Etiket: Zonguldak

  • Yağmur suyu toplama sistemi zorunlu hale getirildi

    Yağmur suyu toplama sistemi zorunlu hale getirildi

    Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde, küresel ısınma ve kuraklıkla mücadele kapsamında belediyenin aldığı kararla birlikte, taban uzunluğu 200 metrekareyi geçen yeni yapılarda yağmur suyu toplama sistemi zorunlu hale getirildi. Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, sistemi kullananlara su faturasında yüzde 30 indirim de uygulanacağını belirterek, “Hedefimiz Çaycuma’yı kendi kendine yeten iklim dostu bir belediye yapmak ve ilçemizin karbon ayak izini olabilecek en düşük noktaya çekmek. Bu amaçla ‘Yağmur Suyu Toplama ve Kullanma Yönetmeliği’ni uygulamaya koyduk. Örnek olarak da belediye binamızda bu sistemi kurduk” dedi.

    Çaycuma Belediyesi, 1,5 yıl önce Yağmur Suyu Toplama ve Kullanma Yönetmeliği’ni yürürlüğe koydu. Yönetmelik gereği taban alanı 200 metrekareyi geçen yeni yapılara yağmur suyu depolama sistemi kurulması zorunlu hale getirildi. Yağmur suyunu kullanan vatandaşlara ise su faturalarında yüzde 30 indirim kararı alındı. Yönetmelikle birlikte belediyeden inşaat ruhsatı alan 100’ü aşkın firma, çatılardaki oluklardan akan suların toplanması için yağmur suyu toplama sistemini binalarına kurdu. Sistemin kurulduğu binalarda toplanan sular, evlerin rezervuarlarında ve peyzaj sulamalarında kullanılmaya başlandı. Çaycuma Belediyesi de halka örnek olması için geçen yıl yaptırılan yeni hizmet binasında sistemi kullanmaya başladı.

    ‘İKLİM DOSTU BİR KENT YAPIYORUZ’

    Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, bölgenin Türkiye’nin en çok yağış alan bölgelerinden biri olduğunu söyledi. Yüzyıllar önce yapılan ve unutulan bir uygulamayı ilçelerinde yapılan binalarda zorunlu hale getirdiklerini söyleyen Kantarcı, “Son yıllarda iklim krizinin büyümesi, sera gazı ve karbon salınımı ve iklimde istenmeyen özellikler meydana gelmesi, dünyamızın bu konuda bir tehdit altında bulunması nedeniyle özellikle yağış sularının binalar ve beton asfalt yollar nedeniyle yer altına süzülememesi yani doğal çevrimin bozulması nedeniyle iklim değişikliği dünyada ciddi bir tehdit olarak durmakta. Biz iklim dostu bir kent yapıyoruz. Yaya ve insan odaklı uygulamalar yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi de bu. Son derece kolay bir uygulama” dedi.

    ‘OLANAKLARIN FARKINA VARMAMIZ GEREKİYOR’

    Kantarcı, yağmur suyunu kullanan vatandaşların yüzde 50’ye yakın bir tasarruf elde ettiklerini söyledi. Bu sistemi kullanan kişilere su aboneliklerinde de yüzde 30 indirim uyguladıklarını anlatan Kantarcı, şöyle konuştu:

    “Günümüz geçim şartlarında son derece ekonomik bir dönüşüm de elde ediliyor. Diğer taraftan doğaya hizmet etmiş oluyoruz. Eski binalarda da bu uygulamaya geçenlere aynı imkanları tanıyoruz. Onlarda zorlama yapmıyoruz ama yeni yapılan binalarda yağmur suyu depolamak ve kullanmak zorunlu. Bunu ölçmek için de yağmur suyu deposu çıkışına da bir sayaç koyuyoruz. O sayaçtan kullanılmışsa demek ki bu uygulama kullanılıyor demektir. Hem tasarruf yapmış oluyoruz hem de doğa dostu uygulamayı gerçekleştirmiş oluyoruz. İçinde bulunduğumuz belediye kompleksinde bu uygulamayı örnek olarak başlattık. 2 tane daha binamız iskan aldı ve onlar kullanmaya başladı, ancak 1,5 yıldan beri ruhsat alan onlarca bina var. O binalar bittiğinde bu uygulama gerçekleşmiş olacak. Elimizde olanaklar var. Bu olanakların farkına varmamız lazım. Medeniyet denilen şey insana bahşedilen nimetlerin kullanma biçimiyle alakalı. Eğer yağmur yağıyorsa bunu değerlendirmemiz gerekiyor.”

