söylemler kullanmalıyız, söylemler bizi eylemlere dönüştürüyor. ’Deprem öldürmez, bina öldürür” kesinlikle eksik bir söylem. 1940’taki gazete manşetleriyle, bugün arasında fark yok. Hala yanlış binalar ve müteahhitlerden bahsediliyor. Bu söyleme devam edersek, doğayla inatlaşmaya geçiyor. Şöyle algılanıyor, o zaman taşıyışı sistemleri değiştirelim insanlar ölmez diyorsunuz. 1940,1950,1970,1971,1972,1999,2023’de hala insanlar binaların içinde ölüyorlar. Deprem bölgesinde incelemelerde bulunduk, bir çok bina 2000 yılı sonrasında yapılmış. Binalar öldürüyor. Ama hattının 50 ile 500 metre uzaklıkta camı bile kırılmayan gecekondular gördük. Mühendislik, yapı denetim hizmeti almayan binalarda cam kırığı bile yok” diye konuştu.

    “Bina zemin ilişkisinde ciddi problem var”

    Bu noktada fay hatlarına uzak bölgelerde evlerin yapılması gerektiğine vurgu yapan Çeltik, “Fayda, yanlış yer seçimi, sıvılaşma problemi, binalar, statik hatalarda insanları öldürüyor. Söylemlerimiz doğru zemine, doğru bina ve doğru denetim yapılması gerekir. Bu problemlerin ekseriyetinin yanlış yer seçiminden kaynaklandığını gördük. Adana’da depremden 200 kilometre uzaklıkta 14 katlı bir bina yıkılmış. Etrafında benzer ve aynı büyüklükte binalar var yıkılmamış. Bina zemin ilişkisinde ciddi problemler var. Yine Adana’da aynı iki binadan biri bıçakla kesilmiş gibi ortadan ikiye ayrılmış. Yarısı duruyor, yarısı yıkılmış. Burada kesinlikle zeminde bir problem var. Binaların temel sistemleri aynı birime oturtulmalıdır ki temel aynı anda çalışsın. Eğer temelin yarısı doğal, yarısı dolguya oturuşa bina doğru çalışmaz ve yıkılır” ifadelerini kullandı.

    “Yanlış zemin “

    Kahramanmaraş bölgesinde Göksun ilçesi dahil yamaç ve dağlık alanlardaki yapıların zarar görmediğini ifade eden Çeltik, “ Dağdadır ama yakınından fay hattı geçiyordur o başka. Bizim ilk tespitimizi ülkemizde bina yerleşiminde yanlış zemin kullanıyoruz. Geçmişte insanlar her zaman dağlara ve yamaçlara doğru yerleşmişleri ovaları boş bırakmışlardır. Biz bugün ısrarla ovalara yerleşmeye devam ediyoruz. Bina öldürür, eksik söylemdir. Yanlış yer seçimi, çürük zeminler ve binada öldürür. Doğru olan ise doğru zemine doğru bina ve doğru denetimdir. Bizi üzen ve korkutan ve bu tablonun değişmeyecek olmasıdır. Aynı şeyleri yaparak doğru sonuç beklemek mümkün değildir. Artık bir şeyleri değiştirme vakti geldi” dedi.
    Çeltik,2020 yılında bölgedeki fay üzerindeki bölgedeki il ve ilçe bürokratlarına uyarıcı yazılar göndermelerine rağmen çok az kişinin geri dönüş yaptığını hatırlattı.

    “Yapıların yüzde 80’i düzelecektir”

    Artık yapılan kentleşmeyi kaldırma ve değiştirmenin mümkün görünmediğine değinen Çeltik, “ Ülke olarak bugün kolumuzun biri kırıldı. Beklenen büyük depremler var. Bunlar için ciddi maliyetler gerekiyor. Dönüşümler artık çok kolay değil. Ama hızlı şekilde şunu yapabiliriz. Yeni yerleşim alanlarını yaparken, doğru yer seçimi önemli çünkü bugün binlerce ruhsat alınmaya devam ediyor. Bugün deprem oldu ama diğer taraftan insanlar beton dökmeye devam ediyor. İnşaat sektörü devam ediyor ama bu binalarda ciddi problemler var. Geçmişi dönüştürelim ama yarınımızı kurtarmak için bugünden gerekli önlemler alınabilir. Birkaç yönetmelik değişikliğiyle önümüzdeki dönemin yapılarının yüzde 80’i çok daha güçlü olacaktır. Bugün yapmayacaksak peki ne zaman” ifadelerine yer verdi.

  • Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu ise işin sırrını, “Her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir” diyerek açıkladı.

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ili vuran iki büyük depremde binlerce insanımız hayatını kaybetti. Enkaz çalışmaları ekipler tarafından sürdürülürken, Kahramanmaraş’ta tek bir hasarın olmadığı bina tüm Türkiye’nin gündemine oturdu. Binanın altında bulunan züccaciye dükkanında tabaklar bile kırılmazken, çatalların bile devrilmediği dükkanda tek bir hasarın bile olmadığı görüldü. Yine aynı şekilde züccaciye dükkanının yanındaki süper markettin raflarında da tek bir ürün bile devrilmedi. Bu iş yerlerinin hemen karşısındaki alanda bulunan bina ise iki büyük depremle yıkıldı.

    “Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir”

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu da, herkesin konuştuğu binanın bu sırrını açıkladı. Kozanoğlu, tüm projelendirmelerin ve zemine uygunluğun doğru tahsisi sonucunda, bu örnekteki gibi binaların hasar almayacağını belirtti.

    Prof. Dr. Kozanoğlu, “Aslında binalardan beklediğimiz, temenni ettiğimiz davranış, böyle bir depremde binaların az hasarlı, orta hasarlı, belki de hasarsız sınıfı geçmesiydi. Dolayısıyla beklenen bu binadaki gibi hasarsızlıktı. Bu binanın özeline baktığımız zaman bitişik nizam olmadığını görüyoruz. Binanın zeminiyle ilgili, projelendirilmesiyle ilgili her şey doğru yapıldıysa, binadan beklenen davranış budur. Sağlam zemine oturan bir binanın altında, örneğin kaya zemine oturtulan bir binanın altından deprem çok hızlı, saniyede 600-700 metre hızla geçer. Yumuşak zeminlerde bu saniyede 300-400 metre hıza kadar düşer. Deprem eğer hızlı geçerse yapı rezonans olmaya zaman bulamaz. Dolayısıyla depremin periyodu ve zemine aktarılan periyoda bağlı olarak o yapıdaki tabaklar da yıkılmaz; binaya da bir hasar gelmez. Bu binada her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir. Depremin de buradan daha hızlı geçtiğini tahmin edebiliriz” dedi.

    Dünyada da örnekleri var: “Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir”

    Kozanoğlu, “1995 yılında Japonya’daki Kobe depreminde 100 bine yakın bina yıkıldı ve Japonlar bundan ders aldılar. Bu depremden sonra Japonya’da bir çok deprem oldu ve bu hasar almayan binadaki gibi örnekler özellikle Japonya’da çok karşımıza çıktı. Yine Mexico City Depremi de çok enteresan bir depremdir. O depremde de zeminden kaynaklı olarak binalar çok yavaş salınım yapmışlardır. Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir. Bu tamamen depremin o andaki periyodu, zemine olan etkisi ve zeminden de yapıya olan etkisinden; yani zemin-yapı ilişkisi ile ilişkilidir. Binayı da doğru projelendirirseniz, detaylara gerekli özeni gösterdiyseniz, binanın bu davranışı aslında normaldir” açıklamasında bulundu.

    “Aynı iki proje dahi olsa, binalar farklı davranış gösterebilir”

    Öte yandan Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, aynı iki proje dahi olsa binaların farklı davranış gösterebileceğine vurgu yaptı. Kozanoğlu, “Fay üzerine yapılan binalar, yıkılmama şansı az binalardır. Bu depremde öteleme 7.3 metreydi. Böyle bir yan atıma hiç bir binanın dayanması mümkün değil. Fayın üzerinde bina olmaması lazım. Fayın yakınındaki binalar da farklı davranabilir. Projeleri farklıdır, metrekareye düşen kolon sayısı farklıdır, yapının davranışına etki edecek duvarlar durumu farklıdır. Birinde çok fazla duvar varken diğerinde yoktur. Birinde zemin kat tamamen boşaltılmışken diğerinde yoktur. Aynı iki proje dahi olsa birinde duvar var diğerinde yoksa binalar farklı davranır. Zeminden de gelen farklar varsa bu binalar farklı davranış gösterebilirler. Doğru yapılan proje, doğru malzeme ve doğru uygulama. Eğer binada da izinsiz eklenen veya çıkartılan malzeme yoksa, bu binanın en azından insanların kaçacağı zamanı bulacağı şekilde ayakta kalmasını bekleriz” diye konuştu.