    ‘BİZİM İÇİN BÜYÜK AVANTAJ’

    Yaşadığı binada yağmur suyu depolama sistemi bulunan Aslı Kaptan da uygulamadan çok memnun olduklarını söyledi. Kuraklıkla mücadelede tüm imkanların değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Aslı Kaptan, “Çaycuma Belediyesi tarafından bu sistem kuruldu. Dünyada büyük sorun olan kuraklık gündemde. Biz bu sistemden çok memnunuz. Yağmur sularından biriken suyu klozetlerde kullanıyoruz ve çevre düzenlemesi olan bahçelerimizde kullanıyoruz. Büyük bir avantaj bizim için. İlk bizim binamızda yapıldı bu uygulama. Bundan sonra da yapılan binalarda olacak” dedi

  • Maden işçisinin feci ölümü! Vagonların arasına sıkıştı

    Maden işçisinin feci ölümü! Vagonların arasına sıkıştı

    Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden ocağında iki vagon arasında sıkışan maden işçisi Ramazan Toprak (34), yaşamını yitirdi.

    Olay, saat 05.00 sıralarında TTK Karadon Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında meydana geldi. İşçi Ramazan Toprak, iki vagon arasına sıkıştı. Mesai arkadaşlarınca sıkıştığı yerden kurtarılan Toprak, yerüstüne çıkarıldı. Sağlık ekiplerinin müdahalede bulunduğu Toprak’ın yaşamını yitirdiği tespit edildi. Evli ve 2 çocuk babası Toprak’ın cenazesi, ambulansla Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’nin morguna kaldırıldı. Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil, morg önünde maden işçisinin yakınlarına başsağlığı diledi.

    Geçen yıl 29 Aralık’ta da aynı maden ocağında Soner Dağlıoğlu, iki vagon arasına sıkışarak hayatını kaybetmişti.

  • “Genelge beni bağlamaz” demişti! O esnafa bir şok daha

    “Genelge beni bağlamaz” demişti! O esnafa bir şok daha

    Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde ‘maskesiz girilebilir’ yazısı asarak restoranında müşteriye yemek yediren esnaf bir şok daha yaşadı. “Genelge beni bağlamaz” diyerek 24 kez ceza yiyen esnafın iş yeri bu kez de 15 günlüğüne kapatıldı.

    Çaycuma ilçesinde 13 yıldır esnaflık yapan Erkan Cinbir, iş yerinde maske takma zorunluluğunun olmadığını belirten yazıyla birlikte içeriye müşteri de alınca polisle tartıştı. Dükkanına gelen polislere “Genelge beni bağlamaz” diyen Cinbir, “Koronavirüs yok” diye adliyeye giderek suç duyurusunda bulundu. Cinbir, sokağa maskesiz çıkınca polis ekiplerince karakola götürüldü. Esnafa, 24. kez ceza yazıldı. Cinbir’e bu kez de genelgeye uymadığı gerekçesiyle 15 günlük işyeri kapatma cezası verildi.

    Çaycuma Belediye Başkanlığı’na bağlı ekipler, Cinbir’in işyerine gelerek geçici kapatma işlemlerini gerçekleştirmek istedi. İşyeri kapatma cezasını Çaycuma Kaymakamlığı’na maske takmadan giderek sormak isteyen Cinbir ile görevliler arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Bir süre sonra Kaymakam ile görüşen Cinbir, kendisine İçişleri Bakanlığınca yayımlanan genelge doğrultusunda işlem yapıldığı hatırlatılması üzerine iş yerine geri döndü.

    ‘SONUNA KADAR ANAYASAL HAKKIMI SÜRDÜRECEĞİM’

    Konuşan Cinbir, “Genelge bizi bağlamaz sözümüzün arkasında durmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda da Çaycuma Kaymakamlığı tarafından belediyeye iş yerimize 15 gün kapatma yazısı gönderilmiş. Sabah saatlerinde bunu sormaya gittiğimizde dışarı çıkartıldık. Bunun peşine Kaymakam beyle gittik görüştük. Kaymakam bey de genelgelere baktığını, İçişleri Bakanlığı genelgesini uygulamak zorunda olduğunu söyledi. Bizim de genelgelere uymamız gerektiğini söyledi. Ben de kendisine 2 çocuğum ve yanımda çalışan insanlar olduğunu söyledim. 15 gün boyunca gelirimiz yok, ekmeğimiz yok dedik. Bu konuda kendilerinden bir şey bekledik. Biz bu işten asla memnun değiliz. Kendi insanlarına düşman olan yönetim şekli hiçbir şekilde yok. Ben bu davadan asla geri vites yapmayacağım. Sonuna kadar anayasal hakkımı sürdüreceğim. Belediye ekiplerince bu yazı bize tebliğ edildi. Kaymakamlık bu yazıyı iletmese belediye nereden bilecek. Yasal mevzuatı inceleyip yasal işlemlere başlayacağız” diye konuştu.

    Esnafın iş yeri ise 15 günlüğüne geçici olarak kapatıldı.

  • Bakan Dönmez, Türkiye’nin yeni enerji üssünü açıkladı

    Bakan Dönmez, Türkiye’nin yeni enerji üssünü açıkladı

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Filyos, Türkiye’nin yeni enerji üssü olacak. Fatih’in keşfettiği 405 milyar metreküplük doğalgaz rezervimiz Filyos’ta karaya çıkacak ve buradan ana şebekeye bağlanacak” dedi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karaelmas Maden Şehitleri Müzesi Açılış Töreni’ne video konferans yöntemiyle katıldı.

    Zonguldak’ın Türkiye’de kömür denince akla ilk gelen şehir olduğunu ifade eden Dönmez, şunları kaydetti:

    “Zonguldak’ın şehir tarihi aslında Cumhuriyet’imizin ilk dönemlerine ve sonrasında yaşanan tüm gelişmelere ışık tutuyor. Şehrin tarihi, ülke tarihiyle öylesine iç içe geçmiş ki bu endüstri tarihinin kültüre dönüşmesi, tam olarak anlaşılması ve kömürün bir şehrin damarlarında nasıl aktığının anlatılması için şehrin geçmişini yansıtan bir müzeye ihtiyaç vardı.

    Batı Karadeniz Kalkınma Ajansımızın desteğiyle Zonguldak kömür havzası tarihine tanıklık eden Üzülmez Müdür Lojmanı’nın müzeye dönüştürülmesi fikri işte bu ihtiyaçtan doğdu. Şehrin merkezinde kalan tarihi yapının korunması ve şehrin hafızasını yansıtacak müze olarak yeniden açılması için 2018’de projemize başladık.”

    Müze için uzun araştırmalar yapıldığını, tarihi eser niteliğindeki nadide endüstri malzemeleri ve dokümanların büyük bir titizlikle belirlendiğini ifade eden Dönmez, “Karaelmas Maden Şehitleri Müzemiz, iç kısımda Sergi Salonu, Harita ve Plan Odası, Belgesel Odası, Sanat- Sosyal Odası, Toplantı Salonu ve Sanal Gerçeklik Odası bölümleri ve dış kısımda 200 yıllık tarihi belgelerle geçmişe ışık tutan bir bahçeden oluşuyor.” diye konuştu.

    KEŞFEDİLEN GAZ İÇİN FİLYOS MÜJDESİ

    Dönmez, müzenin bundan sonra yapılacak kültürel çalışmaların da merkezinde yer alacağının altını çizerek, Zonguldak için verecekleri bir diğer müjdeli haberin de Filyos’taki enerji yatırımlarıyla alakalı olduğunu açıkladı.

    Filyos’un Türkiye’nin ilk mega endüstri bölgesi olacağına dikkati çeken Dönmez, şöyle konuştu:

    “Filyos, Türkiye’nin yeni enerji üssü olacak. Fatih’in keşfettiği 405 milyar metreküplük doğalgaz rezervimiz Filyos’ta karaya çıkacak ve buradan ana şebekeye bağlanacak. Taşkömürünün bölgede üretimi, demir-çelik başta olmak üzere yeni bir endüstrinin doğuşunu sağlamıştı. Şimdi de doğalgazın üretimiyle, Zonguldak ve Batı Karadeniz yeni endüstri bölgemiz olacak. Bölgeye çok güçlü bir ulaşım ve lojistik ağı kuruluyor. Halen devam eden Filyos Vadisi Projesi’yle birlikte de orta ve yüksek teknoloji endüstri Filyos’ta kümelenecek.”

    “52 YERLİ KÖMÜR SANTRALİMİZ FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRÜYOR”

    Bakan Dönmez, yerli kömürü enerji bağımsızlığı açısından kritik gördüklerini belirterek, son yıllarda yapılan yoğun çalışmalarla toplam kömür rezervinin artmaya devam ettiğini dile getirdi.

    2016’da 45,5 milyon ton, 2017’de 87,9 milyon ton, 2018’de 101,5 milyon ton ve 2019’da 97,3 milyon ton yerli kömür üretimi yapıldığını kaydeden Dönmez, 2018’de de Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını anımsattı.

    Dönmez, bu yıl sonu itibarıyla da 100 milyon ton seviyelerinin korunacağını vurgulayarak, toplam 20 milyar tonluk kömür rezervinin 1,5 milyar tonunu taş kömürünün oluşturduğunu söyledi.

    Sektörün büyümesi ve dışa bağımlılığın azaltılması için yüksek rezerv ve daha geniş alanlara yayılmış sahalarda üretim yapılması gerektiğine işaret eden Dönmez, şöyle devam etti:

    “Bugün 52 yerli kömür santralimiz faaliyetlerini sürdürüyor. Toplam 11 bin 350 megavat düzeyinde yerli kömür kurulu gücümüz var ve toplam kurulu gücümüz içerisinde yüzde 12’lik bir paya sahip. Kasım 2020 itibarıyla toplam elektrik üretimimizin yüzde 14,3’ünü yerli kömürden karşılıyoruz. 24 saatlik elektrik tüketimi olarak düşündüğümüzde ortalama 4,1 saati yani günlük elektrik tüketimimizin altıda birini yerli kömürden karşılıyoruz.”

    Dönmez, yer altı kömür işletmelerinde işçi maliyetlerine uygulanacak destek kapsamında bu yıl 247 milyon liralık ödeme yapıldığını belirterek, son 5 yılda bu rakamın toplamda 360 milyon liraya yaklaştığı bilgisini verdi.

    Madenler ve kömür üretiminin bazı çevreler tarafından muhalefet aracı olarak kullanıldığına dikkati çeken Dönmez, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Türkiye’nin yer altı kaynaklarını ekonomiye kazandırma gayreti sürekli olarak mesnetsiz, yalan ve yanlış bilgilerle baltalanmaya çalışılıyor. Enerji bağımsızlığı bizim için ne kadar önemliyse maden bağımsızlığımız da bir o kadar önemli. Kömür sektörü bugün teknolojiye yaptığı yoğun yatırımlarla hem çevresel kriterlerin sağlandığı hem de verimliliğin artırıldığı bir yapıyı hayata geçirmeye başladı. Kömür artık daha çevreci kriterlerle üretiliyor ve elektrik enerjisine dönüşüyor.

    Bizler ‘milletimizin kaynaklarını her ne pahasına olursa olsun çıkaralım’ anlayışına karşıyız. Kaynaklarımızı ekolojik dengeyi bozmadan, çevresel sürdürülebilirlik kriterleri çerçevesinde gün yüzüne çıkaracağız. Çevrecilik adı altında kamu malına zarar veren, halkı kışkırtan, kökü dışarıda kendi içeride olan yapılar bize akıl vermeye kalkmasın. Ne hikmetse onların çevreciliği Türkiye’nin çıkarları, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı söz konusu olunca ortaya çıkıyor. Milletimizin kaynaklarını milletimizin hizmetine sunmakta kararlıyız.”

  • Günlük vaka sayısı 800’e ulaştı

    Günlük vaka sayısı 800’e ulaştı

    Zonguldak’ta günlük 800’lere ulaşan vaka sayılarının ardından koronavirüs vakası artışı Hayat Eve Sığar (HES) mobil uygulamasına da yansıdı. Kent merkezinin tamamı, HES risk haritasında ‘kırmızı’ renge boyandı.

    Kent genelinde artan vaka sayılarının günlük 800’lere ulaşmasının ardından yaşanan artış, HES mobil uygulamasına yansıdı. Özellikle son 15 günde kentin yoğun olan bölgelerinin neredeyse tamamı ‘yüksek risk’ anlamına gelen kırmızı renge boyandı. İlçelerde de vaka artışları HES uygulamasında dikkat çekti. Zonguldak Valiliği ve kaymakamlıklar, artan vaka sayılarının önüne alınan tedbirlerle geçmeye çalışıyor. İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri de 24 saat çalışarak salgının önüne geçmek için büyük mücadele veriyor. İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri de kent merkezlerinde halkın maske ve sosyal mesafe kurallarına uymaları için sık sık uyarılarda bulunuyor.

    Vatandaşlardan Uğur Kutoğlu, vaka artışı durdurmak için daha fazla tedbir alınması gerektiğini ifade etti. Kutoğlu, şehirlerarası yolcu taşımacılığında da kısıtlama getirilmesi gerektiğini söyleyerek, “Özellikle İstanbul’dan gelen vakaları engellemiş olsa bir de 14 gün boyunca kısıtlama yapsalar bence bunu bitirirler. Öyle kısıtlamalarla bu işin düzeleceğini sanmıyorum” diye konuştu.

    Kent merkezine bir işi için indiğini ifade eden Aynur Taba ise işi olanın da olmayanın da sokakta gezdiğini ve bunun da salgını artırdığını söyledi.

  • Fındık hasadında çocuk işçiliğin kaldırılması hedefleniyor

    Fındık hasadında çocuk işçiliğin kaldırılması hedefleniyor

    Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Ferrero, Trabzon, Zonguldak ve Şanlıurfa’da özellikle fındık tedarik sektöründe çalışan çocukların kurtarılması ve çalışmalarının önüne geçilmesi için bir proje başlattıklarını açıkladı. 4 milyon dolarlık destekle hayata geçirilen projeyle, fındık hasadında çocuk işçiliğin kaldırılması hedefleniyor.

    Dünya Çocuk Günü ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 30’uncu yıl dönümü kutlanıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Ferrero, kamu-özel sektör ortaklığı kapsamımda, çocuk işçiliğin kaldırılması için yeni bir proje başlattı.

    Proje, başta fındık tedarik zinciri olmak üzere çocuk işçiliğini ele almak ve öğrenme fırsatlarını arttırmak amacıyla, üçlü yapı ortakları (hükümet, işçi ve işveren örgütleri) ile iş birliği halinde uygulanacak. Projenin nihai hedefinin, ulusal ve yerel paydaşların, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için gerekli eylemleri uygulama kapasitelerini geliştirmek olarak açıklandı.

    “KÜRESEL ETKİ YARATACAK”

    Proje hakkında bilgi veren ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, bu ortaklık sayesinde halen devam eden müdahaleyi genişleteceklerini ve Türkiye’deki tüm fındık sahalarını kapsayacaklarını ifade etti ve şunları söyledi:

    “Proje, özel sektörden dünya çapında bir aktör olan Ferrero ile ILO’nun ortaklığına somut bir örnek olacak, hem en iyi uygulamaları Türkiye’de uygulayacak hem de küresel etki yaratacak bilgi ve dersler üretecek. Proje ayrıca, mevsimlik fındık hasadı yaşanan bölgelerde çocuk işçiliğini sona erdirmek için doğrudan müdahaleler için mekanizmalar kurmayı ve yaygınlaştırmayı, bir yandan da halkın, ulusal ve yerel paydaşların, tedarik zinciri aktörlerinin çocuk işçiliğini ortadan kaldırmanın önemi hakkında farkındalıklarını artırmayı amaçlıyor.”

    HEDEFE YÖNELİK GİRİŞECEĞİMİZ EYLEMLERİ DESTEKLİYOR

    Ferrero Satınalma Başkanı ve Fındık Şirketi Sorumlusu Marco Gonçalves ise, “Ferrero, çocuk işçiliğinin ele alınmasında ortaklık yaklaşımının değerini ve önemini biliyor. ILO, Birleşmiş Milletler’in ihtisas kuruluşu olarak, bu işe etkin biçimde nasıl dâhil olunacağına ilişkin uzmanlık ve deneyime sahip. Proje, ILO-Caobisco kamu-özel sektör ortaklığına aktif bir şekilde katılmamız yoluyla 2013 yılından bu yana kaydedilen başarıların üzerine inşa ediyor ve önümüzdeki yıllarda herkes için değer yaratan bir fındık sektöründe itici güç olma hedefimize yönelik olarak girişeceğimiz eylemleri destekliyor” diye konuştu.

    TÜRKİYE’DEKİ ÇOCUKLARIN YÜZDE 4.4’Ü EKONOMİK FAALİYETLERE KATILIYOR

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 yılı Çocuk İşgücü Araştırması’na göre, 5 ila 17 yaşlarında 720 bin çocuk veya diğer bir deyişle, Türkiye’de toplam çocuk sayısının yüzde 4,4’ü, ekonomik faaliyetlere katılıyor. Bu çocukların yüzde 30,8’i tarım sektöründe ekonomik faaliyetlere katılıyor.

  • ‘Zonguldak’taki yoğun bakım üniteleri yüzde 100 dolu’

    ‘Zonguldak’taki yoğun bakım üniteleri yüzde 100 dolu’

    Zonguldak’ta, vaka sayılarındaki artış alarm vermeye başladı. Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Hasan Tosun, “Zonguldak genelindeki hastanelerde de yoğun bakım üniteleri, yüzde 100 doluluk oranıyla çalışmaya başladı” dedi.

    Zonguldak kent merkezi ve ilçelerinde koronavirüs vakalarındaki hızlı artış dikkat çekiyor. 600 bin nüfuslu kentte, alınan tüm önlemlere ve yapılan tüm uyarılara karşın vaka sayısındaki artış nedeniyle hastanelerde yoğun bakım üniteleri, yüzde 100 doluluk oranıyla çalışmaya başladı.

    Türk Kızılay’ın maske bağışı sırasında konuşan Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Hasan Tosun, kent genelindeki hastanelerin yoğun bir dönemden geçtiğini söyledi. Halkı tedbirleri daha sıkı uygulamaya davet eden Tosun, “Türkiye çapında yoğunluğu görüyorsunuz. Zonguldak ilimiz ve hastanemiz çok yoğun. Zonguldak ilinde yoğun bakım olarak neredeyse yüzde 50’ye yakın kapasiteyle yüzde 100 doluluk oranında çalışmaktayız. Vatandaşların pandemi döneminde hassasiyetlerinin çok daha artarak devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bakanlığımız da açıkladı, tedbirlerin ağırlaşacağı malum. Bu arada sağlıkçılarımızın yükü bir iken ona çıktı. Sağlıkçıların bulaş riski vatandaşlara göre 10-15 kat fazla. Onun için bazı aksaklıklar olabiliyor. Acilde hastalar bekleyebiliyor ama şu ana kadar çözümsüz bir durum olmadı. Planlamalar yapılıyor. Zor bir dönemden geçiyoruz. Sağlık çalışanlarımıza çok teşekkür ediyorum.” dedi.

    Vatandaşlardan Murat Coşgun, kısıtlamaların daha sert uygulanması gerektiğini ifade ederek, “İnsanlar dikkat etmesi gerekiyor. Son zamanlarda bölgemizde çok artış var. Eskisinden daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. İkinci bir dalgayı yaşıyoruz.” dedi.

    Fatma Çolak ise halkın tedbirlere uymadığını söyleyerek, “İnsanlarımız çok dikkatsiz. Maskeler kollarında, ellerinde. Bunu takmadığımız sürece hiçbir zaman düzelmez bu. Alışveriş merkezilerinde insanlar birbirine sürtünüyor. Sokaklarda durum kötü” diye konuştu.

    Bu arada, kent genelinde son 7 günde yapılan denetimlerde 29 iş yerine uyarı, 8 iş yerine ikinci uyarı ve ceza, 41 iş yerine izolasyon cezası kesildi. Karantina altında olanlar ise 18 bin 168 kez denetlendi.

  • HES kodu olmayanların girişi yasaklandı

    HES kodu olmayanların girişi yasaklandı

    Zonguldak’ta yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında il dışından gelenlerin Hayat Eve Sığar (HES) koduyla kente girişine izin verilecek.

    Zonguldak Valiliği’nden yapılan açıklamada, Vali Mustafa Tutulmaz başkanlığında toplanan İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunun, il genelinde Covid-19 salgınını önlemeye yönelik yeni kararlar aldığı bildirildi.

    Açıklamada, il dışı kaynaklı vaka sayılarında yükseliş gözlendiği belirtilerek “Bunun üzerine kent sınırları olan Düzce ili tarafından Alaplı ilçesinin girişinde, Karabük ili tarafından Gökçebey ilçesinin girişinde, Bolu ili tarafından Devrek ilçesinin girişinde, Bartın ili tarafından Çaycuma ilçesinin girişlerinde vatandaşlara HES kodu sorgulaması yapılarak, risksiz olanların girişlerine müsaade edilmesine, risk saptanan (temaslı veya pozitif vaka) kişilerin ise idari para cezası uygulanıp yurda alınarak izolasyon süreleri bitene kadar izole edilmesine karar verildi” ifadesi kullanıldı.

    Ayrıca kentteki tüm pazar yerlerinde özellikle tuhafiye alanları dahil (sosyete pazarı vb.) müşteri ve esnafın maske kullanımını ihlal ederek, maskeyi aşağı indirerek sigara içmelerinin ve yeme-içme faaliyetlerinin toplum sağlığını korumak ve bulaşıya sebep olunmaması maksadıyla yasaklandığı aktarılan açıklamada il, ilçe ve belediyeleri sınırlarında bulunan mahalle/semt/sosyete pazarlarında satış yapan esnafın HES kodu sorgulamasının yapılmasının kararlaştırıldığı belirtildi.

    EV ZİYARETLERİ VE ETKİNLİKLER YASAKLANDI

    Kentte 15 gün süreyle çay ocaklarının içinde ve önlerindeki masa ve sandalyelerin kaldırılmasının yanı sıra çay ocaklarının sadece müşterisi olan iş yeri ve işletmelere çay ve içecek servisi yapılacağına karar verildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Sosyal izolasyonu temin amacıyla misafir ziyaretleri, ev oturmaları, doğum günü, altın günü, nişan, kına, taziye, Kur’an-ı Kerim okuma gibi evde gerçekleştirilen etkinliklerin ikinci bir emre kadar yasaklanmasına karar verilmiştir. Ayrıca insanların alışveriş yaptığı; çalışan personel kişi sayısı 10 ve üzeri olan mağaza ve iş yerlerinde çalışan, yönetici ve müşterilerin girişlerinde HES mobil uygulaması üzerinden HES kodlarının sorgulanması kararlaştırıldı.”

    Açıklamada tedbirlere uymayan vatandaşlar hakkında idari ve adli işlem yapılmasının da karara bağlandığı bildirildi.

  • Karaelmas Ekspresi yeniden seferlere başlıyor

    Karaelmas Ekspresi yeniden seferlere başlıyor

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 10 yıl önce yolcu sayısı düştüğü gerekçesiyle seferleri iptal edilen Ankara-Zonguldak arasındaki Karaelmas Ekspresi’nin, pandemi sonrası yeniden seferlerine başlayacağı müjdesini verdi.

    Karaelmas Ekspresi ile Ankara’dan Kalecik ilçesine yolculuk yapan Ersoy, “Eskiden de hayatta olan Karaelmas hattını tekrar canlandırmak için bu tren yolculuğunu gerçekleştiriyoruz. Amacımız, Zonguldak’a kadar dolu dolu bir tren rotasını içerikleriyle birlikte hazırlayıp, pandemi sonrasında bu yaza hazırlayıp hayata geçirmek” dedi.

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ankara-Zonguldak arasında 50 yıl boyunca yolcu taşımacılığı yapan; ancak 10 yıl önce yolcu potansiyelinin düşmesi nedeniyle seferlerine son verilen Karaelmas Ekspresi’ne, Eski Ankara Garı’ndan bindi. Bakan Ersoy, tren ile Ankara’nın Kalecik ilçesine gitti. Bakan Ersoy, ilçede Kalecik Halk Kütüphanesi ve Kalecik Belediyesi Kültür Merkezi’nin açılışlarını yaptı.

    ‘5 TURİZM TRENİ OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUZ’

    Törenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Ersoy, Doğu Ekspresi treninin çok başarılı olduğunu ve Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte bu tarz turizm trenlerinin seferlerini artırmak istediklerini söyledi. Bu bağlamda Doğu Ekspresi gibi en az 5 turizm treni oluşturmaya çalıştıklarını vurgulayan Bakan Ersoy, “Şimdi eskiden de hayatta olan Karaelmas hattını tekrar canlandırmak için bu tren yolculuğunu gerçekleştiriyoruz. Amacımız Ankara’dan çıktıktan sonra Kalecik, Çankırı, Çerkeş, Eskipazar, Safranbolu ve Zonguldak’a kadar varacak olan dolu dolu bir tren rotasını içerikleriyle birlikte hazırlayıp, pandemi sonrasında inşallah hızlı bir şekilde bu yaza kadar hazırlayıp hayata geçirmek. Bu bağlamda bu geziyi yapıyoruz. Hem tarihi hem kültürel yerler olsun hem gastronomi olsun çok güzel ayrıcalıkları var bu güzergahın. Doğasıyla da birleştireceğiz güzergahı. Aynı Doğu Ekspresi gibi hem yerli turizm hem uluslararası turizm anlamında çalışmayı başlattık. Hedefimiz turizmi hem 12 aya hem de Türkiye’nin 81 vilayetine yaymak. Herkesin sahip olduğu turizm potansiyelinin bir şekilde farkındalığını yaratıp tanıtımını yaparak herkesin turizm pastasından bir pay almasını sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    ‘GO-TURKEY’DE TANITIYORUZ’

    Bakan Ersoy, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nda belli konuların belli uzmanlar tarafından toplandığını bildirerek bunların ‘Go Turkey’ internet sitesi altına dünya genelinde tanıtımlarının yapıldığını söyledi. Ersoy, “O yüzden her ili kendi içinde organize edip kendi turizm potansiyellerinden nelerin ön plana çıkarılması gerektiğini, nelerin nasıl tanıtılması gerektiğini uzmanlardan alınan verilerle ‘go turkey’ sitesinden uluslararası seviyede yapacağız” ifadelerini kullandı.

    Bakan Ersoy, daha sonra Karaelmas Ekspresi ile yolculuğuna devam ederek Çankırı’ya geçti.

  • 1 yaşındaki bebek 25 kuruş yuttu

    1 yaşındaki bebek 25 kuruş yuttu

    Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde 1 yaşındaki D.D.Ç, yuttuğu madeni parayı acil serviste doktorların müdahalesi sırasında kusarak çıkardı. Doktor Nevzat Çimenoğlu, ailelerin bu tür durumlarda yapılacak ilk müdahaleyi iyi bilmeleri gerektiğini ifade ederek, “1 yaşına kadar olan bir bebekse ayaklarından tutup yukarı kaldırıyoruz. Ayrıca sırtına vurarak hava yoluyla atmaya çalışıyoruz” dedi.

    Ereğli’de evde oynarken madeni para yutan 1 yaşındaki D.D.Ç., ailesi tarafından özel hastaneye kaldırıldı. Doktorların müdahalede bulunduğu D.D.Ç.’nin çekilen röntgeninde 25 kuruşluk madeni para sindirim sistemi girişinde tespit edildi. Yapılan muayenede madeni paranın bebeğin yemek borusuna zarar vermediği anlaşıldı. Doktorların müdahalesi sırasında D.D.Ç., kusması sonucu madeni para kendiliğinden çıktı. Sağlık durumu iyi olan D.D.Ç., taburcu edildi.

    Doktor Nevzat Çimenoğlu, çocuklarda yabancı cisim yutma durumunu sıklıkla yaşadıklarını söyledi. Ailelerin böyle bir durumda karşılaşmaları halinde yapacakları ilk müdahaleyi anlatan Dr. Çimenoğlu, “Böyle durumlarda ne yapılması gerekiyor? Önce telaşlanmayacağız. Kesinlikle telaşlanılmaması gerekiyor. İkincisi hemen 112 Acil’in aranması gerekiyor. Ambulansı gelinceye kadar ilk yardım yapılması gerekiyor. Eğer bu hastamız 1-2 aylık bir bebekse, 1 yaşına kadar olan bir bebekse ayaklarından tutup yukarı kaldırıyoruz. Ayrıca sırtına vurarak hava yoluyla atmaya çalışıyoruz. Yetişkinlerde bizim yapmamız gereken valsalva manevrası dediğimiz, akciğer içerisindeki o havayı hızla dışarıya attırmamız lazım. O havada önündeki yabancı cismi dışarı atması lazım. Yetişkinlerde sırtına vurarak çıkartmak mümkün değildir. Bu manevrayla çıkarttırmaya çalışıyoruz” dedi.

    OYUNCAK PARÇALARINA DİKKAT

    Yabancı cismin yemek borusunu geçerek mideye gitmesi durumunda doğal yollarla çıkmasını beklediklerini ifade eden Dr. Çimenoğlu, şöyle dedi:

    “Yabancı cisim mideye indiyse yani yemek borusundan doğru mideye gittiyse bizim için çok çok daha az tehlikeli. Büyük abdest, dışkıyla çıkma ihtimali büyük oranda oluyor. Ancak keskin bir cisim ise tabii ki tehlikeli ama esas sıkıntı nefes yoğunluğu gırtlağı tıkarsa ya da nefes borusuna giderse o zaman çok tehlikeli oluyor. Özellikle bebeklerdeki en sık karşılaştığımız şeyler bu küçük oyuncak parçaları. Okul çağındaki çocuklarda da en çok tükenmez kalemin üstündeki tıpa gibi cisimlerin yutulmasıyla da çokça karılaşıyoruz.”